Tarımda Erozyonun Zararları
1. Tarımsal Alanlarda Görülen En Büyük Sorun Erozyon:
Tarım topraklarının verimsizleşmesinde ve çoraklaşmasında en önemli faktörlerden birisi erozyondur. Erozyon kelime anlamı ile toprak aşınması anlamına gelmektedir. Toprak, su, bitki örtüsü arasında çok hassas bir etkileşim ve dolayısı ile bir denge vardır. Özellikle normal koşullarda var olan bitki örtüsünün herhangi bir nedene bağlı olarak hatalı bir uygulama ile ağır zarara uğraması ile çıplak kalan toprak tabakası her tür erozyona açık duruma gelir.
Toprağın bitkilerin yetiştirilmesine uygun üst katmanları erozyonla taşındıktan sonra arta alt ana materyal ve ana kaya (litosol) kalmaktadır. Bu verimsiz ana materyal ve ana kaya üzerinde tekrar verimli bir tarım yapma veya yeşil bitki yetiştirilmesi imkanı çok zordur ve çok masraf gerektirmektedir. Erozyona hassas bölgelerde toprak taşınmasına yol açan başlıca doğal faktörler, aşırı yağışlar, kuvvetli rüzgarlar, göl, deniz gibi büyük su kaynaklarında oluşan şiddetli dalgalar, yer çekimine bağlı olarak toprak ve buzul hareketleridir.
Özellikle ülkemizde, gerek düşen yağışlarla su ve gerekse rüzgar erozyonu ile olan toprak kaybı küçümsenemeyecek kadar büyüktür. Sadece erozyon tarım toprakların verimli kısımlarını alıp götürmekle kalmaz aynı zamanda suyun içerisinde taşınan milli partiküller akarsu yataklarının, kanalların, göletlerin ve barajların kısa zamanda dolmasına ve suların kirlilik oranının artmasına yanında çeşitli sel baskınları neden olmaktadır. Bir çok akarsuyumuzun her yağıştan sonra toprak renginde bulanık akması denize dökülen akarsu ağızlarında deltaların oluşumu erozyonun şiddetini gösteren en önemli belirtilerdir.
2. Türkiye’nin Tarımsal Arazilerinde Görülen Erozyonun Önemi:
Türkiye’nin toplam yüzölçümü yaklaşık 780.000 km2 başka bir ifadeyle 78 milyon hektardır. Baraj ve doğal göller bu toplam yüzölçümden çıkarıldığında kalan alan 769.600 km2 dir. Türkiye topraklarının yarıdan fazlasını dağlar kaplamaktadır. Geri kalan alanda ovalar, platolar, engebeli araziler ve yassı tepelikler bulunmaktadır. Ülkemizin 190.000 km2 lik alanı, alüvyon ova özelliği gösteren değişik yüksekliklerdeki düzlüklerden oluşmaktadır. Platolarımız ise 80.000 km2 alanı kaplamaktadır. Ova ve platoların toplamı 270.000 km2 alanı bulmaktadır. Bu alan Türkiye yüzölçümünün 1/3'ünü oluşturmaktadır. Tarımsal amaçlı işlenmesi mümkün olan 100.000 km2 lik engebeli ve yassı tepeli arazilerle birlikte Türkiye'de dağlık alanların dışında 370.000 km2 düzlük alan bulunmaktadır. Türkiye tarım arazileri toplamı 280.000 km2 diğer bir ifadeyle 28 milyon hektar civarındadır. Ülkemizde, 22.10.2000 tarihinde 81 ilde yapılan genel nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 67,8 milyon kişi olup, nüfus yoğunluğumuz km2 ye 88 kişi düşmektedir
Ülkemizde işlemeli tarıma uygun olan yaklaşık 28 milyon hektar araziden, toprak muhafaza önlemleri alınarak kullanılması gereken 16 milyon hektar arazi bulunmaktadır. İstatistikler, Ülkemiz tarım topraklarının % 17’sinde çok şiddetli, % 36.4’ünde şiddetli ve % 20’sinde orta şiddette su erozyonu olduğunu göstermektedir.
Su erozyonu ile Ülkemiz ırmakları, bir yılda arazilerimin her dekarından 615,5 kg toprağı alıp götürmektedir. Maalesef, bazı üreticilerimizin uyguladığı uygun olmayan tarım teknikleri de erozyona önemli ölçüde katkıda bulunmaktadırlar.
Yapılan araştırmalarda arazinin eğimine dik olarak yapılan sürüme göre, eğim yönünde yapılan sürümün % 25 daha fazla erozyona sebep olduğu görülmüştür. Anızın yakılmaması halinde %36 daha az su ve % 29 daha az toprak kaybı olmuştur.
Rüzgar erozyonu ise çok yaygın olmamakla birlikte, topraklarımızın binde 6’sında vardır. Daha çok Orta Anadolu Bölgesinde yoğunluk arz etmektedir. Bu alanların % 69’u Konya ilinde, % 21 ise Karapınar ilçesindedir.
Bir santim derinlikteki toprağın oluşumunun ortalama 500 yıl gibi uzun bir zaman sürecini kapsadığı göz önüne alınırsa, canlı varlıklar için toprağın ne kadar kıymetli bir doğal zenginlik olduğu daha kolay anlaşılır. Kuşkusuz bu kadar değerli tarım topraklarının muhafazası ve onun değerinin herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 44. maddesinde “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirleri alır.” denmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi Ülke topraklarının tarımsal açıdan verimliliğinin korunması kanunlar çerçevesinde de sağlanmıştır.
1. Tarımsal Alanlarda Görülen En Büyük Sorun Erozyon:
Tarım topraklarının verimsizleşmesinde ve çoraklaşmasında en önemli faktörlerden birisi erozyondur. Erozyon kelime anlamı ile toprak aşınması anlamına gelmektedir. Toprak, su, bitki örtüsü arasında çok hassas bir etkileşim ve dolayısı ile bir denge vardır. Özellikle normal koşullarda var olan bitki örtüsünün herhangi bir nedene bağlı olarak hatalı bir uygulama ile ağır zarara uğraması ile çıplak kalan toprak tabakası her tür erozyona açık duruma gelir.
Toprağın bitkilerin yetiştirilmesine uygun üst katmanları erozyonla taşındıktan sonra arta alt ana materyal ve ana kaya (litosol) kalmaktadır. Bu verimsiz ana materyal ve ana kaya üzerinde tekrar verimli bir tarım yapma veya yeşil bitki yetiştirilmesi imkanı çok zordur ve çok masraf gerektirmektedir. Erozyona hassas bölgelerde toprak taşınmasına yol açan başlıca doğal faktörler, aşırı yağışlar, kuvvetli rüzgarlar, göl, deniz gibi büyük su kaynaklarında oluşan şiddetli dalgalar, yer çekimine bağlı olarak toprak ve buzul hareketleridir.
Özellikle ülkemizde, gerek düşen yağışlarla su ve gerekse rüzgar erozyonu ile olan toprak kaybı küçümsenemeyecek kadar büyüktür. Sadece erozyon tarım toprakların verimli kısımlarını alıp götürmekle kalmaz aynı zamanda suyun içerisinde taşınan milli partiküller akarsu yataklarının, kanalların, göletlerin ve barajların kısa zamanda dolmasına ve suların kirlilik oranının artmasına yanında çeşitli sel baskınları neden olmaktadır. Bir çok akarsuyumuzun her yağıştan sonra toprak renginde bulanık akması denize dökülen akarsu ağızlarında deltaların oluşumu erozyonun şiddetini gösteren en önemli belirtilerdir.
2. Türkiye’nin Tarımsal Arazilerinde Görülen Erozyonun Önemi:
Türkiye’nin toplam yüzölçümü yaklaşık 780.000 km2 başka bir ifadeyle 78 milyon hektardır. Baraj ve doğal göller bu toplam yüzölçümden çıkarıldığında kalan alan 769.600 km2 dir. Türkiye topraklarının yarıdan fazlasını dağlar kaplamaktadır. Geri kalan alanda ovalar, platolar, engebeli araziler ve yassı tepelikler bulunmaktadır. Ülkemizin 190.000 km2 lik alanı, alüvyon ova özelliği gösteren değişik yüksekliklerdeki düzlüklerden oluşmaktadır. Platolarımız ise 80.000 km2 alanı kaplamaktadır. Ova ve platoların toplamı 270.000 km2 alanı bulmaktadır. Bu alan Türkiye yüzölçümünün 1/3'ünü oluşturmaktadır. Tarımsal amaçlı işlenmesi mümkün olan 100.000 km2 lik engebeli ve yassı tepeli arazilerle birlikte Türkiye'de dağlık alanların dışında 370.000 km2 düzlük alan bulunmaktadır. Türkiye tarım arazileri toplamı 280.000 km2 diğer bir ifadeyle 28 milyon hektar civarındadır. Ülkemizde, 22.10.2000 tarihinde 81 ilde yapılan genel nüfus sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 67,8 milyon kişi olup, nüfus yoğunluğumuz km2 ye 88 kişi düşmektedir
Ülkemizde işlemeli tarıma uygun olan yaklaşık 28 milyon hektar araziden, toprak muhafaza önlemleri alınarak kullanılması gereken 16 milyon hektar arazi bulunmaktadır. İstatistikler, Ülkemiz tarım topraklarının % 17’sinde çok şiddetli, % 36.4’ünde şiddetli ve % 20’sinde orta şiddette su erozyonu olduğunu göstermektedir.
Su erozyonu ile Ülkemiz ırmakları, bir yılda arazilerimin her dekarından 615,5 kg toprağı alıp götürmektedir. Maalesef, bazı üreticilerimizin uyguladığı uygun olmayan tarım teknikleri de erozyona önemli ölçüde katkıda bulunmaktadırlar.
Yapılan araştırmalarda arazinin eğimine dik olarak yapılan sürüme göre, eğim yönünde yapılan sürümün % 25 daha fazla erozyona sebep olduğu görülmüştür. Anızın yakılmaması halinde %36 daha az su ve % 29 daha az toprak kaybı olmuştur.
Rüzgar erozyonu ise çok yaygın olmamakla birlikte, topraklarımızın binde 6’sında vardır. Daha çok Orta Anadolu Bölgesinde yoğunluk arz etmektedir. Bu alanların % 69’u Konya ilinde, % 21 ise Karapınar ilçesindedir.
Bir santim derinlikteki toprağın oluşumunun ortalama 500 yıl gibi uzun bir zaman sürecini kapsadığı göz önüne alınırsa, canlı varlıklar için toprağın ne kadar kıymetli bir doğal zenginlik olduğu daha kolay anlaşılır. Kuşkusuz bu kadar değerli tarım topraklarının muhafazası ve onun değerinin herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 44. maddesinde “Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirleri alır.” denmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi Ülke topraklarının tarımsal açıdan verimliliğinin korunması kanunlar çerçevesinde de sağlanmıştır.