Şiddetli bir ayaz vardı

MustafaCİLASUN

Özel Üye
Özel üye
Asker…
Nöbetteydi
Gecenin bir yarısında
Mütebessim bir halde sevinçliydi
Son iki gün kalmıştı çıkacağı izine
Ne umutlar, ne hayaller birikmişti kalbinde


Nihayet
Hazırlığını yaptı
Ve yola revan olmuştu
Garın mesafesi çok uzaktı, para azdı
Bir şekilde gitmeliydi gara, binmeliydi ona
Garipler için tren ne büyük umut ve sığınaktı


Yolcular
Her biri birbirine benzeyendi
Neşesiz, şevksiz, solgun ve yorgunlardı
Kim bilir beklide acıkmışlar ve aç kalanlardı
Derin bir hüzün kapladı yüreğini, boynu büküldü
Kendi evleri geldi aklına, kış ve kıyametin farkıyla


Nihayet
Gelmişti köy yoluna
Valizi yüklendi koyuldu umutlarına
Şiddetli bir ayaz vardı, kimi bacalar tütüyor
Kimi bacalar suskundu, odun, kömür olmalıydı
Kapıya geldi, biraz nefeslendi ve bir sesle irkildi


Pencereden
Görmüşlerdi, sıcaklık içine işledi
İki çocuk, refikası karşıladı, babası ağladı
Ev soğuktu, birkaç tezek olsa bile yakacak yoktu
Babası mahcubiyetinden dayanamadı ve yine ağladı
Asker, babasını teselli etmeye çalıştı, sonra hiç durmadı


Baltayı alıp
Ormanlığa doğru çıktı
Kesilmiş ağaç köklerine baktı
Gözüne kestirdiği kök için niyetlenip başladı
Zaman hayli ilerlemişti, hiç yoktan yakacak elde edildi
Merakla bekleyen eşi ve çocukları gözlerini yola dikmişlerdi


Yokluk
Başka bir şey
Rabbim kimseyi bununla
Terbiye etmesin, ruhunu incitmesin
Gönlünde derin bir hüzün ve hicranlar umutları biçmesin
Eş ve dostlara, varlık içinde yaşayanlara hassasiyet versin


Hiç kimseyi ve bir kulunu muhannete muhtaç edip, üzmesin.(Âmin)

Mustafa Cilasun
 
Geri
Top