• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Türkçe Soruları metne göre cevaplayınız

Mustafa Meraki Bey kırk beş yaşında, alafrangaya aşırı derecede meraklı bir insandır. Bu beyin on beş yaşında Mihribanadında bir kızı ve yirmi yedi yaşında Fêlatun Bey adında bir oğlu vardır. Çocuklarını güzel giydirir ama eğitimlerine özen göstermez. Felâtun Bey; alafrangalık bakımından babasını bile geçen, tembelliğinden ve gezmeye eğlenmeye düşkünlüğünden kalemdeki işine haftada ancak üç saat uğrayan biridir. Babasının ayda yirmi bin kuruşu bulan gelirine güvenen Felâtun Bey; yeni çıkan Fransızca kitapları alıp okumadan kütüphanesine yerleştiren, bir giydiğini bir daha giymeyen gösteriş meraklısı bir gençtir.

Babası eski Tophane kavaslarından olan Râkım Efendi, fakir bir ailedendir. Bir yaşında yetim kalır. Annesi ve Fedayi adlı dadısı tarafından büyütülür. On altı yaşında Hariciye kalemine giren Râkım Efendi kendi kendisini yetiştirir. Fransızca ve Farsça öğrenen, zamanın bilimlerine az çok vâkıf olan Râkım Efendi; çevirmenlik, gazete yazarlığı ve öğretmenlik yapar. Birkaç yıl içinde aylık gelirini kalemden aldığı yüz elli kuruşluk aylığa ihtiyacı kalmayacak biçimde artırınca kalemdeki işinden ayrılır. Bir tercüme işinden eline geçen para ile Canan adında bir cariye satın alır. Râkım’ın evine ilk geldiği günlerde hastalıklı görünen bu kız, zamanla düzelir.

Râkım, bir arkadaşının aracılığı ile İngiliz Mister ve Misters Ziklas’ın Can ve Margrit adlarındaki kızlarına Türkçe dersi vermeye başlar. Engin bilgisi, alçakgönüllülüğü, efendiliği ile kısa sürede bu ailenin dostu hâline gelir. Bu arada Canan’a da okuma yazma öğretip onun eğitimi ile ilgilenir. Râkım bir gün Ziklasların evinde Felâtun’la karşılaşır. Felâtun, Râkım’ı Ziklasların gözünden düşürmek için birtakım hareketler yapsa da en sonunda kendi cahilliğini ortaya koyar. Râkım’ın kibarlığını bozmaması ve kendine güveni Mister Ziklas ve kızlarının hoşuna gider. Canan’ın piyano çalmaya heveslenmesi üzerine Râkım, eve bir piyano alır. Canan’a, sonradan aile dostları olacak piyano öğretmeni Yozefino’dan ders aldırır. Bir akşam Ziklaslar Râkım’ı ve Felâtun’u akşam yemeğine davet eder. Davete erken gelen Felâtun Bey’in üstüne mutfakta Fransız aşçı yemeğin mayonezini döker ve Felâtun, kimseye görünmeden evden ayrılmak zorunda kalır. Bir başka gün aşçı diye evin hanımına sarılan Felâtun, yaşanan bu rezaletten dolayı bir daha Ziklasların evine uğramaz. Râkım ise Ziklaslarla yaptığı Kâğıthane sefası ile aileyi evine davet edip gösterdiği Türk misafirperverliği ile dostluklarını ilerletir. Bu arada Felâtun Bey, babasından kalan gelirini Beyoğlu’nda hızla tüketmektedir. Zaman zaman karşılaştığı Râkım, kendisini para konusunda uyarmasına karşın bu uyarılara kulak asmaz. Râkım, kendini çok geliştiren ve tam bir hanım olan Canan ile nikâhlanır. Râkım’a karşı derin bir sevgi duyan Can ise bu sevginin imkânsızlığı ile hastalanır. Mister Ziklas’ın yüklü bir miras ile birlikte kızını Râkım’a verme teklifine karşın Canan’ı seven Râkım bunu reddeder. Felâtun Bey, parası bitince uzak bir yerde mutasarrıflık işi elde eder ve yola çıkmak için limana gider.

Sorular​

1. Metinde geçen altı çizili kelime ve kelime gruplarının anlamlarını yazınız. ( 5 x 4 =20 puan)

2. Metinde yer alan başkahramanları ve bu kahramanların özelliklerinden iki tanesini yazınız. (2 x 5 =10 puan)

3. Metinde ağır basan anlatım biçimini yazınız. ( 10 Puan )
 
1.
- Ualafrangaya: Batılı tarzda yaşamayı ve düşünmeyi benimseyen kişilere verilen isim, yabancı dostu insanlar.
- Vâkıf: Bilgili, haberdar olmuş, anlayışlı.
- Çevirmenlik: Bir metni bir dilden başka bir dile yazılı olarak aktarma işi.
- Misafirperverliği: Misafirlere karşı sıcakkanlı ve hoşgörülü davranış sergileme.

2.
- Mustafa Meraki Bey: 45 yaşında, alafrangalığı benimsemiş, meraklı bir karakter. On beş yaşında bir kızı ve yirmi yedi yaşında bir oğlu vardır. Çocuklarının giyimine önem verir, ancak eğitimlerine özen göstermez.
- Râkım Efendi: Fakir bir aileden gelir, kendi kendisini yetiştirmiştir. Fransızca ve Farsça öğrenmiş, çevirmenlik, gazete yazarlığı ve öğretmenlik yapmıştır. Engin bilgisi, alçakgönüllülüğü ve efendiliği ile tanınır.

3. Metinde ağır basan anlatım biçimi öykülemedir. Metin, başkahramanların yaşam öyküleri ve aralarındaki ilişkilerin detaylı bir şekilde aktarılmasıyla okuyucuya olayları ve karakterleri anlatmaktadır. Bu yönüyle metin, geniş bir zaman diliminde gelişen olayları, çeşitli karakterlerin duygu ve düşüncelerini detaylı bir şekilde aktarmakta ve okuyucuya derinlikli bir hikaye sunmaktadır.
 
Geri
Top