Sünnet namazların terk edilmeyeni ve edilebileni...

zemheri

Usta
Sünnet namazların terk edilmeyeni ve edilebileni...

Soru: Sünnet namazların bazıları terk edilebilir, bazıları terk edilmezler deniyor. Bu konuda bir karışıklık söz konusu oluyor zihnimizde.
Hangi sünnetler terk edilmeyenlerdendir, hangileri gerektiğinde bazen terk edilebilir, bilgi verirseniz tereddütlerden kurtulacak, ibadetlerimizde istikrara kavuşacağız. Böyle bir bilgiye ihtiyaç hissetmekteyiz..

Cevap: Önce beş vakit namazın önünde ve sonundaki sünnetlerin terk edilmeyen sünnetlerden olduğunu düşünmeliyiz. Beş vakit farzın başında ve sonunda kılınan sünnetler, önce zihni farza hazırlamak, sonra da farzda muhtemel noksanların ikmaline sebep olmak gibi hikmetlerinden dolayı farzların başında ve sonunda yeri sabitlenmiş sünnetlerdendir. Bu sebeple beş vakit namazın sünnetleri terk edilmeyen sünnetlerdendir, diye düşünülür. Ancak, ikindi ile yatsının ilk sünnetleri (müekked) sayılmadığından sıkışık anlarda terk edilebilir. Hatta bu iki sünnetin yerine bazen kaza da kılınabilir.

Ayrıca öğle ile yatsının son iki rekat müekked sünnetini dört olarak kılanlar da vardır. Bunun da müstehab olan güzel bir ilave olduğunu da ifade edebiliriz. Şu kadar var ki, bu iki rekatlı sünneti dörde tamamlarken tesbihatta cemaatten ayrılmamalı, gösteriş manasına gelecek görüntüden de uzak bir yerde kılmaya dikkat etmelidir.

Beş vakit namazın dışında farklı zamanlarda kılınan sünnetlere gelince, mümkün oldukça bu sünnetler de kendine ayrılan vakitlerde kılınmalıdır. Hatta hadislerle tavsiye edilen bu sünnetler kaza namazı kılmak gerekçesiyle de terk edilmemelidir.

Bunları, geceleri kılınan (teheccüd) namazı, güneş çıktıktan sonra kılınan kuşluk yani (duha) namazı, akşam namazından sonra kılınan (evvabin) namazı olarak sıralamak mümkündür.

Bunların dışında kılınan nafile namazların yerine kaza kılmakta mahzur söz konusu değildir. Çünkü bu tür nafilelerle meşgul olmaktansa borcu olanların kaza ile meşgul olmaları Hanefi âlimlerince de isabetli görülmüştür.

Farz namazların başında ve sonundaki sünnetlerin rekat sayısında yerleşmiş ölçüler vardır. Bunlar azaltılmaz da artırılmaz da. Ancak vakit namazları dışındaki sünnetlerin rekat sayında kesin miktar yoktur denebilir. İki rekattan başlar artırdıkça da artırılabilir.

Ne kadar çok kılarsanız elbette sevabı da o kadar çok olacaktır. Bu sebeple geceleri kılınan teheccüd namazının rekat sayısına da sevabına da sınır yoktur. Kılanın kalbindeki huzur ve derinliklerle ilgili bir sevap hazinesidir teheccüd namazı. İkiden başlar, on iki rekat veya daha fazlaya yükselebilir. Teheccüdün kâmil vakti, gecenin yarısından sonra kılınmasıdır, denmişse de önce de sonra da imsakın girişine kadar kılınabilir.

Bir adına da kuşluk namazı denen duha namazı iki rekattan başlar yukarıya doğru yükselebilir. Yani güneşin doğuşundan kırk beş dakika sonra başlayıp öğlenin kerahet vaktine kadar olan müddet içinde istendiği kadar kuşluk namazı kılınabilir. Akşam namazından sonra kılınan evvabin namazı da böyledir. Günahından eyvah diyenlerin namazı diye isimlenen evvabin namazı da yatsıya kadar kılındığı kadar kılınabilir.

Ayrıca bir de abdest aldıktan, yahut da guslettikten sonra kılınan iki rekat namaz vardır ki, bu da sevap getiren güzel bir alışkanlık sayılır.

Böyle sevap getiren âdetler baştan zorlukla yapılır, alıştıktan sonra da kalbe verdiği huzur sebebiyle bir daha kolay kolay terk edilmezler. Anlaşılan, bunlara baştan alışmaya çalışmak, terk edilmeyecek güzel bir âdet olduğunu hissedinceye kadar da ısrar etmek gerekmektedir. Hadiste de buna işaret edilmektedir:

-Sevabı en çok ibadet, duyulan zorluğa rağmen yapılan ibadettir!..


Ahmed Şahin
 
Geri
Top