Türkçemizin önemi Nedir

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Şarkıcı Kıraç’ın açtığı Türk dilinin önemi konusunda, 15 yıl emek vermiş ve 44 bin 600 kelime ve 130 bine yakın anlamdan oluşan, ülkemizin en büyük iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırlamış bir kişi olarak fikrimi söyleme hakkım olduğunu düşünerek, bu satırları yazıyorum​

EBRU ÖZTÜRK

İki farklı noktadan dilimiz bozuluyor. Ben de konunun diğer yüzünü göstermeye çalışacağım.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkçeden başka, Fransızca, İngilizce, Arapça, Bulgarca ve biraz Almanca konuşabildiğini hepimiz biliyoruz. Hem de savaş sırasında yabancı romanları okuyabilecek, Fransa’da Picardie Manevralarını izleyebilecek, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini kontrol edebilecek, Bulgaristan’da ülkesini ataşe olarak temsil edebilecek kadar... Tüm bu bilgilere karşın, milletin en önemli varlığının vatan ve dil olduğunu düşünerek; ilk kurduğu kurumlar Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu olmuş ve “Yüksek istikbalini bilen Türk milleti de, yabancı dillerin buyruğu altından kurtulmalıdır” sözü kurumun girişine yazılmıştır.
EN ESKİ DİL
Osmanlı devleti yönetiminde, üç kıtaya yayılmamıza karşın, herkes kendi dilini konuşmaktaydı. Bugün insan hakları diyen, senelerce sömürge ülkelerini yönetmiş emperyalist ülkeler ise, ilk önce o ülkelerde kendi dillerini halka öğretmişlerdi. Cezayir’e gidince Fransızca, Rodos’a gidince İngilizce konuşulduğunu, oysa senelerce o ülkelere Türklerin hakim olduğunu ama Türkçeyi bilmediklerini de biliriz...
Ülkemizde bulunan yabancı şirketlerin, yönetim kadrosunda görev yapan yabancı uyruklu kişiler, toplantılarını hep kendi dilleriyle yaparlar. Biz ise başka ülkede yatırım yapsak bile, bulunduğumuz ülkenin dili ile konuşuruz. Çünkü yabancılar gerçekten dillerine sahip çıkmaktalar. İlk yaşamın başlangıcı olarak düşünülen batan ada yani Mu Adası ile ilgili araştırmalar, Atatürk’ün yaşadığı dönemde gerçekleştirilirken, önderimiz J. Churchward’ın yaptığı araştırmalar birçok yazının eski Türkçe ile benzettiğini göstermektedir. Aslında en eski dildir; Türkçe. Bunu bile çoğumuz bilmiyoruz...
BEĞENDİLER ‘AMA’
Peki bugün Türk Dil Kurumu nasıl çalışıyor? 2003 yılında ülkemizde bir ilki gerçekleştirmek için yola çıkmaya karar vermiştim ve ilk akademik iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırlamıştım. Bu çalışmayı Anadolu Üniversitesine taşıdım. Öğrencilerin anlamadığı/bilmediği/unuttuğu kelimelere, internetten herhangi bir bilgi yerine, doğru ve akademik bir veriye ulaşması ilk hedefimdi. Bu çalışmayı 2013 Mayıs’ında Anadolu Üniversitesi rektör yardımcısı ve açık öğretim dekanı ile görüştüm. Beğendiler ama “31 yıl sonra ilk kez tüm kitaplar değişecek” dediler. Çok kötü olmuştum, gözümde yaşlar donarak rektörlükten ayrıldım. 16 bin 800 kelime ve 48 bin tanıma akın veriden oluşan, 2003’den bugüne hazırladığım çalışma ‘ama’ sözcüğü kullanılarak, kenara kaldırılmıştı.
KAPSAMLI ÇALIŞMA
Doğru ve gerekli bir çalışma yaptığımı düşünerek, ikinci çalışmaya başladım ve 2019 başında tamamladığım çalışma ile 44 bin 600 kelime ve 130 bine yakın kelime anlamından oluşan çok geniş bir sözlük hazırladım. Bu çalışmalar devam ederken, birçok resmi kurum ile görüşmeler yaptım. Sözlüğün yüzde 70’ i akademisyenlerin tanımı, bulamadığım kelimeler için önce Türk Dil Kurumu sözlüğüne, orada da bulamadıklarım için siyasal tanımlarda tbmm.gov.tr, hukuk için tbb.org, muhasebe için muhasebeturk.org gibi sitelerden destek alarak bu çalışmamı tamamladım.
Bu konuda karşılaştığım en ilginç konu ise Türk Dil Kurumu Bilim Kurulu üyesi ve yayın yönetmeni Mehmet Ölmez ile Yıldız Teknik Üniversitesi’nde yaptığım görüşme idi. Kendisine “Bazı kelimelerin anlamları henüz TDK’da tanımlanmamış, birçoğu Türkçemize yeni giren kelimeler. ‘Printer, scanner, mail’ gibi ağız alışkanlığı kazanmadan sizinle beraber bir çalışma yapabilir miyiz?” Sayın Ölmez şöyle dedi: “Zaten benim bugün Türk Dil Kurumu’nda son günüm. Benimle çalışma yapamazsınız ama, bir kelime iki yıl kullanılmadan, yani o kelimeye gereksinim olduğu düşünülmeden, Türkçe bir kelime karşılığı verilmez.” Bu konuşma bana çok ilginç gelmişti. Ondan sonra ‘printer, taksi’ gibi yabancı kelimeler alışkanlık haline geliyor ve kullanıyoruz. Bu da Türkçemizin her geçen gün bozulmasına neden oluyor. Aynı yabancı dille eğitim verilip, Türkçemizin unutulmasında olduğu gibi...
DİLİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ
Yaptığım çalışmayı, senelerce TRT’de öğrencilere ders vermiş eğitimci Cihad Şener ile görüştüm ve sözlüğüm ile ilgili kendisine bilgi verdim. Tek söylediği cümle şu oldu “Harika bir çalışma yapmışsın kızım. Ama yanlış ülkede” deyince, anlayamadım hocam dedim. “Eğer sen bu çalışmayı Danimarka’da yapsaydın, hükümet senin senelerini harcaman ve ülkesinin dilini genişlemesi için seni ödüllendirir, hatta bir daha çalışmana bile gerek kalmazdı. Ama sen bu meşakkatli ve güzel çalışmayı yanlış ülkede yapmışsın” demişti. Aslında çok haklıydı. Geçen yıllar ve devlet kurumları ile görüşmelerim, hep Cihad Beyi haklı çıkarıyordu.
Bence hem millet olarak kendi dilimizi ülkemizde ve yurt dışında kullanmayı bilmeli, hem de Türk Dil Kurumu, yeni bir kelime gelir gelmez, bunun Türkçe karşılığını hemen vermeli. Önce devlet, sonra Türk Dil Kurumu, daha sonra bizler dilimize sahip çıkmalıyız. Biz çocuklarımıza nirengi noktasını öğretmediğimiz için pik noktasını, güdüleme kelimesinin yerine motivasyona, eşleme kelimesinin yerine senkronizasyona yönlendiriyoruz. Bunlar da yetmez gibi, gençlerin kullandığı ‘ka oldum, ay ben şok, trol çağı, kanka’, gibi kelimelerin yanısıra; kardeşim yerine ‘karşim’ kızlar için ‘ablan star bebeğim’, erkekler için ‘adam king’ gibi kelimelerle, Türkçemizi kirletmemeliyiz. 15 yıl boyunca Türkçemize binlerce kelime katmaya destek vermiş ve ilk akademik iktisadi ve idari bilimler sözlüğünü hazırlamış kişi olarak, halkımızı Türkçemize davet ediyor ve bu konuya parmak basmaktan mutluluk duyuyorum
 

yesim434

Hırçın Karadeniz Kızı Biricik Yeşim
AdminE
Bu Ayın Lideri

Dil, düşünmenin aracıdır. Düşünemeyen insanların fikir üretme gibi bir şansları yoktur. Dil ile düşünme arasındaki bu sıkı bağ, milli hissin oluşmasında da etkilidir. Milli bir his, ancak, o milletin dili ile oluşturulabilir. Şöyle diyelim, İngilizce konuşup, fikirler ortaya koyarak bir Fransız milliyetçiliğinden söz edebilir misiniz? Tabi ki, bu gülünç bir durum olur. Demek ki, dil, bir milletin milli duygularının oluşmasında, bu duyguların geniş kitlelere yayılmasında birinci derecede önemlidir. Her millet, ancak, kendine özgü bir dil ile milli hislerini kuvvetlendirip yayabilir. Bu gerçeği gören büyük önderimiz ATATÜRK, Türk Dili'ne son derece önem vermiş, birçok yabancı kelimenin Türkçe karşılığını aramış, Türkçe'ye hak ettiği değeri göstermiştir. Bugün, matematikte kullandığımız birçok terim ATATÜRK'ün bizzat kendisinin ortaya koyduğu Türkçe kelimelerdir (örneğin; artı, açı, üçgen). Bu konuda ATATÜRK ve ona destek verenlerin yaptıkları tüm çalışmalar, hep bir düşüncenin ürünüdür: Milli bilinci canlandırmak. Milli bilinç, her şeyden önce, dilin ayakta durması, gelişmesi, yabancı kelimelerden arındırılması ile mümkün olabilir. Tabi ki böyle bir milli bilinç sahibi olunabilmesi için de, ortada, bir milletin bulunması gerekir. Atatürkçülükte, milletin tanımında dahi "dil birliği" esastır. Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların oluşturduğu siyasi ve toplumsal bir heyettir. Bu sebeple, tüm Atatürkçülerin Türkçe'ye önem vermeleri, bu konuya duyarlı olmaları gerekmektedir. Tarih bize göstermiştir ki, milli kültürünü kaybeden milletler, daima "güçlü milli duygu"lara sahip olan milletlerin egemenliğine girmişlerdir. Başlangıçta da belirttiğimiz gibi, madem ki dil, milli kültürün ve milli kültür de bağımsızlığın temeli, öyleyse, bize düşen görev, Türkçe'ye gereken önemi vermek; Türkçe konuşmaktan, Türkçe yazmaktan gurur duymaktır. Atatürk dili, milli kurumların en başta geleni sayıyor, milli duygu, düşünce ve yönelişin, milli benlik ve şuurun milli dile bağlı olduğu üzerinde önemle duruyor, uzun vadeli düşünülürse, milli bağımsızlığın, ancak, Türk dili varoldukça, dil bağımsız oldukça mümkün olacağı temelinden yürüyordu. Nasıl olabilir de, Batılılaşmak uğruna güzel Türkçe'den vazgeçilebilir. Böyle bir Batılılaşmayı ne Mustafa Kemal ATATÜRK kabul ederdi, ne de günümüzde herhangi bir Türk vatanseveri kabul edebilir. Türkiye, eğer ki, AB ya da benzeri birtakım örgütlerin içerisinde yer alacaksa, böyle bir durum ancak, Türk Milli Kültürü 'nün tam anlamıyla korunacağı bir ortamda gerçekleşmelidir.​


Alinti
 

OBir

MEB
Özel üye
Bu konunun olmasına sevindim @yesim434 sizin açtığınız Matematik Nedir? Neden Önemlidir? Matematiğinin Hayatımızdaki Yeri ve Önemi konusuna yakın zamanda "Türkçe neden önemlidir başlıklı bir yazı kaleme almam lazım." ifadesini yazmıştım ki zaten varmış. :)

Konuya ek olması babında bir alıntı da ben ekleyeyim.


Neden Türkçe ?​

Türkçe öğrenimi, geçmiş yıllardan günümüze kadar uzanan zaman diliminde her dönem yoğun ilgi görmüştür. Öğrenme amacının pek çok nedeni vardır. Dünyanın en güçlü dilleri sıralamasında 18. sırada yer alan Türkçe, her yaş grubunun rahatlıkla öğrenebileceği bir dildir. Kimi zaman okullarda kimi zaman farklı eğitim kurumlarında öğrenilmeye çalışılan Türkçe, son zamanlarda online platformlarda da öğrenilmeye açık bir hale gelmiştir.

Dil, bir milletin var olmasında rolü bulunan en önemli faktörlerin başında yer alır. Bir medeniyete ait olmanın en kolay yolu o medeniyetin dilini öğrenmekten geçer. Dünyanın varoluşundan bu yana oldukça eski bir dil olan Türkçe günümüze neredeyse hiç değişikliğe uğramadan gelmiştir. Ortalama olarak 4500 yıldır var olan Türkçe, bugün yaklaşık 300 milyon kişi tarafından konuşulur. 50’den fazla şivesi bulunan bu dil aynı zamanda dünya üzerinde en çok konuşulan 7 dilden biridir.

Türkçe, yazıldığı gibi okunan bir dildir. Bu açıdan öğrenime süreci daha kolay ve zevkli ilerler. Çok fazla şive bulunsa da genel anlamda dile hakim olmak oldukça kolaydır.

Dilimizi Doğru Kullanmanın Önemi​

İnsanlar birbirleriyle olan iletişimlerini dil ile sağlamaktadır. Bu iletişimin istenen biçimde olması ve istenilenin doğru şekilde anlatılması için dilin doğru kullanımı kesinlikle çok önemlidir. Her insan kendi kullandığı dille kendini ifade eder. Yanlış kullanım bu ifade noktasında yanlış anlaşılmalara neden olabilir. Eğer siz kendinizi doğru ifade edemezseniz; karşınızdaki kişinin sizi doğru bir şekilde anlamasını bekleyemezsiniz.
 

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör
iste bu ya güzel türkcemizin CV si varken
bu link cok online olmus hemen save etmeme gerek :-)) gördügünüz gibi spontan bir yazi oldu :-))
 

Top