Tayyip Bey belki hala farketmedi.
Ama dün TBMM’nin açılışını yapan Gül’ün artık anlaması gerekiyor ki…
Bu “açılım” işi hırsız yakalayan oğul ile babanın, “Al da gel oğul! Gelmiyor… Bırak da gel oğul!..Bırakmıyor!” diyaloguna döndü.
- Bir açılım yapacağım!
- Aç aslanım!
- Açılamıyor!
- O zaman vazgeç oğlum!
- Vazgeçemiyorum!
*
“Açılım”dan vazgeçmek artık çok zor.
Açmasa, açılamasa da “açıyormuş” gibi yapacak.
Tıpkı askerliğin moral gecelerinde, “Aç… Aç…” diye haykıran seyirciyi susturmak için yapıldığı gibi…
*
Başbakan da, İçişleri Bakanı da açıkladı zaten;, “açılım” için Anayasa değişikliğine gerek yok.
Demek ki AKP bu “açılımları” yönetmelikle, genelgeyle, tüzükle yapacak!
*
Oysa açılım isteyenleri, artık Anayasa bile kesmiyor…
TBMM’de bile seslendirilen talepler artık sağır sultanların bile malumu.
1) Anayasa’nın ilk 3 maddesi değişsin.
2) Türkler ve Kürtlerin “ortak kurucu” olarak anılsın, tanınsın.
3) Yerel yönetimlere daha fazla yetki devredilsin.
4) Güneydoğu’da federatif bir yapıya geçilsin
*
Açılımın bu aşaması tamamlandıktan sonra sırada başka açılımlar da var:
Başka “Self determinasyon” ( kendi kaderini tayin hakkı)!
Çok şükür bu “hak” şimdilik askıya alınmış durumda.
*
“Açılım”ın ucu bile açılmadan, AB kayıtlarına, Avrupa siyasetçilerinin söylemine girdi…
Artık hiç kimse çekinmeden korkmadan “Ne mutlu Türküm diyene!” diye ne yazabilecek ne de konuşabilecek.
Bu da belli oldu.
*
Tayyip Bey’in geçen hafta Bşakan Obama kafa kafaya geçirdiği 15 dakikanın açılımında da “açılım” olduğu artık sır değil.
“Açılım” Türkiye’nin iç sorunu olmaktan çıktı.
Avrupa İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammer-Berg “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün ırkçılık içerdiğini ilan etti bile.
Tayyip bey de Gül de ortaya attıkları “açılım”ın ucunun “Türklük eşittir ırkçılık!” iddiasına hatta daha da ilerilere kadar uzatılacağını hesap edemediler.
Sırada İstiklal Marşı’nın değiştirilme talepleri var.
Çünkü asıl “ırkçılık(!)” İstiklal Marşımızda:
“Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!”
*
Evet sırada İstiklal Marşı var.
Bunun ilk işaretini rahmetli Erdal İnönü Dışışleri Bakanı olarak çıktığı uzun AB turunda almıştı.
Kendisini izleyen tek gazeteci olarak da “bu hissiyatını” bendenizle de üstü kapalı paylaşmıştı.
Paylaştığı bir başka “gözlem” ise, bazı AB’li radikal bazı siyasetçilerin Türk Bayrağı üzerindeki ay ve yıldızın dinsel bir simge olduğuna ilişkin görüşleriydi.
Bu görüşleri, o dönemde yazdığım Sabah, manşet yapmıştı.
Ancak, Ayyıldızlı bayrağımızla ilgili bu görüşlerin bir grup münferit zıpır AB siyasetçisinin yediği herze olduğu düşünülmüştü.
Yanıldığımız anlaşılıyor.
AB Komiseri “Ne mutlu Türk’üm diyene”yi ırkçılık olarak niteledikten sonra…
AHMET TAN
CUMHURİYET
5 Ekim 2009
Ama dün TBMM’nin açılışını yapan Gül’ün artık anlaması gerekiyor ki…
Bu “açılım” işi hırsız yakalayan oğul ile babanın, “Al da gel oğul! Gelmiyor… Bırak da gel oğul!..Bırakmıyor!” diyaloguna döndü.
- Bir açılım yapacağım!
- Aç aslanım!
- Açılamıyor!
- O zaman vazgeç oğlum!
- Vazgeçemiyorum!
*
“Açılım”dan vazgeçmek artık çok zor.
Açmasa, açılamasa da “açıyormuş” gibi yapacak.
Tıpkı askerliğin moral gecelerinde, “Aç… Aç…” diye haykıran seyirciyi susturmak için yapıldığı gibi…
*
Başbakan da, İçişleri Bakanı da açıkladı zaten;, “açılım” için Anayasa değişikliğine gerek yok.
Demek ki AKP bu “açılımları” yönetmelikle, genelgeyle, tüzükle yapacak!
*
Oysa açılım isteyenleri, artık Anayasa bile kesmiyor…
TBMM’de bile seslendirilen talepler artık sağır sultanların bile malumu.
1) Anayasa’nın ilk 3 maddesi değişsin.
2) Türkler ve Kürtlerin “ortak kurucu” olarak anılsın, tanınsın.
3) Yerel yönetimlere daha fazla yetki devredilsin.
4) Güneydoğu’da federatif bir yapıya geçilsin
*
Açılımın bu aşaması tamamlandıktan sonra sırada başka açılımlar da var:
Başka “Self determinasyon” ( kendi kaderini tayin hakkı)!
Çok şükür bu “hak” şimdilik askıya alınmış durumda.
*
“Açılım”ın ucu bile açılmadan, AB kayıtlarına, Avrupa siyasetçilerinin söylemine girdi…
Artık hiç kimse çekinmeden korkmadan “Ne mutlu Türküm diyene!” diye ne yazabilecek ne de konuşabilecek.
Bu da belli oldu.
*
Tayyip Bey’in geçen hafta Bşakan Obama kafa kafaya geçirdiği 15 dakikanın açılımında da “açılım” olduğu artık sır değil.
“Açılım” Türkiye’nin iç sorunu olmaktan çıktı.
Avrupa İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammer-Berg “Ne mutlu Türküm diyene” sözünün ırkçılık içerdiğini ilan etti bile.
Tayyip bey de Gül de ortaya attıkları “açılım”ın ucunun “Türklük eşittir ırkçılık!” iddiasına hatta daha da ilerilere kadar uzatılacağını hesap edemediler.
Sırada İstiklal Marşı’nın değiştirilme talepleri var.
Çünkü asıl “ırkçılık(!)” İstiklal Marşımızda:
“Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl!”
*
Evet sırada İstiklal Marşı var.
Bunun ilk işaretini rahmetli Erdal İnönü Dışışleri Bakanı olarak çıktığı uzun AB turunda almıştı.
Kendisini izleyen tek gazeteci olarak da “bu hissiyatını” bendenizle de üstü kapalı paylaşmıştı.
Paylaştığı bir başka “gözlem” ise, bazı AB’li radikal bazı siyasetçilerin Türk Bayrağı üzerindeki ay ve yıldızın dinsel bir simge olduğuna ilişkin görüşleriydi.
Bu görüşleri, o dönemde yazdığım Sabah, manşet yapmıştı.
Ancak, Ayyıldızlı bayrağımızla ilgili bu görüşlerin bir grup münferit zıpır AB siyasetçisinin yediği herze olduğu düşünülmüştü.
Yanıldığımız anlaşılıyor.
AB Komiseri “Ne mutlu Türk’üm diyene”yi ırkçılık olarak niteledikten sonra…
AHMET TAN
CUMHURİYET
5 Ekim 2009