• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Türkiyede nüfus dağılışı, Türkiyede nüfus yoğunluğu

  • Konuyu açan Konuyu açan Suskun
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P

Ülkemizde Nüfus​

NÜFUS, TÜRKİYEDE NÜFUS SAYIMLARI, TÜRKİYEDE NÜFUS DAĞILIŞI, TÜRKİYEDE NÜFUS YOĞUNLUĞU VE ÖZELLİKLERİ

Nüfus, belirli bir alanda, belirli bir zamanda yaşayan insan topluluğudur. Ülkemizde nüfus sayımlarını Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yapmaktadır. İlk düzenli nüfus sayımı 1927, ikincisi 1935 yılında yapılmıştır.

Türkiyede nüfus dağılışı, Türkiyede nüfus yoğunluğu

Daha sonra 1990 yılına kadar her 5 yılda nüfus sayımı yapılmıştır. 1990 yılından sonra her 10 yılda bir yapılmasına karar verilmesine rağmen, bazı ihtiyaçlardan dolayı 1997 yılında nüfus sayımı yapılmıştır. En son yapılan nüfus sayımı ise, 2000 yılındadır.
Nüfus sayımları ülkemizdeki insan sayısının bilinmesi ve ona göre bazı planlamaların yapılması için önemlidir.

NÜFUSUN DAĞILIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER​

Türkiye'de nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:

1. Fiziki Faktörler​

a. İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır. Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir.
b. Yer şekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır. Doğu Anadolu Bölgesi, Taşe-li platosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir.
c. Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B. Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır.

2. Beşeri Faktörler​

a. Sanayileşme: Bütün Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır, İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir.
b. Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur. Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi.
c. Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır. Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir.
d. Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır.
e. Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır. Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur.

Nüfus dağılışında; su kaynakları, toprağın verimi, yeraltı zenginlikleri, göçler vb. birçok doğal ve toplumsal faktörlerde etkilidir.
Bir yerdeki toplam nüfusun o yerin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus miktarına “nüfus yoğunluğu" denir.
Uyarı: Genel olarak yağışlı yörelerimiz yoğun nüfusludur. Ancak Menteşe, Yıldız, Teke ve Taşeli yöreleri dağlık olduğu için seyrek nüfusludur.

NÜFUS ARTIŞI​

Doğum oranı ile ölüm oranı arasındaki fark nüfus artışını gösterir. Bir ülkede doğum oranı fazla, ölüm oranı az ise nüfus artışı meydana gelir. Ölüm oranı doğum oranından fazla olursa, nüfusta azalma meydana gelir. Genellikle az gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı fazla, gelişmiş ülkelerde ise nüfus artış hızı azdır.

• Nüfus artış hızı kalkınma hızından yüksek ise ülkenin gelişimi yavaşlar veya geriler.
• Nüfus artış hızı kalkınma hızından düşük ise ülkenin gelişimi artar.
Nüfus artışının olumlu sonuçları olduğu gibi olumsuz sonuçları da olabilmektedir.

a. Nüfus artışının olumlu sonuçları​

• Üretim artar.
• Vergi gelirleri artar.
• Mal ve hizmetlere talep artar.
• Yeni endüstri dalları doğar.
• İşçi ücretleri ucuzlar.
• ihracatta rekabet kolaylaşır.

b. Nüfus artışının olumsuz sonuçları​

• işsizlik artar.
• Kalkınma hızı düşer.
• Kişi başına düşen milli gelir azalır.
• Tasarruflar azalır.
• Tüketim artar.
• iç ve dış göçler artar.
• İnsanların temel ihtiyaçlarının karşılaması zorlaşır.
• ihracat azalır.
• Demografik (nüfusa bağlı) yatırımlar artar
• Çevre kirlenmesi artar.
• Belediye hizmetleri zorlaşır.
1927 - 2000 yılları arasında ülkemiz nüfusundaki değişiklik:
• Nüfusumuz hızlı bir şekilde artmaktadır.
• Erkek nüfus kadın nüfustan daha fazladır.
• Nüfusun eğitim düzeyi giderek yükselmektedir.
• Ortalama yaşam süresi giderek artmaktadır.
• Kentsel nüfus giderek artmaktadır.
• İç ve dış göçler giderek yoğunlaşmaktadır.
• 1927 - 2000 yılları arasında nüfusumuz yaklaşık 5 kat artarak 13,6 milyondan 67,8 milyona ulaşmıştır
1927 - 2000 yılları arasında ülkemiz nüfus artış hızındaki değişiklik:
• En düşük nüfus artışı 1945 yılında olmuştur. (II. Dünya Savaşı tehlikesi nedeniyle erkek nüfusun askere alınması.)
• Nüfus artış hızı en fazla 1955 - 1960 yılları arasında olmuştur.
• Nüfus artış hızı %0 (binde) 10'un altına düşmemiş ve %0 29'u geçmemiştir.
• 1985 yılından sonra nüfus artış hızımız azalmaktadır.

Uyarı: Nüfus artış hızının düşmesiyle nüfus miktarımız azalmaz.

NÜFUSUN YAPISI:​

Nüfus sayımları sonucunda, nüfusun yapısal özellikleri tespit edilir. Bunlar; nüfusun yaş yapısı, eğitim durumu, nüfusun cinsiyet yapısı, çalışan nüfus oranı, kır ve şehirde yaşayan nüfus oranıdır.

Nüfusun Yaş Gruplarına Dağılımı: Yaş grupları nüfusun genel yapısı ve doğurganlık oranı hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar. Ayrıca iş, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçların belirlenmesinde ve geleceğe yönelik planlamanın yapılmasında önemli rol oynar.

Nüfusun Cinsiyete Göre Dağıtımı: Nüfusun cinsiyet durumu bir ülkedeki kadın ve erkek nüfusu ifade eder. Bir şehirde kadın ve erkek nüfus arasındaki farkı; sanayi, askeri birlik, şehrin göç alıp vermesi gibi faktörler etkiler.

Sanayi, ulaşım ve ticaretin geliştiği göç alan şehirlerde genel olarak erkek nüfus fazladır. Göç veren kırsal yörelerde ise genel olarak kadın nüfus fazladır.

Nüfusun Eğitim Durumu:​

1927 yılında nüfusumuzun % 11' i okur - yazarken 2000'de bu oran % 90'a yaklaşmıştır. Okur - yazar olmayan nüfusun % 70'ten fazlasını kadınlar oluşturmaktadır.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır.

İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

Devlet, maddi imkanlardar yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Ülkemizde Çalışan Nüfus:​

Çalışma çağındaki nüfus dilim içinde bulunan ve belirli bir işi olan nüfusa “çalışan nüfus” veya “aktif nüfus” denir. Çalışma çağındaki nüfus dilimi içerisine girdiği halde işi olmayan nüfusa da “işsiz nüfus” adı verilmektedir. 15-64 yaşları arasındaki nüfus çalışma çağındaki nüfus olarak kabul edilir.

Çalışma hakkı Anayasa ile güvence altına alınmıştır.​

Madde 49: "Çalışma herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır."

Ülkemizin Kır ve Kent Nüfusu:​

Nüfusu 10.000'in altında bulunan yerleşmelerde yaşayan nüfusa “kırsal nüfus” denir. Kırsal nüfusun geçimi önemli ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayanmaktadır. 1927'de ülkemiz nüfusunun yaklaşık % 84'ü kır, % 16'sı şehir yerleşmelerinde yaşıyordu. Kırsal alanlardan şehirlere yapılan göçler nedeniyle günümüzde şehir nüfusu kır nüfusundan fazladır.

NÜFUS HAREKETLERİ (GÖÇLER)​

İnsanların, doğdukları yerden başka yerlere geçici ya da sürekli olmak üzere taşınmasına göç denir.

Göçler ikiye ayrılır.

A. İÇ GÖÇLER

Ülke içerisinde, nüfusun yer değiştirmesine iç göç denir, iç göçlerle bir ülkenin toplam nüfusunda değişme olmaz. Sadece, bölgelerin ve illerin nüfusunda artma ya da azalma meydana gelir.
İç göçler, sürekli ve mevsimlik göçler olmak üzere ikiye ayrılır.

1. Sürekli İç Göçler

Ülke içerisinde yer değiştiren insanların, göç ettikleri yerlere yerleşmesiyle gerçekleşir.
Türkiye'de, Cumhuriyetin başlangıcından günümüze kadar, özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru hızlı bir göç olayı görülmektedir.

İç göçün nedenleri​

• Kırsal alanlardaki hızlı nüfus artışı
• Miras yoluyla tarım alanlarının daralması ve ailelerin geçimini karşılamaması
• Tarım alanlarının yetersiz gelmesi ve erozyonun artmasıyla toprağın verimsiz hale gelmesi
• Tarımda makineleşmenin artması ve buna bağlı olarak tarımsal işgücünün azalması
• Kırsal kesimde iş imkânlarının sınırlı olması
• Ekonomik istikrarsızlık ve sosyal problemler
• Eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersizliği
• İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri
• Kentlerde sanayinin gelişmiş olmasından dolayı iş imkânlarının fazlalığı
• Kentlerde eğitim ve sağlık hizmetlerinin yaygınlığı
Türkiye'de iç göç, kırsal kesimde nüfusun artması ve kentlerde sanayileşmeye bağlı olarak, iş bulma imkânlarının gelişmesiyle artış göstermiştir. Dolayısıyla iç göçteki en büyük etken ekonomik sıkıntılardır.

İç göçlerin sonuçları​

• Ülke genelinde nüfusun dağılışında dengesizlik görülür.
• Yatırımlar dengesiz dağılır.
• Kırsal kesim yatırımlarında verimsizlik meydana gelir.
• Düzensiz kentleşme görülür.
• Sanayi tesisleri kent içinde kalır.
• Kentlerde konut sıkıntısı çekilir.
• Kent nüfusunda aşırı artış meydana gelir.
• Alt yapı hizmetlerinde (yol, su, elektrik) yetersizlik görülür.
• Kentlerde işsiz insanların oranı artar.

2. Mevsimlik İç Göçler

Kırsal kesimdeki bazı ailelerin büyük şehirlere, tarımın yoğun olarak yapıldığı yerlere, yaz turizminin geliştiği yerlere bir müddet çalışmak üzere göç etmeleri ile gerçekleşir.
Yaylaya çıkma olayı da mevsimlik göçler içerisinde yer alır. Mevsimlik göçlerle Adana, Mersin, Hatay, Aydın, Muğla, Antalya gibi merkezlerde, yaz ile kış mevsimleri arasındaki nüfus miktarlarında önemli değişmeler olmaktadır.

B. DIŞ GÖÇLER

Bir ülkeden diğer bir ülkeye yapılan göçlere dış göç denir.
Dış göçlerin başlıca nedenleri:
• Ekonomik nedenlerle çalışmaya gidilmesi
• Tabii afetler
• Savaşlar
• Etnik nedenler
• Sınırların değişmesi
• Uluslararası anlaşmalarla sağlanan nüfus değişimi

Dış göçlerin sonuçları​

• Göç eden ülkede nüfus artar, göç veren ülkede ise azalır.
• Ülkeler arasında ekonomik ilişkiler gelişir.
• Ülkeler arası kültürel ilişkiler gelişir.

Dış göçler ve Türkiye​

Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur.
1950'den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz bulunmaktadır.

Türkiye'den yurt dışına göç sonucunda;​

• Ülkemize giren işçi dövizi artmıştır.
• Ülke turizminin gelişmesini sağlamıştır.
• Artan nüfusun işsizlik sorununa kısmen çözüm bulunmuştur.

En fazla göç veren İller:​

Mardin, Siirt, Muş, Ağrı, Hakkâri, Bingöl, Kars, Erzincan, Tunceli, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Artvin, Rize, Trabzon, Sivas, Yozgat, Çankırı, Sinop, Kastamonu

En fazla göç alan iller:​

İstanbul, İzmit, Bursa, Adapazarı, İzmir, Antalya, Adana, Mersin, Ankara, Gaziantep, Aydın, Denizli

Yerleşme ve seyahat hürriyeti Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
Madde 23: "Herkes, yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahiptir."

* Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak amacıyla sınırlandırılabilir.
* Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlemesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlandırılabilir.
* Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ülkenin ekonomik durumu, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
* Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.

Ülkemizdeki doktor, mühendis, iktisatçı, vb. mesleklerden çok sayıda bilim insanımız Avrupa ve ABD başta olmak üzere yabancı ülkelere gitmektedir. Kariyer sahibi kişilerin başka ülkelere gitmesine "beyin göçü" denir.
Beyin göçünün başlıca nedenleri şunlardır:
* Sanayileşmiş ülkeler, nitelikli iş gücünü ülkelerine çekmek için onlara yüksek ücret ödemektedir.
* Gelişmiş ülkelerde çalışma koşulları kolaydır.
* Göç gönderen ülkelerde, sanayi ve ticaretin yeterince gelişmemesi sonucu nitelikli iş gücünün kendine uygun iş bulmakta zorlanması
Ülkemizden yurt dışına gitmiş beyin cerrahları, kalp cerrahları ve astrofizikçiler gibi bilim dallarında uzmanlaşmış kişiler bugün dünyaca ünlüdürler.
 

NÜFUS, TÜRKİYEDE NÜFUS SAYIMLARI, TÜRKİYEDE NÜFUS DAĞILIŞI, TÜRKİYEDE NÜFUS YOĞUNLUĞU VE ÖZELLİKLERİ​

Nüfusla ilgili bilgiler, genellikle nüfus sayımı sonuçlarından elde edilir Bu sayımlarla nüfusun sayısı, meslek grupları, yaş durumu, eğitim, ailedeki nüfus sayısı, kadın - erkek nüfusu, nüfus artış hızı gibi bilgiler elde edilebilir

Türkiyede ilk nüfus sayımı 1927 yılında tarihinde yapılmıştır

1927 - 2000 yılları arasında nüfus yoğunluğu ve miktarı sürekli artmıştır

1927 yılında 13,6 milyon olan nüfus, 1997 yılında 62,8 milyona yükselmiş, 2000 yılındaki son sayımda 70 milyon civarında olmuştur

Nüfus artış hızı en az 1940 - 1945 yılları arasında, en fazla 1955 - 1960 yılları arasında gerçekleşmiştir

TÜRKİYEDE NÜFUSUN DAĞILIŞI​

Türkiyedeki coğrafi bölgeler, bölümler ve yöreler arasında nüfus miktarı ve yoğunluğu yönünden önemli farklar bulunmaktadır

Türkiyede nüfusun farklı dağılışında etkili olan faktörler şunlardır:

1 Fiziki Faktörler​

a İklim özellikleri: Ülkemizde nüfusun yoğun olduğu yerlerin, genelde kıyı bölgeler olmasında ılıman iklimin büyük etkisi vardır Kurak ve kışları aşırı soğuk geçen yerlerde nüfus fazla yoğun değildir

b Yerşekilleri: Ülkemizde yüksek ve engebeli yerlerde nüfus azdır Doğu Anadolu Bölgesi, Taşeli plâ-tosu, Menteşe yöresi gibi yerler bunlara örnek verilebilir

c Toprak özellikleri: Verimli toprakların bulunduğu alanlar (Çukurova, Gediz, B Menderes) nüfusça kalabalık iken, Tuz Gölü çevresi gibi yerlerde verimsiz topraklar bulunduğundan nüfus çok azdır

2 Beşeri Faktörler​

a Sanayileşme: Bütün Dünyada olduğu gibi Türkiyede de, sanayileşmenin arttığı yerlerde nüfus yoğunluğu artmıştır İstanbul, İzmit, Adapazarı, Bursa, Adana ve İzmir buna örnektir

b Tarım: Tarımın geliştiği yerler yoğun nüfusludur Çukurova, Gediz, Bafra ve Çarşamba ovaları çevresi gibi

c Yeraltı kaynakları: Madenlerin veya enerji kaynaklarının işletilmesinde yoğun nüfusa ihtiyaç olduğundan, bu alanlarda da nüfus fazladır Zonguldak, Soma, Elbistan buna örnektir

d Turizm: Ülkemizde, Ege ve Akdeniz kıyılarındaki merkezlerde turizmden dolayı nüfus yoğunlaşmıştır

e Ulaşım: Ulaşım yolları kavşağında bulunan illerimizin nüfusu artmıştır Eskişehir, Ankara, Kayseri, İstanbul gibi illerin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmaları da etkili olmuştur

NÜFUS YOĞUNLUĞU​

1 Aritmetik Nüfus Yoğunluğu​

Bir ülke veya bölgedeki toplam nüfusun, o ülke veya bölgenin yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen sayıya, aritmetik nüfus yoğunluğu denir

Türkiyenin yüzölçümü (izdüşüm alanı olarak) 779452 km2, toplam nüfusu da 62865574 (1997) dir Buna göre, Türkiyenin aritmetik nüfus yoğunluğu, 1997 yılına göre yaklaşık olarak 81'dir Ancak, bu yoğunluk çok kaba olarak nüfusun dağılışını gösterir ve sadece ülkelerin nüfus yoğunluklarını kıyaslamak için kullanılır Oysa il ve ilçelerin nüfusları ve yüzölçümleri dikkate alınarak yapılan aritmetik yoğunluk, gerçeğe daha yakın rakamlar vermektedir

2 Tarımsal Nüfus Yoğunluğu​

Bir ülkede veya herhangi bir sahada, tarım ve hayvancılıkla geçinen nüfusun, tarımsal alana bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna tarımsal nüfus yoğunluğu denir Bu yöntem, aritmetik nüfus yoğunluğuna göre, daha gerçekçidir

Türkiyede tarımsal nüfus yoğunluğu bölge ve iller arasında farklılık gösterir Bunda yerşekillerinin dağlık ve ovalık olmasıyla, tarımda çalışan nüfusun miktarı etkili olmaktadır

Genel olarak, tarımsal nüfus yoğunluğu, dağlık alanlarımızda fazla, geniş tarımsal ovalarımızda ise düşüktür

3 Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu​

Toplam nüfusun, ekili - dikili alanlara bölünmesiyle ortaya çıkan yoğunluğa fizyolojik nüfus yoğunluğu denilmektedir

TÜRKİYE NÜFUSUNUN ÖZELLİKLERİ (NÜFUS YAPISI)​

Bir ülke nüfusunun cinsiyet, yaş, eğitim, ekonomik durumu gibi özellikleri o ülkenin nüfus yapısını gösterir
Nüfusun yaş grupları ve cinsiyetlere göre dağılımı
Nüfusun yaş durumu

Nüfus, yaş gruplarına göre, genç, olgun ve yaşlı olmak üzere 3 kısma ayrılır
0 - 14 ® Genç nüfus
15 - 64 ® Olgun nüfus
65 + ® Yaşlı nüfus

Bu sınıflamaya göre, Türkiye nüfusunun 1990 yılında yaş gruplarına göre dağılımı şu şekildedir:

Yaş Grubu
Toplam Nüfus içinde oran%
0-14
32,2

15-64
59,7

65ve üzeri
4,1

Buna göre, ülkemizde genç nüfus fazla, yaşlı nüfus azdır Bunun en önemli nedeni olarak doğum oranının fazlalığı söylenebilir

Türkiyede, 0 - 14 yaş grubundakilerin fazla olması beslenme, giyinme ve eğitim ihtiyaçlarının gözönüne alınması gerektirmektedir Bu alanda yapılan yatırımlara demoğrafik yatırımlar denir Gelişmiş ülkelerde genç nüfusun azlığı nedeni ile bu yatırımlar toplam yatırımların % 12,5'ini oluştururken, bu oran az gelişmiş ülkelerde % 42'ye kadar çıkmakta, bu da gelişme hızlarını azaltmaktadır

Çalışan nüfusun, bakımına muhtaç olduğu için, 0 - 14 ile 65 ve üzeri yaş grubuna aynı zamanda bağımlı nüfus denilmektedir

BAĞIMLI NÜFUS (GENÇLER VE YAŞLILAR)​

Bağımlı nüfus oranı, gelişmiş ülkelerde az iken, az gelişmiş ülkelerde fazladır

1 Türkiyede 1935 ve 1990 yılları nüfus grafikleri

1935 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafik, Türkiyenin gelişmekte olduğunu gösterir 0 - 4 yaş grubunun oluşturduğu tabanın çok geniş olması, doğum oranının çok yüksek olduğunu göstermektedir

1990 yılı Türkiye nüfus grafiği: Bu grafikten de, Türkiyenin gelişmekte olduğu anlaşılmaktadır Ancak, 0 - 4 yaş grubu, 1935 yılına göre daha dardır Bu da ülkemizde doğum oranının azaldığını göstermektedir

1- Nüfusun cinsiyet durumu​

1945 yılındaki sayıma kadar, ülkemizde kadın nüfusunun erkek nüfustan daha fazla olduğunu görüyoruz Bu durumda, Kurtuluş Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı tehlikesi etkili olmuştur Fakat, 1945'ten sonra erkek nüfusu kadın nüfusunu geçmiştir Şu anda erkek nüfus % 1,2 oranında fazlalık gösterir

Türkiyede dışarıdan göç alan İstanbul, Ankara, İzmir gibi merkezlerde erkek nüfus fazla iken, dışarıya göç veren Trabzon, Tokat, Yozgat gibi merkezlerde kadın nüfusu daha fazladır

2- Aktif Nüfus​

Aktif nüfus, çalışan nüfus veya faal nüfus olarak da adlandırılır

15 - 64 yaş arasındaki nüfusa çalışma çağındaki nüfus denilmektedir Bu nüfusun hepsi bir işte çalışmaktadır Çalışabilecek yaştaki nüfus içinde, çalışan nüfus oranı ne kadar çoksa, işsizlik oranı o kadar azdır Genellikle, sanayileşmiş ve buna bağlı olarak gelişmiş ülkelerde işsizlik az iken, az gelişmiş ülkelerde işsizlik fazladır

3- Çalışan nüfusun ekonomik faaliyet kollarına göre dağılımı​

Ekonomik faaliyetler üç büyük gruba ayrılır:

Tarım (Tarım, hayvancılık, ormancılık, vs)
Sanayi (Endüstri, madencilik, vs)
Hizmet (İnşaat, ticaret, turizm, vs) sektörleridir

Az gelişmiş ülkelerde, toplam çalışan nüfusun % 90'a yakını tarımsal nüfus özelliği taşır Gelişmiş ülkelerde ise tarımsal nüfus % 10 civarındadır Diğer nüfus, hizmet ve sanayi sektöründe çalışmaktadır

Gelişmekte olan ülkelerde, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfus, gelişmiş ülkelere göre daha azdır

Aşağıdaki tabloya baktığımızda, Türkiyede 1927 yılında nüfusun %90'ı tarım, %10'u sanayi ve hizmet sektöründe çalışmıştır

1950 - 1960 lı yıllarda tarım sektöründeki nüfus azalmaya başlamıştır Özellikle 1980 li yıllardan sonra, sanayileşme hızının artmasıyla tarım sektöründeki nüfus % 50'nin altına düşmüştür

Türkiyede nüfusun 1927 - 1990 yılları arasındaki sektörel dağılımı​

Türkiyede çalışan nüfusun yaş ortalaması düşüktür Çalışan nüfusun bölgelere göre dağılımı incelendiğinde dengesizlik görülür

Sanayi ve hizmet sektöründeki nüfusun büyük bölümü, Marmara Bölgesindeki Çatalca - Kocaeli ve Güney Marmara bölümlerinde yoğunlaşmıştır İzmir, Ankara, Eskişehir, Adana, Mersin, Zonguldak, Ereğli, Karabük, Gazi Antep, Kayseri, Denizli, Konya gibi illerde sanayi nüfusu yoğundur

4- Nüfusun Eğitim Durumu​

6 yaşını bitiren nüfusa, tüm Dünyada eğitim verilmeye çalışılır Eğitim okur - yazarlık, ilköğretim, lise ve üniversite olmak üzere sınıflandırılabilir

1990 yılına göre, Türkiyedeki faal nüfusun % 55'e yakınını ilkokul mezunları, % 7,4'e yakınını okur - yazar, % 5'e yakınını ortaokul ve lise mezunları, % 4'ünü de üniversite mezunları oluşturmaktadır

5- Nüfusun Kırsal - Kentsel Durumu​

Türkiyede nüfusu 10000'den az olan yerleşmelere kır nüfusu, fazla olan yerleşmelere de kent nüfusu denilmektedir

Türkiyede 1927 - 1950 yılları arasında, kırsal ve kentsel nüfus oranlarında fazla değişiklik olmamıştır Fakat, 1950'li yıllardan sonra, ülkemizde ulaşım yollarının ve sanayi faaliyetlerinin gelişmeye başlaması bunun yanında kırsal nüfusun artmasıyla birlikte kente doğru bir göç olayı başlamıştır

Kırsal kesimden kente göç olayı, en fazla, 1980 - 1985 yılları arasında meydana gelmiş ve 1985 li yıllarda kır ve kent nüfusu az çok dengelenmiştir En son yapılan 1997 yılındaki sayımda kent nüfusu % 65'e ulaşmıştır Bu sonuç, ülkemizde sanayi ve hizmet sektöründe çalışan nüfusun arttığını göstermektedir
 
Geri
Top