Hippokrates
Eski Yunanlı Hekim Hippokrates, M.Ö. 460 yılında Kos adasında (Ege Denizi) doğdu, M.Ö. 377′de Larissada (Yunanistan) öldü. Modern hekimliğin öncüsüdür. Bir efsaneye göre Hippokrates, Tıp Tanrısı olan Asklepiosun soyundan gelmektedir. Mesleği konusunda çok derin bir bilgisi vardır. Günümüzde dâhi, pek çok ülkede genç doktorlar mesleklerine başlamadan önce, Hippokrates Yemini ederler. Bu yemin, görev başında bir doktorun, namus kurallarına sıkı sıkıya uyacağına dair verdiği bir sözdür. Hippokrates, yaşamı boyunca günümüze dek ulaşan bu yeminin maddelerine tam olarak uymuştur. Kendisi ayrıca yoksul olan hastalarını ücretsiz tedavi edip, doğruluğun eşsiz timsali olduğunu her dâim kanıtlardı. Onun bu tutumunu öğrenen Pers Kralı Artakserkses Hippokratesi Pers ordularının hekimi olması için hediyelere boğmak istedi. Ancak o sırada Persliler Atinalılarla savaş hâlinde idiler, bu sebepten Hipporaktes kralın teklifini reddetti.
Galenos
Klaudios Galenos Yunanlı hekimdir. M.S. 131′e doğru Bergamada (Türkiye) doğdu. 201 yılında aynı yerde öldü. Deneysel tıbbın öncüsüdür. Galenos, Aristoteles ile birlikte XVII. yüzyıla kadar bütün hekimler tarafından tüm hekimler tarafından yol gösterici olarak kabul edilmiştir. Tıp eğitimini Bergama, İzmir, İskenderiye gibi şehirlerde tamamladıktan sonra Romaya giden Galenos, Romada gladyatörlerin hekimi oldu. Gladyatörlerin yaralarını, kırık ve çıkıklaını tedâvi ede ede, insan anatomisini ve cerrahiyi çok iyi bir biçimde öğrendi. Kendisi son derece zeki ve engin tecrübeleri olan bir hekimdi ve mesleği ile ilgili de birçok kitap yazarak kısa sürede meşhur oldu. Marcus Aurelius, Commodus, Pertinax, Septimus severus gibi birçok Roma İmparatorunu tedâvi etti. M.S 167 tarihinde Romayı kırıp geçiren vebâ salgınında tehlikeden kaçmış ve kendisinin sağlığını, mesleğinden daha çok sevdiğini kanıtlamıştır.
İbn-i Sîna
Ebu Ali-Hüseyin, İbn-i Sîna denir. Büyük Türk bilgini, filozofu ve hekimidir. 980 yılında Afşinde (Buhara) doğdu, 1037 tarihinde Hemedanda (İran) öldü. Berthelota göre kimyanın ve bugüne gelmesinde büyük payı vardır. Kendisinin anlattığına göre; eskiden öğrendiği bir şeyi ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni öğrenmiş gibi bir hafıza kudretine sâhiptir. On yaşında Kuranı ve fen ile ilgili birçok eseri hafızaSîna yerleştirmiştir. On beş -on altı yaşlarında ise ünlü bir hekim olmuştur. Buhara emîri İbn-i Yahyayı bir hastalıktan kurtardığı için kendisine hükümdârın kütüphanesinde çalışma izni verilmiştir. Daha sonra da Hemedan hâkimini ölümden kurtardığı için vezirliğe atanmıştır. Boş zamanlarında matematik, fizik, kimya, mantık ve metafizik ile ilgileniyor, kendini geliştiriyordu. Bir tıp ansiklopedisi olan Kanun adlı eseri Latinceye çevrilmiş ve yüz yıl batı üniversitelerinde temel kitap olarak okutulmuştur. İbn-i Sînanın ayrıca Şifa adlı on sekiz ciltlik bir felsefe ansiklopedisinin yanında, Aristonun felsefesini anlatan yirmi ciltlik Kitab-ül-İnsaf adlı eseri vardır. Batıda Avicenna olarak bilinen İbn-i Sîna, pozitif bilimler dünyasına kattıkları ile unutulmaz bilginler arasında tarihteki yerini aldı.