potito
Aktif
Git. Defol!
Eskiden az da olsa gecenin bir aydınlığı vardı.. Ama şimdilerde hep gündüz, hep karanlık. Artık güneşim de yok. Gri bi gölgeden ibaretim.. Karşı koyulmaz bi karanlığa mahkum yalnız bir ruh. Kimse umrumda değil. Hiç birşey düşün(e)mez oldum. Bakıyorum ama duyamıyorum. Sabahın 9 unda gün batımını yaşayacak kadar mı umutsuzum? Bu kadar mı kötü durumum? Bu kadar mı derinden etkiledin beni? Bu kadar mı çok sevdim seni? Bu kadar, bu kadar mı yalandın? Söyle! Oysa sana söylemiştim; ‘hayatımda ilksin, ilk kez inanıyorum, güveniyorum ve umut ediyorum' Artık bulunduğum yeri istemiyorum.. Sürekli başa dönüp tekrar gösterilen kısa fimleri yaşıyorum.. Bir öncekinin kahramanı, bir sonrakinde kötü insan… Artık gözlerim daha bir çekik bakıyor benden kalanlara.. Sanırım bu sefer nefretim de benimle.
İçimdeki her şey çok sertleşti.. Beni inkar etti.. ‘Ben sana söylemiştim, o kız da diğerleri gibi, yalan!’ dedi.. O haklı mı çıktı? Sen de mi yalansın? Bunca gün sana birşeyleri anlatmak için çırpınıp durdum oysa.. Seni anlamıyorum. Anlamayacağım. Aklım almıyor. Beynim de.. Nasıl olur ya? Nasıl sonunu bile bile sana aldanırım? Sanki bütün nedenlerim susmuş, bana; ‘ Al işte kaderin, onu iyi tanı’ diyor. Bu sondu. Son(dun). 22 yaşındayım.. içimde şu ana kadar ne varsa, onlarla kalacağım.. Sonu yaşayacağım, sonsuzluğun gölgesinde ve biraz da ötesinde.. İnsan sadece ruhun bedenden çıkmasıyla ölmezmiş, gördüm. Etrafımda binlerce et parçası var. Ruhlar nerde? Neredesin? Bir sen vardın, küçükken rüyalarımda görüp, peşinden koştuğum ama asla yakalayamadığım.. doğruymuş. Hiç yakalayamaycakmışım seni.. Şimdi sadece kendime kızıyorum. Öyle çok kızıyorum ki benden nefret eden insanlar bile bana daha insaflı..
Ben kışı yaşıyorum, donu. Bu kısa bir bahardı beklediğim, umut ettiğim, hayalini kurduğum.. olmadı(n). Neden bu kadar karanlık? Niye hiçbirşey göremiyorum. Herkes nereye gitti? Ya sen, sen niye bıraktın ellerimi? Hani sona kadar birilikte yürüyecektik? Tökezlediğimde elimi sen tutacak, hiç bırakmayacaktın. Noldu? Tutamadın mı sözünü? Zor mu geldi? Mantığa mı sakladın kurduğun cümleleri... sıfatlara, zarflara mı takıldın? Hani kimse umrumuzda değildi? Sadece sen ve ben vardık. Ne oldu?
Sus cevap verme en iyisi. Bendeki seni bırak öyle kalsın. Yalancılığınla bozma onu. Bilmesin senin yalancı olduğunu. Artık olduğum yerde kalmam bile imkansız. Gitmeliyim. İnsanlar benim yanımda yalnız. Ben yalnızım. Şimdi son kez kapıyorum gözlerimi. Kimseyi görmeyecek bu gözler. Gördükleri ile yetinecek. Bu gece bitsin. Sen başla.. Hiç gitme.. Hiç bırakma elimi olur mu? Sus ne olur! Birşey söyleme. Hiç olmazsa uykuya dalıncaya kadar dur yanımda.. Sonra.. Sonra...
Eskiden az da olsa gecenin bir aydınlığı vardı.. Ama şimdilerde hep gündüz, hep karanlık. Artık güneşim de yok. Gri bi gölgeden ibaretim.. Karşı koyulmaz bi karanlığa mahkum yalnız bir ruh. Kimse umrumda değil. Hiç birşey düşün(e)mez oldum. Bakıyorum ama duyamıyorum. Sabahın 9 unda gün batımını yaşayacak kadar mı umutsuzum? Bu kadar mı kötü durumum? Bu kadar mı derinden etkiledin beni? Bu kadar mı çok sevdim seni? Bu kadar, bu kadar mı yalandın? Söyle! Oysa sana söylemiştim; ‘hayatımda ilksin, ilk kez inanıyorum, güveniyorum ve umut ediyorum' Artık bulunduğum yeri istemiyorum.. Sürekli başa dönüp tekrar gösterilen kısa fimleri yaşıyorum.. Bir öncekinin kahramanı, bir sonrakinde kötü insan… Artık gözlerim daha bir çekik bakıyor benden kalanlara.. Sanırım bu sefer nefretim de benimle.
İçimdeki her şey çok sertleşti.. Beni inkar etti.. ‘Ben sana söylemiştim, o kız da diğerleri gibi, yalan!’ dedi.. O haklı mı çıktı? Sen de mi yalansın? Bunca gün sana birşeyleri anlatmak için çırpınıp durdum oysa.. Seni anlamıyorum. Anlamayacağım. Aklım almıyor. Beynim de.. Nasıl olur ya? Nasıl sonunu bile bile sana aldanırım? Sanki bütün nedenlerim susmuş, bana; ‘ Al işte kaderin, onu iyi tanı’ diyor. Bu sondu. Son(dun). 22 yaşındayım.. içimde şu ana kadar ne varsa, onlarla kalacağım.. Sonu yaşayacağım, sonsuzluğun gölgesinde ve biraz da ötesinde.. İnsan sadece ruhun bedenden çıkmasıyla ölmezmiş, gördüm. Etrafımda binlerce et parçası var. Ruhlar nerde? Neredesin? Bir sen vardın, küçükken rüyalarımda görüp, peşinden koştuğum ama asla yakalayamadığım.. doğruymuş. Hiç yakalayamaycakmışım seni.. Şimdi sadece kendime kızıyorum. Öyle çok kızıyorum ki benden nefret eden insanlar bile bana daha insaflı..
Ben kışı yaşıyorum, donu. Bu kısa bir bahardı beklediğim, umut ettiğim, hayalini kurduğum.. olmadı(n). Neden bu kadar karanlık? Niye hiçbirşey göremiyorum. Herkes nereye gitti? Ya sen, sen niye bıraktın ellerimi? Hani sona kadar birilikte yürüyecektik? Tökezlediğimde elimi sen tutacak, hiç bırakmayacaktın. Noldu? Tutamadın mı sözünü? Zor mu geldi? Mantığa mı sakladın kurduğun cümleleri... sıfatlara, zarflara mı takıldın? Hani kimse umrumuzda değildi? Sadece sen ve ben vardık. Ne oldu?
Sus cevap verme en iyisi. Bendeki seni bırak öyle kalsın. Yalancılığınla bozma onu. Bilmesin senin yalancı olduğunu. Artık olduğum yerde kalmam bile imkansız. Gitmeliyim. İnsanlar benim yanımda yalnız. Ben yalnızım. Şimdi son kez kapıyorum gözlerimi. Kimseyi görmeyecek bu gözler. Gördükleri ile yetinecek. Bu gece bitsin. Sen başla.. Hiç gitme.. Hiç bırakma elimi olur mu? Sus ne olur! Birşey söyleme. Hiç olmazsa uykuya dalıncaya kadar dur yanımda.. Sonra.. Sonra...