Sevginin tılsımlı gücü: Yüzük
Yüzük, çoğu zaman süs eşyası olarak yararlanılan ya da nişan, evlilik gibi kurumların simgesi olarak parmağa takılan madenî halkadır. Varlıkları tarih öncesi çağlara dayanan yüzüğün ilk örnekleri Tunç Çağı'nde görülür. Bunlar çok kaba biçimde yapılmış çemberlerdir. Ancak Girit ve- Miken uygarlıklarında (MÖ 1800) ince bir işçilikle süslenmiş yüzükler yapılmaya başlanmıştır. Böylece yüzük değerli bir süs eşyası olarak yavaş yavaş yer edinmeye başlamıştır.
Eski çağlarda yüzük genellikle altından, kimi zamanda o çağlarda çok değerli bir maden olarak kabul edilen demirden yapılırdı. Bu dönemlerde üzerlerinde mühürler bulunan yüzükler çok yaygındı. Bunlar papirüs ya da parşömen üzerine yazılmış belgeleri damgalamak için kullanılırdı. Ayrıca yüzüğün, takan kişiler için egemenlik ve gücü yansıtan simgesel bir önemi vardı.
Antik Yunanistan'da ise yüzük bir süs eşyası olmaktan çok sınıf farklarını belirten bir araç hâline gelmiştir. Yunan yüzük işçiliği basit olmasına karşın, Romalıların yaptığı yüzüklerde zengin bir çeşitlilik ve ince bir işçilik göze çarpar. Üzerlerinde çok değerli motifler bulunan ve zevkle işlenmiş olan bu yüzükler çok değerlidir. Yüzüklerin nişanevlilik simgesi olarak kullanılması da Romalılar döneminden kalma bir gelenektir. Roma devrinde senatörlerin kullandıkları yüzükler MÖ birinici yüzyılda özgür kişilerin kullandıkları birer simge olmuştur. ve Orta Çağ'a gelindiğindeyse yüzük işçiliği çok büyük değişmeler göstermiş, farklılığa ve kullanılan renklerin uyum içinde olmasına büyük önem verilmiştir. Yüzüklerin üzeri değerli taşlar ile işlenmiş, her taş değişik bir anlam ifâde etmiştir. Mühürlü yüzükler Ortaçağ'da da oldukça yaygınlık ve çeşitlilik kazanmıştır. Gösterişin ve zenginliğin ölçüsü olarak değerlendirilmiştir.
Rönesans ile gelen yeni sanat akımları yüzük işçiliğini de etkilemiştir. Venedik, Floransa ve Roma gibi kentler yüzük işçiliğinin merkezi durumuna gelmilerdir. Bu çağlarda da yüzükler Cellini gibi ustalar tarafından çok değerli taşlar işlenmiştir. XV. yüzyılda her parmağa bir yüzük takması âdet hâline gelirken zamanla bir ya da iki parmağa takılır hâle gelmiştir.
Barok çağda üstleri çiçek motifleri ile süslü yüzükler moda olmuş XVIII. yüzyılda ise markiz adlı uzun yüzükler ortaya çıkmış, değerli ve mineler ile süslü ince bir işçilikle hazırlanmış yüzükler yayılmıştır. Fransız Devrimi'nden sonra yüzük işçiliği gerilemiş ve daha az ayrıntı içeren yüzükler kabul görmeye başlamıştır.[/COLOR]
Takma biçimine göre mesaj taşıyor
Anadolu kadınının emek emek işlediği, her bir düğümüne ayrı bir anlam yüklediği kilimler, halılar, kimi zaman aşkı, mutluluğu, kimi zaman ise ayrılığı ve hüznü anlatır. “Kilimin dilinden ancak dokuyan anlar” demiş şair. ışte takılar da öyle… Tasarlayanın o anki duygusunu aktardığı takılar, takanın üzerinde de ayrı bir ifade aracına dönüşür. Anadolu kadını yüzyıllardır, genç kızlığını, evlenme çağının geldiğini ya da birine olan bağlılığını, sevgisini taktığı takılarla karşısındakine anlatmaya çalışmış. Yani takıları sadece süs aracı olarak değil, mesaj aracı olarak da kullanmış. Bunu da en güzel yüzükle yapmış. Aslında yüzük sadece Anadolu değil bütün kültürlerde ve günümüzde de ifade aracı olarak kullanılıyor. Yüzük evlilik, nişanlılık, bekarlık ifadesi olacak kadar hayatın seyrine şekil veriyor. Simgesel bir anlam taşıması da büyülü sayılmasından kaynaklanıyor.
Peki, hediye olarak da sevginin en güzel ifadesi olan yüzük takma kültürü, bizlere kadar nasıl ulaştı ve nasıl bir değişim gösterdi? Bunun için çok gerilere bakmak gerek. Eski Türklerle yani şamanizm kültürünün hakim olduğu dönemde parmağa takılan yüzük, üzerindeki şekil ve sembollerle tanımlanırdı. Hakanın taktığı yüzükle sıradan birinin taktığı yüzük arasında şekil yönünden farklar vardı. Yani o dönemde bir nevi statü sembolüydü yüzük… Takanı koruduğuna inanılan yüzükler, hayvan figürleriyle süslenir ve üzerindeki hayvanın gücünün takana geçeceğine inanılırdı.
Peygamber mührü
Yüzüğün Türkler arasındaki macerası müslümanlığın kabulünden sonra da sürdü. Hz. Muhammed’in mühür olarak akik taşlı gümüş bir yüzük kullanması, yüzüğün şamanizm kültüründen Müslüman Türklere geçişini kolaylaştırdı. Gümüş yüzük takmak Müslümanlar arasında sünnet olarak kabul edildi. Osmanlı döneminde de Sultanlar mühür olarak üzerinde isimleri yazılı yüzükleri kullandı. Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim ve 3. Murat’ın günümüze ulaşan yüzükleri, barındırdıkları zarafetle de özellikle antikacıların ilgisini çekiyor.
Aile yadigarı
Atalarımızdan gelen yüzük takma geleneği aile yadigarları arasında yüzüğün en baş sırada yer almasını sağlamış. Özellikle köklü ailelerde, anneden kızına ya da gelinine, torunlarına, onlardan da çocuklarına kadar aktarılması gelenek haline dönüşmüş. Tabi bu yüzüklerin manevi değerleri yanında paha biçilemeyen maddi değerleri de göz ardı edilemez.
ışte biraz önce de belirttiğimiz gibi hayatın seyrine şekil veren yüzük, günümüzde de kadınların mücevher kutularının baş tacı.
Nişan yüzüğünün geçmişi
Nişan yüzüğünün geçmişi de çok eskilere dayanıyor. ılk örnekleri birbirleriyle birleşmiş iki el ya da bir halkaya yerleştirilmiş bir çift yüzük taşı biçimindeydi ve birleşmeyi simgeliyordu. 860 yılında Papa 1. Nicolas, nişan yüzüğü takılmasının, evlenme arzusunu bildirmek üzere zorunlu kıldı. Papa, evliliğin fedakarlık gerektirdiği düşüncesiyle, altından başka yüzüğün de kabul edilmeyeceğini bildirdi. Yıllar sonra, farklı adetler gelişmesine rağmen altın yüzük bütün Avrupa’dan dünyaya evlilik bağının simgesi olarak yayıldı.
Ve yüzük aşk damarına dokundu
Peki evlilik yüzüğü neden sol elin yüzük parmağına takılır? Sol elin yüzük parmağına evlilik sembolü olarak yüzük takmak eski Mısır medeniyetlerinden günümüze ulaşan güzel bir miras. Mısırlılar sol elin yüzük parmağından doğruca kalbe giden ve başka parmaklarda olmayan bir damarın olduğuna inanırlarmış. Bu damar “aşk damarı” yani “vena amoris” olarak adlandırılmış.
Evlilik yüzüğün etkisi
Kadınların hiçbir zaman hayır diyemeyeceği hediyelerin başında gelen takı ve özellikle de yüzük, evlilik teklifi aracı olarak da kullanılıyor. Bazı bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre; evlilik teklifi yaparken yüzük hediye edilen kadınların yüzde 71’i teklife hiç düşünmeden “evet” cevabı vermiş. Aynı teklif kolye, bilezik, küpe gibi diğer takılarla yapılınca kadınların sadece yüzde 22’si teklife direkt “evet” cevabını vermiş. Gül veren erkeklerin evlilik teklifini ise yüzde 7’si teklifi düşünmeden kabul ederken, elbise türü hediye alanların tekliflerinin ise ciddiye alınmadığı görülmüş. Yani aşk duygularının anlatımında çiçekler en başta büyük rol oynarken, söz ve nişanda ise yüzükler ciddiyetini gösteriyor. Geçmişten günümüze kadar yeni bir hayata başlamanın ilk belgesi olarak kabul edilen yüzüğün tılsımı ise sevgiyi en güzel şekilde ifade etmesinden kaynaklanıyor.