Tuna Kiremitçi - Git Kendini Çok Sevdirmeden
Sevmesini de gitmesini de bilenler için: Git Kendini Çok Sevdirmeden. Nostalji, aşk kırıklıkları, evlilik, birbirini sonradan anlamanın hüznü ve acılara rağmen hayata tutunma çabaları... Tuna Kiremitçi'nin ilk romanı, bir kazada oğlunu yitirdikten sonra annesinin Eskişehir'deki evine sığınan Arda Akad'ın öyküsünü anlatıyor. Arda'nın ana ocağında genç kızlık yıllarına geri dönüşü ve ilk aşk öyküsünün kahramanı olan erkeğin yirmi üç yıl sonra yeniden ortaya çıkışı... Sevmek ve gitmek üzerine, "ince düşünülmüş" bir roman.
Türk Edebiyatının genç kuşak yazarlarından Tuna Kiremitçi kitaplarıyla her zaman çok satanlar listesinde yer almıştır. Git Kendini Çok Sevdirmeden adlı romanında Kiremitçi, bir kadının yaşamından iki farklı kesit sunmaktadır. Romanın kahramanı Arda Akad 40 yaşlarında, bir diş doktoru ile evli, çocuk sahibi ve İstanbulda yaşayan bir kadındır. Bir trafik kazasında oğlunu kaybeden Arda, Eskişehirdeki annesinin yanına, doğduğu ve büyüdüğü eve gelir. Arda annesinin evinde çocukluk ve gençlik dönemlerini hatırlar. Ardanın geçmişi ile ilgili hikâye on yedi yaşındaki dönemi ile başlamaktadır.
Ardanın İstanbuldaki bir kolejde yatılı okuyan, Fırat adında bir erkek kardeşi vardır. İçine kapanık bir genç olan Fıratın bir sıkıntısı vardır. Fıratın sorunu kendisinden hamile kalan kız arkadaşıdır. İki kardeş soruna çözüm bulabilmek için aileye tatile çıkacaklarını söyler. Böylece hem para alabilecekler hem de İstanbula gidebileceklerdir. Amaçları İstanbulda bir doktor bularak çocuğu aldırmaktır. İstanbulda Fıratın arkadaşı Ertuğrulun evinde kalırlar. Fırat sorunun çözümü için uğraşırken Arda da İstanbulu dolaşmaktadır. Bu gezintiler esnasında eski arkadaşı Şule ile karşılaşır.
Fıratın kız arkadaşı çocuğu aldırıp yurt dışına gitmek istemektedir. Bu durum Fıratın canını sıkar, Arda ise kızdan şüphelenmeye başlar. Ertuğruldan kızın adresini alır ve Şule ile birlikte kızın evine giderler. Kızı sorguya çeken Arda, kardeşi Fıratın kullanıldığını anlar. İstanbulda kaldıkları süre içerisinde Arda ile Ertuğrul arasında bir yakınlaşma olur. İkisi de birbirinden hoşlanır, fakat durumun farkında değillerdir. Arda ve Fırat Eskişehire dönerler.
Arda daha sonra Ali adlı bir diş doktoru ile evlenir ve bu evlilikten bir çocuğu olur. Fakat bir trafik kazasında çocuğunu kaybeder. Sıkıntılarından kurtulmak için de annesinin yanına, Eskişehire gelir. İstanbula dönmek için hazırlık yaparken Ertuğruldan bir haber alır, Ertuğrul kendisiyle görüşmek istemektedir. Arda, Ertuğrulun görüşme isteğini kabul eder. Bunun üzerine Ertuğrul Eskişehire gelir ve bir otele yerleşir. Ertuğrulun Kanadalı bir kadından Dünya isimli bir kızı vardır. Ertuğrul, annesini trafik kazasında kaybeden kızının daha iyi yetişmesi ve eğitim görmesi amacıyla Ardaya vermek istemektedir. Arda bu teklifi kabul eder ve İstanbula doğru hareket ederler. Ertuğrul ve Ardanın annesi hüzünlü gözlerle onları uğurlar.
Sevmesini de gitmesini de bilenler için: Git Kendini Çok Sevdirmeden. Nostalji, aşk kırıklıkları, evlilik, birbirini sonradan anlamanın hüznü ve acılara rağmen hayata tutunma çabaları... Tuna Kiremitçi'nin ilk romanı, bir kazada oğlunu yitirdikten sonra annesinin Eskişehir'deki evine sığınan Arda Akad'ın öyküsünü anlatıyor. Arda'nın ana ocağında genç kızlık yıllarına geri dönüşü ve ilk aşk öyküsünün kahramanı olan erkeğin yirmi üç yıl sonra yeniden ortaya çıkışı... Sevmek ve gitmek üzerine, "ince düşünülmüş" bir roman.
Türk Edebiyatının genç kuşak yazarlarından Tuna Kiremitçi kitaplarıyla her zaman çok satanlar listesinde yer almıştır. Git Kendini Çok Sevdirmeden adlı romanında Kiremitçi, bir kadının yaşamından iki farklı kesit sunmaktadır. Romanın kahramanı Arda Akad 40 yaşlarında, bir diş doktoru ile evli, çocuk sahibi ve İstanbulda yaşayan bir kadındır. Bir trafik kazasında oğlunu kaybeden Arda, Eskişehirdeki annesinin yanına, doğduğu ve büyüdüğü eve gelir. Arda annesinin evinde çocukluk ve gençlik dönemlerini hatırlar. Ardanın geçmişi ile ilgili hikâye on yedi yaşındaki dönemi ile başlamaktadır.
Ardanın İstanbuldaki bir kolejde yatılı okuyan, Fırat adında bir erkek kardeşi vardır. İçine kapanık bir genç olan Fıratın bir sıkıntısı vardır. Fıratın sorunu kendisinden hamile kalan kız arkadaşıdır. İki kardeş soruna çözüm bulabilmek için aileye tatile çıkacaklarını söyler. Böylece hem para alabilecekler hem de İstanbula gidebileceklerdir. Amaçları İstanbulda bir doktor bularak çocuğu aldırmaktır. İstanbulda Fıratın arkadaşı Ertuğrulun evinde kalırlar. Fırat sorunun çözümü için uğraşırken Arda da İstanbulu dolaşmaktadır. Bu gezintiler esnasında eski arkadaşı Şule ile karşılaşır.
Fıratın kız arkadaşı çocuğu aldırıp yurt dışına gitmek istemektedir. Bu durum Fıratın canını sıkar, Arda ise kızdan şüphelenmeye başlar. Ertuğruldan kızın adresini alır ve Şule ile birlikte kızın evine giderler. Kızı sorguya çeken Arda, kardeşi Fıratın kullanıldığını anlar. İstanbulda kaldıkları süre içerisinde Arda ile Ertuğrul arasında bir yakınlaşma olur. İkisi de birbirinden hoşlanır, fakat durumun farkında değillerdir. Arda ve Fırat Eskişehire dönerler.
Arda daha sonra Ali adlı bir diş doktoru ile evlenir ve bu evlilikten bir çocuğu olur. Fakat bir trafik kazasında çocuğunu kaybeder. Sıkıntılarından kurtulmak için de annesinin yanına, Eskişehire gelir. İstanbula dönmek için hazırlık yaparken Ertuğruldan bir haber alır, Ertuğrul kendisiyle görüşmek istemektedir. Arda, Ertuğrulun görüşme isteğini kabul eder. Bunun üzerine Ertuğrul Eskişehire gelir ve bir otele yerleşir. Ertuğrulun Kanadalı bir kadından Dünya isimli bir kızı vardır. Ertuğrul, annesini trafik kazasında kaybeden kızının daha iyi yetişmesi ve eğitim görmesi amacıyla Ardaya vermek istemektedir. Arda bu teklifi kabul eder ve İstanbula doğru hareket ederler. Ertuğrul ve Ardanın annesi hüzünlü gözlerle onları uğurlar.