Tanzimat Edebiyatı Döneminde Neden Aruz Ölçüsü Kullanıldı ?
Tanzimat döneminde aruz ölçüsüne karşı çıkıp hece ölçüsü benimsenmesine rağmen genel*likle aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ve hece ölçüsüyle denemeler yapmasına rağmen çoğunlukla aruzu kullanmıştır. Aruza karşı çıkılmasının nedeni aslında Türkçenin yapısına hece ölçüsünün daha uygun olması ve aruz ölçüsündeki imalelerin Türkçe sözcükleri bozmasıdır.
Şiirde aruz ölçüsünün kullanılmasına devam edilmiş olup hece ölçüsünün Türklerin milli ölçüsü olduğu savunulmuş başarısız bir iki denemeden ileriye gidilememiştir.
Bunun nedeni ise sadeleşme çabaları nedeniyle dilden yabancı kelimelerin atılmaya başlanması Türkçenin aruz kalıbına uydurulmasını zorlaştırmış bu nedenle nazımda eski kelimelerin kullanımına aynen devam edilmiş böylece aruz ölçüsü kullanımı eskisi gibi devam etmiştir.
Tanzimattan sonra başlayan toplum yapısındaki değişme ve yenileşme, edebiyatı da etkilemiştir, özellikle Fransız edebiyatından Türk edebiyatına aktarılan yeni tür ve kavramlarla birlikte, eski sorunlar da yeni bir bakışla tartışılmıştır. Bunlar arasında en önemli yeri tutan aruz - hece sorunudur.
Tanzimat döneminde, aruza karşı ilk tepki, Ahmet Cevdet Paşa'dan gelmiştir. Ahmet Cevdet Paşa, Türk şiirinin doğal ölçüsünün hece ölçüsü olduğunu söyleyerek aruzun Türk lehçesini bozduğunu ileri sürmüştür. Namık Kemal de birçok yazılarında hece ölçüsünü savunmuş ve özellikle tiyatro yapıtlarında aruz yerine hece ölçüsünün kullanılmasını salık vermiştir. Buna uyarak Abdülhak Hamit, Nesteren ve Liberte adlı oyunlarını hece ölçüsüyle yazmıştır.
Recai-zade Mahmud Ekrem, "aruz ölçüsü içinde Türkçe sözcüklerin imalelerle bozulduğunu" kabul etmekle birlikte yine aruzu heceye yeğler. Ekrem, La Fontaine'den kimi hikâyeleri hece ölçüsüyle Türkçeye çevirmek ister, fakat, başarı sağlayamayarak aruza döner.
Tanzimat döneminde aruz ölçüsüne karşı çıkıp hece ölçüsü benimsenmesine rağmen genel*likle aruz ölçüsü kullanılmıştır. Ve hece ölçüsüyle denemeler yapmasına rağmen çoğunlukla aruzu kullanmıştır. Aruza karşı çıkılmasının nedeni aslında Türkçenin yapısına hece ölçüsünün daha uygun olması ve aruz ölçüsündeki imalelerin Türkçe sözcükleri bozmasıdır.
Şiirde aruz ölçüsünün kullanılmasına devam edilmiş olup hece ölçüsünün Türklerin milli ölçüsü olduğu savunulmuş başarısız bir iki denemeden ileriye gidilememiştir.
Bunun nedeni ise sadeleşme çabaları nedeniyle dilden yabancı kelimelerin atılmaya başlanması Türkçenin aruz kalıbına uydurulmasını zorlaştırmış bu nedenle nazımda eski kelimelerin kullanımına aynen devam edilmiş böylece aruz ölçüsü kullanımı eskisi gibi devam etmiştir.
Tanzimattan sonra başlayan toplum yapısındaki değişme ve yenileşme, edebiyatı da etkilemiştir, özellikle Fransız edebiyatından Türk edebiyatına aktarılan yeni tür ve kavramlarla birlikte, eski sorunlar da yeni bir bakışla tartışılmıştır. Bunlar arasında en önemli yeri tutan aruz - hece sorunudur.
Tanzimat döneminde, aruza karşı ilk tepki, Ahmet Cevdet Paşa'dan gelmiştir. Ahmet Cevdet Paşa, Türk şiirinin doğal ölçüsünün hece ölçüsü olduğunu söyleyerek aruzun Türk lehçesini bozduğunu ileri sürmüştür. Namık Kemal de birçok yazılarında hece ölçüsünü savunmuş ve özellikle tiyatro yapıtlarında aruz yerine hece ölçüsünün kullanılmasını salık vermiştir. Buna uyarak Abdülhak Hamit, Nesteren ve Liberte adlı oyunlarını hece ölçüsüyle yazmıştır.
Recai-zade Mahmud Ekrem, "aruz ölçüsü içinde Türkçe sözcüklerin imalelerle bozulduğunu" kabul etmekle birlikte yine aruzu heceye yeğler. Ekrem, La Fontaine'den kimi hikâyeleri hece ölçüsüyle Türkçeye çevirmek ister, fakat, başarı sağlayamayarak aruza döner.