Elde ettikçe bitmeyen bir hırs bürüyor gözlerimizi, neyimiz varsa kenara itip, hep daha fazlasına koşuyoruz. Çoğalalım istiyoruz. Bilgimiz, tecrübemiz, mesleki kariyerimiz, evimizin genişliği, film koleksiyonumuz, mutfak gereçlerimiz, tüm teknolojik aletlerimiz, çevremiz, dostlarımız, hepsi çoğalsın diye yaşıyoruz.
Çoğalmak için evlenip çocuk doğuruyoruz. Onun ihtiyaçlarını da çoğaltıyoruz. Bir gün gelip yetmediğinde şikayet ediyoruz. Sürekli daha çok para kazanmak zorundayız, çünkü fazlalaşmalıyız. Para kazanmak için daha çok çalışıyoruz. Çalıştıkça alıyoruz. Beyaz eşyadan, arabaya, oradan eve, sonra yazlık eve, ondan sonra yata, kotraya, o da kesmezse helikoptere, uçağa doğru uzanıyoruz. Paramız arttıkça, etrafımızdaki nesneleri, bize hizmet edecek eşyaları, kişileri fazlalaştırıyoruz.
Daha kalabalık ve büyük şehirlere taşınıyoruz. Oturduğumuz binaların kat sayısı artıyor. Komşular, yolda seyreden araçlar, market ve sinema sayısı yükseldikçe, çoğaldığımızı, büyüdüğümüzü zannediyoruz. Oysa insan ne zaman çoklaşarak çoğalmaz. Evinin metrekaresinden önce kalbin genişlemediyse, yaptığın her şey suya atmaktır yaşamını. Gönülde çoğalmak gerekir ki, bunun içinde sevmeyi bilmelidir insan.
Yalnız başına ettiğin, kuş sütü eksik kahvaltı sofrasında değildir zenginlik. Eğer domatesle peyniri, ailen, sevdiklerin, dostlarınla paylaşabiliyorsan, işte o zaman çoğalıyorsundur. Kalbinin tamamını kaplayan bir sevgiliye pişirilen çorbanın tadından daha lezzetli olmamıştır, en şık sofrada tek başına yene ıstakoz.
Gerçekten çoğalmak, büyümek, genişlemek istiyorsan, ben zenginim demek istiyorsan, önce sevmeyi öğreneceksin. Karşılık beklemeden, hesapsız, çıkarsız bir sevgi oturtacaksın yüreğine. Arkasından muhasebe defteri tuttuğun bir ilişkiyi, ömrünün en değerli sevdası yerine saymayacaksın. Kaç dairen, kaç araban, bankada ne kadar paran olduğu önemli değil! Senin de karnın herkesin ki kadar yemekle doyacak. Önemli olan kaç kahkaha atacaksın, ağzına götürdüğün lokmalarda? Ekmeğin köşesini sevdiğin için sana ayıran birini, altında daha iyi bir model araban olsun diye kırmayacaksın. Pişmanlıklarından, düşmanlarına kadar her şeyi seveceksin. Seveceksin ki, asıl çoğalması gereken yer zenginleşsin, yani yüreğin!
Çoğalmak için evlenip çocuk doğuruyoruz. Onun ihtiyaçlarını da çoğaltıyoruz. Bir gün gelip yetmediğinde şikayet ediyoruz. Sürekli daha çok para kazanmak zorundayız, çünkü fazlalaşmalıyız. Para kazanmak için daha çok çalışıyoruz. Çalıştıkça alıyoruz. Beyaz eşyadan, arabaya, oradan eve, sonra yazlık eve, ondan sonra yata, kotraya, o da kesmezse helikoptere, uçağa doğru uzanıyoruz. Paramız arttıkça, etrafımızdaki nesneleri, bize hizmet edecek eşyaları, kişileri fazlalaştırıyoruz.
Daha kalabalık ve büyük şehirlere taşınıyoruz. Oturduğumuz binaların kat sayısı artıyor. Komşular, yolda seyreden araçlar, market ve sinema sayısı yükseldikçe, çoğaldığımızı, büyüdüğümüzü zannediyoruz. Oysa insan ne zaman çoklaşarak çoğalmaz. Evinin metrekaresinden önce kalbin genişlemediyse, yaptığın her şey suya atmaktır yaşamını. Gönülde çoğalmak gerekir ki, bunun içinde sevmeyi bilmelidir insan.
Yalnız başına ettiğin, kuş sütü eksik kahvaltı sofrasında değildir zenginlik. Eğer domatesle peyniri, ailen, sevdiklerin, dostlarınla paylaşabiliyorsan, işte o zaman çoğalıyorsundur. Kalbinin tamamını kaplayan bir sevgiliye pişirilen çorbanın tadından daha lezzetli olmamıştır, en şık sofrada tek başına yene ıstakoz.
Gerçekten çoğalmak, büyümek, genişlemek istiyorsan, ben zenginim demek istiyorsan, önce sevmeyi öğreneceksin. Karşılık beklemeden, hesapsız, çıkarsız bir sevgi oturtacaksın yüreğine. Arkasından muhasebe defteri tuttuğun bir ilişkiyi, ömrünün en değerli sevdası yerine saymayacaksın. Kaç dairen, kaç araban, bankada ne kadar paran olduğu önemli değil! Senin de karnın herkesin ki kadar yemekle doyacak. Önemli olan kaç kahkaha atacaksın, ağzına götürdüğün lokmalarda? Ekmeğin köşesini sevdiğin için sana ayıran birini, altında daha iyi bir model araban olsun diye kırmayacaksın. Pişmanlıklarından, düşmanlarına kadar her şeyi seveceksin. Seveceksin ki, asıl çoğalması gereken yer zenginleşsin, yani yüreğin!