Türk Milleti Kendine Gel..!

KıRMıZı

TeK BaşıNa CUMHURİYET
V.I.P
TÜRK MİLLETİ KENDİNE GEL;
Osmanlıda Türkler;
Osmanlı imparatorluğu egemenliği altında yaşamış olan Yunan, Romen ve Bulgar milletleri eşit haklara sahip olma süreçlerini ve yeniden milli doğuşlarını 19 yüzyıldan 20.yüzyılın başına kadar tamamlamışlardı.

Fakat Türk'ler,ancak birinci Dünya savaşı sırasında ve sonrasında TÜRK kimliklerine kavuşmuşlardır.Geçmiş yüzyılda JÖN TÜRKLERİN kendilerine bilinçli olarak Türk demelerinden önce,Türk kelimesinin 'geri kalmış köylü'
anlamında kullanıldığı, o zamana kadar gerçek anlamda Türk benlik duygusu yoktu.

Atatürk Birinci Dünya Savaşından sonra, kendi topraklarında geri kalan insanlara Türk demeyi amaçlamıştı. Atatürk bu konuyu yurttaş kavramı olarak ele aldı.Atatürk'ün temel fikri,yurttaş ve ulusal yurttaş kavramını birleştirmekti.(Çünkü;Atatürk Türkiye de bir çok etnik gurubun yaşadığını biliyordu.) Bu, Türklerde derin izler bırakmıştır.

1912 yılında Sebilür reşat dergisinde çıkan bir yazıda Türk kelimesinin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyordu. Türk hükümeti, Türk ordusu,Türk ülkesi deyimlerinin Osmanlı halkı üzerinde rahatsızlık yarattığı biliniyordu.

1913 tarihli Mecmuai Ebuzziya dergisinin 94 sayfasında "Bizim Türklüğümüz,sembolizmden başka bir şey değildir.Bizler,yani Türkler Müslümanlık içinde erimişizdir.Üniversitede profesörlük yapmış olan Ahmet Naim,1913 yılında yazdığı İslamda Davai Kavmiye atlı kitabında,Türklere savaş açmış ve "Türkün geçmişini bilmesine ve ögrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok,gerekli olan şeriatı ögrenmektir demiştir.

1919-1920 yıllarında şeyhülislamlık görevine getirilmiş ve padişahla birlikte ülkeden kaçmak zorunda kalmış olan Mustafa Sabri Efendi ise,Türke,Türklük benliğini vermek isteyenlere "SOYSUZLAR" yakıştırmasında bulunmuştur.

İstanbul alındıktan sonra,Osmanlı yönetiminde devletin en yüksek yürütme organları Türke kapalı tutulmuş,devlet adamlarının yetiştirildiği Endurun okullarına Türkler alınmamışlardır.

ZİYA GÖKALP, Türkçülüğün esasları adlı eserinde;
"Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu.Tanzimatçılar ona,sen yalnız Osmanlısın.Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına sebep olursun demişlerdi.Zavallı Türk vatanımı kaybederim korkusu ile,Vallahi Türk değilim.Osmanlılıktan başka hiçbir içtimai zümreye mensup değilim demeye mecbur edilmişti.Osmanlı Türke daima eşek Türk derdi.

Atatürk de bir hatırasını şöyle anlatıyor:
"Şair Mehmet Emin Yurdakul'un ilk defa,Manastır Askeri İdadisi'nde örgenci iken okuduğum,Ben bir Türküm,dinim,cinsim uludur' mısrası ile başlayan manzumesinde,bana ilk gençliğimin gururunu tattıran,ilk manayı bulmuştum.Fakat ben asıl Orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap Binbaşının "Kavm'i Necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın'diye tokatladığı bir Anadolu çocuğunun iki damla göz yaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum.Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım,en derin övünç membaım oldu.Benim hayatta yegane fahrim,servetim,Türklükten başka bir şey değildir.

FALİH RIFKI ATAY, Batış Atlı eserinden;
"Kendime ilk defa ne zaman Türk dediğimi pek hatırlamıyorum.Bizim çocukluğumuzda Türk,kaba ve yabani demekti.İslam ümmetinden ve "Osmanlı" idik.İlmihallerde baş dersimiz' Din ile milliyetin bir olduğunu öğrenmekti. Vatan sözü yasaktı.Onu ben büyüyüp de Namık Kemal'ı okuduğum günlerde kitapta gördüm.Kulağımla ancak Meşrutiyet'te duydum.Padişah kulları idik.Okul sıralarında her akşam sıraya girer 'Padişahım çok yaşa diye bağırırdık.Türklüğünden utanan,Türklüğünü saklayan bir alafrangadır.Bir göbek,çoğu iki,nihayet üç göbek ötesi Anadolunun bir kasaba veya köyünden çıkan bu Türkler,saraya yahut Bab'ı Ali'ye çıkınca ilk işleri soylarını da,soyadlarını da unutmak olur…Okullar da Arab'a Arap,Arnavut'a Arnavut,Rum'a Rum,fakat kendimize Osmanlı derdik.

AHMET VEFİK PAŞA; Bursa valisi iken (1880) ilçeleri teftişe çıkıyor.Paşa uğradığı bir ilçede halkla sohbet ederken,etnik kökenlerini soruyor;aldığı cevaplar,konuştuklarının Çerkez,Arnavut,Boşnak,Gürcü v.s olduklarını gösteriyor.Sorduğu soruya utanarak,cevap vermek istemeyen bir ihtiyara,'hangi milletten' olduğunu ısrarla söyletmek isteyince,o,bir kabahat ifşa ediyormuş gibi ürkek,titrek bir sesle Ben Türküm efendim diyor.Bunun üzerine Paşa,niçin sıkılıyor,saklanıyorsun ? Türk olmak kabahat mi ?Bak ben de 'Türküm' diyor. O titrek ihtiyar birden canlanarak,sahi sen de Türk müsün ? Demek Türkten paşa da olurmuş ha diye sevinçle karışık hayret ifade edince,Vefik Paşa,"Paşada kim oluyormuş,Padişah da Türk,Padişah da diye haykırıyor.Sonra İmparatorluğun iki dertli ihtiyarı,sakallarını ıslatan yaşlar birbirine karışarak sarılıp,Türkün hazin kaderi için ağlaşıyorlar.

ATATÜRK kendi el yazısı ile yazdığı Medeni Bilgiler adlı kitabında;
Din birliğinin de millet teşkilinde etkili olduğunu söyleyenler vardır.Fakat biz bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.Türkler islamiyeti kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi.İslamiyeti kabul ettikten sonra bu din,ne Arapların,ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir etki yapmadı.Blakis Türk milletinin milli bağlarını gevşetti,milli heyecanını uyuşturdu.Bu pek tabii idi.Çünkü İslam dininin gayesi,ümmet kelimesi ile ifade olundu.Bu dini kabul edenler,kendilerini unutmaya,hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeye mecburdurlar.Bununla beraber,Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve yakarmada bulunacaktı.Arapça öğrenmedikce Allah'ın ne dediğini bilmeyecekti.Bu vaziyet karşısın da Türk milleti birçok asırlar,ne yapacağını bilmemeksizin,adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.
Milli duyguyu boğan,fani dünyada kıymet verdirmeyen,sefaletler,zaruretler,felaketler his olunmaya başlayınca,asıl hakiki saadete o öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide ve dini his,millet uyandığı zaman onun acı hakikatı görmesine mani olamadı.
Ne oldu? Türkün milli hissi,artık ocağında ateşlenmişti.Artık Türk cenneti değil,eski hakiki büyük Türk atalarının mukaddes mirasları olan Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu.İşte dinin,din hissinin Türk Milletinde bıraktığı hatıra.

Bizi bu duruma getirmek için 10 Kasım 1938 Atatürk'ün ölümünden sonra iç ve dış hainler başta Avrupalılar olmak üzere çökertmek için 70 yıldır uğraşıyorlar.Türk milleti barış halinde yaşarken maalesef liderini kolay bulamayan bir millet.Tarihine baktın mı hep böyle olmuş...Yıkılan türk devletini birileri çıkıp,önderlik yaparak kurmuş,ölümünden sonra devleti yönetmeye talipli olanlar maalesef gaflet ve delalete düşmüş,akan kanları unutmuş onun bunun çocukları oluvermişler...Ne var ki Tarihimiz bunun kanıtlarıyla dolu...Barış halinde yaşarken lideri bir türlü bulamayan bu büyük millet...yöneticilerin oyuncağı haline getirilmiştir

Değerli arkadaşlar;Başbakan R.T.E diyorki Türk yoktur Türkiyeli vardır diyor…Bakalım şu Türkiyelilere kimmiş bunlar..
15.MAYIS 1919 Yunan İşgal Askerleri İZMİRE çıkıyor. Gazeteci Osman NEVRES (Hasan TAHSİN) İLK KURŞUNU attı ve şehit oldu. Mustafa KEMAL16 mayıs 1919 da İstanbul'dan vatanı kurtarmak için Samsun'a hareket ediyordu.

İzmir li RUM KIZLAR yol kenarlarına dizilmiş, yunan bayrağının rengi olan mavi-beyaz elbiseler giymişlerdi. Binlerce RUM ellerinde çiçekler ve Yunan bayrakları ile büyük sevinç gösterileri yapıyor kızlar çığlık atıyorlardı.

Çünkü onlar TÜRK degil, TÜRKİYELİ idi.AKP Hükümetinin dedik leriydi, Bu ülkeden besleniyor,buradan para kazanıyor,Türkiye'de yaşıyor ama kendisini TÜRK değil TÜRKİYELİ sayıyorlardı. Türk Kimliği ile Türkiyeli kimliği arasındaki ayrım, burada NET biçimde ortaya çıkmıştı. TÜRK vatanı'na sahip çıkıyor; Türkiyeli ise İHANET ediyordu ! Zaten kimlikler, böyle en kritik anlarda kendisini göstermiyor muydu? Yıllar sonra da bilgisiz,beceriksiz,hain yönetici ve iktidarlar yüzünden Tarih tekerrür etmekte değilmidir?.

Arkadaşlar;1945 yılına kadar serpilerek büyüyen,
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti epey aşama kaydetti. Türkiye Atamızın vasiyeti üzerine savaşa girmedi. Tek kuruş borcu yoktu. Enflasyon sıfır düzeyde, hazine yeteri kadar altınla dolu, siyasal ve ekonomik bakımdan tam bağımsız, ulusal bir devlet olarak serpilen, büyüyen genç bir fidan görünümündeydi.

Avrupa dan çok daha fazla avantaja sahipti.Yeniden büyüyüp ,serpilip güç ve karar mekanizması haline gelerek 600 yıl hükmettiği Avrupa ya tekrar hükmetmeyeceği garantisi varmıydı? Emperyalist güçler bu olasılığı göz ardı edemezlerdi.

İlk yapacakları şey Türkiye Cumhuriyetinin hamuru ve temel direği olan ulusal devlet felsefesi temelini oluşturan Kemalizm'in siyasi gücünün kırılması gerekiyordu. Emperyalist devletler işleri iyi gitmeyince askeri çözüme başvurmaları kaçınılmazdı. Mustafa Kemal Atatürk'ün yetiştirdiği subaylar ordunun başında ve içerisindeydi. Türkiye'nin askeri bakımdan kontrole alınabilmesi için önce NATO şemsiyesi altına alınması gerekiyordu.

Tanrının hikmetinden sual olmazmış.1945 yılında ikinci Dünya savaşı bitiminde Birden stalin boğazlar, Kars ve Ardahan konularında Türkiye'ye baskı yapmaya başladı.Boğazlardan eşit haklar istedi.Sayın İsmet İnönü direneceği yerde panikledi.Türkiye'yi ABD ve İngiltere safına çekerek NATOYA girmek istedi. Böylece hem Avrupa'nın savunma şemsiyesi altına girebilecegini , hem de Avrupa'nın yeniden imarı adı altında kurulan , aslında ABD'nin avrupa'yı ekonomik bağımlılaştırma siyasetinden başka bir şey olmayan fondan yararlanabileceğini umdu.

ABD ve İngiltere: Tez elden Türkiye'nin önüne tarihsel faturayı koydu.NATO'ya girmenin koşulu: Çok partili demokratik rejime geçerek ulusal ekonomi yerine liberal ekonomiyi, tesis edecek , siyasi örgütlenmelere izin verilmesiydi. ABD aynı şeyleri Avrupa daki devletlerede yapmıştı.Oysa Türkiye Savaş kaybetmemişti.

Sonunda Türkiye 1946 da çok partili demokratik sisteme ve 1951 de liberal ekonomiye geçiyor.Karşılıklı olarak ta ileride ulusal ordusunu tam denetim altına alacak olan NATO'ya kabul ediliyor, böylece ön asya da siyasal ve askeri bakımdan değişim süreci başlıyordu.Bu değişimin amacı ise ulusal bağımsızlığın iki ayağı olan ekonomik ve siyasal bağımsızlığın kırılması; Angolo amerikan liberal yönetimiyle uluslar arası ticaret oligarşisis'inin girdabına dalıyordu.

Demokrat parti kendine verilen misyonu omuzlayarak Türkiye sahnesine çıktı. Kuzey Atlantik Antlaşmasına ilişkin protokol 17 Ekim 1951 de Londrada imzalandı.Hükümet daha sağlam olsun diye Koreye 1400 asker gönderdi.Peşinden savunma ve işbirliğine dair antlaşmalar, peşinden Türkiyede üs ve tesisler kuruldu.Peşinden yiyicek ten silaha kadar yardım yapıldı,tüketilebilenler parasız , dayanıklı ve uzun süre kullanılabilenler uzun vadeli kredilerle geldi.

ABD'nin gönderdiği silahlarla savaşın kazanılamayacağını bilmemek saflık olurdu. Bu durumu ABD de bilmekte idi.Genç Türkiye Cumhuriyeti devletinin içine tekrar emperyalist devletler ellerini soktu , 1951 de duraklama devri otomatik men başlamış oldu.

.. Eğitimden uzaklaşılmış..Cumhuriyetin ana direğini teşkil eden Köy Enstitüleri kapatılmış millet okullarda yat ali yat,uyu ali uyu,ayşe top oyna safsataları ile gençlik yetiştirilmiştir...Din eğitimi yobazlara terk edilmiş,din rayından çıkartılmış,halk;üfürükçüye,muskacıya
türbeciliğe,sahte şeyh,şıh gibi yobazların eline terkedilmiştir...Tarih kitapları rayından çıkmış millete Tarihini öğrenmekten uzaklaştırmışlardır.
Çünkü;Türk çocukları,tarihini örgendik ce ve kendi milletini tanıdık ca,Kemalin ordusu dim dik ayakta kaldığı
müttet ce ve kemal'ist kurumlar ve halk yığınları var olduk ca ABD ve AB nin Türkiye'yi çökertmesinin mümkün olmadığını bilmekteydiler.

Bu emperyalist güçler Türkiyenin kalkınmasını tamamen baltalamışlardır...Bu gün satılan kurumlar SSCB katkısı ile Ametrika'nın entirikalarına rağmen yapılmıştır.2002 kasımına kadar yıkıla kalka yürüyen Cumhuriyet bu tarihten sonra AKP eliyle Cumhuriyetin yıkılması düğmesine basılmıştır.

Türk Telekom, Arap'ın.Telsim İngiliz'in.Kuşadası Limanı İsrailli'nin.İzmir Limanı Hong Konglu'nun.. .Araç muayene işi Alman'ın.Başak Sigorta Fransız'ın.Adabank Kuveytli'nin.İETT Garajı Dubaili'nin.Avea Lübnanlı'nın.Petkim? Ermeni'nin. (Kazak'a sattık, dediler. Kazağı bi çıkardık.. Ermeni çıktı)RakıAmerikalı'nın.FinansbankYunanlı'nın...OyakbankHollandalı'nın.Denizbank Belçikalı'nın.Türkiye Finans Kuveytli'nin.TEB Fransız'ın.Cbank İsrailli'nin.MNG Bank Lübnanlı'nın.Alternatif Bank Yunanlı'nın.Dışbank Hollandalı'nın.Şekerbank Kazak'ın.Yapı Kredi'nin yarısı İtalyan'ın.Turkcell'in yarısı Finli'nin Rus'un.Beymen'in yarısı Amerikalı'nın.Enerjisa'nın yarısı Avusturyalı'nı n.Garanti'nin yarısıAmerikalı'nın.Eczacıbaşı İlaç, Çek'in.İzocam, Fransız'ın.TGRT(Fox) Amerikalı'nın.
Demirdöküm Alman'ın.Döktaş Fransız'ın.Süper FM Kanadalı'nın.
Bunların Hepsi TÜRKtü.Sadece 4.5 yıl önce.Nemiz Kaldı…

Tıpkı 1938 Balta Limanı Antlaşması ile Osmanlının iflası demek olan ve Osmanlıyı çökerten plan aynıdır...Osmanlıya anlatılan masalın adı huzur içinde balta limanı antlaşması idi Bu antlaşma balta antlaşma sımı,yoksa liman antlaşma sımı.Bir bakalım. 1938 yılına kadar Osmanlının 5 kuruş borcu yoktu.Bu antlaşmanın baltası Osmanlının üzerine yıldırım gibi inmiştir.bu antlaşmada neler yoktu ki;1-Antlaşmanın geçerlilik süresi sınırsız,bu antlaşmalar bütün Avrupa için geçerli 2-Kapitülasyon lar devam edecek 3-İngiliz tüccarlara tanınan haklar.onların yanında çalışan çocuklara bile tanınacak.4-Her çeşit mal serbest alınıp satılacak.5-.Osmanlıya tanınan Tekel hakları iptal edilecek.6-Yabancılar mal alım ve nakil için vergi vermeyecek.7- İngiliz ler dünyanın neresinde olurlarsa olsun istedikleri malları ülkeye rahat ca sokabilecek. 8- Yerli Tüccarlar %12,Yabancı tüccarlar %5 vergi verecek Bu masalın sonunda Osmanlıya gökten üç elma düştü Bu elmaları yiyen Osmanlı bir daha gözünü açamadı. Sonsuza kadar sürecek bir uykuya daldı.
Hep beraber bu masalın içeriğine bir bakalım;
Osmanlılar uyandıklarında toprakları işgal altındaydı. Masallarla uyutulmuştu. Bu masalları da Osmanlı imparatorluğu yıkılma döneminde sık sık dinlemişti. Yine aynı oyun oynanıyor.Yeşil dolarlı özelleştirme.Nazik başlı Avrupa birliği.Son yılların en çok anlatılan masalı,toplumu da uyutmuyor mu? Şimdiki emperyalist masallar bir başka.Kırmızı başlıklı kız masalları bile değişti..Şimdi değerlerin hangileri geçerli.İnsanları insan,toplumları toplum yapan ve çocukluğunuzdan bu yana yaşadığınız güzelliklerin hangisi şimdi yaşanıyor?Anılarınızı bir yoklayın.Bu emperyalistler;önce uyutur,sonra unutturur ve stratejiyle başarır.Bu antlaşma Osmanlının Avrupa birliğine girme girişimi değilmi? Değilse ne?

Arkadaşlar; bunları bile göremeyen bilgisiz, beceriksiz yöneticiler, iktidarlar Türkiye Cumhuriyetinin yıkılması için yarışa, koyuldular.Türk düşmanları Emperyalist güçler Osmanlıyı da böyle yıkmadı mı?
Osmanlı imparatorluğu,İngiltere'nin baskılarına dayanamayarak imzaladığı Balta limanı Antlaşması ile, Liberal Ekonomi (Serbest Ticaret) uygulamalarına başlayınca, Avusturya Başbakanı "İşte Osmanlı şimdi bitti" demiş;öngörüsü kısa bir süre sonra gerçekleşmiştir
Osmanlıyı yönetenlerden ses çıkmıyor Avrupa ne isterse Osmanlı veriyordu...Misyanör hareketleri ile dini de yozlaştırdılar.Baktılar Osmanlı koyun sürüsü -1855 yıllarına gelindiğinde Özelleşme adı altında satılan yerlerde çalışan bir tek Müslüman Türk bırakmamaya başladılar..
Devleti yönetenlerin, yaptıkları icraatların Osmanlının yaptığından farkı nedir?.

1897 yılına gelindiğin de,İç ve Dış borçla Osmanlıyı kıpırdayamayacak hale getirdiler...Neden...Şundan...Savaş alanlarında bu milleti yüzyıllarca yenemediler. Madem savaşla Türk'leri yenemiyoruz, bizde alavere,dalavere ve Siyasetle Tarih sayfalarından silme metotlarını uygularız dediler ve başardılar.Türkiye'yi yıkmak için aynı senaryoyu oynatmaya başladılar.Emir kulunu da 3 Kasım 2002 seçimlerinde buldular ve düğmeye bastılar.Türk Silahlı Kuvvetleri,Danıştay ve Yargıtay etkisiz hale getirildiğinde Osmanlıya yaptıklarını bize de tam anlamıyla uygulamaya başlayacaklar.Başladılar ama,başaramıyorlar…ÇÜNKÜ;Kemalist güçleri tam etkisiz ve yetkisiz kılamadılar.Etkileştirdikleri an dibe çöküş başlayacaktır
Emperyalist devletler Türkiye'nin iyiliği, esenliği için herhangi bir iyilik istedikleri zaman şunu iyi bilelim ki , bunların amacı Türkleri savaş meydanlarında yenemediği , Anadolu dan çıkartıp atamadığı için, içten çökertme manevraları olarak görülmelidir.Avrupa birliği meselesine gelince; Bu eski hırsızlar, sahibini uyur gezer halde yakalayınca hep aynı evden aynı eşyaları çalar.Buna da güya devleti yönettiğini zannedenler çanak tutar.
Arkadaşlar; Mustafa Kemalin dehası karşısında çaresiz kalan Türk düşmanları bakın ne diyorlar,
24 Temmuz 1923 de Lozan Barış Antlaşması imzalandıktan sonra: Türk Heyetinin salonda bulunmadığı bir sırada karşı devletlerin delegasyonunda yer alan birinin, Türkler bu antlaşma ile hak ettiklerinden fazlasını kazandılar demesi üzeri ne İngiliz heyetinin başında bulunan zat ; Eğitimden , sermayeden, sanattan yoksun , ticaretten anlamayan bir halkın kazandıklarını elinde tutması mümkün değildir. her şeyi başlarındaki önderle sağladılar. Oda sonsuza kadar Türklerin -
Başında kalmayacağına göre kaybettikleriniz için üzülecek bir şey yok cevabını verir.

Bugün olanlara bakın. Bu ülke önder, lider, çıkaramadığından savaşla alınanlar, beceriksiz iktidarlar yüzünden masa başında peşkeş çekilmektedir. Bu ulusu yönetenler tarihten hiç ders almıyor. Uyarılara kulak tıkıyor ve utanmazlı gıda unutmuşlar

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihi sebebleri devlet politikası yapmadığı sürece bundan sonra her günün bitiminde sürpriz önüne dikilecektir.Allah bu Milleti esirgesin

.Ergenekon uydurması T.S.Kuvvetleri ve ayakta kalan Kemalist kurumları ortadan kaldırma girişimidir Uydurma senaryo dur...
BÜTÜN TÜRK DEVLETLERİNDE İKTİDARI ELE GEÇİREN BİLĞİSİZ, BECERİKSİZ, HAİN YÖNETİCİLER YÜZÜNDEN DEVLET OYUNCAK OLUP YIKILMIŞTIR...

HALKIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU ÇÖKÜŞÜ GÖREMEMİŞ BU HAİN YÖNETİCİLERE ÇANAK TUTMUŞLARDIR...

AYDIN İNSANLAR,YÜREĞİNDEN GELEREK DEVLETLERİNİN ÇÖKMEKTE OLDUKLARINI HAYKIRMIŞLAR...MUHATAP BULAMAMIŞLARDIR...

EN ÖNEMLİSİ AYDIN İNSANLAR HAYKIRSALAR DAHİ ELLERİNDE SİLAH YOKTUR...DEVLETLERİMİZİN SİLAHLI GÜÇLERİ DE SEYİRCİ KALMIŞLAR TÜRK DEVLETLERİ TARİK SAYFASINDAN SİLİNMİŞLERDİR...

YANİ DİBE ÇAKILINCA ANCAK LİDERİNİ BULMUŞ BAĞIMSIZLIĞINI MİLYONLARCA CANA,MALA MAAL OLARAK KAZANMIŞLARDIR...NE ACIDIR Kİ MALESEF ORAYA DOĞRU GİDİYORUZ

T.S.KUVVELERİ KENDİNE GELMEZ İSE, NETİCE AYNI OLACAKTIR...

BİLDİĞİM VE İNANDIĞIM ŞEY,BU BÜYÜK MİLLET,DEVLETİ DİBE ÇAKILINCA AKLI,BAŞINA GELECEK VE ASLA HİÇ BİR DEVLETİN VE MİLLETİN KÖLESİ VE UŞAĞI OLMAYACAKLARDIR...MİLYONLARCA CANA VE MALA MAAL OLSADA...

4000 BİN YILDIR TÜRK MİLLETİNİN KADERİ HEP BÖYLE OLMUŞTUR...YIKILIP KURULMUŞ...KURUCUSU ÖLDÜKTEN SONRA ZAMAN İÇİNDE BÜTÜN ACILAR UNUTULMUŞ BU MİLLET AYNI KADERİ MALESEF PAYLAŞMAK ZORUNDA KALMIŞTIR...
BRE HAİN.!!!

Bre hain gel sabrını taşırma..Sabrının sınırı var bu Milletin..Yeter boynumuzda boza pişirme…
Bir şanlı tarihi var bu Milletin…

Sen cahilsin al tarihi bir okut…Sabrını taşırda gör sen o vakit….Binlerce gazi var binlerce şehit…Sabrının sınırı var bu Milletin…

Bir avuç haine pabuç bırakmaz… Göğsüne hançer vur kan bile çıkmaz… Bin kere ölürde vatanı satmaz…
Sabrının sınırı var bu Milletin…

Edirne'den Ardahan'a koşarlar… Onur için karlı Dağlar aşarlar… Ulus bayrak vatan için yaşarlar…
Bir şanlı tarihi var bu Milletin…

Biliyorlar kim taktı O tasmayı… Onlardan öğrendin çocuk kesmeyi… Türk istemez kanla tarih yazmayı…
Sabrının sınırı var bu Milletin…


Devletin varlığını devam ettirmek, bağımsız ve özgür yaşamak uğruna, mücadeleye hazır olmayan, bu kuvvet ve kudreti kendinde bulamayan bir millet, sonsuza kadar yeryüzünde kalamaz. Doğa ve Dünya düzeni korkak ve yüreksiz toplumları hiç af etmemiştir.
Çare çok geç kalarak, daha büyük acı ve bedel ödememek için millete, zamanı geldiğinde bir yiğidin türküsünü söylemek düşer. o zaman, bu zamandır.

VATAN İŞGALE UGRADIĞINDA BU MİLLET YATTIĞI YERDEN DOĞRULACAK VE BU İÇ VE DIŞ HAİNLER GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLERDİR.

BU MİLLETE BİR DAHA BEDEL ÖDETTİRMEMEK İÇİN; SİZ AYDIN KADIN VE ERKEKLERİMİZİ GÖREVE DAVET EDİYORUM.
HEPİNİZE SAYĞILAR SUNARIM…


RECEP AY/İNŞ.MÜH-13/01/2008
 
Geri
Top