Gam sinemden çıkmaz yar
Ne kadar sukut etsem bir sebeple içim yanar
Gayeler heveslerin esiri olmamalı, nefs paye bulmamalı
İzan ve irade yitik idrakin mecaliyle solumamalı
Her an ve zamanda ömür ihlasla yol almalı
Aşk, ruhun ilgasına sevda sunmalı
Hangi taati feyzle hasretsen
Gönül lisanından nükseden hicranı o an gizlesen
Saklı umutların için ah etmeden gözyaşı döksen
Fecrin sürurunda ümirlerini derlesen
Vaktin vucudunda aşkın zikriyle meşk etsen
Tesbihatın lahzasında yeniden dirilsen
Gecenin bir vaktinde kal etsen
Ruhunu kuşatan esrarın sülbüyle titresen
Seni senden alan vaktin ecriyle muhabbeti dinlesen
Devri alenm eden ne varsa yakinen hissetsen
Nazarın irfanıyle aşkın şadına erişsen
Ah u zar etmeden kanaatı bilsen
Göklere açılan ne var ey yar
İçimden geçen her lahzanın bir hikayesi var
İbrete duçar olan vakıalar, ufkumu karartan hezeyanlar
En yakınımda rask ediyor, ruhum bizar
Nereye baksam, dervişin temaşasına erişip ağlasam
Sinemi dağlayan afattan kurtulmak için çırpınsam
Mazlum nefesin niyazında durulsam
Rahmet her yerde, dirlik nerede
Gasp eden azınlıklar sanki hadsiz ve hudutsuz yerde
Kıyam eden nefesler ne kadar figan içinde
Safahatlarından ödün vermeyen asabiyetler ne derdinde
Hesap ki mizanın lahzasında ki derinlikte
Fikretmeyen afak define keyfinde
Gönlü boş, nefsi hoş nefes nasıl bir saikse
Umudu tükenen can hata yapar
Aklı ve izanı nefsin hülyasında ki heyecanı koklar
Gönül sahrası iradenin vicdanına mahkumdur
Emanet ehli tercihlerinde elbette ki hürdür
Vakt-i saati bekleyen hesap bütündür
Yazılan adına ibretler nefsin için sürgündür
Gün, aklına ve iradene hükmeden rüştündür
Ne kadar uzaklaşırsan azarsın
Ruhunu azap içinde ki bir mahkum misali yorarsın
Korkunun bir bedeli olmalı, akıl adına arınmalı
Ruhundan sürur eden idrak, vicdanınla yol almalı
Yoksa bahaneler içinde yazılan ne varsa, narındır unutmamalı
Edep içinde bir yol, ruhun ve kalbin süruruyla buluşmalı
Akan gözyaşları vuslatı aralayıp, aşkın feyzine ulaşmalı
Mustafa CİLASUN
Ne kadar sukut etsem bir sebeple içim yanar
Gayeler heveslerin esiri olmamalı, nefs paye bulmamalı
İzan ve irade yitik idrakin mecaliyle solumamalı
Her an ve zamanda ömür ihlasla yol almalı
Aşk, ruhun ilgasına sevda sunmalı
Hangi taati feyzle hasretsen
Gönül lisanından nükseden hicranı o an gizlesen
Saklı umutların için ah etmeden gözyaşı döksen
Fecrin sürurunda ümirlerini derlesen
Vaktin vucudunda aşkın zikriyle meşk etsen
Tesbihatın lahzasında yeniden dirilsen
Gecenin bir vaktinde kal etsen
Ruhunu kuşatan esrarın sülbüyle titresen
Seni senden alan vaktin ecriyle muhabbeti dinlesen
Devri alenm eden ne varsa yakinen hissetsen
Nazarın irfanıyle aşkın şadına erişsen
Ah u zar etmeden kanaatı bilsen
Göklere açılan ne var ey yar
İçimden geçen her lahzanın bir hikayesi var
İbrete duçar olan vakıalar, ufkumu karartan hezeyanlar
En yakınımda rask ediyor, ruhum bizar
Nereye baksam, dervişin temaşasına erişip ağlasam
Sinemi dağlayan afattan kurtulmak için çırpınsam
Mazlum nefesin niyazında durulsam
Rahmet her yerde, dirlik nerede
Gasp eden azınlıklar sanki hadsiz ve hudutsuz yerde
Kıyam eden nefesler ne kadar figan içinde
Safahatlarından ödün vermeyen asabiyetler ne derdinde
Hesap ki mizanın lahzasında ki derinlikte
Fikretmeyen afak define keyfinde
Gönlü boş, nefsi hoş nefes nasıl bir saikse
Umudu tükenen can hata yapar
Aklı ve izanı nefsin hülyasında ki heyecanı koklar
Gönül sahrası iradenin vicdanına mahkumdur
Emanet ehli tercihlerinde elbette ki hürdür
Vakt-i saati bekleyen hesap bütündür
Yazılan adına ibretler nefsin için sürgündür
Gün, aklına ve iradene hükmeden rüştündür
Ne kadar uzaklaşırsan azarsın
Ruhunu azap içinde ki bir mahkum misali yorarsın
Korkunun bir bedeli olmalı, akıl adına arınmalı
Ruhundan sürur eden idrak, vicdanınla yol almalı
Yoksa bahaneler içinde yazılan ne varsa, narındır unutmamalı
Edep içinde bir yol, ruhun ve kalbin süruruyla buluşmalı
Akan gözyaşları vuslatı aralayıp, aşkın feyzine ulaşmalı
Mustafa CİLASUN