• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Türbanı Tartışmak ve Tarihi Hatırlamak…

kısacaben

Katılımcı
İşte Türkiye’nin “en önemli konusu: türban” ne de çok tartışılıyor…
Sanki 70 milyonluk yurdum insanının cebinde geçinebileceği iyi bir maaş, evinde yiyebileceği sıcak bir aş (Sıcak bir evi olduğu varsayılırsa tabi) her şey güllük gülistanlık biz hala yüz yıllar önceki konuları tartışıyoruz!!!

Madem konu türbandan açıldı, ben de siz değerli okuyanlarıma türbanın tarihini ve nasıl bir sorun olarak ileri sürüldüğünü anlatmaya çalışayım!

Not: Türban kelimesi Fransızcadan türemiş bir kelimedir. Arapça değildir!!!

O kadar Kur’an ve diğer dinlerin kitaplarını okumama rağmen kadınlarımızın “türban” ile kapanması gerektiğini yazan bir ayete rastlayamadım. İşin komik tarafı işte burda yazıyor diyen bir islamcı ile de karşılaşmadım. Yani “türban”ın bir dini simge olduğunu tartışmaya açmıyorum bile. Çünkü türbanın ortaya çıkış tarihi 1960′lı yıllara denk gelir.
Şule Yüksel Şenler 1938 doğumlu. Yani bugün 69 yaşında. Şenler siyasette ve toplum yaşamında İslama çok bağlı kadının da yeri olduğunu ileri sürerek yurt gezilerine çıktı. Pek çok ilde tesettür konusunda konferanslar verdi. O dönemin dinci bazı gazeteleri de Şenler’i bayrak yaparak arkasında durdu.

1971 yılında Şenler, dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir mektup yazdı. İslama çağrı niteliğindeki bu mektupta Cumhurbaşkanı’na hakaret olduğu gerekçesiyle hakkında dava açıldı ve Şenler hapse girdi. 3 ay cezaevinde kaldı.

Bugün gazetesinde 1967-71′de köşeyazarı idi. Seher Vakti dergisi başyazarı oldu. 1980′den sonra Zaman ve Milli Gazete’de yazdı.

Türbanın yayılması ile ilgili çalışmaların en yoğun yaşandığı yıllar 1968- 1969 yıllarıdır. Şule Şenler ve Mehmet Şevket Eygi karış karış Anadolu’yu gezerek kadınları türbanla tanıştırdılar.

Mehmet Şevket Eygi denen yobazı daha başka makalelerim de sizlere anlatacağım…

Biz dönelim türbana!

Bir aralar Merve Kavakçı vardı hatırlar mısınız?

Hatırlamayadıysanız ben hatırlatayım:

Merve Kavakçı, Refah Partisi’nden Milletvekili olunca meclise türbanla gelen bayan milletvekilimiz… Merve Kavakçı ayrıca geçmişte RP’nin CIA ile ilişkilerini yürüten Abdullah Gül’ün de yardımcısıydı.

Parlementoya Nazlı Ilıcak ile beraber girdi…

Buraya da Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar diz çöktüğü gibi kendisinin de kimler önünde diz çöktüğünün kanıtını koyalım:

Bu arada “türban siyasi bir simge değil” diyenlere cevabı “Bülent Arınç”ın kendi ağzından verelim:

“Kavakçı elbette ki siyasal simge olarak türban takıyor.” (26 Haziran 1999 Hürriyet)
 
Hortlatmak derken Türkiyenin çıbanlaşmış meselelerini, kutuplaşmaları arttıracak husumetleri tetikleyecek tamamiyle kişisel ve dinsel bir tecih olan bir konunun hortlaması olarak düşünmemiştim.Çok gereksiz bir konu olmuş.
 
hortlatmak unutulan gerçekleri açığa çıkarmakla ilgiliydi sanırsam.
İşte Türkiye'nin “en önemli konusu: türban” ne de çok tartışılıyor…

hortlatmaya luzum yok bu mevzu hiç bir zaman kapanmadı çünkü. ha senin burada hortlattığın konu türban falan değil merve kavakçı meselesi. o zaman başlığı ona göre yazacaksın. dinmiş , dinciymiş , tayyipmiş , arınçmış... ya da merve kavakçısıymış... din öyle bir iki adama bakanarak yaşanacak bir şey mi? o bunu dedi bu şöyle yaptı diye simge olsun? bülent arınç öyle demiş de simgeymiş...! merve kavakçı şöyle yapmış da doğru değilmiş...! siyasi simgeymiş...! bu kadar kapalı insan bir iki insanın lafına bakıp mı kapandı? bir parti yükselsin diye mi kapandı? kuran da böyle bir emir yokMUŞ!
Kur'an'da başörtüsü ( türban) ile igili bir tane ayet vardır. Bu ayet Nur suresinin 31. ayetidir. Nur suresinin 30 ve 31. ayetlerinde Müslümanların nasıl davranmaları gerektiği özetlenmiştir.

30 Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.

31 Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut kocalarının babalarından, yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!

bu yazıyı yazan bilginler! ne kadar araştırma yapmışlar acaba da kutsal kitabımız hakkında böyle kesin yargılara varabiliyorlar. yapmayın lütfen... bir yerlere gelmek bir şeyler elde etmek adına insanlar çok şeylerden ödün vermeye başladılar ama dini buna alet etmeyin.
 
Geri
Top