Şiirde Ahenk
Ahenk; uyum demektir. Şiirde ahenk ise, birbiriyle uyumlu seslerin, belli bir ritimle bir arada bulunmasıyla sağlanır.
Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:
Kafiye: Kafiye, en az iki mısra sonunda, anlamları ve görevleri ayrı, yazılışları aynı seslerin benzerliğidir.
Örnek:
Redif: Mısra sonunda yazılışları, anlamları ve görevleri aynı seslerdir.
Örnek:
Bu dörtlüğün ikinci ve dördüncü mısrasının sonunda kullanılan “-de” sesleri görev bakımından aynı işlevi görmektedir ve anlamları da aynıdır. Bunlar, ismin –de hâl ekidir. Yazılışları, görevleri ve anlamları aynı olduğu için bunlara redif denir.
**Not: Kafiye ile redif farklı olgulardır. Bir mısrada kafiyeden önce rediflere bakmak gerekir. Redifler çıktıktan sonra kalan sesler kafiye olabilir. Örnekte olduğu gibi; redifler çıktıktan sonra kalan benzer sesler “-içim-“ zengin kafiye oluşturmuştur.
Aliterasyon: Mısra içinde aynı veya birbirine benzer ünsüz seslerin çokça tekrarlanmasıyla oluşur. Düzyazıda da bir ahenk unusru olarak kullanılır. Süslü anlatımın vazgeçilmez öğelerindendir.
Örnek:
Bu mısrada “k, s, n” sesleri çokça tekrarlanmıştır.
Asonans: Mısra içinde aynı veya yakın ünlü seslerin sıkça tekrarlanması ile sağlanan ahenktir.
Örnek:
Ölçü: Mısralarda kullanılan ses değerleri veya hece sayısının tüm mısralarda eşit olmasıyla sağlanan uyuma ölçü denir.
Türk edebiyatında üç çeşit ölçü kullanılmıştır:
Ahenk; uyum demektir. Şiirde ahenk ise, birbiriyle uyumlu seslerin, belli bir ritimle bir arada bulunmasıyla sağlanır.
Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:
- Kafiye (uyak), redif,
- Aliterasyon, Asonans,
- Ölçü.
Kafiye: Kafiye, en az iki mısra sonunda, anlamları ve görevleri ayrı, yazılışları aynı seslerin benzerliğidir.
Örnek:
Ne olur dur, yağma kar
Sılada bekleyenim var
Sılada bekleyenim var
Redif: Mısra sonunda yazılışları, anlamları ve görevleri aynı seslerdir.
Örnek:
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!
Ki ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!
Bu dörtlüğün ikinci ve dördüncü mısrasının sonunda kullanılan “-de” sesleri görev bakımından aynı işlevi görmektedir ve anlamları da aynıdır. Bunlar, ismin –de hâl ekidir. Yazılışları, görevleri ve anlamları aynı olduğu için bunlara redif denir.
**Not: Kafiye ile redif farklı olgulardır. Bir mısrada kafiyeden önce rediflere bakmak gerekir. Redifler çıktıktan sonra kalan sesler kafiye olabilir. Örnekte olduğu gibi; redifler çıktıktan sonra kalan benzer sesler “-içim-“ zengin kafiye oluşturmuştur.
Aliterasyon: Mısra içinde aynı veya birbirine benzer ünsüz seslerin çokça tekrarlanmasıyla oluşur. Düzyazıda da bir ahenk unusru olarak kullanılır. Süslü anlatımın vazgeçilmez öğelerindendir.
Örnek:
Hak saklasın belâsından
Bu mısrada “k, s, n” sesleri çokça tekrarlanmıştır.
Asonans: Mısra içinde aynı veya yakın ünlü seslerin sıkça tekrarlanması ile sağlanan ahenktir.
Örnek:
Hak saklasın belâsından
Bu mısrada “a” sesi çokça tekrarlanmıştır.Ölçü: Mısralarda kullanılan ses değerleri veya hece sayısının tüm mısralarda eşit olmasıyla sağlanan uyuma ölçü denir.
Türk edebiyatında üç çeşit ölçü kullanılmıştır:
- Aruz ölçüsü,
- Hece ölçüsü,
- Serbest ölçü.