Türkiyenin Enerji Kaynakları
Türkiyenin enerji tüketimi ve ithalatı, ekonomisinde de olduğu gibi hızlı bir artış içerisindedir. Türkiyedeki enerji sektörü çoğunlukla kamuya aittir. Enerji üretim tesisleri uzun dönemli yatırımları ve büyük miktarlardaki finansal kaynakları gerektirmektedir. İnşaaları zamanlamaların gerisinde kalan tesisler genelllikle ülkenin güç talebi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Artan enerji talebini karşılamak ve enerji sektörünün fonksiyonlarını geliştirmek amacıyla, özel sektör yatırımlarını sektöre kanalize etmek için özel sektörün, enerji projelerine Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet ve İşletme Hakkı Devri gibi modeller vasıtasıyle yatırım yapmaları teşvik edilmektedir. Linyit madenleri, elektrik santralları ve elektrik sektöründeki dağıtım faaliyetleri İşletme Hakkı Devri modeli vasıtasıyla özelleştirilmektedir. Türkiyede linyit, taşkömürü, asfaltit, bitümlü şistler, ham petrol, doğalgaz, uranyum ve toryum gibi fosil kaynak rezervleri ile hidrolik enerji, jeotermal enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve biomas enerji gibi yenilenebilir (tükenmez) kaynak potansiyelleri bulunmaktadır.
Fosil Yakıt Rezervleri ve Potansiyeli
Düşük kaliteli olmasına rağmen Türkiyede çıkan linyitler, ülkenin en ümit verici kaynaklarından bir tanesidir ve kaynağın üretimi devlet tarafından desteklenmektedir. Türkiyenin resmi verilere göre 8,4 milyar ton linyit, 1,1 milyar ton taşkömürü, 1,1 milyar ton bitümlü şist ve 82 milyon ton asfaltit rezervi mevcuttur. 150 MWtan büyük kömür santralları esas alındığında, 16000-17000 MW kurulu güce tekabül eden linyit potansiyelinin henüz yalnızca %37sinin değerlendirildiği görülmektedir. 1980li yılların başında üretimi artmaya başlayan linyit 1998 yılında 65,2 Mta ulaşmıştır. Yerli taşkömürü üretimi ise, ülkenin talebini karşılayamamakta olup ithalatı her yıl giderek artmaktadır. Zonguldak havzasının bütününden yapılan taşkömürü üretimi 1997 yılında 2 513 000 ton olmuştur. 2010 yılı için 41,9 milyon ton taşkömürü ithalatı öngörülmektedir. Türkiye, Orta Asya ülkelerindeki zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını batı pazarlarına taşınmasında Enerji Koridoru olmaya hazır önemli bir adaydır. 1998 yılında hükümet, petrol ürünleri fiyatlarını, uluslararası fiyatlarla bağlantısını sağlayacak olan ve otomatik fiyatlandırma sistemi adı verilen yeni bir fiyat uygulamasına geçmiştir. Teorik hesaplara göre, rezervuardaki petrol rezervi 977,2 milyon ton olup, bunun 150,3 milyon tonu üretilebilir durumdadır. 1998 yılı sonuna kadar 106,6 milyon ton petrol üretilmiş olup, geri kalan üretilebilir 43,7 ton petrol ile bugünkü üretim seviyesine göre yaklaşık 14 yıllık miktar mevcuttur. Mevcut beş tesisin dördü (Kırıkkale, Batman, İzmit ve İzmir rafinerileri) TÜPRAŞ Genel Müdürlüğüne ait olup, Türkiyede toplam rafineri kapasitesinin %85ini oluşturmaktadır. Ataş Rafinerisi ise Mersinde olup, Shell, Mobil, BP ve Türk Petrol ortaklığında oluşan özel sektöre aittir.
Türkiyenin enerji tüketimi ve ithalatı, ekonomisinde de olduğu gibi hızlı bir artış içerisindedir. Türkiyedeki enerji sektörü çoğunlukla kamuya aittir. Enerji üretim tesisleri uzun dönemli yatırımları ve büyük miktarlardaki finansal kaynakları gerektirmektedir. İnşaaları zamanlamaların gerisinde kalan tesisler genelllikle ülkenin güç talebi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Artan enerji talebini karşılamak ve enerji sektörünün fonksiyonlarını geliştirmek amacıyla, özel sektör yatırımlarını sektöre kanalize etmek için özel sektörün, enerji projelerine Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet ve İşletme Hakkı Devri gibi modeller vasıtasıyle yatırım yapmaları teşvik edilmektedir. Linyit madenleri, elektrik santralları ve elektrik sektöründeki dağıtım faaliyetleri İşletme Hakkı Devri modeli vasıtasıyla özelleştirilmektedir. Türkiyede linyit, taşkömürü, asfaltit, bitümlü şistler, ham petrol, doğalgaz, uranyum ve toryum gibi fosil kaynak rezervleri ile hidrolik enerji, jeotermal enerji, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi ve biomas enerji gibi yenilenebilir (tükenmez) kaynak potansiyelleri bulunmaktadır.
Fosil Yakıt Rezervleri ve Potansiyeli
Düşük kaliteli olmasına rağmen Türkiyede çıkan linyitler, ülkenin en ümit verici kaynaklarından bir tanesidir ve kaynağın üretimi devlet tarafından desteklenmektedir. Türkiyenin resmi verilere göre 8,4 milyar ton linyit, 1,1 milyar ton taşkömürü, 1,1 milyar ton bitümlü şist ve 82 milyon ton asfaltit rezervi mevcuttur. 150 MWtan büyük kömür santralları esas alındığında, 16000-17000 MW kurulu güce tekabül eden linyit potansiyelinin henüz yalnızca %37sinin değerlendirildiği görülmektedir. 1980li yılların başında üretimi artmaya başlayan linyit 1998 yılında 65,2 Mta ulaşmıştır. Yerli taşkömürü üretimi ise, ülkenin talebini karşılayamamakta olup ithalatı her yıl giderek artmaktadır. Zonguldak havzasının bütününden yapılan taşkömürü üretimi 1997 yılında 2 513 000 ton olmuştur. 2010 yılı için 41,9 milyon ton taşkömürü ithalatı öngörülmektedir. Türkiye, Orta Asya ülkelerindeki zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarını batı pazarlarına taşınmasında Enerji Koridoru olmaya hazır önemli bir adaydır. 1998 yılında hükümet, petrol ürünleri fiyatlarını, uluslararası fiyatlarla bağlantısını sağlayacak olan ve otomatik fiyatlandırma sistemi adı verilen yeni bir fiyat uygulamasına geçmiştir. Teorik hesaplara göre, rezervuardaki petrol rezervi 977,2 milyon ton olup, bunun 150,3 milyon tonu üretilebilir durumdadır. 1998 yılı sonuna kadar 106,6 milyon ton petrol üretilmiş olup, geri kalan üretilebilir 43,7 ton petrol ile bugünkü üretim seviyesine göre yaklaşık 14 yıllık miktar mevcuttur. Mevcut beş tesisin dördü (Kırıkkale, Batman, İzmit ve İzmir rafinerileri) TÜPRAŞ Genel Müdürlüğüne ait olup, Türkiyede toplam rafineri kapasitesinin %85ini oluşturmaktadır. Ataş Rafinerisi ise Mersinde olup, Shell, Mobil, BP ve Türk Petrol ortaklığında oluşan özel sektöre aittir.