Şiddet ve Kadın Üzerine
Şiddet egemen gücün ve ideolojinin kendi üstünlüğünü ve gücünü korumada gösterdiği tepkisel bir tavırdır. Egemen gücün en önemlisi toplumsal dayanağı Aile ile başlıyor. Şiddetin meşruluğu egemen güç,sistem içinde Devlet Babada sembolleşirken onun en küçük çekirdeği ailede ise evin reisi. Baba ya da abilerde şekilleniyor. Egemen güç için her zaman bir otorite gerekir. Şiddet kimi zaman Devlet kimi zaman koca, baba ve abi olarak çıkar.karşımıza...
Sistem coğu kez şiddetin, dayağın meşruluğu temelinde eğitir insanı ''Kızını dövmeyen dizini döver'' ile çıkar karşımıza. Dayak yiyen kadın için mutlaka bir sebep aranır. Toplumsal yaşantımızda şiddet o denli içselleştirmişiz ki dayağın mutlaka haklılık yönünün olduğunu düşünürüz. Okula başlayan küçük çocuklarımızı bile teslim ederken hocam, eti senin kemiği benim diyerek daha küçüçük beyinlere ve bedenlere bunun gerekliliğini vurgulayak başlarız eğitime. TVlerde izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz haberlerin coğu şiddete yöneliktir. İşkencede insanlar öldürülür, gözaltında kaybedilir. Bilmem hangi apartmanın kaçıncı katında çıkan çatışmada hangi insanlar öldürülür. Yine mahale sakinleri dışarıya taşınan cesetlere yuh çekerler. Öldürülenleri alkışlarlar... Şiddet artık dışarıya sokağa taşmıştır.
Ya namusa yönelik şiddete ne demeli? Okullarda okula geç gelen, erkek arkadaşlarının elini tutan, yanağından öpen vb. gibi tüm sevgi biçimlerinin onları ''kızlık muayenesine'' kadar oradanda intiharlara götüreceğini hiçkimse bilmez mi? Diğer töre cinayetleri, tecavüze uğrayan masum kadınların aile bireyleri tarafından öldürülmesi...
Gündelik yaşamızda şiddet içselleşmiştir. Bizim farkına ve olumsuzluklarına bakmadan kabullerek devam eden gelenekselleşen bu tavırla hergün karşıya geldiğimiz olaylardan da kimi kez gururla bahsederiz ki. Kızlara laf atan taciz eden delikanlının ardından 'o delikanlıdır, olsun o kadar'' dediğimiz taciz ya da tecavüze uğrayan kadın için mutlaka fingirdemiştir, kuyruğunu sallayan dişi köpektir, kadın kısmının gece vaekti işi ne var'' demek çifte standartlı namus anlayışımızn ürünü değil mi? Dolayısıyla kadın erkeğin elinin kiriyse şiddet, taciz, tecavüz kadın için kaçınılmaz olur...
Egemen gücün gösterdiği bu tavır aileden çıkmış, toplumsallaşmıştır. Yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir, haklılık temelinde meşrulaştırılmıştır. Sistem kendi devamlılığını kutsal saydığı aile ile tamamlar. Aile devletin candamarıdır. Bu nedenle evde dayak yiyen kadına, dayak yiyen çocuğa karşı olmak, aile içi şiddete karşı olmak, toplumsal şiddetin karşısında olmak gerekir.
Her gün bir biçimiyle karşılaştığımız, meşrulaştırılmış şiddete karşı olmak insanlığın onuruyla yaşaması için bir gerekliliktir.
Şiddet egemen gücün ve ideolojinin kendi üstünlüğünü ve gücünü korumada gösterdiği tepkisel bir tavırdır. Egemen gücün en önemlisi toplumsal dayanağı Aile ile başlıyor. Şiddetin meşruluğu egemen güç,sistem içinde Devlet Babada sembolleşirken onun en küçük çekirdeği ailede ise evin reisi. Baba ya da abilerde şekilleniyor. Egemen güç için her zaman bir otorite gerekir. Şiddet kimi zaman Devlet kimi zaman koca, baba ve abi olarak çıkar.karşımıza...
Sistem coğu kez şiddetin, dayağın meşruluğu temelinde eğitir insanı ''Kızını dövmeyen dizini döver'' ile çıkar karşımıza. Dayak yiyen kadın için mutlaka bir sebep aranır. Toplumsal yaşantımızda şiddet o denli içselleştirmişiz ki dayağın mutlaka haklılık yönünün olduğunu düşünürüz. Okula başlayan küçük çocuklarımızı bile teslim ederken hocam, eti senin kemiği benim diyerek daha küçüçük beyinlere ve bedenlere bunun gerekliliğini vurgulayak başlarız eğitime. TVlerde izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz haberlerin coğu şiddete yöneliktir. İşkencede insanlar öldürülür, gözaltında kaybedilir. Bilmem hangi apartmanın kaçıncı katında çıkan çatışmada hangi insanlar öldürülür. Yine mahale sakinleri dışarıya taşınan cesetlere yuh çekerler. Öldürülenleri alkışlarlar... Şiddet artık dışarıya sokağa taşmıştır.
Ya namusa yönelik şiddete ne demeli? Okullarda okula geç gelen, erkek arkadaşlarının elini tutan, yanağından öpen vb. gibi tüm sevgi biçimlerinin onları ''kızlık muayenesine'' kadar oradanda intiharlara götüreceğini hiçkimse bilmez mi? Diğer töre cinayetleri, tecavüze uğrayan masum kadınların aile bireyleri tarafından öldürülmesi...
Gündelik yaşamızda şiddet içselleşmiştir. Bizim farkına ve olumsuzluklarına bakmadan kabullerek devam eden gelenekselleşen bu tavırla hergün karşıya geldiğimiz olaylardan da kimi kez gururla bahsederiz ki. Kızlara laf atan taciz eden delikanlının ardından 'o delikanlıdır, olsun o kadar'' dediğimiz taciz ya da tecavüze uğrayan kadın için mutlaka fingirdemiştir, kuyruğunu sallayan dişi köpektir, kadın kısmının gece vaekti işi ne var'' demek çifte standartlı namus anlayışımızn ürünü değil mi? Dolayısıyla kadın erkeğin elinin kiriyse şiddet, taciz, tecavüz kadın için kaçınılmaz olur...
Egemen gücün gösterdiği bu tavır aileden çıkmış, toplumsallaşmıştır. Yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir, haklılık temelinde meşrulaştırılmıştır. Sistem kendi devamlılığını kutsal saydığı aile ile tamamlar. Aile devletin candamarıdır. Bu nedenle evde dayak yiyen kadına, dayak yiyen çocuğa karşı olmak, aile içi şiddete karşı olmak, toplumsal şiddetin karşısında olmak gerekir.
Her gün bir biçimiyle karşılaştığımız, meşrulaştırılmış şiddete karşı olmak insanlığın onuruyla yaşaması için bir gerekliliktir.