Bu kitabı erkeklere, kalbi olmayan erkeklere hiç ama hiç tavsiye etmiyorum !
Çünkü öyle naif, yumuşak, renkli bir şiir gibi akıp giden; yüreğinizin derinliklerine dokunabilen, kuş tüyüyle duygularınızı okşayan harika bir şeydi Toza Sor…
Kitabın ana karakteri bir erkek, fakat günümüz dünyasında ve böylesi bir modernitenin, medyanın bizlere zorla kabul ettirdiği tabuların ve normların etkisinde kalmış, kadını cinsel obje olarak her yerde kullanan günümüz modernitesine kapılıp gitmiş hiçbir erkek tek sözcüğünü bile algılayamaz bu kitabın, bu her biri hazineler kadar değerli cümlelerin altından kalkamaz.
Hastalıklı bir aşk, sonu belirsiz sonlar, aslında hiç bitmeyen bitişler…şu anda kelimelere dökemeyeceğim harikuladelikte bir kitaptı Toza Sor.
Güzel bulduğum birkaç satırı da paylaşmak istiyorum:
…ve gece çökecekti ve gençliğimin tez canlılığı ile terk ettiğim kaptanlarım denizimin kıyılarından alınmış yağlar süreceklerdi hislerime…
____________________________________
…Etrafımda döndüm ve Camilla’nın yatağımda bıraktığı izi gördüm, kalçalarının ve bacaklarının şekli mavi ipek yatak örtüsüne çıkmıştı. Sammy’i unuttum ve arzudan delirmiş bir halde dizlerimin üstüne çöküp Camilla’nın yatakta bıraktığı izi öpmeye başladım. Camilla, seni seviyorum ! ve o duyguyu yıpratıp hiçliğe dönüştürdükten sonra kendimden iğrenerek ayağa kalktım.
_____________________________________
Ah, Camilla, yitik kız ! Uzun parmaklarını aç ve yorgun ruhumu geri ver. Ağzınla öp beni çünkü açım Meksika ekmeğine. Burun deliklerime yitik kentlerin kokusunu üfle ve ellerim unutulmuş bir güney sahilini andıran beyaz gerdanında ölmeme izin ver.
Şu uykusuz gözlerimdeki özlemi al ve bir güz tarlasında uçuşan kırlangıçları besle onunla çünkü seni seviyorum, Camilla, ve adın dönmeyen sevgilisi için son nefesini verirken gülümseyen cesur prensesin adı kadar kutsal.
Çünkü öyle naif, yumuşak, renkli bir şiir gibi akıp giden; yüreğinizin derinliklerine dokunabilen, kuş tüyüyle duygularınızı okşayan harika bir şeydi Toza Sor…
Kitabın ana karakteri bir erkek, fakat günümüz dünyasında ve böylesi bir modernitenin, medyanın bizlere zorla kabul ettirdiği tabuların ve normların etkisinde kalmış, kadını cinsel obje olarak her yerde kullanan günümüz modernitesine kapılıp gitmiş hiçbir erkek tek sözcüğünü bile algılayamaz bu kitabın, bu her biri hazineler kadar değerli cümlelerin altından kalkamaz.
Hastalıklı bir aşk, sonu belirsiz sonlar, aslında hiç bitmeyen bitişler…şu anda kelimelere dökemeyeceğim harikuladelikte bir kitaptı Toza Sor.
Güzel bulduğum birkaç satırı da paylaşmak istiyorum:
…ve gece çökecekti ve gençliğimin tez canlılığı ile terk ettiğim kaptanlarım denizimin kıyılarından alınmış yağlar süreceklerdi hislerime…
____________________________________
…Etrafımda döndüm ve Camilla’nın yatağımda bıraktığı izi gördüm, kalçalarının ve bacaklarının şekli mavi ipek yatak örtüsüne çıkmıştı. Sammy’i unuttum ve arzudan delirmiş bir halde dizlerimin üstüne çöküp Camilla’nın yatakta bıraktığı izi öpmeye başladım. Camilla, seni seviyorum ! ve o duyguyu yıpratıp hiçliğe dönüştürdükten sonra kendimden iğrenerek ayağa kalktım.
_____________________________________
Ah, Camilla, yitik kız ! Uzun parmaklarını aç ve yorgun ruhumu geri ver. Ağzınla öp beni çünkü açım Meksika ekmeğine. Burun deliklerime yitik kentlerin kokusunu üfle ve ellerim unutulmuş bir güney sahilini andıran beyaz gerdanında ölmeme izin ver.
Şu uykusuz gözlerimdeki özlemi al ve bir güz tarlasında uçuşan kırlangıçları besle onunla çünkü seni seviyorum, Camilla, ve adın dönmeyen sevgilisi için son nefesini verirken gülümseyen cesur prensesin adı kadar kutsal.