İkili ilişkilerde çoğu zaman, bağlanmak bağımlı olmak ile karıştırılır. Sevgililer birbirine veya sadece biri diğerine genellikle bilinçsizce bağımlılık geliştirir.
Bağlanmak ile bağımlılık arasındaki fark şudur: Bağlanmak daha çok sadık olma haliyken, bağımlılık onsuz olamama durumudur. Yani ilkinde aşk bitip ayrılma vakti geldiğinde sevgililer veya terk edilen kişi kontrolünü kaybetmez. Üzülse de ağlasa da hüznünü normal yaşar ve zamanla üzerinden atar. Diğerinde ise kontrolün kaybedilmesi, hayatın normal akışından sapması, terk edilenin diğerini rahatsız etmeye başlaması söz konusu olabilir. Çünkü o kişiye bağımlılık geliştirdiğinden panik hali yaşar. Normal düşünemez, hareket edemez ve saplantılı bir noktaya ulaşabilir. Bu alternatifte kişi tek başına ayakta durmakta zorlanır ve yıkılır.
Sonuç olarak, sevgiliye bağımlı olmak kesinlikle doğru değildir, hatta tehlikelidir.
Çoğu ilişkinin bitme nedeni de özünde budur. Kişiye bağımlılık diğerinin üzerinde farkında olmadan baskı kurmayı da beraberinde getirdiğinden, sevgililerden biri özgür alan ihlaline uğrar. Her yaptığı, her söylediği, her istediği bir şekilde sorgulanır ve konu olur. Çünkü bağımlı hale gelen sevgili kaybetme korkusuyla hareket etmeye başlamıştır. Gelinen bu noktada ilişki nefes almakta zorlanır ve üzerinde baskı hisseden taraf ayrılık ziline yapışır.
Buna değer mi? Bağımlılık geliştirmek kişinin kendi öz varlığını hiçe sayması ve diğerinin varlığında yok etmesinden başka bir şey değil. Oysa herkes tek başına yaratıldı ve tek başına ölecek. Aşk ilişkileri bize kendimizi göstermek ve buldurmak için tasarlanmış bir oyun gibi ele alınmalı ve yaşanmalı. Bizler, içimizdeki ışığı görünür kılmak için sevgili ediniyoruz, seviyoruz. Sevdiğimiz insan da ışığını bizimle bulmak için birlikte oluyor. Bu oyunda oyuncular değişir ancak amaç hiç değişmez. Herkes özüne ulaşmak için çabalamaktadır, o kadar.
Bu unutulmamalı ve tek başınalık duygusu kaybedilmeden sevgilinin eli tutulmalı. O zaman aşk, ilişki bitse bile sevgili eşi benzeri olmayan bir dosta dönüşüp kalır hep hayatınızda.
Şimdi Halil Cibranın Evlilik adlı şiirine okuyup bu konuyu çok anlamlı kapatalım. İster evli sevgililer olalım ister bekâr. Bu şiirden alacak dersimiz var.
Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrının suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda,
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak hayatın elidir yüreklerinizi saklayacak olan,
Hep yan yana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez
Bağlanmak ile bağımlılık arasındaki fark şudur: Bağlanmak daha çok sadık olma haliyken, bağımlılık onsuz olamama durumudur. Yani ilkinde aşk bitip ayrılma vakti geldiğinde sevgililer veya terk edilen kişi kontrolünü kaybetmez. Üzülse de ağlasa da hüznünü normal yaşar ve zamanla üzerinden atar. Diğerinde ise kontrolün kaybedilmesi, hayatın normal akışından sapması, terk edilenin diğerini rahatsız etmeye başlaması söz konusu olabilir. Çünkü o kişiye bağımlılık geliştirdiğinden panik hali yaşar. Normal düşünemez, hareket edemez ve saplantılı bir noktaya ulaşabilir. Bu alternatifte kişi tek başına ayakta durmakta zorlanır ve yıkılır.
Sonuç olarak, sevgiliye bağımlı olmak kesinlikle doğru değildir, hatta tehlikelidir.
Çoğu ilişkinin bitme nedeni de özünde budur. Kişiye bağımlılık diğerinin üzerinde farkında olmadan baskı kurmayı da beraberinde getirdiğinden, sevgililerden biri özgür alan ihlaline uğrar. Her yaptığı, her söylediği, her istediği bir şekilde sorgulanır ve konu olur. Çünkü bağımlı hale gelen sevgili kaybetme korkusuyla hareket etmeye başlamıştır. Gelinen bu noktada ilişki nefes almakta zorlanır ve üzerinde baskı hisseden taraf ayrılık ziline yapışır.
Buna değer mi? Bağımlılık geliştirmek kişinin kendi öz varlığını hiçe sayması ve diğerinin varlığında yok etmesinden başka bir şey değil. Oysa herkes tek başına yaratıldı ve tek başına ölecek. Aşk ilişkileri bize kendimizi göstermek ve buldurmak için tasarlanmış bir oyun gibi ele alınmalı ve yaşanmalı. Bizler, içimizdeki ışığı görünür kılmak için sevgili ediniyoruz, seviyoruz. Sevdiğimiz insan da ışığını bizimle bulmak için birlikte oluyor. Bu oyunda oyuncular değişir ancak amaç hiç değişmez. Herkes özüne ulaşmak için çabalamaktadır, o kadar.
Bu unutulmamalı ve tek başınalık duygusu kaybedilmeden sevgilinin eli tutulmalı. O zaman aşk, ilişki bitse bile sevgili eşi benzeri olmayan bir dosta dönüşüp kalır hep hayatınızda.
Şimdi Halil Cibranın Evlilik adlı şiirine okuyup bu konuyu çok anlamlı kapatalım. İster evli sevgililer olalım ister bekâr. Bu şiirden alacak dersimiz var.
Yeryüzüne birlikte geldiniz ve sonsuza dek birlikte yaşayacaksınız,
Ölümün ak kanatları günlerinizi bölene dek birlikte olacaksınız,
Tanrının suskun anıları katına eriştiğinizde bile birlikte olacaksınız,
Ama bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun,
Ve Tanrısal alemin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda,
Birbirinizi sevin, ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın,
Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi
Birbirinizin kadehini onunla doldurun ama aynı kadehe eğilip içmeyin,
Ekmeğinizi bölüşün, ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın,
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte, ama ikinizin de birer yalnız olduğunu unutmayın,
Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı, ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır,
Yüreklerinizi birbirine bağlayın ama biri ötekinin saklayıcısı olmasın,
Çünkü ancak hayatın elidir yüreklerinizi saklayacak olan,
Hep yan yana olun, ama birbirinize fazla sokulmayın,
Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır,
Çünkü bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez