Toplum ve İnsan

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
Toplum ve İnsan

İnsanlar toplum içinde yaşar ve yaşadığı sürece toplumdan etkilenir. Topluma uyum sağlama ya da toplumsallaşma nerdeyse doğar doğmaz başlar. Doğada şempanzeler gibi toplu olarak yaşayan hayvanlar da vardır. Ama insan toplulukları, dil öğrenme ve konuşabilme, karmaşık problemleri çözebilme gibi yetenekleriyle hayvanlardan ayrılır. Dil bir topluluk içinde yaşanarak öğrenilir. Matematikten müziğe, bir dizi bilim ve sanat dalı dil bilmeden öğrenilemez. Dilin bir özelliği de kuşaktan kuşağa bilgi aktarımını sağlamasıdır.
Doğduğu zaman kendi varlığının farkında olmayan insan yavrusu ilk önce açlık, susuzluk gibi temel gereksinmelerinin karşılanması için tepki gösterir. Çok geçmeden ona yakın ilgi gösteren ana babasını ve öteki bireyleri tanır. İlgi alanı genişler, çevresiyle bağlar kurar. Küçükken aile çevresinin, daha sonra öğretmenlerinin ve arkadaşlarının davranışları, içinde doğduğu toplumun görenek ve gelenekleri kişiliğini etkiler. İnsanın tek tek başkalarıyla ve toplumsal çevresiyle olan ilişkisi psikolojinin ilgi alanına girer.
İnsanlar da dahil olmak üzere çoğu hayvan türü topluluklar halinde yaşamaktadır. İlk insan topluluklarından bahsederken sanırım evrim sürecinide göz önünde bulundurup daha eskilere gitmemiz gerekiyor. Bununda ötesinde, madem toplum canlı bireyler için bir ihtiyaç, madem insanlık içinde her ne kadar diğer hayvanlara oranla zeki olsa da gerekli, peki toplumun birey üzerindeki etkileri nelerdir?
Etkilenmemek elde değil. Bir birey olarak ne kadar zeki, ne kadar kültürlü de olsanız ister istemez etkilenirsiniz. Bu etkilenme muhakeme ve irade mekanizmaları köreltilmiş insanlar için çok daha ileri boyutta olacaktır. İnsanların biraraya gelmesi ile oluşan toplum, eğer ki onu kontrol altına almaya çalışıyor ve birey iradesini ortaya koyamıyorsa, o insan için tehlikeden başka birşey değildir. Toplum insanı kontrol altına almaya çalışması gereken bir mekanizma olmadığından ötürü bu tehlike ortaya çıkmaktadır. Birey, sadece ve sadece kendine ait olan hayatı özgürce ve mutlu bir şekilde geçiremiyorsa toplum yüzünden, bu sorun daha ciddi boyutlara varacaktır. Bu noktada sorun toplumun kendisi değil, toplumun davranışıdır.
Toplum bir organizma gibidir; kendi kararlarını alır, sağlıktan sosyalliğe kadar birçok ihtiyacı vardır. Böyle olduğundan ötürüdür ki “toplum davranışları”ndan bahsedebiliyoruz. En basitinden bir savaş kararı almak ve ya bir spor müsabakası sonucuna deliler gibi sevinmek birer toplum davranışıdır. Bunun yanı sıra bireyleri üzerinde hakimiyet sağlama, bazı bireylerinin hayatlarını önemsemezken diğerlerine kuş tüyü yataklarda yaşamlar sunmakta birer toplum davranışıdır. Tabi ki sağlıklı bir toplum içerisinde bazı kişiler fazla kazanacak, bazıları daha az kazanacaktır fakat gelir farkı ne olursa olsun herkes mutlu olabilecektir. Buna karşın sağlıksız toplumlarda belirli zümreler her türlü desteği arkasına alıp (politik, ekonomik) diğerlerini yönetir ve toplumdaki genel “mutsuzluk” oranı yüksek olur. Bu o kadar da önemli midir? Evet; çünkü insanlar mutlu olmak için yaşarlar.
Toplumun bireyi üzerindeki etkileri dini, siyasi, kültürel ve ekonomik olur. Dini baskı unsuru olarak görebilen bir topluma dahil olan dinsiz bir insan çok acılar ve zorluklar çekecektir. Siyasi anlamda toplumun istediği gibi düşünmeyen birey ezilecektir (fakat siyasi durumlar aslında çok daha daha karışıktır, ileri yazılarda ele alınacaktır). Sonuç olarak bireye önermeler olacak, bu önermelerden toplumun isteği olanı kabul eden toplumca da kabul edilecek ve ona -kesinlik olmadan- mutlu bir yaşam vaad edilecek; diğer önermeyi seçenlere ise iyi gözle bakılmayacaktır. Bu önermeler düpedüz dayatmalardır. Buna karşın sağlıklı toplumlarda kişilerinde bir hayatları ve tercihleri olacağı göz önüne alınıp dayatmalardan uzak bir toplum anlayışı olacaktır. Bu toplumlarda önemli olan “zarar vermemek” olacak, bana bir zararı olmadığı takdirde isteyen istediği tanrıya tapıp istediği dili konuşabilecektir. Dünyada böyle yerler mevcuttur.
Görüldüğü üzere toplum insan üzerinde bir etkiye sahiptir. İnsana düşen toplumun dayatmalarına kanmadan, kendi hayatını başkalarına zarar vermeden yaşamak; toplumun görevi ise bireylerinin de bir yaşamı olduğunu hatırlamaktır. Bunlar ütopya değil sadece destekli fikirlerdir.
 
Geri
Top