Ahhh ANNE...!!!!
Geri gelsin beş kardeş oturduğumuz sofralar..Aynı tabak çanaktan yemelerimiz..
Geri gelsin sen evde yokken evi temizleyip seni mutlu ettiğimiz günler..
Geri gelsin otuzlu yaşların..
Soba yakmanı özledim anne..
Biz yataktayken daha sobanın külünü boşaltırdın ya..
Nasıl da ses çıkarırdı.. Nasıl da kızardık sana..
Ama o zahmetin ardından gelen sıcaklık..
Güğümden gelen tıslamalar..AH pause tuşuna basıp dondurabilseymişiz zamanı..
Yada geri tuşuna basıp dönsek o doyulmamış günlere..
O zaman sabahın körü dediğimiz, şimdilerde sabahın nuru olduğunu anladığımız sabahın altısına geri dönsek..
Ve yine yaksan sobamızı..üstünde demlenen çayımız olsa..
Yataktan çıkmak istemesek biz..
Yere kurduğun sofra..
Sobada kızaran ekmeklerle çağırsan bizi sofraya..
O telaşenin arasında siyah okul önlüğümün düşen yaka düğmesini diksen..
Ahhh anne bu isteklerim ne kadar da ulaşılmaz..
Ne kadar basit ne kadar sıradan...Ama ne kadar değerli anne...
Verseler o günleri bana yeniden..
Ah anne paha biçilemez ki...
Hatırlar mısın anne?
Beslenme saati için Makarna poşetlerini atmaz biriktirirdin..
Ekmek arası yapardın da makarna poşetine koyardın..
Çünkü beş kardeştik..
Memur çocuğuyduk ve yokluk vardı..
Ama o yokluk ne tatlıymış be anne..
Şimdi benim çocuklarımda memur çocuğu ama bizim çocukluğumuz gibi değil anne..
Bilmiyorum varlık mı iyi yokluk mu?
Biz neyi kaçırıyoruz bu hayatta be anne?
Neyi beceremiyoruz yada bilmiyoruz?
Sen nasıl becerdin anne bizi o kadar mutlu etmeyi?
Değişen ne?Benim çocuklarım da özleyecek mi çocukluklarını benim özlediğim kadar?
Ha anne..!!!???
ALINTI..