Herkes her şeyi unuttu. Teknoloji başlayınca nostalji bitti. Sevda haramileri köşe başlarını tutarken, kayıtsız şartsız teslimoldu insanlar. Yürekler kir tuttukça, kinler büyüdü... Oysa çocukluğunu anlatırken, mendil isterdi, kadınlar. Sonu gözyaşıyla biten siyah beyaz filmlerin hepsinde, bir mesaj vardı. Çocuklar sevgiyle büyürdü, nefretle değil. Kendi benliğini yitiren bir toplum, başkalarına özenmekten gayrı bir şey yapmadı... Aşk, sokak aralarında kayboldu. Direnmenin bütün kolları kırıldı.(Politikacıların en zalimi, kahraman muamelesi gördü)(Satıldık) (Parası olanın, kendi kanununu icat ettiği bir ülkenin, ezilmiş insanları olduk) Herkes her şeyi unuttu. (Televizyon dizilerine daldı, manken resimlerine. Din masallarında uyutuldu, uyuşturuldu) (Yobazlık altın çağını yaşıyor o yüzden) Geleceğin bütün kapılarında, karanlık adamların gölgesi duruyor. Kapımızda yenilgiler yığıldı da, büyük adamlardan yardım dileniyoruz gururla... Savaşın bütün çığlıkları yankılanıyor televizyonlarda. Seyrediyoruz! Herkes her şeyi unuttu. Tarihini, geleneklerini, asaletini..... Evler eve dosttu eskiden, merhabalar eksik olmazdı. Pencere kenarında doyardı kumrular, şimdi cami güvercinleri bile aç... Bir memur, maaşının yarısını veriyormuş da, ağlayanlar olmuş. Vatandaşın anası ağlarken, kıs kıs gülenler, duygusal sömürü sezonunu erken açtı yine... Aldığımız nefesin vergisini bile istediler sizden unuttunuzmu? Politikacıları besleyen düzen, sizlerin sonunuzu hazırlayan düzendir... Yakında tıka basa dolacak pişmanlık meydanları... Oysa, çiçekler kuruduktan sonra, suyu hatırlamanın alemi yok!.... İstisnalar kaideyi bozmaz.. Tüm vatan sever, devletini seven ve ülke için iyi düşünen ve iyi mücadele veren politikacı, vatandaş, sivil toplum örgütleri vesaire ayırıyorum, onlar bu yazımdan uzaklar.. Zaten bu yazım onların sesi olsunn.. Sen ve şen kalın... EMİ...