Türkiye‘de Kürt İstilası

wien06

V.I.P
V.I.P
Son günlerde haberlerde sıkça dile getirilen “kürt sorunu” ve “kürt açılımı“, hükümet kanadı tarafından bir “demokratikleşme çabası” olarak gösterilmeye çalışılıyor. Birçok şeyi, gösterildiği gibi öğrenmeye çalışan Türk milleti de, bu durumu bilinçsizce yorumluyor. Türkiye’de kürtlere verilmek istenen bazı ayrıcalıklar, onların haklı isteklerini karşılamak için yapılıyormuş gibi gösteriliyor. Fakat tüm bu çabaların arka planında, Ab ve Abd destekli “Büyük Ortadoğu Projesi” bulunuyor.

Türkiye, 1980′lere kadar türlü çatışma ortamlarına girmiştir. “Alevi-Sünni” ve “Sağcı-Solcu” gibi sınıflar içinde çatışmaya sürüklenen ülkemiz, 1990′lara doğru yeni bir çatışmaya doğru sürüklenmeye başlamıştır. Abd’nin Türkiye üzerinde egemenlik kurma düşüncesi, kürtler üzerinden yürütülecek bir oyunla gerçekleştirilmek istenmiştir. Bu amaçla Türkiye’de emperyalist güçlerin çalışmaları, pkk adı verilen terör örgütünün oluşturulmasıyla başlamıştır. Pkk’nın güçlenmesi için, Türkiye’de kürt nüfusunun arttırılması ve kürtlerin güçlendirilmesinin gerekli olduğunu bilen Abd ve saz arkadaşları, Diyarbakır’dan batıya doğru yayılan bir istila hareketini başlatarak işe koyulmuşlardır.

Önce Güneydoğu’da nüfusu artan kürtler, sonra Doğu Anadolu’ya doğru yayılmış; daha sonra ise Akdeniz kıyı şeridini takip ederek Ege Bölgesi’ne kadar yayılmışlardır. 1990′dan bugüne kadar Türkiye’nin nüfusu ortalama olarak %24 artış göstermiştir. Güneydoğu Anadolu’nun nüfusu ise, geçen 15-20 sene içinde %40 artmıştır. Artan nüfusun bir kısmı Güneydoğu’da kalmış, önemli bir bölümü de Türkiye’nin batısına doğru göçe başlamıştır.

Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımında (1927) kürtlerin nüfusu, 11 milyonluk ülkede 1 milyon bile değildir. Yani bu dönemde Türkiye’deki kürt nüfusu, ortalama %8-9 civarındadır. Bu kürt nüfusu, Irak - Suriye - İran kökenli kişilerden oluşan ve neredeyse tamamı Güneydoğu’daki bazı illerde yaşamakta olan insanlardan oluşmaktadır. (1) 1965′te yapılan nüfus sayımında ise 31 milyonluk Türkiye’de, yalnızca 2 milyon civarında kürt yaşamaktadır. Yani 1927′den 1960′lara kadar geçen dönemde, Türkiye’deki kürt nüfusunun oranı %9′dan %6′ya düşmüştür.

1990′lı yıllara gelindiğinde ise, batı kökenli destekler ile Türkiye’deki kürtlerin sayısını arttırma; bir yandan da Türk nüfusunu sabitleme (ve hatta azaltma) çalışmaları başlatılmıştır. Batı bölgelerimizde yaşayan Türkler için “aile planlaması” veya “doğum kontrolü” adlarıyla nüfus sabitleme çalışması uygulanmıştır. Üç dört çocuğu olan Türk ailelerinin mağdur duruma düştüğünü gören Türkler, artık bir veya iki çocuk yapmaya başlamışlardır. Batıda bunlar uygulanıyorken, Güneydoğu’da 10-15 çocuklu aileler çoğalmaya başlamıştır. Pkk’nın ve destekçilerinin çalışmalarıyla Güneydoğu’daki kürtlere, ellerinden geldiğince çok çocuk yapma yönünde baskı uygulanmıştır. Zaman içinde Türkiye’deki nüfus oranlarının arttığını gören kürtler, artık buna gönüllü olarak katılmaya başlamış ve neredeyse her kürt ailesinin en az 10 çocuğu olmuştur.

Güneydoğu’da kürtler 5-10 yıl içinde milyonlarca çocuk doğururken, batı bölgelerimizde yaşayan Türkler’in nüfusu, genel nüfus içinde giderek azalmaya başlamıştır. Güneydoğu’da artan kürt nüfusu, daha sonra düzenli ve planlı olarak önce Doğu Anadolu’ya, sonra ise Akdeniz kıyı şeridini takip ederek tüm Anadolu’ya yayılmış ve Türkiye’de ciddi bir kürt istilası başlamıştır. Kürtler, istila ettikleri yerlerde önce kaçakçılık, kapkaççılık, dilencilik, hırsızlık… gibi yollarla gelir elde etmeye çalışmışlardır. Uyuşturucu ticaretinin merkezi olan Almanya’daki kürtler ise, beyaz ticaretten elde ettikleri paralarla Anadolu’yu istila eden kürtleri desteklemiş ve onların oraya kolayca yerleşmelerini, bir iş kurmalarını sağlamıştır.

2005 yılına geldiğimiz zaman kürt nüfusunun %40′lara varan artışı ile, 70 milyonluk Türkiye’de yaklaşık 15-20 milyonluk bir kürt nüfusu yaratılmıştır. Bu da, 1965′te %6′ya kadar gerileyen kürt nüfusunun, kısa süre içinde nasıl %25-30′lara kadar çıktığı üzerinde düşünmemiz gerektiğini göstermektedir. Bu artışın, kürt nüfusunun doğal süreçte gelişimi ile ortaya çıkması mümkün değildir. İstila, baştan sona sistemli bir çabanın ürünüdür.

Türkiye’de kürt nüfusunun artması, açıkça kürtçülük yapan partilerin meclise girmelerine neden olmuştur. Türk’e kefen biçmek isteyen teröristler, mecliste Türkiye’yi yönetir hâle getirilmiştir. Hâl böyle olunca, kürtler daha güçlenmiş ve devletin önemli yerlerine yerleştirilmiştir. Türklükten tamamen uzak farklı oluşumlar (cemaatler ve siyasi partiler) Türkiye’de etkin oldukça, Türkler azınlık durumuna düşürülmeye çalışılmış, kürtler ise o derecede desteklenmiştir.

Bugün meclisin neredeyse yarısı kürttür. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı, bir kürt ile evlenmiştir. Batı bölgelerimizde kürtlere ait binlerce işletme, fabrika bulunmaktadır. İş sahasının çok geniş olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaeli gibi illerde, kürtler çok rahat işe yerleşebilmektedir. Büyük şehirlerin çoğundaki münibüs şoförleri kürttür. İstanbul’daki kapalı çarşının Tahtakale’ye doğru giden kısmının çoğu, kürtlerin elindedir. Kürtler, büyük şehirlerde apartman bile yaptırabilecek güce ulaşmışlardır. Bunun yanında kürtlere, kültürlerini yaşama veya geleneklerini sürdürme yönünde hiçbir baskı yapılmadığı gibi, Türk’ün töresi kürtleşmektedir. Töre, Türk’ün yüksek karakterini, ahlakını ve kültürünü karşılayan bir kavramken; bugün aynı kavram kürtlerin kan davası ile insan öldürdükleri, berdel yolu ile akraba evliliği yaptıkları avami yaşantının adı olmuştur. Gittikleri yerlere bu bayağı ve adi yaşantı tarzını da götüren kürtler, binlerce yıldır Türklere yurtluk etmiş olan Anadolu’nun güzelim yapısını bozmaya devam etmektedir. Şöyle ki artık binlerce yıllık Türk mutfağının yerini çiğköfte almaya başlamış; Türk’ün içten ezgileri olan türküler de, kürtleşerek böğürtüye dönüşmüştür.

Anadolu‘da kürtlerin bu kadar güçlenmesini görmezden gelerek, “Türkiye’de kürtlere ayrımcılık yapılıyor.” sloganlarıyla kürtlere ayrıcalık tanıma yoluna giden hükümet, bu topraklardan Türk adını silerek bir “kürt coğrafyası” yaratma amacını “demokratikleşme süreci” olarak göstermektedir. Hâlbuki gerçek ayrım, Türklere yapılmaktadır. Türk gençleri işsiz güçsüz dolaşırken, kürtler çok rahat iş bulabilmektedir. Bir kürt açtığı işletmeye aldığı 200 işçiyi de, Diyarbakır’daki kürtleri seçerek alırken “Hemşehrilerini destekliyor.” diye yorumlayan zihniyet; bir Türk’ün açtığı işletmeye yalnızca Türk çalışan alması durumunu “Apaçık ırkçılık yapıyor.” diye yorumlamaktan geri durmuyor.

Kürtler yalnızca Güneydoğu’da değil, istila ettikleri bütün yerlerde çok rahat kürtçe konuşabiliyorlar. Her sene Türk’ün ulusal bayramı olan Nevruz‘u, “kürtlük şöleni” hâline getirerek pkk propagandası atan kürtlerin, sıradan olaylarda bile pkk bayrağı ve terörist başı apo’nun posterini açması, sıradan bir olay gibi karşılanıyor. 10 sene önce bir tane bile kürdün yaşamadığı Mersin’de, bugün kürt çocukları okuldaki Türk bayrağını indirerek pkk bayrağı asmaya çalışıyorlar.

Türkiye’nin planlı ve düzenli olarak kürtleştirilmesi, Türk adının bu coğrafyadan silinmek istenmesi yolunda Abd’nin çizdiği yolda yapılan çalışmalar, 21. yüzyıla özgü değildir. Türk tarihinin her döneminde Türk’e düşmanlık eden güçler var olmuştur. Fakat bu düşmanlar er veya geç kazdıkları kuyuya düşürülmüş ve Türk’e kefen biçmenin acı sonuyla yok olmuşlardır. Bugün Abd’nin maşası olan kürtler, Türkiye’de yaptıkları istilaya aldırmadan hükümetten “insani hak” isteğinde bulunuyorlar. Bu hakları ise “kürtçe eğitim, özerklik” gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ve anayasasına aykırı aşırılıklarla sürdürüyorlar. Türk hükümeti ise, onların ekmeğine yağ sürerek kürtçe televizyon kanalı açıyor, üniversitelerde kürt dili bölümü kuruyor…

Dört yanımız düşmanlarla çevrili hâlde iken en büyük tehlike, Türk ulusunun bu durumdan habersiz yaşamasıdır. Bugün Türkler, “kardeşlik türküleri” söylemeye devam ediyorken, kürtler gün geçtikçe güçlerini arttırıyorlar. Şu bir gerçektir ki bugün Türkiye’de kürtler, Türklerden daha milliyetçidir. Çünkü kürt nüfusunun %90′ından fazlası kürt milliyetçisidir, pkk destekçisidir. Buna karşın Türkler, gerek cemaatlerin etkisi ile gerekse de hümanist dünya görüşüne sahip olmanın etkisiyle ezilmeye devam etmektedirler.

Türkiye’de kürt istilasından veya kürtlerin Türk yurdunda yaptığı yozlaşmadan bahsedildiğinde, birçok insan hep şu örneği verir: “Kürtler, Kurtuluş Savaşı’nda bile bizimle birlikte olmuşlardır.” Bu ifade koca bir yalandır! Milli mücadele döneminde 120′den fazla kürt isyanı çıkmıştır. Savaşlara katılarak Türk yurdunu kurtarmaya çalışan ve bu yolda gözünü kırpmadan şehit olan yüz binlerce Türk’ün yanında, en fazla 300-500 tane kürt savaşmıştır. Onlar da kürtlük bilincinden uzaklaşmış (yani Türkleşmiş) kürtlerdir. Harbe giden Türk ordusunun içindeki birçok kürt, savaşmamak için dağlara kaçmıştır. Bunları inkar ederek hâlâ kürtlerin Türk dostu gibi gösterilmesi de, yine uyuyan dev Anadolu‘yu, o uzun uykusunda tutma çabasının bir parçasıdır.

Türk Ulusu‘nun bu istiladan kurtulması ve yeniden hak ettiği gücü elde edebilmesi için, bu konuda bilinçlenmesi şarttır. Emperyalist güçlerin dayatmasını uygulamaya koyanların ipi, Türk Ulusu’nun elindedir. Soysuzlara haddini bildirmek ve Türk’ün gücünü tüm acuna duyurmak için artık uyanma vaktidir.

Ey TÜRK, titre ve kendine dön!


Kürşad ERSOY


1. Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere kürtler, Anadolu’ya sonradan gelmiş bir topluluktur. Her ne kadar bazı kürtçü tarihçiler, kürtlere uydurma bir tarih atfederek onların Mezopotamya’da binlerce yıldır var olduklarını iddia etseler de, bu tamamen yalandır. Kürtler, son birkaç yüzyılda Irak’taki Araplar ile İran’daki Farsların karışımıyla ortaya çıkmış melez bir topluluktur.



Bu konuyla alakali olarak asagidaki linkteki konuyuda okumanizi tavsiye ederim.

 
--------------------------------------------------------------------------------

Vatandaşlar! Vatanınızda herhangi bir şahsı, istediğinizi sevebilirsiniz; kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evladınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, milli mevcudiyetinizi bütün sevgilerinize rağmen herhangi bir şahsa, herhangi bir sevdiğinize vermeye sebep olmamalıdır. Bunun aksine hareket kadar büyük hata olamaz.


Gazi M.Kemal ATATÜRK


Kürtlere bunu diyebilen bir gazeteci daha olmamıştı...



Böyle yürekli eleştiri gördünüz mü???

Bir TÜRK olarak Kürtlere soruyorum; ''Kürtler bu ülkeye ne vermiştir ?'' Kürtlerin, Türkiye'ye bugüne kadar ne katkıları olmuştur ? Sosyal, bilimsel ve sanatsal anlamda yaşamımıza neler katmışlardır ?

Kendilerini etnik kökenlerini ön plana çıkararak tanımlayan ve kendilerine verilmiş en büyük hak olan ''BU GÜZEL ÜLKENİN, TÜRKİYE'NİN VATANDAŞI OLMAK HAKKINI'' bir kenara iterek, etnik köken üzerinden ırkçılık yapmayı tercih eden bu kitle, bu ülkeye ne vermiştir ve bu sapkın anlayışla ne verebilir ?

Kürtlere soruyorum; neden terör sizde, beşik kertmesi sizde, kız çocuklarını başlık parası adetiyle adeta bir eşya gibi alıp-satmak adeti sizde, her türlü yasadışı işin altından çoğunlukla Kürtler çıkmakta, kapkaç sizde, gasp sizde, ''NAMUS CİNAYETLERİ'' sizde, kaçakçılık sizde, uyuşturucu ticareti sizde, bu ülkenin vatandaşı olmayı sindirememek hastalığı sizde, vur-kır-gasp et anlayışı sizde, ÖZELEŞTİRİ yapmamak sizde, nedensiz aşağılık kompleksi sizde, başına kuş pislese devleti ve diğer insanları suçlamak sizde, herşeyi devletten beklemek sizde, asimile edildiği yalanını söyleyip, 21. yüzyıl Türkiyesi'nde tek kelime Türkçe bilmeyen milyonlarca insan sizde, emperyalist devletlerin size sahte bir mazi yapıştırması neticesinde Anadolu'da hiçbir zaman varolmayan, sözde gasp edilmiş hayali bir anavatanınız olduğu yalanını yaymak yine sizde.

Bu ülkeye hiçbir şey vermeden, kaba kuvvet ve vandalizmle, terör ile toprak gasp etmeye çalışma ahlaksızlığı sizde, diyaloğu ve insani ilişkileri es geçip, yakıp yıkarak bu ülkeyi bölmeye çalışmak sizde, Avrupa'ya gidip Türkiye Cumhuriyeti ve onun şanlı ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri hakkında her türlü asılsız yalanları söylemek, bana işkence yaptılar, baskı yaptılar, dilimizi konuşamıyoruz, fırsat eşitliği yok gibi mesnetsiz yalanları söyleyerek siyasi mülteci statüsüyle o Avrupa ülkelerine kapağı atmak, bir parazit gibi yaşayıp oralarda da suç işlemek sizde, sizlerde....

Avrupa'da Türkiye'yi şikayet etmek sözkonusu olunca ''ben Kürdüm'' demek, ama cebinde Türkiye Cumhuriyeti kimliği ile Avrupa ülkelerinden herhangi birinde suçüstü yakalandığınızda ''ben Türküm'' demek üçkağıtçılığı sizde, çapulcu terör örgütüne her türlü desteği verip, demokrasi ve insan haklarından bahsetmek, ''şiddeti kınıyorum'' demek sizde, bu yalanları söyleyip bizleri de enayi zannedip, aptal yerine koymaya çalışmak terbiyesizliğ i ve alçaklığı sizde, bu ülkede yaşayan onlarca farklı etnik kökenden milyonlarca insan, etnik kökenleriyle ilgili en ufak bir sıkıntı çekmezken, özgürce siyaset yapabilirken, milletvekili ve hatta Başbakan bile olabilirken, verdiğimiz Kurtuluş Savaşı mücadelesi sonucu elde edilmiş Cumhuriyetimizin kazanımlarını içlerine sindiremeyen sömürgeci, etnik soykırımcı, emperyalist devletlerin maşası ve tetikçisi olmak düzenbazlığı NEDEN hep sizde ?

Lütfen bu sorulara yanıt verin, tabii verebilirseniz. ..

Bu memlekete bugüne kadar ne verdiniz de, ne istiyorsunuz ?

Eğitim diyorsunuz; öğretmen öldüren terör örgütünün katillerini ve elebaşını lider, siyasi irade kabul ediyorsunuz.

Dilimizi konuşamıyoruz diyorsunuz; o halde bugüne kadar Türkiye'nin çeşitli kentlerinde açılmış ''Kürtçe Kursları'' sözde dil öğrenmeye susamış sizlerin ilgisizliği sonucunda neden kapandı ?

Siyasi platformda temsil hakkı diyorsunuz; siyasetinizi etnik ırkçılığa ve bölücülüğe dayalı söylemler, eylemler ve politikalar üzerine kuruyorsunuz.

Yarattığınız terörden 30 bin insan can veriyor.... En ufak bir özeleştiri, en ufak bir günah çıkarma yapmıyorsunuz.

Sizlerin canı can da, bu ülkeyi ve içinde yaşayan masum insanları terörden korumak için hayatını hiçe sayıp şehit olan ana kuzularının, evlatlarımızın canı patlıcan mı?

İstanbul'da sokaktaki vatandaşlara saldırmak, molotof kokteyli atmak, otobüs yakmak, polise ve sade vatandaşlara, kadınlara, ufacık çocuklara ''kaldırım taşları'' atıp kafalarını yarmak neyin protestosu? Hangi köhne düşüncenin, hangi barbar anlayışın dışavurumu?

Bugüne kadar hangi ''Kürt kökenli'' Türk vatandaşına; hop! sen Kürtsün şu şehre giremezsin, şu işi yapamazsın, şu mesleği icra edemezsin denmiş veya denmekte?

Bu ülkenin en çok para kazanan insanları çoğunlukla Kürt kökenli şarkıcılar, eğlence yeri sahipleri, işadamları, ticaret erbabı, turistik otel sahipleri, eğlence dünyasında; tv'de, gazinolarda iş yapan isimler (İbrahim Tatlıses, Özcan Deniz, Ceylan, Yılmaz Erdoğan vs.) değil mi?

Hani ne oldu ''fırsat eşitsizliği yalanınıza?'' İşin doğrusu, sizin sorununuz bu ülkeyi terör ile, vurarak, kırarak bölmek! Bir oldu-bitti yaratarak bu güzelim memleketi parçalamaktır. Bu kadar basit. Şu çıplak gerçeği artık ilkokula giden küçücük çocuklar bile anlayabilmektedirler.

''KÜRT'' kökenli vatandaşlarımız, eğer bunca kan ve gözyaşı dökülmesine sebep olan bu BÖLÜCÜ IRKÇI TERÖRİSTLERİ hala destekliyorlarsa, KUSURU DEVLETTE DEĞİL, KENDİLERİNDE ARAMALIDIRLAR!

Meydanlarda eller hep zafer işareti, ellerde 30 bin insanımızın katili kanlı terör örgütü PKK'nın afişleri, terörist başı Apo'nun posterleri, yakarız-yıkarız tehditleri ve herkesin malumu ülkemizdeki büyük kentlerde meydana gelen şu terör olayları...

Çapulcu terör örgütünün hazırladığı ''Şemdinli fiyaskosundan'' sonra, ellerine para vererek sokaklara salıp polisimize, güvenlik güçlerimize, halkımıza taş ve molotof kokteyli attırdığı küçücük çocuklar...

Çocuğunu terör örgütünün militan olarak kullanmasına müsade ediyorsan, bu kaos ve terör yöntemlerinden medet umuyorsan ve bu yolla bu ülkeyi böleriz, sözde ülkemizi de kurarız diye düşünüyorsan, canın yandığında veya meydanlara saldığın, yak-yık-kır-dök evladım dediğin çocuğunu kendi ellerinle ateşe attığında da bunu devlete fatura edemezsin.

Hak isteyen, hukuk isteyen önce bu ülkenin bütünlüğüne, bu ülkenin insanlarına, toplum kurallarına SAYGI gösterecek. Ülkesine katkıda bulunacak. İNSAN gibi davranacak, yakmayacak, yıkmayacak.

Kısacası; TERÖRİST ile arasındaki farkı yine bizzat KENDİSİ ortaya koyacak. Bu ülkenin güzel insanlarını kendisine inandıracak.

Kürt toplumu yüzyıllardır kendisini sömüren, geri bıraktıran, kulun kula kulluk ettiği ''FEODAL DÜZEN'' denen ilkel sistemden ne zaman vazgeçecek? Ne zaman HANIM FERTLERİNE gereken ''ÖZGÜRLÜĞÜ'' teslim edecek? Ve neden ülkede en yüksek kadın intiharları Batman'da? Neden aile içi şiddet sorununda ve TÖRE CİNAYETİ denen illette ekseriyetle Kürt kökenli insanların yaşadığı iller başı çekmekte? Büyük şehirlerde kapkaç ve bu tür illegal suçları işleyip, elde edilen yasadışı geliri Terör örgütüne aktarma suçu neden hep Kürt kökenli çocuk ve gençlerde görülmekte? Neden, neden, neden?

Kürdüm diyen sizler, acaba bu KUSURLARINIZI hallettiniz mi ki, TÜRKLERİ pervasızca eleştiriyorsunuz? Size yer, yaşam hakkı, hak-hukuk vermekten başka ne yapmış bu ülkenin vatandaşları?
 
metin hakan çelik'e ait değildir internette bi şekilde dolaşıyor kim yazdıysa on numara yazı döktürmüş;) kimn yazdığıyla ilgilenmeyen içeriğe ilgi duyan herkese diyim:)
 
Geri
Top