Tarihe Damga Vuran, Tehlikeli Moda ve Güzellik Eğilimleri
Tarihte modaya uymak; daha güzel, daha havalı görünmek için canından olmuş birçok insan var. Hatta azıcık düşünsek, bugün bile moda uğruna sağlığımızdan vazgeçtiğimiz birçok durum olduğunu görebiliriz. İşte eskilerin öldüren modaları...
DOĞUM KONTROLÜ İÇİN LİZOL (1960'lar)
Lysol, kadınların mutfaklarını ve banyolarını temizlemek için kullandıkları temizlik ürünüdür, ancak birkaç yıl boyunca doğum kontrolü ve kadın hijyeni için de kullanıldığı bilinir. Normal doğum kontrol yöntemleri o zamanlar çok pahalıydı ve kadınlar konuya kendi çözümlerini bulmak zorundaydılar. Markanın kendisi, bebek sahibi olmamak için Lysol ile yıkamanın güvenli olduğunu söyledi. Birçok kadın iltihap, yanma ve hatta bazıları bunu kullanarak öldü.
ÇİN'DE AYAK BAĞLAMA (960 - 1912)
Ayak bağlama geleneği Çin'de Song Hanedanlığı tarafından 1912 yılına kadar resmen yasaklandı. Ancak bu tarihe kadar kadınlar, ayaklarını yaklaşık 10 cm uzunluğundaki bu ayakkabılara sığdırmak zorundaydılar. 4 ila 9 yaş aralığında yapılan bu uygulama, ayaklar istenilen şekli alana dek (yaklaşık 2 yıl) bandajla sarılı kalıyordu. İlk başta üst sınıfların statü göstermek için uyguladnan bu gelenek zamanla alt sınıflara da yayılmış ve bir güzellik sembolü olarak yirminci yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiş.
BOYUN HALKALARI (11. yüzyıl - bugün)
Myanmar'ın kadınları 5 yaşından itibaren boyunlarına ağır pirinç bobinler takmaya başlıyor. Ve yaşlandıkça bu boyunluklara yenilerini ekliyorlar. Her kadının boyun halkalarında toplam 11,5 kg taşıması gerekiyor. Yaygın inanca göre bu halkalar boynun uzamasını sağlıyor ancak bu gelenek köprücük kemiğini deforme etmekten ve aşağı itmekten başka işe yaramıyor. Bu inanış hala devam ediyor.
Sevilen Markaların Saatlerinde Kaçırılmayacak İndirimTrendyol[/URL]
Dişlerini siyahlatamayan kadınlar hem güzellik olarak hem de sınıfsal olarak dışlanıyordu. Zengin kadınların eğlencesi bir kutu siyah boyaydı. Bu işlemi uygulayanlar genelde aynı sınıftan olsa da aslında bu dişlerin başka bir anlamı daha vardı. Eğer dişlerinizi siyaha boyayacak yaşa geldiyseniz cinselliğe de hazırsınız demekti. O yüzden evli, bekar kadınlar ve seks işçileri de dişlerini siyaha boyuyordu. 18 yaş altı genç kızların boyaması ise hoş karşılanmıyordu.
HOBBLE ETEKLERİ (1908 - 1914)
1908 - 1914 yılları arasında süren çok kısa süreli bir trenddi. Giyen kişinin adımlarını yavaşlatan etek için ''hız sınırı etek''de deniliyordu. Kadınlar, dizlerini bir arada tutmak ve düşmeyi önlemek için bir toplayıcı olarak görülen bu etekleri giyiyorlardı. Ancak bu eğilim fazla rağmet görmeyince birçok tasarımcı daha rahat hareket için yeni tasarımlar geliştirdi.
TENYA DİYETİ (1900'lerin başı)
1900'lerin başında, kadınlar arasında tenya hapları oldukça modaydı. Her bir hap tenya yumurtası içeriyordu. Bu uygulama kadınların kalorilerini azaltmadan kilo vermelerine yardımcı oldu. Bu diyetin tehlikeleri bağırsak tıkanıklıkları ve karaciğer, göz, beyin ve omurilikte kist oluşumuydu.
İĞNE YARDIMIYLA KİRPİK UZATMAK (1899)
1899'da yayınlanan bir makalede, kadınların gözlerini daha çekici hale getirmenin bir yolunun, kirpik eklemesi olduğu ileri sürülüyor. Bunu yapma yöntemi olarak ise iğne ile göz kapağının uç kısımlarına uzun kıllar dikiliyordu. İşlemden önce uzman, göz kapağının alt kısmını iyice temizliyor ve kokain içeren bir çözeltiyle ovuyordu.
TEL ÇEMBERLİ ETEK (1850 — 1870)
19. yüzyılda yaşamış kadınlar için eteklerinin altında dev bir kafesle dolaşmak olağan bir durumdu. Kafes dediğimiz, alt alta genişleyerek giden çemberlerden oluşan bir iç etek. At kılı, tel ve ip kullanılarak yapılan bu iç etekler o dönemde kadın modasının görünmez kahramanlarıydı. Giyilen elbisenin eteğini, bazen devasa boyutlarda, kabartan tel çemberler aynı zamanda giyen kişinin poposunu daha büyük, belini daha ince göstermeye yarıyordu. Bu saçma moda akımının nasıl ölüme yol açabileceği merak ediyorsanız söyleyelim: Beline sabitlenmiş koca tel çember etek, bir yelkenli gibi rüzgarla dolunca, rıhtımdan denize sürüklenmiş ve denizde boğuluvermiş birçok kadın olduğu biliniyor. Muhtemelen uçurumlardan yuvarlanmış pek çok koca etek kurbanı da vardır. 1863'te Santiago, Şili'de meydana gelmiş bir kilise yangınında 2000-3000 kişi yaşamını yitirdi.
DEV BAŞLIKLAR
17. ve 18. yüzyıl Fransa'sında kadınlar arasında popüler olan bir moda kafalara işte bu dev başlıkları taktırıyordı. Kurdeleler, danteller, tüyler ve hatta minik şapkaların bir araya gelmesiyle yapılan başlıklar zamanla diğer moda akımları gibi kontrolden çıktı ve devasa boyutlara ulaştı. Ya da birer ölüm makinesine dönüştüler mi demeliyiz? Bu masum dev başlıklar kendi başlarına zararsız gibi gözükseler de mum avizeleriyle dolu bir salonda oldukça tehlikeli bir hal alıyorlardı. Başlıkların yapıldığı malzemeler yanmaya hayli uygun olduğundan o dönemde başlığı muma çarparak alev almış kadınlar olduğu biliniyor. Tarihte Bayan von Ilten adlı bir kadının, başlığının alev alması sonucu yüzünü, boynunu ve ellerini yaktığı biliniyor
Haberler
Tarihte modaya uymak; daha güzel, daha havalı görünmek için canından olmuş birçok insan var. Hatta azıcık düşünsek, bugün bile moda uğruna sağlığımızdan vazgeçtiğimiz birçok durum olduğunu görebiliriz. İşte eskilerin öldüren modaları...
DOĞUM KONTROLÜ İÇİN LİZOL (1960'lar)
Lysol, kadınların mutfaklarını ve banyolarını temizlemek için kullandıkları temizlik ürünüdür, ancak birkaç yıl boyunca doğum kontrolü ve kadın hijyeni için de kullanıldığı bilinir. Normal doğum kontrol yöntemleri o zamanlar çok pahalıydı ve kadınlar konuya kendi çözümlerini bulmak zorundaydılar. Markanın kendisi, bebek sahibi olmamak için Lysol ile yıkamanın güvenli olduğunu söyledi. Birçok kadın iltihap, yanma ve hatta bazıları bunu kullanarak öldü.
ÇİN'DE AYAK BAĞLAMA (960 - 1912)
Ayak bağlama geleneği Çin'de Song Hanedanlığı tarafından 1912 yılına kadar resmen yasaklandı. Ancak bu tarihe kadar kadınlar, ayaklarını yaklaşık 10 cm uzunluğundaki bu ayakkabılara sığdırmak zorundaydılar. 4 ila 9 yaş aralığında yapılan bu uygulama, ayaklar istenilen şekli alana dek (yaklaşık 2 yıl) bandajla sarılı kalıyordu. İlk başta üst sınıfların statü göstermek için uyguladnan bu gelenek zamanla alt sınıflara da yayılmış ve bir güzellik sembolü olarak yirminci yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiş.
BOYUN HALKALARI (11. yüzyıl - bugün)
Myanmar'ın kadınları 5 yaşından itibaren boyunlarına ağır pirinç bobinler takmaya başlıyor. Ve yaşlandıkça bu boyunluklara yenilerini ekliyorlar. Her kadının boyun halkalarında toplam 11,5 kg taşıması gerekiyor. Yaygın inanca göre bu halkalar boynun uzamasını sağlıyor ancak bu gelenek köprücük kemiğini deforme etmekten ve aşağı itmekten başka işe yaramıyor. Bu inanış hala devam ediyor.
Sevilen Markaların Saatlerinde Kaçırılmayacak İndirimTrendyol[/URL]
Dişlerini siyahlatamayan kadınlar hem güzellik olarak hem de sınıfsal olarak dışlanıyordu. Zengin kadınların eğlencesi bir kutu siyah boyaydı. Bu işlemi uygulayanlar genelde aynı sınıftan olsa da aslında bu dişlerin başka bir anlamı daha vardı. Eğer dişlerinizi siyaha boyayacak yaşa geldiyseniz cinselliğe de hazırsınız demekti. O yüzden evli, bekar kadınlar ve seks işçileri de dişlerini siyaha boyuyordu. 18 yaş altı genç kızların boyaması ise hoş karşılanmıyordu.
HOBBLE ETEKLERİ (1908 - 1914)
1908 - 1914 yılları arasında süren çok kısa süreli bir trenddi. Giyen kişinin adımlarını yavaşlatan etek için ''hız sınırı etek''de deniliyordu. Kadınlar, dizlerini bir arada tutmak ve düşmeyi önlemek için bir toplayıcı olarak görülen bu etekleri giyiyorlardı. Ancak bu eğilim fazla rağmet görmeyince birçok tasarımcı daha rahat hareket için yeni tasarımlar geliştirdi.
TENYA DİYETİ (1900'lerin başı)
1900'lerin başında, kadınlar arasında tenya hapları oldukça modaydı. Her bir hap tenya yumurtası içeriyordu. Bu uygulama kadınların kalorilerini azaltmadan kilo vermelerine yardımcı oldu. Bu diyetin tehlikeleri bağırsak tıkanıklıkları ve karaciğer, göz, beyin ve omurilikte kist oluşumuydu.
İĞNE YARDIMIYLA KİRPİK UZATMAK (1899)
1899'da yayınlanan bir makalede, kadınların gözlerini daha çekici hale getirmenin bir yolunun, kirpik eklemesi olduğu ileri sürülüyor. Bunu yapma yöntemi olarak ise iğne ile göz kapağının uç kısımlarına uzun kıllar dikiliyordu. İşlemden önce uzman, göz kapağının alt kısmını iyice temizliyor ve kokain içeren bir çözeltiyle ovuyordu.
TEL ÇEMBERLİ ETEK (1850 — 1870)
19. yüzyılda yaşamış kadınlar için eteklerinin altında dev bir kafesle dolaşmak olağan bir durumdu. Kafes dediğimiz, alt alta genişleyerek giden çemberlerden oluşan bir iç etek. At kılı, tel ve ip kullanılarak yapılan bu iç etekler o dönemde kadın modasının görünmez kahramanlarıydı. Giyilen elbisenin eteğini, bazen devasa boyutlarda, kabartan tel çemberler aynı zamanda giyen kişinin poposunu daha büyük, belini daha ince göstermeye yarıyordu. Bu saçma moda akımının nasıl ölüme yol açabileceği merak ediyorsanız söyleyelim: Beline sabitlenmiş koca tel çember etek, bir yelkenli gibi rüzgarla dolunca, rıhtımdan denize sürüklenmiş ve denizde boğuluvermiş birçok kadın olduğu biliniyor. Muhtemelen uçurumlardan yuvarlanmış pek çok koca etek kurbanı da vardır. 1863'te Santiago, Şili'de meydana gelmiş bir kilise yangınında 2000-3000 kişi yaşamını yitirdi.
DEV BAŞLIKLAR
17. ve 18. yüzyıl Fransa'sında kadınlar arasında popüler olan bir moda kafalara işte bu dev başlıkları taktırıyordı. Kurdeleler, danteller, tüyler ve hatta minik şapkaların bir araya gelmesiyle yapılan başlıklar zamanla diğer moda akımları gibi kontrolden çıktı ve devasa boyutlara ulaştı. Ya da birer ölüm makinesine dönüştüler mi demeliyiz? Bu masum dev başlıklar kendi başlarına zararsız gibi gözükseler de mum avizeleriyle dolu bir salonda oldukça tehlikeli bir hal alıyorlardı. Başlıkların yapıldığı malzemeler yanmaya hayli uygun olduğundan o dönemde başlığı muma çarparak alev almış kadınlar olduğu biliniyor. Tarihte Bayan von Ilten adlı bir kadının, başlığının alev alması sonucu yüzünü, boynunu ve ellerini yaktığı biliniyor
Haberler