Forbes Dergisi tarafından Türkiye'nin en zengini seçilen FİBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 4 oranında büyümesini beklediğini belirterek, ''Türk işadamlarının ülkedeki istihdamın artmasına katkıda bulunmak için gelişmekte olan ülkelerde yatırıma yönelmesi gerekiyor'' dedi.
"GİMA HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASIYDI"
Özyeğin bir soru üzerine, GİMA'nın hayatındaki en büyük hatalardan birini oluşturduğunu vurgulayarak, GİMA'yı özelleştirmeden alan birinden satın aldığında çok yatırım yaptığını ve satın aldığı 1996 yılından sattığı 2005 yılına kadar her yıl zarar ettiğini söyledi.
Ancak GİMA sayesinde Finans Bank'ın kredi kartlarını çok sayıda arttırdığını ve bunun da bankanın değerini artırdığını ifade eden Özyeğin, GİMA'dan tam olarak çok yakın bir zamanda kurtulduğunu ve bunun için de hemen bir kurban kestirdiğini söyledi.
Özyeğin, Rusya'nın başkenti Moskova'da Rus-Türk İşadamları Derneği tarafından Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen ''Rus-Türk İşadamları Zirve Sohbet Toplantıları''na katılarak, Rusya'daki hikayesinin yanı sıra Türk ve dünya ekonomisinin geleceğine yönelik görüşlerini dile getirdi.
Özyeğin Rusya'ya ilk olarak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile 1984 yılında geldiğini, Rusya'ya gelen ilk işadamlarından olduğunu söyledi.
Özyeğin, Rusya'ya son derece kalabalık bir işadamı grubuyla geldiklerini belirterek, ''Özal ile dünyayı gezdik diyebiliriz. Buraya 1986 yılında bir daha Özal ile geldim. Heyet olarak kalabalık geldiğimiz için o zaman tek bir otel vardı ve o otelde de bir odada 3 kişi kaldık. Aşağıda sadece tavuk kızartan bir yer vardı ve yiyeceği de uzun kuyruklar halinde oradan alıyorduk. Tüm bunları gördükten sonra Rusya'nın bugünkü hali inanılmaz. Avrupa'ya gittiğinizde 30 yıl önce nasılsa şimdi de pek fazla bir değişiklik göremezsiniz'' diye konuştu.
Moskova'ya yine Özal ile birlikte 1986 yılında yaptığı ikinci ziyaretin dönüşünde burada bir banka şubesi açmak istediğini, uçakta ziyaret dönüşü her zaman olduğu gibi işadamlarının yanına giderek tek tek sohbet eden Özal'a aktardığını söyleyen Özyeğin, ''Rahmetli Özal hemen Merkez Bankası Başkanı Yavuz Canevi'ni çağırarak Moskova'da temsilcilik açmak istediğimi ve bunun için hemen izin verilmesini söyledi. 1988'de Yapı Kredi'nin Moskova'da şubesini açtık'' dedi.
"CREDIT EUROPE'UN SERMAYESİ 10 MİLYON DOLARDI, ŞİMDİ 500 MİLYON DOLAR"
Özyeğin, Rusya'daki Credit Europe Bank'ın sermayesinin 10 milyon dolar ile başladığını ve bugün sermayesinin 500 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, ''140 şubemiz var ve 1 milyondan fazla kredi kartı verdik. Günde 200 otomobil kredisi veriyoruz ve Rusya'da en fazla otomobil kredisi veren 5'nci, kredi kartı veren 10'uncu bankayız. Ayrıca Türkiye'de anlaşmalı olduğumuz bir mağazadaki herhangi bir ürünü beğenen ancak paraları yetmeyen Rus vatandaşlarına da o mağazalarda 15 dakika içinde tüketici kredisi veriyoruz'' dedi.
Rus ekonomisi ve Rusya'nın daha da gelişeceğine inandığını ifade eden Özyeğin, ''Rusya'nın çok yakında ekonomik büyüklük açısından İtalya'yı geçeceğini, 15-20 yıl içinde de İngiltere'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci büyük ekonomisi olacağına inanıyorum'' diye konuştu.
Avrupa'daki nüfusun giderek yaşlandığını ve sosyal hakların da Avrupa'yı ABD ve diğer ülkelerle rekabette dezavantajlı konuma getirdiğini ifade eden Özyeğin, şunları söyledi:
''Türkiye bugün çok şanslı. Türkiye 30-35 yıl kaybetti. Siyasi istikrar bir türlü son 10 yıldaki kadar olamadı. Daha önceki dönemlerde partiler tütün fiyatı konusunda bile anlaşamıyorlardı. Enflasyon yüzde 40 ve yüzde 90'lar arasında seyrediyordu. Böyle bir ülkeye yabancı yatırımcı da gelmez, iyi koşullarda kimse borç da vermez.''
"TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNE BEN BİLE İNANANAMIYORUM"
Türkiye'nin bugün geldiği noktaya kendisinin bile inanamadığını söyleyen Özyeğin, ''Eskiden İsviçre bankalarından 1 milyon frank kredi aldığımızda bayram ederdik. Şimdi Avrupa'ya yüzde 5, 5,5 ve 6 ile 5 yıllık bono çıkarıyoruz. Türkiye'de muazzam bir mali disiplin uygulanmakta. Avrupa'da bütçe açığı yüzde 5, bizde geçen yıl bu yüzde 1 oldu. Bu yıl da yüzde 1 öngörülüyor'' dedi.
Türk işadamlarının iş yapmak için Hindistan, Rusya, Çin gibi gelişen ülkelere yönelmesi gerektiğini ifade eden Özyeğin, ''Gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak Türkiye'yi geliştirebiliriz. Türkiye'nin yüzü dışa dönmeli. Türkiye sadece iç kaynaklarla ülkemizde her yıl ihtiyacı olan 700-800 bin istihdamı sağlayamaz. Sürdürülebilir bir büyüme için de eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Çin, Kore ve Japonya'da bugün herkes en az lise mezunuyken, Türkiye'de eğitim oranı 6,5 yıl oranında. Son zamanlarda çok çaba harcanmasına rağmen o kadar geriden geliyoruz ki hala yeterli değil yapılanlar. Durumu iyi olan her işadamı eğitime mutlaka destek olmalı'' dedi.
Özyeğin, bir soru üzerine her zaman sade bir vatandaş olduğunu ve ABD'de yarı burslu olarak eğitime gittiğinde cebinde sadece 100 dolar parasının olduğunu, bir yandan okurken diğer yandan akşamları lüks bir balık restoranında komilik yaptığını belirterek, ''İş hayatında paniklediğim anlar oldu. 2001 yılındaki krizde bir çok işadamı panikledi. Bir şirketin başındaysanız sizin paniklemeniz önemli değil. İçinizdeki paniği dışa vurmamalısınız. 1994 ve 2001 krizlerinde resmen maske takarak dolaştım. Bu dönem işyerlerinde en neşeli gezdiğim dönemlerdi. Ancak eve geldiğimizde endişemi eşim anlıyordu. 2001'de 22 özel bankaya el kondu'' diye konuştu.
Türkiye'nin en zengin adamı olarak ne hissettiği yolundaki bir soruyu Özyeğin şöyle yanıtladı:
''Bu konuda konuşmayı pek sevmem ama yaptığım en önemli işlerden biri madde bağımlılığı tedavi merkezi kurmamdır. Tinerci çocuklardan 70'i burada tedavi oldu. Yaptığım okullar, yurtlar ve verdiğim burslar sayesinde 30 bin öğrenci okuyor. Benim yaptığım okulları ve yurtları göremezsiniz çünkü bunları en fazla ihtiyacın olduğu en ucra yerlerde yaptım.''
"KRİZ İHTİMALİ GERİDE KALDI"
Özyeğin bir soru üzerine, ABD'de finansal krizden yavaş yavaş çıkıldığı ve ABD ekonomisinin hafif büyüme gösterdiğine işaret ederek, ''ABD ekonomisi ufak tefek canlanma gösteriyor. Avrupa ülkeleri de (Nicholas) Sarkozy ve (Angela) Merkel'in uzun görüşmelerinin sonunda finans kuruluşlarını kurtarma kararı aldı. Bankalara 500 milyar avro 3 yıl için yüzde 1 faizle borç verildi. Yarın 500 milyar avroluk bir ihale daha var. Kriz ihtimali bana göre geride kaldı'' diye konuştu.
"TÜRKİYE YÜZDE 4 BÜYÜR"
Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisiyle ilgili bir soruyu da, ''Türkiye'de çok iyi bir ekonomi yönetimi var. Kaptan köşkünde oturan yöneticiler sürekli her şeyi yakından izliyor ve amaca yönelik anında müdahalede bulunuyorlar. Aralık ayında kurdaki spekülatif artışları doğru müdahaleyle hem ihracatçıları memnun edecek şekilde hem de iyi bir düzeyde tuttular. Çok çabuk kararlar alınabiliyor. Bu güzel bir şey. Dünyadaki kredilerin yüzde 50'sini Avrupa'daki bankalar veriyor. Bu yüzden bir takım özelleştirmeler yapılamadı. Türkiye'nin bu yıl ekonomik olarak yüzde 4 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorum'' şeklinde cevaplandırdı.
Anahtar Kelimeler
"GİMA HAYATIMIN EN BÜYÜK HATASIYDI"
Özyeğin bir soru üzerine, GİMA'nın hayatındaki en büyük hatalardan birini oluşturduğunu vurgulayarak, GİMA'yı özelleştirmeden alan birinden satın aldığında çok yatırım yaptığını ve satın aldığı 1996 yılından sattığı 2005 yılına kadar her yıl zarar ettiğini söyledi.
Ancak GİMA sayesinde Finans Bank'ın kredi kartlarını çok sayıda arttırdığını ve bunun da bankanın değerini artırdığını ifade eden Özyeğin, GİMA'dan tam olarak çok yakın bir zamanda kurtulduğunu ve bunun için de hemen bir kurban kestirdiğini söyledi.
Özyeğin, Rusya'nın başkenti Moskova'da Rus-Türk İşadamları Derneği tarafından Ritz Carlton Oteli'nde düzenlenen ''Rus-Türk İşadamları Zirve Sohbet Toplantıları''na katılarak, Rusya'daki hikayesinin yanı sıra Türk ve dünya ekonomisinin geleceğine yönelik görüşlerini dile getirdi.
Özyeğin Rusya'ya ilk olarak merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile 1984 yılında geldiğini, Rusya'ya gelen ilk işadamlarından olduğunu söyledi.
Özyeğin, Rusya'ya son derece kalabalık bir işadamı grubuyla geldiklerini belirterek, ''Özal ile dünyayı gezdik diyebiliriz. Buraya 1986 yılında bir daha Özal ile geldim. Heyet olarak kalabalık geldiğimiz için o zaman tek bir otel vardı ve o otelde de bir odada 3 kişi kaldık. Aşağıda sadece tavuk kızartan bir yer vardı ve yiyeceği de uzun kuyruklar halinde oradan alıyorduk. Tüm bunları gördükten sonra Rusya'nın bugünkü hali inanılmaz. Avrupa'ya gittiğinizde 30 yıl önce nasılsa şimdi de pek fazla bir değişiklik göremezsiniz'' diye konuştu.
Moskova'ya yine Özal ile birlikte 1986 yılında yaptığı ikinci ziyaretin dönüşünde burada bir banka şubesi açmak istediğini, uçakta ziyaret dönüşü her zaman olduğu gibi işadamlarının yanına giderek tek tek sohbet eden Özal'a aktardığını söyleyen Özyeğin, ''Rahmetli Özal hemen Merkez Bankası Başkanı Yavuz Canevi'ni çağırarak Moskova'da temsilcilik açmak istediğimi ve bunun için hemen izin verilmesini söyledi. 1988'de Yapı Kredi'nin Moskova'da şubesini açtık'' dedi.
"CREDIT EUROPE'UN SERMAYESİ 10 MİLYON DOLARDI, ŞİMDİ 500 MİLYON DOLAR"
Özyeğin, Rusya'daki Credit Europe Bank'ın sermayesinin 10 milyon dolar ile başladığını ve bugün sermayesinin 500 milyon dolar civarında olduğunu belirterek, ''140 şubemiz var ve 1 milyondan fazla kredi kartı verdik. Günde 200 otomobil kredisi veriyoruz ve Rusya'da en fazla otomobil kredisi veren 5'nci, kredi kartı veren 10'uncu bankayız. Ayrıca Türkiye'de anlaşmalı olduğumuz bir mağazadaki herhangi bir ürünü beğenen ancak paraları yetmeyen Rus vatandaşlarına da o mağazalarda 15 dakika içinde tüketici kredisi veriyoruz'' dedi.
Rus ekonomisi ve Rusya'nın daha da gelişeceğine inandığını ifade eden Özyeğin, ''Rusya'nın çok yakında ekonomik büyüklük açısından İtalya'yı geçeceğini, 15-20 yıl içinde de İngiltere'den sonra Avrupa'nın en büyük ikinci büyük ekonomisi olacağına inanıyorum'' diye konuştu.
Avrupa'daki nüfusun giderek yaşlandığını ve sosyal hakların da Avrupa'yı ABD ve diğer ülkelerle rekabette dezavantajlı konuma getirdiğini ifade eden Özyeğin, şunları söyledi:
''Türkiye bugün çok şanslı. Türkiye 30-35 yıl kaybetti. Siyasi istikrar bir türlü son 10 yıldaki kadar olamadı. Daha önceki dönemlerde partiler tütün fiyatı konusunda bile anlaşamıyorlardı. Enflasyon yüzde 40 ve yüzde 90'lar arasında seyrediyordu. Böyle bir ülkeye yabancı yatırımcı da gelmez, iyi koşullarda kimse borç da vermez.''
"TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNE BEN BİLE İNANANAMIYORUM"
Türkiye'nin bugün geldiği noktaya kendisinin bile inanamadığını söyleyen Özyeğin, ''Eskiden İsviçre bankalarından 1 milyon frank kredi aldığımızda bayram ederdik. Şimdi Avrupa'ya yüzde 5, 5,5 ve 6 ile 5 yıllık bono çıkarıyoruz. Türkiye'de muazzam bir mali disiplin uygulanmakta. Avrupa'da bütçe açığı yüzde 5, bizde geçen yıl bu yüzde 1 oldu. Bu yıl da yüzde 1 öngörülüyor'' dedi.
Türk işadamlarının iş yapmak için Hindistan, Rusya, Çin gibi gelişen ülkelere yönelmesi gerektiğini ifade eden Özyeğin, ''Gelişmekte olan ülkelere yatırım yaparak Türkiye'yi geliştirebiliriz. Türkiye'nin yüzü dışa dönmeli. Türkiye sadece iç kaynaklarla ülkemizde her yıl ihtiyacı olan 700-800 bin istihdamı sağlayamaz. Sürdürülebilir bir büyüme için de eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Çin, Kore ve Japonya'da bugün herkes en az lise mezunuyken, Türkiye'de eğitim oranı 6,5 yıl oranında. Son zamanlarda çok çaba harcanmasına rağmen o kadar geriden geliyoruz ki hala yeterli değil yapılanlar. Durumu iyi olan her işadamı eğitime mutlaka destek olmalı'' dedi.
Özyeğin, bir soru üzerine her zaman sade bir vatandaş olduğunu ve ABD'de yarı burslu olarak eğitime gittiğinde cebinde sadece 100 dolar parasının olduğunu, bir yandan okurken diğer yandan akşamları lüks bir balık restoranında komilik yaptığını belirterek, ''İş hayatında paniklediğim anlar oldu. 2001 yılındaki krizde bir çok işadamı panikledi. Bir şirketin başındaysanız sizin paniklemeniz önemli değil. İçinizdeki paniği dışa vurmamalısınız. 1994 ve 2001 krizlerinde resmen maske takarak dolaştım. Bu dönem işyerlerinde en neşeli gezdiğim dönemlerdi. Ancak eve geldiğimizde endişemi eşim anlıyordu. 2001'de 22 özel bankaya el kondu'' diye konuştu.
Türkiye'nin en zengin adamı olarak ne hissettiği yolundaki bir soruyu Özyeğin şöyle yanıtladı:
''Bu konuda konuşmayı pek sevmem ama yaptığım en önemli işlerden biri madde bağımlılığı tedavi merkezi kurmamdır. Tinerci çocuklardan 70'i burada tedavi oldu. Yaptığım okullar, yurtlar ve verdiğim burslar sayesinde 30 bin öğrenci okuyor. Benim yaptığım okulları ve yurtları göremezsiniz çünkü bunları en fazla ihtiyacın olduğu en ucra yerlerde yaptım.''
"KRİZ İHTİMALİ GERİDE KALDI"
Özyeğin bir soru üzerine, ABD'de finansal krizden yavaş yavaş çıkıldığı ve ABD ekonomisinin hafif büyüme gösterdiğine işaret ederek, ''ABD ekonomisi ufak tefek canlanma gösteriyor. Avrupa ülkeleri de (Nicholas) Sarkozy ve (Angela) Merkel'in uzun görüşmelerinin sonunda finans kuruluşlarını kurtarma kararı aldı. Bankalara 500 milyar avro 3 yıl için yüzde 1 faizle borç verildi. Yarın 500 milyar avroluk bir ihale daha var. Kriz ihtimali bana göre geride kaldı'' diye konuştu.
"TÜRKİYE YÜZDE 4 BÜYÜR"
Hüsnü Özyeğin, Türk ekonomisiyle ilgili bir soruyu da, ''Türkiye'de çok iyi bir ekonomi yönetimi var. Kaptan köşkünde oturan yöneticiler sürekli her şeyi yakından izliyor ve amaca yönelik anında müdahalede bulunuyorlar. Aralık ayında kurdaki spekülatif artışları doğru müdahaleyle hem ihracatçıları memnun edecek şekilde hem de iyi bir düzeyde tuttular. Çok çabuk kararlar alınabiliyor. Bu güzel bir şey. Dünyadaki kredilerin yüzde 50'sini Avrupa'daki bankalar veriyor. Bu yüzden bir takım özelleştirmeler yapılamadı. Türkiye'nin bu yıl ekonomik olarak yüzde 4 oranında büyüyeceğini tahmin ediyorum'' şeklinde cevaplandırdı.
Anahtar Kelimeler