• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Sümerlerde Yaratılış Efsanesi

Sümerlerde hissedilen her nesnenin bir Tanrısı vardı ve insan görünümündeydiler, fakat insanüstü güçleri olan ölümsüz varlıklardı. Tanrılar, insanlara ne istediklerini bildirmez. Ancak insanlar onlara, kendilerinden istenileni sorarak öğrenebilirdi.
Sümer mitolojisinin en önemlilerinden biri Gılgamış Destanı'nda da adları geçen tanrılardan başlıcaları şunlardır:
Anu veya An: Gök tanrısı, önceleri baş tanrıyken sonra yerini hava tanrısı Enlil almıştır.
Enlil: Hava tanrısı, tanrıların babası, tapınağı Ekur Nippur kentindeydi.
Enki: Bilgelik tanrısı
Nimmah (Ninhursag): Ulu hanım, ana-tanrıça
Nanna (Sin): Ay tanrısı
Utu (Şamaş): Güneş tanrısı, ay tanrısı Nanna'nın oğlu.
İnanna (İştar): Aşk ve Bereket Tanrıçası

Enuma Eliş (Bir zamanlar göklerde)

Evrensel boşlukta ilkin erkek dev Absu'yla dişi dev Tiamat varmış, bunların birleşmesinden erkek yılan Lakamu meydana gelmiş, yılanların birleşmesinden de gökyüzü tanrısı Anşar'la yeryüzü tanrısı Kişar doğmuş, yeryüzüyle gökyüzü birleşerek Anum, Enlil ve Ea'yı doğurmuşlar. Böylelikle sessizlik bozulmuş ve evrende gürültü başlamış. Sessizliğe alışık olan Absu'yla Tiamat bu gürültüden tedirgin olmuşlar. Absu, bütün yarattıklarını yoketmeye karar vermiş, çocuklarının yok olmasını istemeyen Tiamat her ne kadar ona karşı koymuşsa da dinletememiş. Ne var ki büyükbabasının bu kararını sezgileyen Ea bir büyüyle onu yoketmiş. Kocasının yokoluşuna çok üzülen ve o oranda da çok kızan Tiamat bir canavarlar ordusu kurarak öcalmak ve bütün tanrıları yok etmek istemiş. Tiamat dehşet verici yaratıklardan -akrep adamlar, kentaurlar ve başka korkunç yaratıklar- oluşan bir demon ordusunun başına komutan olarak konkunç dev Kingu'yu getirmiş ve kader ipleri'ni de onun eline vermiş. Tanrılar önce korkudan titremişler, sonra çaresizlik içinde kendilerini savunmaya karar vermişler. Önce Anum ve sonra Ea savaşı yönetmeyi denemişlerse de becerememişler ve korkup kaçmışlar. Tiamat'la başa çıkamayacaklarını anlayan tanrılar sonunda Marduk'a başvurmak zorunda kalmışlar. Marduk, kendisini bütün tanrıların başkanı yapmaları ve kaderin iplerinide kendisine vermeleri şartıyla başkomutanlığı kabul etmiş. Anum'un diplomasi yolunu denemesine karşın Marduk güç kullanmayı seçer ve kadın ceddine alevler, fırtınalar ve şimşeklerle saldırır. Tiamat onu yutmak üzere ağzını açar(kaos, her şeyi silip süpüren dişi, düzen ilkesini yutarak, yeniden soğurarak, onu ilk çıktığı yer olan ana rahmine geri göndererek yok etmeye çalışmaktadır), ancak Marduk, fırtınanın rüzgarını onun ağzından içeri sokarak midesine gönderir ve bedeninin acılar içinde şişmesine neden olur. Tiamat gücünü kaybettiği bir anda Marduk okunu çeker ve onu öldürür. Kozmosu meydana getiren, hayat veren su aynı zamanda yok edilmesi gereken kaos, yani Tiamat'tır.
Kingu ve ordularını fazla zorlanmadan alt eden Marduk, Tiamat'ı ikiye böler(yani Kozmos'u ayırır), bir yarısını gökyüzüne yerleştirir ve kendisi ve diğer tanrılar için bir saray inşa eder. Marduk şimdi evrenin örgütlenmesini, kozmosun yaratılışını tamamlar ve fiziksel dünyayı meydana getirdikten sonra, insanı yaratmaya koyulur. İnsanı tek bir amaç, kendisine ve diğer tanrılara hizmet etmesi için yaratmıştır: Bu nedenle, insanın başlıca görevi, tanrılara kurban sunmak ve tapınaklarda çalışmaktır. Tuhaf olan şudur ki, Marduk insanları Kingu'nun kanından yapmıştır.
 
SÜMER İLAHİ veya TABLET YAZILARI (parçalar)

Adı yokken göğ'ün daha
Yer'in daha adı yokken
Babaları okyanustan
Anaları Tiamat kargaşasına
Sular akıp bir oluyordu.

Saptanmamıştı arpa buğday tahıllar
Görülmemişti öbek öbek kamışlar
Hiçbir Tanrı yaratılmamıştı henüz daha
Ad konmamıştı hiçbir şeye
Alına kader damgası vurulmamıştı daha


Saptandı sonra tanrılar
Lah-ma ve La-ha-ma seçildi ardından
Zaman akıp gidiyordu durmadan
Belirlendi sonra Sar-ki ve Sar-an (An-sar, Ki-Sar)
Günleri düzeltip ayarladılar.

.........

Efendi, verdiği nimetlerin gerçek yaratıcısı olan,
Kararları değiştirilemeyen Efendi,
Topraktan ülkenin tohumunu filizlendiren Enlil,
Yerden göğü ayırmayı düşündü,
Gökten yeri ayırmayı düşündü.
..........

Gök, yerden ayrıldıktan sonra
Yer, gökten ayrıldıktan sonra
İnsanın adı konduktan sonra
An, göğü alıp götürdükten sonra
Enlil, yeri alıp götürdükten sonra
Ereşkigal, Kur"un ödülü olarak ele geçirilip götürüldükten sonra...
.........

Kutsanmış yerde beş kent kurdu,
Onlara ad verdi,
İbadet merkezlerini aralarında bölüştürdü
Bu kentlerden birincisi, Eridu'yu, Nudimmud'a, öndere verdi.
İkincisi, Badtibira'yı, ....'ya verdi.
Üçüncüsü, Larak'ı, Endurbilhursag'a verdi.
Dördüncüsü, Sippar'ı, yiğit Utu'ya verdi.
Beşincisi, Şuruppak'ı, Sud'a verdi.
Kentlere adlarını verdi,
İbadet merkezlerini bölüştürdü.
...........

Gök ile yer dağından sonra,
An (Gök) Annunaki'lerin (ardılı olan gök tanrılarının) doğumuna neden oldu.
Aşnan (tahıl tanrısı) adı henüz doğmadığından, henüz biçimlenmediğinden,
Utu (bitki tanrıçası) henüz biçimlenmediğinden,
Uttu için hiçbir kutsal alan kurulmadığından,
Hiç koyun yoktu, hiç kuzu doğmamıştı,

Hiç keçi yoktu, hiç oğlak doğmamıştı,
Koyun iki kuzusunu yavrulamıyordu,
Keçi üç oğlağını yavrulamıyordu.
Çünkü bilge Aşnan'ın ve Lahar'ın (sığır-tanrısı) adını, Anunnakiler, büyük tanrılar, bilmiyordu,

Otuz günlük, ...... tohumu henüz yoktu,
Kırk günlük, ....... tohumu henüz yoktu,
Küçük tohumlar, dağ tohumu, saf canlı yaratıkların tohumu henüz yoktu.

Uttu henüz doğmadığından, (bitkilerin?)
tacı henüz yetişmediğinden,
Efendi henüz doğmadığından,
Ova tanrısı Şumugan henüz ortaya çıkmadığından,
İnsanoğlunun ilk yaratıldığı zaman gibi,
Onlar (Anunnakiler) ekmek yemeyi bilmiyorlardı,
Giysi giymeyi bilmiyorlardı,
Koyunlar gibi ağızlarıyla ot yiyorlardı,
Arklardan su içiyorlardı.
..........

O günlerde, tanrıların yaratma odasında,
Dulkug evlerinde, Lahar ve Aşnan biçimlendi;
Lahar ve Anan'ın ürünlerini,
Dulkug'un Anunnakileri yiyor, ama doymuyorlardı;
Has ağıllarındaki sütü ve iyi seyleri,
Dulkug'un Anunnakileri içiyor,
ama doymuyorlardı;
Has ağıllarındaki iyi seylerin hatırına,
İnsana soluk verildi
.............
***
Adı yokken Göğ’ün daha
Yer’in daha adı yokken
Tanrı(ça)ların ondan varolacagı Apsu’nun
Herseyi doguracak olan ilk yaratıcı ana Tiamat’ın
Su'ları karışıp bir oluyordu
ne demet edilmisti ot'lar,
ne de duzenlenmisti kamıs'lar
hiçbir tanrı(ça) belirmemisti daha
ad verilmemisti hiçbir seye
hiçbir kader öngörülmemisti daha
tanrılar varedildiler sonra onlarin bagrında
Ad’landırıldı once Lahmu ve Lahamu
Gelisip çogalınca onlar
Onlardan daha üstün olan
Ansar ve Kisar var edildi sonra
Güne gün,yıla yıl eklediler,
duzenlediler zamanı..
(Ansar ve Kinsar’a) denk
ogul Anu var edildi sonra
Ansar,'ilk dogan','büyük oglu'Anu’yu
kendi suretinde (benzer) varetti
Anu da,kendi suretinde
Nudimmud’u(E-A’yi) varetti..
EA(Nudimmud) egemen oldu babalarının ustunde
Bilgeligi büyuk,kuvveti altedilemezdi
Vareden babası Ansar’dan bile guçluydu o
Yoktu rakibi,esiti tanrıların ve dostlarının arasında
Birlestiler aralarında tanrılar ve dostları
Sarstılar herbir yandan Tiamat’i
Yok ettiler düzeni
Gürültüleriyle korku saldılar
Yukarda (‘gök’te) oturanlara
Duyuyordu Apsu onların kesilmek bilmez samatalarını
Tiamat ise,kapamıs agzını sessizce duruyordu önlerinde
Rahatsız ediciydi davranısları
iyi degildi hani,
Hosgorü yoktu hiç tutumlarında
Bu durumda,
Büyük tanrilarin varedicisi Apsu
Çagırdı sözcusü (elçisi) Mummu’yu yanına,
Dedi ki ona,
“ Ey Mummu,
Kalbimi mutlu kılan,
Gel buraya,
Gidip görüselim Tiamat’la”
Gittiler yanına onun,
Geçip oturdular Tiamat’in onune
Dertlestiler bu ‘ilk dogan ogullar’ olan tanrılar konusunda
Söz aldı Apsu,
Dediki keskin bir sesle Tiamat’a
“benim için onların davranısları korkunç,
ne dinlenebiliyorum gündüz,
ne uyuyabiliyorum geceleri
yıkıp yok edecegim onların bu düzenini
Sükunet egemen olsun her yana
Biz de uyuyabilelim sakince...”
Duyunca bu sozleri Tiamat,
Kükreyip sinirlendi,
Bagırdı kocasına
Acıyla haykırdı,yalnız kalma korkusuyla
Kotü kurgular koydu kalbine
Dedi ki,
“Yarattıklarımızı niye yok edelim ki?
Davranısları çok rahatsız edici olsa da,
Hosgörülü olmalıyız biz!”
Gelince konusma sırası Mummu’ya
Fikrini bildirmek için Apsu’ya
Söyledi kötülük dolu düsüncelerini:
“Yok et Baba !
onların tuttukları kotu yolu,
böylece dinlenebilirsin gündüzleri,
geceleri de uyuyabilirsin rahatça”
Isistir isitmez bu sözleri Apsu,
Parladı yuzu,mutluluk doldu içi
Kurdu içinden ogul tanrılara karsı
Yapacagı bütün kötülükleri
Sarıldı kollarıyla Mumnu’nun boynuna
Oturup dizlerine öptü onu
Ne konusulmussa bu toplantıda,
Duyuruldu ‘ilk dogan’ ogul tanrilara
Ögrenince bunu tanrılar,
Doldular umutsuzlukla,
Kaldılar sessizce
Kapalı dudakları
Fakat en bilgeleri,
EA, derin bilge
Onlar için düzenledi her seyi
Apsu’ya karsı ayrıntılı bir tezgah hazırladı
Bilgece güçlü bir büyü yaptı ona karsı
Okuyarak buyuyu sulara gömdu onu
Bastırdı Apsu’yu uyku,derince daldı uykuya
Bu sırada Mummu,uyusmustu uykusuzluktan
EA,soydu Apsu’nun elbiselerini
çıkardı basından tacını
Kaldırıp aldı basından ısık halesini
Geçirdi kendi kafasına
Zincire vurdu sonra onu
Gonderdi hemen ölume
Kapattı Mummu’yu
Kitledi kapıyı üstüne
Kurdu sonra (kutsal) mekanini
Apsu’nun uzerine
Yakalayıp zincirleyince düsmanlarını Ea
İlan etti zaferini
Odasında mutluca çekildi dinlenmeye
Mabetine Apsu adını verdi
Kurdu burada kutsallar kutsalı mekanı
Ea ve karısı Damkina
Yasadılar üstünlukle
Bu kader mabetinde,
Kutsal kurallar merkezinde
Yaratıldı bilgeler bilgesi,
Tanrıların en maharetlisi
Apsu’nun bagrında dogdu Marduk
Kutsal Apsu’nun bagrında dogdu Marduk
Babası Ea yarattı onu
Anası Damkina’dan dogdu o
Tanrıçaların gögsünden emdi sütü
Muhtesemdi görüntüsü
Bakısları kıvılcımdı
Dogumdan erkekti o,
Serti her zaman o
Gördügünde babası (Ea’yı) yaratan Anu onu
Mutluluk doluyor ,aydınlanıyordu kalbi
Öteki tanrılardan farklı kılmak,
İhtisamı vermek için ona
Yüceltti ötekiler arasında onu
Üstün kıldı digerlerinden
Degerleri muhtesemdi
Zordu hayal etmek onu,
Tasarlamak olanaksızdı
Gozleri 4 tane idi
4 kulagı vardı
açılınca dudakları
atesler çıkıyordu arasından
4 kat birden gelisiyordu isitme gücü
Herseyi birden görüyordu gozleri
Yüceltilmisti tanrılar arasında
Üstündü ölçüleri otekilerden
Elleri-kolları devler gibiydi
Dogustan üstündü o
“Maru Utu!
Maru Utu!
Utu’nun oglu!
Günesin oglu!
Tanrilarin günesi (atesi)ydi o!
10 tanrının ihtisamıyla örtünüyordu
Gururla tasıyordu süslerini
50 Korkuyu toplamıstı varlıgında
Anu yaratıp var ettiginde 4 ruzgarı
Vermisti onları (Marduk’un) ellerine
Boylece firtınalarıyla
Yarattı ‘tozu-topragı (yeryüzünü?)’
Dalgalandırdı Tiamat’ın sularını
Gece gündüz endiseyle sarsılıyordu Tiamat
Tanrılar,dur-durak bilmez ruzgardan sıkıntılıydılar
( Marduk’a karsı)
Kalplerinde buyudu onların kotuluk
Dediler ki anaları Tiamat’a
“öldurduklerinde Apsu’yu onlar,
sevdigin kocanı
gitmedin yardımına onun,
bekledin tek söz etmeden
Simdi ise Anu var etti 4 Korkunç Rüzgarı
Bagrın sarsılıyor her seferinde
Uyku-durak yok artık bize
Kalbinde ne Apsu var senin,sevdigin
Ne de Mummu,zincirlere gerilen!
Kaldın böyle bir basına!
Anamız degil misin sen ?!
Hersey korkunç,birseyler yapsana!
Sevmiyor musun yoksa bizi
Gör bitkin halimizi
Uykusuzluk ..(sarhoslugu?)
Gozlerimiz kurudu
Kaldır bu yükü üstümuzden derhal
Muhlet falan da vermeden hemen
Dinlenebilelim artık
Alt et onları !
Apsu’nun,Mummu’nu al intikamlarını
Yenip yok et onların varlıklarını!”
İsitince bu sözleri Tiamat
Mutlu oldu derinden ,
dedi ki,
“Madem ki,bizzat siz teklif ettiniz,
o halde yapalım haydi Tufan’ı!
 
Top