Nefes alıp vermemizin amacı vücudumuzun oksijen ihtiyacını karşılamaktır. Oksijen vücudumuzun yakıtının yani gıdaların ve yiyeceklerin yakılmasında kullanılır. Nefes alırken ciğerlere alınan havada oksijen miktarı yüzde 21, dışarı verilende ise yüzde 16'dır.
Bilindiği gibi suyun formülü H2O'dur. Suda bulunan iki elementten biri hidrojen diğeri oksijendir. O halde havadaki oksijeni alabiliyoruz da sudakini niçin alamıyoruz? Balıklar bunu nasıl beceriyorlar?
Elementlerin ilginç bir kimyasal özellikleri vardır. İki veya daha fazla element bir araya gelip kimyasal bir reaksiyona girdiklerinde, ortaya, onu meydana getiren elementlere benzemeyen yeni bileşimler çıkar. Aynı elementlerin değişik kombinasyonlarla meydana getirdikleri değişik bileşenlerin birbirleri ile alakaları yoktur, her yönden çok farklıdırlar.
Örneğin, karbon, hidrojen ve oksijenin birleşmelerini ele alalım. 6 karbon, 12 hidrojen ve 6 oksijen birleşince ortaya çıkan glikozun, 2 karbon, 4 hidrojen ve 2 oksijenin birleşmesinden oluşan sirke ile yakından uzaktan bir benzerliği yoktur.
Aynı şekilde hidrojen ve oksijenden oluşmuş su da farklı özellikler taşır ve içindeki oksijen artık bizim ciğerlerimizde kullanabileceğimiz şekilde değildir. Zaten balıklar da suyun yapısındaki oksijeni kullanmazlar. Onların suyun altında soludukları oksijen, suda çözülmüş, gaz halindeki oksijendir. Bu oksijenin sudaki çözülmüş şekli, bira, soda ve kola gibi içeceklerin içindeki, kapağı açınca kabarcıklar halinde dışarı çıkan karbondioksite benzer.
Balıklar sudaki çözülmüş oksijeni solungaçları vasıtasıyla alırlar. Aslında bu iş balıklar için kolay değildir ama soğukkanlı hayvanlar olduklarından oksijen ihtiyaçları da pek fazla değildir. Balina gibi sıcakkanlı hayvanlar ise oksijeni insanlar gibi havadan alırlar çünkü onlar için solungaçlar yoluyla sudan oksijeni yeterli miktarda temin edebilmek imkansızdır.
Suyun içindeki oksijen miktarı az olduğundan ciğerlerimizin yüzey alanları yeterli oksijeni alacak kadar geniş değillerdir. Yoksa ciğerler sıvıların içindeki oksijeni alabilecek özelliktedirler. Örneğin, içinde zengin miktarda çözülmüş oksijen bulunan flora karbon adlı sıvının içindeki oksijeni rahatlıkla alabilirler.
Sonuç olarak su, oksijenden meydana gelmiş olsa bile 2 adet hidrojenle yaptığı bağlantıdan dolayı içinden oksijeni çıkartıp almak ve solumak mümkün değildir. Balıklar gibi yapıp içinde çözülmüş halde bulunan oksijeni almaya kalkınca da bunun miktarı vücudumuzun ihtiyacını karşılamıyor. Yani asıl sorun ciğerlerimizde değil suyun kendisinde.
[alinti]
Bilindiği gibi suyun formülü H2O'dur. Suda bulunan iki elementten biri hidrojen diğeri oksijendir. O halde havadaki oksijeni alabiliyoruz da sudakini niçin alamıyoruz? Balıklar bunu nasıl beceriyorlar?
Elementlerin ilginç bir kimyasal özellikleri vardır. İki veya daha fazla element bir araya gelip kimyasal bir reaksiyona girdiklerinde, ortaya, onu meydana getiren elementlere benzemeyen yeni bileşimler çıkar. Aynı elementlerin değişik kombinasyonlarla meydana getirdikleri değişik bileşenlerin birbirleri ile alakaları yoktur, her yönden çok farklıdırlar.
Örneğin, karbon, hidrojen ve oksijenin birleşmelerini ele alalım. 6 karbon, 12 hidrojen ve 6 oksijen birleşince ortaya çıkan glikozun, 2 karbon, 4 hidrojen ve 2 oksijenin birleşmesinden oluşan sirke ile yakından uzaktan bir benzerliği yoktur.
Aynı şekilde hidrojen ve oksijenden oluşmuş su da farklı özellikler taşır ve içindeki oksijen artık bizim ciğerlerimizde kullanabileceğimiz şekilde değildir. Zaten balıklar da suyun yapısındaki oksijeni kullanmazlar. Onların suyun altında soludukları oksijen, suda çözülmüş, gaz halindeki oksijendir. Bu oksijenin sudaki çözülmüş şekli, bira, soda ve kola gibi içeceklerin içindeki, kapağı açınca kabarcıklar halinde dışarı çıkan karbondioksite benzer.
Balıklar sudaki çözülmüş oksijeni solungaçları vasıtasıyla alırlar. Aslında bu iş balıklar için kolay değildir ama soğukkanlı hayvanlar olduklarından oksijen ihtiyaçları da pek fazla değildir. Balina gibi sıcakkanlı hayvanlar ise oksijeni insanlar gibi havadan alırlar çünkü onlar için solungaçlar yoluyla sudan oksijeni yeterli miktarda temin edebilmek imkansızdır.
Suyun içindeki oksijen miktarı az olduğundan ciğerlerimizin yüzey alanları yeterli oksijeni alacak kadar geniş değillerdir. Yoksa ciğerler sıvıların içindeki oksijeni alabilecek özelliktedirler. Örneğin, içinde zengin miktarda çözülmüş oksijen bulunan flora karbon adlı sıvının içindeki oksijeni rahatlıkla alabilirler.
Sonuç olarak su, oksijenden meydana gelmiş olsa bile 2 adet hidrojenle yaptığı bağlantıdan dolayı içinden oksijeni çıkartıp almak ve solumak mümkün değildir. Balıklar gibi yapıp içinde çözülmüş halde bulunan oksijeni almaya kalkınca da bunun miktarı vücudumuzun ihtiyacını karşılamıyor. Yani asıl sorun ciğerlerimizde değil suyun kendisinde.
[alinti]