Sevebilir misin beni, olduğum gibi. Hiçbir kaideye, hududa, beni bana hapsetmeden, değiştirmeye, benzeştirmeye, analiz etmeye çalışmadan, yargılamadan, sorgulamadan, tanımlamadan, başı sonu belli olmayan bir sonsuzluklar coğrafyasında, sevebilir misin beni, olduğum gibi. Mana veremediğin hallerim, sözlerim, tavırlarımla, Yersiz hüzünlerim, sessizliklerim, kıskançlıklarımla, Sebepsiz duygusallıklarım, pişmanlıklarım, özlemlerimle, kabına sığmaz heyecanlarım, başkaldırılarım, en deli çılgınlıklarımla, Kırılganlığım, inatçılığım, gururum ve arzularımla, sevebilir misin beni, olduğum gibi. Yanlışlarım, yetersizliklerim, güçsüzlüklerim var. Aştığım, aşamadığım, aşmaya çalıştığım sıra dağlar var önümde. Kırmaya çalıştığım zincirlerim var ruhumda, yüreğimi daraltan, soluksuz bırakan.. Dipsiz kuyularım, göstermeye çekindiğim yaralarım, derinlere attığım korkularım var. Sevebilir misin beni, olduğum gibi. Hayallerim var benim; büyük, küçük, rengarenk. Umutlarım var; olanaklı, olanaksız. Düşlerim var hadsiz hesapsız. İçimde bir çocuk var; saf ve alabildiğine günahsız. Bütün maskeleri çıkarıp, ruhumu özgür bırakabilecek miyim yanında. Sevebilir misin beni, bütün doğrularım ve yanlışlarımla..
Bir takım der ki kadın Uzun kış gecelerinde yatmak içindir. Bir takım der ki kadın Yeşil bir harman yerinde Dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Bazı der ki ayalimdir, Boynumda taşıdığım vebalimdir. Bazı der ki hamur yoğuran. Bazı der ki çocuk doğuran. Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal. O benim kollarım, bacaklarım, başımdır. Yavrum, annem, karım, kızkardeşim, Hayat arkadaşımdır.
Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben. Hanelerin ve kalabalığın ağırlığını sana üstün tutmadım. Fakirliğin acısından hafif bilmedim acını. Yenilen herkesin boğuntusuydu kaybolduğum uzaklık, yüzün her bulutlandığında. Nereye gidersem gideyim seni yürüdüm hep. Sevincini bir sulh, bir bayram sabahı gibi taşıdım içimde. Sesine güvendim, gözlerine en çok yakışan o daimi yaz ikindisine. Gökkuşağının altından geçen çocukların şımarıklığıydı, kâküllerini her araladığımda gövdemdeki ürperti. Ağzımdaki meneviş sendin insanlara şiirler okurken. Bütün öksüzlerin elemiyle baktım yüzüne, ne vakit geleceği düşündüysem. Bir haksızlığı haykıran herkese senin soluğunu verdim. Bütün mapusların penceresi yaptım seni. Sonra tuttum kenar semtlerin yalnızlığını gösterdim, bir özür, bir bağışlanma umuduyla. Kirpiklerinin ömrüme açtığı yolda yaptım bütün dövüşlerimi. Söze inandım, gövdene ondan çok. Dönüp dönüp sana geldikçe anladım özgürlüğün aşk olduğunu. Alışkanlıklara yenilmedim ben, seni bir alışkanlığa dönüştürmek istemedim sadece.