Ağır olan sırtımızda taşıdığımız yükler değildir. En ağır yükler günahlardır. Bir ömrü sarsan hatalardır. Hatalardaki ısrarlardır. Tövbe sularında yıkan. Yıkan ki, silinsin, gitsin içindeki bu kirler. Oh çok şükür devası var her derdin. Hüner onu bulmak. Bir şey ki hayırlı, onu yap önce. Onu öne al. Bırakmaz ki peşini şeytan. Bu da güzel. Neden? Kıymetlisin, sırlar sende, içinde gizli de ondan. Değerini, görevinin önemini bildiriyor sana. Öyle değil mi? Kırk harami bir çulsuzu soyamaz. Yok ki garibin bir şeyi. Sende ise çok şeyler var. Bilir o şeyin ne olduğunu şeytan. Onun için peşinde. Kendinde olmayan sende var, onu sende görmek, çıldırtıyor mel’unu. Kıskanç şeytan, işte onun peşinde. Değerini bil ,oyuna gelme. Günah yollarının üzerinde kedinin fareyi beklediği gibi bekliyor. Onun adımlarını izleme. Bırak o seni izlesin. Hiçbir şey yapamaz. Çirkin bir gölgedir o. Ara sıra lâf atar, söz atar. Vesvese verir, hatırlatır kendini. Her daim sen de Allah’ı hatırla. Euzu besmeleyi unutma. Kahret yüz kere, bin kere kahret onu. Güzelce yürü, git işine aldırma. Hayırda kılavuzun, yolunda olduğun rehberin var. Adım adım izlediğin Sevgili Peygamberin var. Dostu güneş olan, gölgelerden korkmaz. Tevhide yürü, dilinde kutlu kelimelerle. Şayet bir aksilik zuhur eder, öfke damarın kabarır, kızarır bozarırsan, çok da üzülme, kederlenme. Sadece imtihandayız ve dünyadayız, bil o kadar. Rabbimizin inayeti ve gözetimi altındayız. Kimse kılına bile bir zarar veremez. O izin vermedikçe, O istemedikçe. Bunu hatırlaman için her şey. O'na koşman için, perdelere takılma. Kusurlar perdelerde, Allah’ın yaratmasında bir kusur yok. Bak iyiliğin güneşi içine vurmuş. Şimdi daha güzelsin. Araban mı bozuldu, elbisen mi yırtıldı, bir sevdiğinin, bir yakınının başına bir musibet mi geldi? Boğuyor mu seni samimiyetsizlik? Hasta mısın? Bir başına mısın? Kendini, kendine karşı zayıf mı buluyorsun? Mülk O’nun de. İstediği gibi tasarruf eder. Bana düşen pencerelerden ibretle seyretmek: ‘’Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler’’ demek. Görevin bu senin. Rabbimizin harika icraatını ve her şeydeki faaliyetini ibretle bakıp seyretmek, Maşallah, Sübhanallah demek. Elinden geliyorsa yardım etmek, duâ etmek. Güzelsin. Şimdi daha da güzelsin. İyiliğin güzelliği içine vurmuş. Tövbe sana yakışıyor. Ümitli olmak insana çok yakışıyor. Yürüyüşün bile değişiyor. Ümit karın doyurmaz ama, ruhu pek âlâ doyuruyor. Hakikî açlık ruhta; midede olsaydı bir simit yetmez miydi? Evler, eşyalar bataklığı, bir silkelense mutfaklar, buzdolapları, odalar. Kaç fakirin evi düzülecek. Kim bilir kaç fakirin gönlü sevinecek. Aldıklarımızı da giyebilsek, kullanabilsek bari. Bu asır, köleliğin, esirliğin hortladığı bir asır. Dört bir yandan saldırıya maruzsun, haberin olsun. Vitrinler, reklâmlar, çarşı, pazarlar hepsi, ihtiyacın olmayan şeyleri sana sunuyor. Çağırıyor gel de al diye. Sonra onları ödemek uğruna çabalamalar. Yetmeyen kazançlar. Sonra zorlanmalar ve haramlar. Oysa hayatın gerçeği bu değil. Mal istiyorsan, kanaat yeter. Zenginlik istiyorsan, bir nefes şükür yeter. O da yetmiyorsa düşün, ölümü düşünmek yeter. İki dünyayı ayıran bir ses değil, bir nefes. Kaç nefeslik ömrün var, onu düşün. Yokuşlarda tüketme o güzel ömrü, beyhude bitirme o güzel ömür sermayeni. Tövbeye yanaş, ibadete uğraş. İyiliğe çalış. Bak şimdi daha güzelsin. İçine doğan iyiliğin güneşi yüzünde parlıyor. Karanlıklar seni bekliyor. Haydi, önce kendini nurlandır, doğruca güzel bir abdest almaya, doğduğun gün gibi o mübarek sularda yıkanmaya. Bak ne büyük bir müjde gizli abdestte: -Sizden kim, abdest suyunu hazırlar, ağzına ve burnuna su çekerse, mutlaka yüzünden, ağzından, burnundan hataları dökülür. Sonra Allah'ın emrettiği şekilde yüzünü yıkarsa, yüzünün bittiği mahallin etrafından suyla birlikte yüzüyle işlediği günahlar dökülür. Sonra dirseklere kadar kollarını yıkayınca, ellerinin günahları su ile parmak uçlarından dökülür gider. Sonra başını mes edince, başının günahları saçının etrafından su ile birlikte akar gider. Sonra topuklarına kadar ayaklarını yıkayınca, ayaklarının günahları parmak uçlarından su ile birlikte akar gider. Sonra kalkıp namaz kılar. Allah’a hamd ve senada bulunur. O’na lâyık şekilde tazimini gösterir ve kalbinden Allah’tan başkasının korku ve muhabbetini çıkarırsa, annesinden doğduğu gündeki gibi bütün günahlarından arınır Ve şimdi iyiliğe, ümide doğru bir adım daha. Muhtaçlara vermeye, ille de para mı, eşya mı? Yok canım, gönül vermeye, gönül almaya. Asıl zenginlik bu. Emanetin içinde.