Ülkemizde denizden yararlanma, Türkiye denizleri hakkında genel bilgiler, Türkiye'de denizlerden nasıl yararlanılır?
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili 8.333 km. kıyı uzunluğuna sahip bir ülkedir. Bununla birlikte son yıllarda kıyılarda meydana gelen doğal ve beşeri faaliyetler nedeni ile kıyı uzunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekmektir. Kuzeyinde 5 ülke ile birlikte kıyılarını paylaştığı Karadeniz, güneyinde, çağlar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapmış Akdeniz, batısında ise Yunanistan ile paylaştığı Ege Denizi bulunmaktadır. Bunun yanında kuzey batısında, tamamen kendine ait bir iç deniz olarak Marmara Denizi bulunmaktadır. Türkiye’nin Karadeniz kıyı uzunluğu 1,695 km., Akdeniz kıyı uzunluğu 1,577 km. ve Marmara Denizi ve boğazların kıyı uzunluğu 1,189 km. iken, girintili-çıkıntılı kıyıları nedeni ile Ege Denizindeki kıyı uzunluğu 2,805 km.dir. Bunun yanında daha çok Marmara ve Ege Denizi’nde toplanmış adalarının kıyı uzunluğu ise, 1,067 km.'dir.
Denizlerimizin oşinografik özellikerine bakıldığında ise Karadeniz %o18 ile en az tuzluluk seviyesine sahip denizimizdir. Karadeniz kıyı şeridi, Kuvaterner’de meydana gelen çökmeler neticesinde bugünkü görünümünü almıştır. Kıyıya paralel uzanan dağlar (Kuzey Anadolu Dağları) nedeni ile Karadeniz kıyıları, boyuna ve fa- lezli kıyılar özelliğine sahiptir. Buna bağlı olarak şelf sahası da fazla değildir. Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin Karadeniz’e ulaştığı yerlerde (Çarşamba, Bafra) başlıca iki delta ovası bulunmaktadır. Bunun yanında Sakarya nehrinin Karadeniz’e ulaştığı kesimde, denizaltı topoğrafyası ve kıyı akıntılarına bağlı olarak tipik delta oluşumu yerine uzun kumsalları ile bir birikim alanı oluşmuştur. Karadeniz’de derinlere doğru gidildikçe artan Hidrojen Sülfür nedeni ile bu kesimlerde canlı hayatı yok denecek kadar azdır. Fiziksel özellikleri yanında Karadeniz özellikle balıkçılık açı* sından zengin bir potansiyele sahiptir.
Akdeniz ise %o39 oranındaki yüksek tuzluluk seviyesi ve kendine has iklim özellikleri ile Anadolu yarım adasının güney kıyıları boyunca uzanmaktadır. Burada da dağlar (Toros Dağları) genel olarak kıyıya paralel uzanmakla birlikte Karadeniz kıyılarındaki kadar yakın değildir. Bununla birlikte benzer oluşum koşullarına bağlı olarak dik yapılı, falezli kıyılara sahip Akdeniz’de kıyı tipi, Karadeniz’de olduğu gibi ’boyuna kıyı tipi’dir. Antalya ve İskenderun körfezleri ile Çukurova, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında dikkat çeken önemli diğer kıyı şekilleridir.
Anadolu yarımadasının batı ucunda yer alan ve son buzul çağının bitimi ile eriyen buzulların deniz seviyesini yükseltmeleri sonucunda, bir çok çukur alanı sular altında kalan Ege Denizi kıyıları, kıyılanmız içersinde en uzun kıyı çizgisine sahip denizimizdir. Kıyıya dik uzanan dağlar nedeni ile, enine yapılı kıyı özelliğine bağlı ola- ) rak, sayısız koy ve körfezlere sahip Ege * Denizi kıyıları, uygun iklim koşullarının da j varlığı nedeni ile tarihte birçok medeniye- | te ev sahipliği yapmıştır. %<>37 oranındaki ı tuzluluk seviyesi ile Akdeniz’den sonra en | tuzlu denizimizdir. Ege Denizi, balıkçılık ve diğer deniz ürünleri açısından son derece j zengin potansiyele sahiptir.
Marmara Denizi ise Trakya topraklan ile Anadolu yarımadası arasında, yaklaşık 11.500 km2 alana sahip bir iç denizimizdir.
%o 22 tuzluluk oranı ile orta seviyede bir tuzluluğa sahiptir. Marmara Denizini Ege Denizine bağlayan Çanakkale Boğazı ve Karadeniz’e bağlayan İstanbul Boğazı, deniz ulaşımı açısından dünyanın en önemli ve en yoğun trafiğe sahip su yolları arasındadırlar. Türk Boğazları ya da Türk Boğaz! lar Bölgesi (TBB), çevresinde 20 milyona! yakın insanın yaşadığı, dünyanın önemli su yollarından birisidir. Özellikle petrol ürünlerinin taşınmasında ana yollardan biri olarak Akdeniz ve Karadeniz arasında bir “köprü” görevi gören TBB, yılda 50 bini geçen gemi trafiği ile yoğurt bir deniz trafiğine sahne olmaktadır. İstanbul Boğazı’ndan son 16 yılda (1995 2011) geçen ortalama gemi sayısı 50,431/yıl iken Çanakkale Boğazı’nda bu sayı 43,559/yıl olmuştur. Türk Boğazlar Bölgesi’ni coğrafi özellikleri açısından değerlendirdiğimizde, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişinden, Çanakkale Boğazı Ege Denizi çıkışına kadar olan mesafenin yaklaşık 361 km. olduğu görülür. Bununla birlikte ayrı ayrı değerlendirildiğinde İstanbul Boğazı 31 km., Marmara Denizi deniz ulaşım alanı 275 km. ve Çanakkale Boğazı ise 55 km. uzunluklara sahiptirler.
Bununla birlikte Türk Boğazlar Bölgesi ve özellikle İstanbul ve Çanakkale Boğazlan bir yandan tarihi, kültürel ve sosyal açıdan önemli özelliklere sahipken, diğer yandan çevresel ve denizel bioçeşitlilik açısından i da önemli alanlardır. Biyolojik çeşitlilik ve çevresel süreçler açısından bakıldığında [ Türk Boğazlar Bölgesi, Akdeniz ve Karadeniz gibi oşinografik açıdan iki farklı de- arasında alt ve üst akıntılar vasıtası ile geçiş sağlayan bir su yolu olarak, bir yandan farklı türlere ev sahipliği yaparken, diğer taraftan kendi içersinde de hassas bir ekosisteme sahiptir. Marmara Denizi deniz ürünleri açısından da son derece zengin bir potansiyele sahip olmakla birlikte diğer denizlerimizde olduğu gibi, kirlilik ve aşırı avlanma nedeni ile bu potansiyelden gerektiği gibi yararlanılamamaktadır.
Çağlar boyunca Anadolu kıyıları, eski medeniyetler için uygun yerleşim mekanları olmuş, birçok liman kentleri kurulmuş, gelişen ticaret yolları nedeni ile bu kentler zenginleşmiş ve başka kıtalar ile iletişim köprüsü olmuştur. Bugün başta İstanbul, İzmir ve Mersin limanları olmak üzere Anadolu kıyılarında kurulu olan birçok liman, Türkiye’nin denizyolu ile dışa açılan kapılarını oluşturmaktadır. Ancak büyük potansiyellerine rağmen, denizlerimizden potansiyelleri ölçüsünde yararlandığımızı söylemek mümkün değildir.
Denizlerden Yararlanma
Denizlerden yararlanma açısından ortaya çıkan başlıca yararlanma türleri şöyledir;
1 .Ulaşım amaçlı yararlanma,
2. Turizm amaçlı yararlanma,
3. Besin kaynağı olarak yararlanma,
4. Doğal kaynaklar açısından yararlanma. Türkiye denizleri tüm bu yararlanma türleri için önemli potansiyellere sahiptir. Bulunduğu coğrafi konum nedeni ile 3 kıtanın birleşme noktasında yer alan Türkiye’de, ulaşım açısından denizler, büyük bir öneme sahip olmuştur. Uluslararası suyolu olarak önemli bir deniz trafiğine sahip olan Türkiye, iç ulaşımında denizlerini gerektiği gibi kullanamamaktadır.
Denizlerden yararlanma açısından deniz ve kıyı turizmi, potansiyeli en çok değerlendirilen türdür. Özellikle Ege ve Akdeniz kıyıları, yerli ve yabancı turistler açısından çok önemli bir cazibe merkezidir. Turizm gelirlerinin büyük bir bölümünü sağlayan deniz turizmi, aynı zamanda kıyı bölgelerinde aşırı yapılaşmanın nedeni olarak potansiyel çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Sürdürülebilir turizm açısından kıyı ve denizlerin korunarak kullanımı gerekmektedir.
Türkiye denizleri, başta balıkçılık olmak üzere diğer besin kaynakları açısından da büyük bir potansiyele sahiptir. Ticari balık türleri olan hamsi, kefal, istavrit, barbunya, sardalye, uskumru, palamut, lüfer, kalkan ve çipuranın avcılığı yapılmakla birlikte, aşırı ve kaçak avlanma nedeni ile bu türlerin popülasyonlarında azalmalar görülmüştür. Balık çiftlikleri ise denizlerimiz için yeni bir çevre sorunu kaynağıdır.
Madenler ve diğer doğal kaynaklar açısından denizlerimizden yararlanma konusunda ileri seviyede olduğumuz söylenemez.
Discovery Chanel Ansiklopedik atlas'tan
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili 8.333 km. kıyı uzunluğuna sahip bir ülkedir. Bununla birlikte son yıllarda kıyılarda meydana gelen doğal ve beşeri faaliyetler nedeni ile kıyı uzunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekmektir. Kuzeyinde 5 ülke ile birlikte kıyılarını paylaştığı Karadeniz, güneyinde, çağlar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapmış Akdeniz, batısında ise Yunanistan ile paylaştığı Ege Denizi bulunmaktadır. Bunun yanında kuzey batısında, tamamen kendine ait bir iç deniz olarak Marmara Denizi bulunmaktadır. Türkiye’nin Karadeniz kıyı uzunluğu 1,695 km., Akdeniz kıyı uzunluğu 1,577 km. ve Marmara Denizi ve boğazların kıyı uzunluğu 1,189 km. iken, girintili-çıkıntılı kıyıları nedeni ile Ege Denizindeki kıyı uzunluğu 2,805 km.dir. Bunun yanında daha çok Marmara ve Ege Denizi’nde toplanmış adalarının kıyı uzunluğu ise, 1,067 km.'dir.
Denizlerimizin oşinografik özellikerine bakıldığında ise Karadeniz %o18 ile en az tuzluluk seviyesine sahip denizimizdir. Karadeniz kıyı şeridi, Kuvaterner’de meydana gelen çökmeler neticesinde bugünkü görünümünü almıştır. Kıyıya paralel uzanan dağlar (Kuzey Anadolu Dağları) nedeni ile Karadeniz kıyıları, boyuna ve fa- lezli kıyılar özelliğine sahiptir. Buna bağlı olarak şelf sahası da fazla değildir. Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin Karadeniz’e ulaştığı yerlerde (Çarşamba, Bafra) başlıca iki delta ovası bulunmaktadır. Bunun yanında Sakarya nehrinin Karadeniz’e ulaştığı kesimde, denizaltı topoğrafyası ve kıyı akıntılarına bağlı olarak tipik delta oluşumu yerine uzun kumsalları ile bir birikim alanı oluşmuştur. Karadeniz’de derinlere doğru gidildikçe artan Hidrojen Sülfür nedeni ile bu kesimlerde canlı hayatı yok denecek kadar azdır. Fiziksel özellikleri yanında Karadeniz özellikle balıkçılık açı* sından zengin bir potansiyele sahiptir.
Akdeniz ise %o39 oranındaki yüksek tuzluluk seviyesi ve kendine has iklim özellikleri ile Anadolu yarım adasının güney kıyıları boyunca uzanmaktadır. Burada da dağlar (Toros Dağları) genel olarak kıyıya paralel uzanmakla birlikte Karadeniz kıyılarındaki kadar yakın değildir. Bununla birlikte benzer oluşum koşullarına bağlı olarak dik yapılı, falezli kıyılara sahip Akdeniz’de kıyı tipi, Karadeniz’de olduğu gibi ’boyuna kıyı tipi’dir. Antalya ve İskenderun körfezleri ile Çukurova, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında dikkat çeken önemli diğer kıyı şekilleridir.
Anadolu yarımadasının batı ucunda yer alan ve son buzul çağının bitimi ile eriyen buzulların deniz seviyesini yükseltmeleri sonucunda, bir çok çukur alanı sular altında kalan Ege Denizi kıyıları, kıyılanmız içersinde en uzun kıyı çizgisine sahip denizimizdir. Kıyıya dik uzanan dağlar nedeni ile, enine yapılı kıyı özelliğine bağlı ola- ) rak, sayısız koy ve körfezlere sahip Ege * Denizi kıyıları, uygun iklim koşullarının da j varlığı nedeni ile tarihte birçok medeniye- | te ev sahipliği yapmıştır. %<>37 oranındaki ı tuzluluk seviyesi ile Akdeniz’den sonra en | tuzlu denizimizdir. Ege Denizi, balıkçılık ve diğer deniz ürünleri açısından son derece j zengin potansiyele sahiptir.
Marmara Denizi ise Trakya topraklan ile Anadolu yarımadası arasında, yaklaşık 11.500 km2 alana sahip bir iç denizimizdir.
%o 22 tuzluluk oranı ile orta seviyede bir tuzluluğa sahiptir. Marmara Denizini Ege Denizine bağlayan Çanakkale Boğazı ve Karadeniz’e bağlayan İstanbul Boğazı, deniz ulaşımı açısından dünyanın en önemli ve en yoğun trafiğe sahip su yolları arasındadırlar. Türk Boğazları ya da Türk Boğaz! lar Bölgesi (TBB), çevresinde 20 milyona! yakın insanın yaşadığı, dünyanın önemli su yollarından birisidir. Özellikle petrol ürünlerinin taşınmasında ana yollardan biri olarak Akdeniz ve Karadeniz arasında bir “köprü” görevi gören TBB, yılda 50 bini geçen gemi trafiği ile yoğurt bir deniz trafiğine sahne olmaktadır. İstanbul Boğazı’ndan son 16 yılda (1995 2011) geçen ortalama gemi sayısı 50,431/yıl iken Çanakkale Boğazı’nda bu sayı 43,559/yıl olmuştur. Türk Boğazlar Bölgesi’ni coğrafi özellikleri açısından değerlendirdiğimizde, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz girişinden, Çanakkale Boğazı Ege Denizi çıkışına kadar olan mesafenin yaklaşık 361 km. olduğu görülür. Bununla birlikte ayrı ayrı değerlendirildiğinde İstanbul Boğazı 31 km., Marmara Denizi deniz ulaşım alanı 275 km. ve Çanakkale Boğazı ise 55 km. uzunluklara sahiptirler.
Bununla birlikte Türk Boğazlar Bölgesi ve özellikle İstanbul ve Çanakkale Boğazlan bir yandan tarihi, kültürel ve sosyal açıdan önemli özelliklere sahipken, diğer yandan çevresel ve denizel bioçeşitlilik açısından i da önemli alanlardır. Biyolojik çeşitlilik ve çevresel süreçler açısından bakıldığında [ Türk Boğazlar Bölgesi, Akdeniz ve Karadeniz gibi oşinografik açıdan iki farklı de- arasında alt ve üst akıntılar vasıtası ile geçiş sağlayan bir su yolu olarak, bir yandan farklı türlere ev sahipliği yaparken, diğer taraftan kendi içersinde de hassas bir ekosisteme sahiptir. Marmara Denizi deniz ürünleri açısından da son derece zengin bir potansiyele sahip olmakla birlikte diğer denizlerimizde olduğu gibi, kirlilik ve aşırı avlanma nedeni ile bu potansiyelden gerektiği gibi yararlanılamamaktadır.
Çağlar boyunca Anadolu kıyıları, eski medeniyetler için uygun yerleşim mekanları olmuş, birçok liman kentleri kurulmuş, gelişen ticaret yolları nedeni ile bu kentler zenginleşmiş ve başka kıtalar ile iletişim köprüsü olmuştur. Bugün başta İstanbul, İzmir ve Mersin limanları olmak üzere Anadolu kıyılarında kurulu olan birçok liman, Türkiye’nin denizyolu ile dışa açılan kapılarını oluşturmaktadır. Ancak büyük potansiyellerine rağmen, denizlerimizden potansiyelleri ölçüsünde yararlandığımızı söylemek mümkün değildir.
Denizlerden Yararlanma
Denizlerden yararlanma açısından ortaya çıkan başlıca yararlanma türleri şöyledir;
1 .Ulaşım amaçlı yararlanma,
2. Turizm amaçlı yararlanma,
3. Besin kaynağı olarak yararlanma,
4. Doğal kaynaklar açısından yararlanma. Türkiye denizleri tüm bu yararlanma türleri için önemli potansiyellere sahiptir. Bulunduğu coğrafi konum nedeni ile 3 kıtanın birleşme noktasında yer alan Türkiye’de, ulaşım açısından denizler, büyük bir öneme sahip olmuştur. Uluslararası suyolu olarak önemli bir deniz trafiğine sahip olan Türkiye, iç ulaşımında denizlerini gerektiği gibi kullanamamaktadır.
Denizlerden yararlanma açısından deniz ve kıyı turizmi, potansiyeli en çok değerlendirilen türdür. Özellikle Ege ve Akdeniz kıyıları, yerli ve yabancı turistler açısından çok önemli bir cazibe merkezidir. Turizm gelirlerinin büyük bir bölümünü sağlayan deniz turizmi, aynı zamanda kıyı bölgelerinde aşırı yapılaşmanın nedeni olarak potansiyel çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Sürdürülebilir turizm açısından kıyı ve denizlerin korunarak kullanımı gerekmektedir.
Türkiye denizleri, başta balıkçılık olmak üzere diğer besin kaynakları açısından da büyük bir potansiyele sahiptir. Ticari balık türleri olan hamsi, kefal, istavrit, barbunya, sardalye, uskumru, palamut, lüfer, kalkan ve çipuranın avcılığı yapılmakla birlikte, aşırı ve kaçak avlanma nedeni ile bu türlerin popülasyonlarında azalmalar görülmüştür. Balık çiftlikleri ise denizlerimiz için yeni bir çevre sorunu kaynağıdır.
Madenler ve diğer doğal kaynaklar açısından denizlerimizden yararlanma konusunda ileri seviyede olduğumuz söylenemez.
Discovery Chanel Ansiklopedik atlas'tan