SELİNA VE KIRMIZI KEDİ
Bir varmış bir yokmuş.. Evvel zaman içinde Selina isminde güzel bir kız çocuğu Mavi Menekşeler Vadisi’nde anne ve babası ile yaşarmış. Selina en çok sabah kalktığında pencereye konup şarkı söyleyen kuşları sever ve onları uzun uzun dinlermiş.
Selina o sabahta yatağından kalkmış ve her zamanki gibi kuşları dinlemeye başlamış. Önce Beyaz Kanatlı gelmiş, sonra Pembe Burun ve ardından Sarı Paçalı. Selina kuşlara her sabah ekmek kırıntısı verirmiş ve pencere önüne bir kap içinde de su koyarmış.
Beyaz Kanatlı, Selina’ya dönüp ;
- Günaydın, demiş.
- Günaydın Beyaz Kanatlı! demiş Selina.
Kuşlar her zamankinden daha aceleci imişler. Yemeklerini hızla bitirip sularını da içmişler ve havada taklalar atarak her yemek sonrası yaptıkları gösteriyi yapmışlar. Aslında bu gösteri ile Selina’ya teşekkür ediyorlarmış.
Sarı Paçalı tekrar pencereye gelip Selina’ya
- Selina senden bugün bize biraz daha ekmek vermeni isteyeceğiz, demiş.
- Tabii. Herhalde çok acıkmış olmalısınız, demiş Selina.
- Hayır bizim için değil, demiş Sarı Paçalı. Küçük bir kedi için.
- Kedi mi, diye sormuş Selina.
- Evet, kedi. Kırmızı bir kedi. Hem çok küçük. Dün onu iskelede bulduk. Annesini de kaybetmiş. Günlerdir yemek yememiş. Biraz bir şeyler bulduk ama hala karnı çok aç, demiş Sarı Paçalı.
- Ama sadece ekmek yetmez ki diye kaygılanmış Selina.
- Biliyoruz ama ne yapabiliriz demiş Sarı Paçalı.
O sıra diğer kuşlar da gelmişler ve Kırmızı Kedi için ne yapabileceklerini konuşmuşlar. Selina’nın aklına bir fikir gelmiş.
- Buldum, demiş Selina. Onu buraya, bana getirebilirsiniz.
- Sana mı diye şaşkınlıkla sormuş Pembe Burun.
- Evet, bana. Burada ona daha güzel bakacağımızdan eminim, demiş Selina.
- Ama biz onu taşıyamayız ki, demiş Pembe Burun.
- Bunun da kolayı var demiş, Selina. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Birlikten güç doğar, demiş Selina.
- Anlamadım, demiş Pembe Burun.
- Bakın şimdi. Size küçük bir sepet vereceğim. Sepetin de ucuna bir ip bağlayacağım. Eğer Kırmızı Kedi’yi sepete koyarsanız ve hepiniz de ipin bir ucundan gaganızla tutarsanız onu buraya rahatlıkla taşıyabilirsiniz, demiş Selina.
- Harika bir fikir, demiş Pembe Burun.
Selina hemen annesinin odasına gidip dolapta annesinin pikniğe giderken kullandığı küçük sepeti almış ve babasının alet çantasından da bir tutam ip bulmuş. İpi sepete bağlayıp kuşların yanına gelmiş. Kuşlar sepetin ipinden gagaları ile tutarak uçmaya başlamışlar. Mavi gökyüzünde üç kuş ve bir sepet yavaş yavaş gözden kaybolmuş.
Selina bütün öğleden sonra camda kuşları beklemiş. Ama ne gelen ne de giden varmış. Bir ara annesi ona süt ve kurabiye getirmiş. Süt ile kurabiyelerini yerken gözlerine inanamamış. Pencereye doğru kuşların sepetle yaklaştıklarını görmüş. Sevinçle ellerini çırparak pencereyi açmış. Kuşlar sepeti hafifçe pencerenin önüne bırakmışlar. Sepetin içinde küçük ve sevimli bir Kırmızı Kedi varmış. Gözleri bal rengi imiş ve Selina’ya sevinçle bakıyormuş.
- Başaracağınızı biliyordum, demiş Selina sevinçle.
- Ama çok yorulduk, demiş Pembe Burun.
- Bir ara az daha düşürecektik diye çok korktuk, demiş Sarı Paçalı.
- Ama işte buradayız, demiş Beyaz kanatlı.
- Sizlere çok teşekkür ederim, demiş Selina. Çok yorulmuşsunuz. Bu kurabiyeleri size vereyim, hem dinlenir hem yersiniz demiş.
Selina kurabiyeleri kuşlara ve KırmızıKedi'ye pay etmiş. Hepsi de çok acıkmışlar ve kendilerine verilenleri afiyetle yemişler. Yemekten sonra kuşlar yuvalarına gitmek için Selina’ya veda etmişler ve “Yarın Görüşmek Üzere” deyip kanatlanıp uçmuşlar.
Kırmızı Kedi keyifle Selina’nın yanına gelmiş ve onun için yaptıklarından dolayı elini yalayarak teşekkür etmiş.
- Çok korkmuş olmalısın, demiş Selina.
- Evet, demiş Kırmızı Kedi. Çok korktum.
- Pekiyi annen nerede, diye sormuş Selina.
- Bilmiyorum, demiş Kırmızı Kedi. Kardeşlerimle oynarken bir kayıkçının teknesine binmiştim. Sonra tekne ile denize açıldık ve sonra başka bir iskelede durduk. Bizim iskelemiz olmadığını inince anladım, demiş Kırmızı Kedi.
- Üzülme, demiş Selina. Belki anneni de bulabiliriz.
- Gerçekten mi, diye sormuş Kırmızı Kedi. Ama nasıl?
- Sen bana sizin iskelenizi anlatırsan belki bulabiliriz demiş.
Kırmızı Kedi hatırlayabildiği kadar annesi ve kardeşi ile yaşadıkları iskeleyi Selina’ya anlatmış. Selina bütün söylenenleri dikkatle dinlemiş. Ara sıra Kırmızı Kedi’ye sorular sormuş. Sonunda Selina “Buldum” demiş.
- Buldun mu, diye sormuş Kırmızı Kedi.
- Evet, demiş Selina. Sizin iskelenizi biliyorum. Bir keresinde babam beni orada kurulan bir sirke götürmüştü.
- Pekiyi, ben oraya nasıl gideceğim, diye sormuş Kırmızı Kedi.
- Çok kolay, demiş Selina. Yine aynı yöntemle sepetle ve kuşlar bize yardım edecekler. Ama şimdi çok geç oldu. Yolculuğa yarın çıkacaksın demiş. Şimdi sana biraz daha yiyecek getireyim.
Selina, Kırmızı Kedi için mutfakta bulabildiği yemeklerden bir tabak hazırlamış ve Kırmızı Kedi’ye yemesini için götürmüş. Kırmızı Kedi tabaktakileri güzelce yemiş.
- Şimdi, demiş Selina. Biraz uyumalısın. Yarın uzun bir yolculuğa çıkacaksın.
Kırmızı kedi yine Selina’nın elini yalayarak teşekkür etmiş ve sonra patilerini yalayarak tüylerini temizlemiş. Sonra da Selina’nın yatağına bir sıçrayışta çıkıp uyumak için kendine güzel bir yer seçmiş.
Ertesi gün Selina daha erken kalkmış. Pencereleri açıp kuşlar için yiyecekler ve su hazırlamış. Kırmızı Kedi’nin de sabah kahvaltısını hazırlayıp onu uyandırmamak için yavaşça yanına koymuş. Kuşlar her zamanki gibi sevinçle gelmişler, yemeklerini yemişler ve havada taklalar atmışlar. Kırmızı Kedi de uykusundan kalkıp Selina’nın ona hazırladığı tabağı büyük bir iştahla yemiş. Selina kuşlara ve Kırmızı Kedi’ye dönerek;
- Kırmızı Kedi’nin annesinin ve kardeşlerinin yaşadığı iskeleyi biliyorum, demiş.
- Biliyor musun, diye sormuş Beyaz Kanatlı.
- Evet, demiş Selina. Biliyorum. Çam Koyu’ndaki iskele. Şimdi sizler Çam Koyu’na uçacak ve Kırmızı Kedi’nin annesini ve kardeşlerini bulacaksınız. Sonra da buraya gelip yine sepetle Kırmızı Kedi’yi Çam Koyu’ndaki iskeleye taşıyacaksınız.
- Yine güzel bir fikir, demiş Pembe Burun.
Kuşlar vakit geçirmeksizin Çam Koyu’na doğru uçmaya başlamışlar. Gerçekten de Çam Koyu’nda yaşayan diğer kuşlara da sorarak Kırmızı Kedi’nin annesini ve kardeşlerini bulmuşlar. Kırmızı Kedi’nin annesi Beyaz İnci, yavrusunun bulunduğuna çok sevinmiş. Günlerdir üzüntü içindeymiş. Kuşlar hemen Selina’nın evine doğru yola çıkmışlar ve Selina’yı camda onları beklerken bulmuşlar. Selina merakla,
- Ne oldu, bulabildiniz mi, diye sormuş.
- Evet, Selina bulduk, demiş Sarı Paçalı.
- Biraz dinlendikten sonra hemen yola çıkmalıyız, demiş Beyaz Kanatlı.
- Evet, geçe kalmadan Kırmızı Kedi’yi annesine götürmeliyiz demiş Pembe Burun.
Kırmızı Kedi, annesi ve kardeşlerine kavuşacağı için çok sevinmiş. Zıplayarak Selina’nın odasının içinde koşmaya başlamış. Kuşlar biraz dinlenmişler ve Selina’nın onlar için getirdiği üzümlerden yemişler. Selina ise sepeti hazırlamış.
- Artık gitmeye hazırız, demiş Pembe Burun.
- Her şey için çok teşekkür ederim Selina, demiş Kırmızı Kedi. Sizlere de çok teşekkür ederim kuşlar. Sizler olmasaydınız ben bunu tek başıma başaramazdım.
- Bir şey değil, demiş Selina. Önemli olan seni mutlu görebilmek.
Selina, Kırmızı Kedi’yi sevgiyle kucaklamış ve dikkatlice sepetin içine yerleştirmiş. Kuşlar da sepetin ipinden gagaları ile tutarak kaldırmışlar ve Çam Koyu’na doğru tekrar kanat çırpmışlar. Kırmızı Kedi, gözden kaybolana dek Selina’ya küçük kırmızı patisi ile el sallamış.
Bir varmış bir yokmuş.. Evvel zaman içinde Selina isminde güzel bir kız çocuğu Mavi Menekşeler Vadisi’nde anne ve babası ile yaşarmış. Selina en çok sabah kalktığında pencereye konup şarkı söyleyen kuşları sever ve onları uzun uzun dinlermiş.
Selina o sabahta yatağından kalkmış ve her zamanki gibi kuşları dinlemeye başlamış. Önce Beyaz Kanatlı gelmiş, sonra Pembe Burun ve ardından Sarı Paçalı. Selina kuşlara her sabah ekmek kırıntısı verirmiş ve pencere önüne bir kap içinde de su koyarmış.
Beyaz Kanatlı, Selina’ya dönüp ;
- Günaydın, demiş.
- Günaydın Beyaz Kanatlı! demiş Selina.
Kuşlar her zamankinden daha aceleci imişler. Yemeklerini hızla bitirip sularını da içmişler ve havada taklalar atarak her yemek sonrası yaptıkları gösteriyi yapmışlar. Aslında bu gösteri ile Selina’ya teşekkür ediyorlarmış.
Sarı Paçalı tekrar pencereye gelip Selina’ya
- Selina senden bugün bize biraz daha ekmek vermeni isteyeceğiz, demiş.
- Tabii. Herhalde çok acıkmış olmalısınız, demiş Selina.
- Hayır bizim için değil, demiş Sarı Paçalı. Küçük bir kedi için.
- Kedi mi, diye sormuş Selina.
- Evet, kedi. Kırmızı bir kedi. Hem çok küçük. Dün onu iskelede bulduk. Annesini de kaybetmiş. Günlerdir yemek yememiş. Biraz bir şeyler bulduk ama hala karnı çok aç, demiş Sarı Paçalı.
- Ama sadece ekmek yetmez ki diye kaygılanmış Selina.
- Biliyoruz ama ne yapabiliriz demiş Sarı Paçalı.
O sıra diğer kuşlar da gelmişler ve Kırmızı Kedi için ne yapabileceklerini konuşmuşlar. Selina’nın aklına bir fikir gelmiş.
- Buldum, demiş Selina. Onu buraya, bana getirebilirsiniz.
- Sana mı diye şaşkınlıkla sormuş Pembe Burun.
- Evet, bana. Burada ona daha güzel bakacağımızdan eminim, demiş Selina.
- Ama biz onu taşıyamayız ki, demiş Pembe Burun.
- Bunun da kolayı var demiş, Selina. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Birlikten güç doğar, demiş Selina.
- Anlamadım, demiş Pembe Burun.
- Bakın şimdi. Size küçük bir sepet vereceğim. Sepetin de ucuna bir ip bağlayacağım. Eğer Kırmızı Kedi’yi sepete koyarsanız ve hepiniz de ipin bir ucundan gaganızla tutarsanız onu buraya rahatlıkla taşıyabilirsiniz, demiş Selina.
- Harika bir fikir, demiş Pembe Burun.
Selina hemen annesinin odasına gidip dolapta annesinin pikniğe giderken kullandığı küçük sepeti almış ve babasının alet çantasından da bir tutam ip bulmuş. İpi sepete bağlayıp kuşların yanına gelmiş. Kuşlar sepetin ipinden gagaları ile tutarak uçmaya başlamışlar. Mavi gökyüzünde üç kuş ve bir sepet yavaş yavaş gözden kaybolmuş.
Selina bütün öğleden sonra camda kuşları beklemiş. Ama ne gelen ne de giden varmış. Bir ara annesi ona süt ve kurabiye getirmiş. Süt ile kurabiyelerini yerken gözlerine inanamamış. Pencereye doğru kuşların sepetle yaklaştıklarını görmüş. Sevinçle ellerini çırparak pencereyi açmış. Kuşlar sepeti hafifçe pencerenin önüne bırakmışlar. Sepetin içinde küçük ve sevimli bir Kırmızı Kedi varmış. Gözleri bal rengi imiş ve Selina’ya sevinçle bakıyormuş.
- Başaracağınızı biliyordum, demiş Selina sevinçle.
- Ama çok yorulduk, demiş Pembe Burun.
- Bir ara az daha düşürecektik diye çok korktuk, demiş Sarı Paçalı.
- Ama işte buradayız, demiş Beyaz kanatlı.
- Sizlere çok teşekkür ederim, demiş Selina. Çok yorulmuşsunuz. Bu kurabiyeleri size vereyim, hem dinlenir hem yersiniz demiş.
Selina kurabiyeleri kuşlara ve KırmızıKedi'ye pay etmiş. Hepsi de çok acıkmışlar ve kendilerine verilenleri afiyetle yemişler. Yemekten sonra kuşlar yuvalarına gitmek için Selina’ya veda etmişler ve “Yarın Görüşmek Üzere” deyip kanatlanıp uçmuşlar.
Kırmızı Kedi keyifle Selina’nın yanına gelmiş ve onun için yaptıklarından dolayı elini yalayarak teşekkür etmiş.
- Çok korkmuş olmalısın, demiş Selina.
- Evet, demiş Kırmızı Kedi. Çok korktum.
- Pekiyi annen nerede, diye sormuş Selina.
- Bilmiyorum, demiş Kırmızı Kedi. Kardeşlerimle oynarken bir kayıkçının teknesine binmiştim. Sonra tekne ile denize açıldık ve sonra başka bir iskelede durduk. Bizim iskelemiz olmadığını inince anladım, demiş Kırmızı Kedi.
- Üzülme, demiş Selina. Belki anneni de bulabiliriz.
- Gerçekten mi, diye sormuş Kırmızı Kedi. Ama nasıl?
- Sen bana sizin iskelenizi anlatırsan belki bulabiliriz demiş.
Kırmızı Kedi hatırlayabildiği kadar annesi ve kardeşi ile yaşadıkları iskeleyi Selina’ya anlatmış. Selina bütün söylenenleri dikkatle dinlemiş. Ara sıra Kırmızı Kedi’ye sorular sormuş. Sonunda Selina “Buldum” demiş.
- Buldun mu, diye sormuş Kırmızı Kedi.
- Evet, demiş Selina. Sizin iskelenizi biliyorum. Bir keresinde babam beni orada kurulan bir sirke götürmüştü.
- Pekiyi, ben oraya nasıl gideceğim, diye sormuş Kırmızı Kedi.
- Çok kolay, demiş Selina. Yine aynı yöntemle sepetle ve kuşlar bize yardım edecekler. Ama şimdi çok geç oldu. Yolculuğa yarın çıkacaksın demiş. Şimdi sana biraz daha yiyecek getireyim.
Selina, Kırmızı Kedi için mutfakta bulabildiği yemeklerden bir tabak hazırlamış ve Kırmızı Kedi’ye yemesini için götürmüş. Kırmızı Kedi tabaktakileri güzelce yemiş.
- Şimdi, demiş Selina. Biraz uyumalısın. Yarın uzun bir yolculuğa çıkacaksın.
Kırmızı kedi yine Selina’nın elini yalayarak teşekkür etmiş ve sonra patilerini yalayarak tüylerini temizlemiş. Sonra da Selina’nın yatağına bir sıçrayışta çıkıp uyumak için kendine güzel bir yer seçmiş.
Ertesi gün Selina daha erken kalkmış. Pencereleri açıp kuşlar için yiyecekler ve su hazırlamış. Kırmızı Kedi’nin de sabah kahvaltısını hazırlayıp onu uyandırmamak için yavaşça yanına koymuş. Kuşlar her zamanki gibi sevinçle gelmişler, yemeklerini yemişler ve havada taklalar atmışlar. Kırmızı Kedi de uykusundan kalkıp Selina’nın ona hazırladığı tabağı büyük bir iştahla yemiş. Selina kuşlara ve Kırmızı Kedi’ye dönerek;
- Kırmızı Kedi’nin annesinin ve kardeşlerinin yaşadığı iskeleyi biliyorum, demiş.
- Biliyor musun, diye sormuş Beyaz Kanatlı.
- Evet, demiş Selina. Biliyorum. Çam Koyu’ndaki iskele. Şimdi sizler Çam Koyu’na uçacak ve Kırmızı Kedi’nin annesini ve kardeşlerini bulacaksınız. Sonra da buraya gelip yine sepetle Kırmızı Kedi’yi Çam Koyu’ndaki iskeleye taşıyacaksınız.
- Yine güzel bir fikir, demiş Pembe Burun.
Kuşlar vakit geçirmeksizin Çam Koyu’na doğru uçmaya başlamışlar. Gerçekten de Çam Koyu’nda yaşayan diğer kuşlara da sorarak Kırmızı Kedi’nin annesini ve kardeşlerini bulmuşlar. Kırmızı Kedi’nin annesi Beyaz İnci, yavrusunun bulunduğuna çok sevinmiş. Günlerdir üzüntü içindeymiş. Kuşlar hemen Selina’nın evine doğru yola çıkmışlar ve Selina’yı camda onları beklerken bulmuşlar. Selina merakla,
- Ne oldu, bulabildiniz mi, diye sormuş.
- Evet, Selina bulduk, demiş Sarı Paçalı.
- Biraz dinlendikten sonra hemen yola çıkmalıyız, demiş Beyaz Kanatlı.
- Evet, geçe kalmadan Kırmızı Kedi’yi annesine götürmeliyiz demiş Pembe Burun.
Kırmızı Kedi, annesi ve kardeşlerine kavuşacağı için çok sevinmiş. Zıplayarak Selina’nın odasının içinde koşmaya başlamış. Kuşlar biraz dinlenmişler ve Selina’nın onlar için getirdiği üzümlerden yemişler. Selina ise sepeti hazırlamış.
- Artık gitmeye hazırız, demiş Pembe Burun.
- Her şey için çok teşekkür ederim Selina, demiş Kırmızı Kedi. Sizlere de çok teşekkür ederim kuşlar. Sizler olmasaydınız ben bunu tek başıma başaramazdım.
- Bir şey değil, demiş Selina. Önemli olan seni mutlu görebilmek.
Selina, Kırmızı Kedi’yi sevgiyle kucaklamış ve dikkatlice sepetin içine yerleştirmiş. Kuşlar da sepetin ipinden gagaları ile tutarak kaldırmışlar ve Çam Koyu’na doğru tekrar kanat çırpmışlar. Kırmızı Kedi, gözden kaybolana dek Selina’ya küçük kırmızı patisi ile el sallamış.