Türk Alman Dostluk Antlaşması
Türk Alman Dostluk Antlaşması 18 Haziran 1941.
1940 yılının sonu ile 1941 yılının ilk aylarında Almanya'nın Balkanlar'da ve özellikle Romanya ve Bulgaristan'daki faaliyetleri, İngiltere, Türkiye ve Rusya'yı endişeye sevk etti. Bu olay, bozulmaya başlayan Türk-Sovyet ilişkilerinin tekrar normale dönmesine de sebep oldu.
Almanya'nın Balkanlar ve müteakiben de Orta Doğu ve Süveyş bölgesini kontrol etme tehdidi, İngiltere'de korkuya yol açtı. Bunun üzerine İngiltere, Türkiye'nin savaşa katılmasını teklif etti. Ancak, Sovyetler'in durumundan emin olmayan Türkiye, İngiltere'nin savaşa katılma teklifine yanaşmadı. Keza Almanya'da bu sırada Türkiye'nin savaşa girmesini istemiyordu.
Almanya'nın Balkanlar'da yerleşmesini istemeyen İngiltere; Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve hatta Bulgaristan arasında bir Balkan Bloku oluşturulmasını istedi ise de, bu mümkün olmadı. Türkiye, oluşturulacak Balkan Bloku'na Sovyetler'in de katılmasını ve hatta Amerika birleşik devletleri 'nin de bu Bloku desteklemesini istedi. Bu fikre Amerika'da ılımlı baktı ve Roosevelt, Şubat 1941'de Ankara'ya bir temsilci gönderdi. Ancak, Amerika, Türkiye'nin talep ettiği uçak teklifini, İngiltere'de silah ve malzeme yardımını fazla buldular. Türkiye ise, bu konularda gerçek güvence istiyordu.
Bu sırada tam bir denge politikası takip eden Türkiye, Almanya ile de ilişkilerim sürdürdü. 12 Haziran 1940'da iki ülke arasında 42 milyon mark tutarında mal alış verişi yapılması kararlaştırıldı ve bu kararı, 25 Temmuz 1940 tarihli Türk-Alman Ticaret Ant-laşması'nın imzalanması takip etti. Hitler, 28 Şubat 1941'de İsmet İnönü'ye gönderdiği bir mesajda, Alman birliklerinin Bulgaristan'da İngiltere'ye karşı bazı tedbirler alacağını; harekatın, Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve siyasi bağımsızlığı aleyhine asla bir saldırı niteliği taşımadığını, Almanya'nın bu bölgede hiçbir toprak talebinde bulunmayacağını, Alman birliklerinin Türk sınırından belli bir uzaklıkta duracağını bildirdi.
İsmet İnönü, Hitler'in bu mesajına 17 Mart 1941'de verdiği cevapta şu görüşlere yer verdi. "Türkiye, toprağına ve bütünlüğüne şu ve bu devletler grubu arasındaki siyasi-askeri kombinezonlar açısından bakamaz ve dokunulmazlığı (masuniyeti) olan kutsal hakkının herhangi bir yabancı memleketin zaferi bakımından mütalaa olunmasını kabul edemez. İşte bu sebepledir ki milli toprağına vaki olacak her tecavüze karşı koymağa azimlidir. "
Bu gelişmelerden sonra iki devlet arasında 18 Haziran 1941'de Ankara'da, "Türk-Alman Dostluk Antlaşması" imzalandı. 10 yıl süreli olan ve üç maddeden oluşan bu Antlaşmaya göre: "Türkiye Cumhuriyeti ve Alman Reich'ı topraklarının dokunulmazlığına ve bütünlüğüne, karşılıklı olarak, saygı gösterecekler ve doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak, birbirine karşı her türlü harekâttan kaçınacaklardı. " "Türkiye Cumhuriyeti ve Alman Reich'ı ortak yararlarına olan tüm sorunlarda, bunların çözümü için anlaşma sağlamak üzere, bundan böyle aralarında dostça temasta bulunacaklardı. "
Bu antlaşma ile Türkiye, Almanya'nın kendisine yönelik bir saldırıda bulunmamasını; Almanya'da Türkiye'nin tarafsızlığını sağlamış oldu. Ancak, 18 Haziran'da Türkiye ile bu antlaşmayı yapan ve sağ kanadından emin olan Almanya, 22 Haziran 1941'de yani 4 gün sonra Rusya'ya saldırdı. Bu durum A. B. D. ve İngiltere'nin tepkisine sebep oldu ve her iki ülke Türkiye'ye yönelik yardımı kestiler. Halbuki Türkiye, Almanya ile yaptığı Antlaşma ile, Almanya'nın Orta Doğu'ya geçmesini engellemiş ve keza Rusya'nın güneyini de güvenceye almıştı.
Belkide Anadolu yaylasını savaşta geçmeyi göze alamayan Almanya, Afrika'da Rommel'in Süveyş kanalını ele geçirmesi ve Sovyetler üzerinden de Kafkaslar'a el atması ile Türkiye'yi tecrit edebilirdi. Ancak, zaman ve gelişen olaylar buna fırsat vermediği gibi, 1942 yılından itibaren de Almanya, Türkiye'ye kendi yanında savaşa çekme gayretlerinden vazgeçti.