Korkma, sönmez bu tan yerlerinde yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim ulusumun yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim ulusumundur ancak, Çatma, yulun olayım, yüzünü ey baylan ay(ça) ! Batur soyuma bir (kez) gül! Ne bu kızgınlık, bu (ne)öfke? Yaramaz sonra senin için dökülen kanlarımız Kazanımıdır, Tanrıya tapan, ulusumun özgürlük!
TÜRKÇE İSTİKLAL MARŞI
Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
Prof. Dr. Övgün Ahmet ERCAN
BAĞIMSIZLIK ÇIĞIRISI
Korkma, sönmez bu tan yerlerinde yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim ulusumun yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim ulusumundur ancak,
Çatma, yulun olayım, yüzünü ey baylan ay(ça) !
Batur soyuma bir (kez) gül! Ne bu kızgınlık, bu (ne)öfke?
Yaramaz sonra senin için dökülen kanlarımız
Kazanımıdır, Tanrıya tapan, ulusumun özgürlük!
Ben geçmişten beridir özgür yaşadım, özgür yaşarım.
Kaysa çılgın bana ildirme (zincir) vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, engelleri çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım
Batının çevrenlerine sarmışsa çelik örgülü duvar,
Benim inanç dolu göğsüm gibi sınırlarım var.
Ulusum, korkma! Nasıl böyle bir inancı boğar,
Uygarlık! dediğin tek dişi kalmış yırtıcı?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Kalkan et gövdeni, dursun bu utanmazca akın.
Doğacaktır sana söz verdiği günler Tanrı’nın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce beleneksiz(kefensiz) yatanı
Sen süyek(şehit) oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, eygeyi(dünyayı) alsan da bu uçmak yurdunu.
Kim bu uçmak yurdun uğruna olmaz ki yulu?
Süyekler(şüheda) fışkıracak toprağı sıksan, süyekler!
Beni, sevdiğimi, bütün varımı alsın da Tanrı
Etmesin tek yurdumdan beni asla ayrı
Tinimin senden, Tanrım, şudur ancak isteği
Değmesin gömütümün göğsüne (o) pis eli
Bu kutsal çağrılar ki inancın kökleşmişliğinin tanıkları
Ölümsüz yurdumun üstünde benim inlemeli
O durumda Tanrı sevgisine dalarak bin kez eğilir –varsa-taşım,
Bütün yaralarımdan, yakarışlar, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır tinim(ruhum) gibi yerden arınık ölüm;
Sonra, yükselerek göğün tepesine değer belki başım.
Dalgalan sende tan yerleri gibi ey ünlü ay!
Yarasın artık tüm senin için dökülen kanlarımız
Sonsuza dek sana yok, soyuma yok ortadan kalkmak
Kazanımıdır, özgür yaşamış, bayrağımın özgürlük,
Kazanımdır, Tanrıya tapan, ulusumun bağımsızlık !
MEHMET AKİF ERSOY
TÜRK İSTİKLAL MARŞININ YAZIMINDA MEHMET AKİF ERSOYUN KULLANDIĞI ARAPÇA SÖZLERİN TÜRKÇE KARŞILIKLARI
afak: çevrenler
şafak: tanyeri
hür: özgür
millet: ulus
hak: Tanrı
hakkı: edinimi, edin, kazantı, üleş, kazanım
hilal: ay, ayça
şanlı: ünlü
arş: gök
istiklal: bağımsızlık, kurtuluş
hürriyet: özgürlük
ebediyen: süregen, sonsuza dek
izmihlal: yok olma, dağılma, göçme
zaman: uçur
marş: ezgi
kurban: adak
çevre: yüz
ey: ulan
nazlı: baylan
kahraman: alp
ırk: soy
şiddet: yeğin, azış, kıykım
celal: büyüklük, ululuk, kızgınlık
helal: doğru, doğruç, uygun, turfa, yararlı
ezel: geçmiş
zincir: bağgen
bend: büvet
zırh: savaş giysisi
na’ş: salaca ölü içinde
serhaddim: sınır
iman: inanç
medeniyet: uygarlık
canavar: yırtıcı
siper: kalkan
hayasızca: utanmadan
va’dettiği: söz verdiği
kefen: ölü giysisi
şehit: ülkün
dünya: yalçuk
cennet: uçmak, asman
vatan: yurt
şuheda: şehitler, ülkünler
can: dirlik, öz, kişi
canan: sevgili
hüda: Tanrı
cüda: ayrı
ruh: tin
ilahi: oğan
emel: amaç
namahrem: sakınçlı
ezan: çağrı
din: öke, inanç
şahadet: ülkün
temel: taban
ebedi: bengi, ölümsüz, sonsuz
vecd: dalgınlık
secde: eğilmek
ceriha: yara
ruhi mücerred: arı tin
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim ulusumun yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim ulusumundur ancak,
Çatma, yulun olayım, yüzünü ey baylan ay(ça) !
Batur soyuma bir (kez) gül! Ne bu kızgınlık, bu (ne)öfke?
Yaramaz sonra senin için dökülen kanlarımız
Kazanımıdır, Tanrıya tapan, ulusumun özgürlük!
Ben geçmişten beridir özgür yaşadım, özgür yaşarım.
Kaysa çılgın bana ildirme (zincir) vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, engelleri çiğner, aşarım
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım
Batının çevrenlerine sarmışsa çelik örgülü duvar,
Benim inanç dolu göğsüm gibi sınırlarım var.
Ulusum, korkma! Nasıl böyle bir inancı boğar,
Uygarlık! dediğin tek dişi kalmış yırtıcı?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Kalkan et gövdeni, dursun bu utanmazca akın.
Doğacaktır sana söz verdiği günler Tanrı’nın
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce beleneksiz(kefensiz) yatanı
Sen süyek(şehit) oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, eygeyi(dünyayı) alsan da bu uçmak yurdunu.
Kim bu uçmak yurdun uğruna olmaz ki yulu?
Süyekler(şüheda) fışkıracak toprağı sıksan, süyekler!
Beni, sevdiğimi, bütün varımı alsın da Tanrı
Etmesin tek yurdumdan beni asla ayrı
Tinimin senden, Tanrım, şudur ancak isteği
Değmesin gömütümün göğsüne (o) pis eli
Bu kutsal çağrılar ki inancın kökleşmişliğinin tanıkları
Ölümsüz yurdumun üstünde benim inlemeli
O durumda Tanrı sevgisine dalarak bin kez eğilir –varsa-taşım,
Bütün yaralarımdan, yakarışlar, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır tinim(ruhum) gibi yerden arınık ölüm;
Sonra, yükselerek göğün tepesine değer belki başım.
Dalgalan sende tan yerleri gibi ey ünlü ay!
Yarasın artık tüm senin için dökülen kanlarımız
Sonsuza dek sana yok, soyuma yok ortadan kalkmak
Kazanımıdır, özgür yaşamış, bayrağımın özgürlük,
Kazanımdır, Tanrıya tapan, ulusumun bağımsızlık !
MEHMET AKİF ERSOY
TÜRK İSTİKLAL MARŞININ YAZIMINDA MEHMET AKİF ERSOYUN KULLANDIĞI ARAPÇA SÖZLERİN TÜRKÇE KARŞILIKLARI
afak: çevrenler
şafak: tanyeri
hür: özgür
millet: ulus
hak: Tanrı
hakkı: edinimi, edin, kazantı, üleş, kazanım
hilal: ay, ayça
şanlı: ünlü
arş: gök
istiklal: bağımsızlık, kurtuluş
hürriyet: özgürlük
ebediyen: süregen, sonsuza dek
izmihlal: yok olma, dağılma, göçme
zaman: uçur
marş: ezgi
kurban: adak
çevre: yüz
ey: ulan
nazlı: baylan
kahraman: alp
ırk: soy
şiddet: yeğin, azış, kıykım
celal: büyüklük, ululuk, kızgınlık
helal: doğru, doğruç, uygun, turfa, yararlı
ezel: geçmiş
zincir: bağgen
bend: büvet
zırh: savaş giysisi
na’ş: salaca ölü içinde
serhaddim: sınır
iman: inanç
medeniyet: uygarlık
canavar: yırtıcı
siper: kalkan
hayasızca: utanmadan
va’dettiği: söz verdiği
kefen: ölü giysisi
şehit: ülkün
dünya: yalçuk
cennet: uçmak, asman
vatan: yurt
şuheda: şehitler, ülkünler
can: dirlik, öz, kişi
canan: sevgili
hüda: Tanrı
cüda: ayrı
ruh: tin
ilahi: oğan
emel: amaç
namahrem: sakınçlı
ezan: çağrı
din: öke, inanç
şahadet: ülkün
temel: taban
ebedi: bengi, ölümsüz, sonsuz
vecd: dalgınlık
secde: eğilmek
ceriha: yara
ruhi mücerred: arı tin