Üstün Yetenekli/Zekalı Çocuk İle Yaşamak

Üstün zekâlı çocuklar, özel eğitim alanının en çok göz ardı edilen ve eğitim olanaklarından yeterince yararlanamayan grubudur. Bilim, sanat alanlarındaki katkılarına, uygarlık düzeyini oluşturmadaki çabalarına karşın, bu çocukların yetiştirilmesine yeterli ilgi ve çaba gösterilmemektedir. Bunun en önemli nedenleri arasında bu çocuklara ilişkin ön yargıların yattığı gözlemlenmektedir. Bu ön yargıların bir kısmını şöylece sıralayabiliriz:
  • Bu çocuklar zaten üstün, onlar için fazladan bir eğitime gerek yok.
  • Her ortamda kendilerini geliştirebilirler.
  • Bunlara artı eğitim verirsek bir SEÇKİNLER sınıfı yaratırız, bu da topluma üstesinden gelemeyeceği sorunlar yaratır.
  • Zaten seçerek öğrenci alan orta öğretim kurumları bu çocuklara yöneliktir, bunun dışında artı bir özel eğitim vermek abestir.
  • Üstün zekâlılarla, özel eğitimin ilgilenmemesi gerekir.
Bu görüşleri uzatmak olasıdır. Ancak toplumların gelişme ve ilerlemelerindeki katkıları olağan kişilerden kat kat fazla olan üstün zekâlı ve üstün yetenekli bireyleri toplumun elinden çekip alırsak, ilkel toplumlar hâline dönüşebileceğimiz gerçeğini unutmamak gerekir.

Her çocuğun kendine özgü özellikleri olduğu bir gerçektir. Bireyleri benzemez yapan bu özellikleridir. Bununla birlikte üstün yetenekli/zekâlı çocukların çoğunda gözlenen belirli özellikleri vardır. Bazı durumlarda kendi yaşıtlarına kıyasla farklı olabilir, davranabilir ya da dönüt verebilirler. Bu çocuklarla birlikte yaşarken ana babasını büyüleyen ya da utandıran belli davranışlar sergileyebilecekleri de unutulmaması gereken bir husustur. Bunun yanı sıra çevresindekileri hayrete düşüren birtakım davranışlar da yapabilirler. Bu nedenle üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklarda ortak olan özellikleri ve ailelerin bu özelliklerle nasıl baş edebileceklerini belirlemek gerekmektedir.

Sonu Gelmeyen Sorular

Üstün yetenekli/zekâlı çocuklar akranlarına kıyasla öğrenme hızları çok yüksek olduğu için bilgiye açtır. Yaşadıkları çevre ve dünya hakkında hiç durmaksızın bilgi edinmeye çalışırlar. Bazıları her şey hakkında bilgiyi öğrenmek isterken bazıları da bir çekirge gibi bir konudan diğerine ya da bir ilgi alanından diğerine atlayabilirler. Bazıları ise belli bir zaman diliminde sadece özel bir konuya ilgi duyarlar ve bu konu etrafında zaman harcayarak bilgi toplarlar.

Neredeyse sonsuz denebilecek kadar çok soru sorabilirler. Ayağa kalktıkları dakikadan, uyudukları ana kadar dünya ile ilişkili pek çok bilgi edinmek isterler. Üstün yetenekli/zekâlı çocuğa sahip bir aile bu durumu şöyle betimlemektedir. “Çocuğum aynı bir sünger gibi her şeyi emmek istiyor.”

Bu çocukların sordukları sorulardan bazıları aşağıda belirtilenlere benzer.
  • Yıldızlar nereye giderler? Neden üstümüze düşmezler?
  • Neden karlar ilk önce ağaçların altında erimeye başlar?
  • Ağaçlar ısı yaratır mı?
  • Şimdiye kadar neden soğuk algınlığı için çare bulunamadı?
  • Neden hâlâ savaşlar var?
Çocukların sordukları soruların bir kısmının cevapları vardır diğer bir kısmın da belirgin ve açık herhangi bir yanıtı yoktur. Ailelerin çocuklarının bu sorularına yanıt verirken çaba sarf etmeleri onların rahatlamasına sebep olur. Ailenin verdiği cevapların ise çocuğun anlayabileceği bilişsel seviyeyi aşmaması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki üstün zekâlı çocuk ailenin cevaplayabileceğinden çok daha fazlasını sorabilir.

Çocuğun sorduğu sorular gerçekten aileyi zorlamışsa bu durumda aile kendine ve çocuğa karşı dürüst olmalıdır. Çocuğun bilişsel düzeyine uygun olarak cevap öncesi bir ön hazırlık yapılmalıdır. Örneğin, “Bu gerçekten iyi bir soruydu. Pek çok erişkin bu soruyu sormakta, bununla birlikte cevap olarak verebileceğimiz çok net bir yanıt yok. Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Benim ne düşündüğümü bilmek ister misin?” gibi cümleler kullanarak çocuğa yardımcı olmaya başlanabilir.

Bir ailenin neden, ne zaman, niçin, kim gibi sorulara hazırlıklı olması için belli bir ön hazırlık yapması ya da bu hazırlığın yapılabilmesi için çeşitli düzenlemelerde bulunması gereklidir. Örneğin aile, başvurabileceği kaynak kitapları her zaman elinin altında bulundurmalıdır. Kaynak ya da yararlı kitaplar arasında ansiklopediler, atlaslar sayılabilir. Ek olarak internetten yararlanmak üzere belli adresleri ya da arama motorlarını önceden bilmeli kısaca bilgiye giden yollar hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Tüm bu kaynakların el altında ve her an ulaşılabilir olması aileyi kısıtlı zaman dilimlerinde faydalanabileceği kütüphanelere daha az bağımlı hâle getirmektedir.

Etkinlikler Aracılığı İle Öğrenme

Üstün yetenekli/zekâlı çocuklar ve aileleri öğrenme ve keşfetme süreçlerinin sonunda bir etkinliğin üretildiğini fark ederler. Bazı çocuklar öylesine etkin ve hareketlidir ki yanlışlıkla dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı alma olasılıkları ile karşı karşıyadır. Bu tanı konulan çocuklarla olan farkları, üstün yetenekli/zekâlı çocukların güdülenmelerini ya da hareketlerini sağlayan gücün onların araştırdıkları sorularına bir yanıt bulma arayışıdır. Çevrelerindeki dünyayı merak ettiklerinden, zorluktan ve karmaşıklıktan hoşlandıkları için bu hareketli davranış örüntüsünü sergileyebilirler. Bazen durumu ya da olayı olduğundan çok daha karışık bir hâle getirirler. Sonsuz gibi gözüken enerjilerini bir amaca ulaşmak için kullanırlar. Hem zihinsel hem de fiziksel açıdan etkindirler. Diğer yandan dikkat eksikliği hiperaktivite tanısı almış çocuklar ise bir amaç doğrultusunda çoğu zaman hareket etmezler.

Bedenlerini olduğu gibi beyinlerini de çok çalıştırırlar, bu durum onların uykuya dalma süreçlerinde de belli aksaklıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Böylelikle zihinlerini dinlendirmede ve rahatlamada zorluk yaşayabilirler. Aile, bu etkin hareketlerini, hayal güçlerini ve enerjilerini boşaltmada plân yapıp onları yönlendirerek yardımcı olabilir.

Destekleyici, heyecanlı bir konuşmadan ya da heyecan duyulan bir film izledikten sonra veya müthiş bir plân yaptıktan sonra üstün yetenekli/zekâlı çocukların hemen uykuya dalmasını beklemek çok büyük haksızlık olur. Onların rahatlayabilmeleri için belli bir zaman dilimi gereklidir. Baş ucu hikâye kitapları ya da yatakta uyuma önce dinlenen rahatlatıcı müzikler çocuğun uyumasına yardımcı olacaktır.

Ne zaman Ne Olduğunu Hatırlama

Üstün yetenekli/zekâlı çocukların büyük bir çoğunluğu kusursuz bir belleğe sahiptir. Ailelerinin unuttukları birtakım noktalarda onlara yardımcı olurlar. Örneğin; bir anne çocuğu 3 yaşındayken aldığı bir biletin çocuğunun 9 yaşına geldiğinde hâlâ zamanını, yerini ve birtakım bilgileri hatırladığını söylemektedir.

Bu çocuklar özel günlerde, yılbaşı ya da bayramlarda aldıkları hediyeleri ya da kendilerine verilen sözleri çok iyi hatırlarlar. Örneğin; “3 hafta önce salı günü bana çocuk parkına gideceğimizi söylemiştin. Sanırım hâlâ gitmedik değil mi?”, “ Geçen sene eylül ayında öğretmenim bir alan gezisine çıkacağımızı söylemişti ama henüz gitmedik. Neden?”. Güven aşılamak için ailelerin ya da öğretmenlerin tutamayacakları sözleri vermemeleri gerekmektedir.

Erken Öğrenmeler

Farklılıkların olmasına rağmen üstün yetenekli/zekâlı çocuk erken yaşlarında yaşıtlarına nazaran daha önce konuşmasını ve yürümesini öğrenir. Fakat bazı durumlarda çocuklar tam doğru ve düzgün cümlelerle konuşmaya başlayıncaya kadar sözel iletişim kurmada isteksiz davrandıkları gözlemlenebilmektedir. Benzer bir şekilde tam olarak dengelerini sağlamadan yürümek istemeyebilirler. Genellikle bu çocuklar pek çok şeyi bir ya da iki tekrardan sonra öğrenirler. Tek bir tekrardan sonra kolaylıkla öğrenebilirler, hatta onların öğrenmesini istemediğiniz birtakım bilgiler olduğunda da durum bundan farklı olmaz.

Üstün yetenekli/zekâlı çocuklar konuşmasını çok severler ve yaşıtlarına göre zengin bir dil kullanırlar. Konuşma dilinde yaşıtlarına göre daha fazla sözcükten yararlanırlar. Bu durum zaman zaman yaşıtlarıyla aralarına belli bir soğukluğun girmesine de neden olabilir. Zira yaşıtları onların kullandıkları dili anlamada zorluk yaşayabilmektedir. Örneğin; üstün yetenekli/zekâlı çocuk dinazorlar hakkında konuşurken genel birtakım sözcükler yerine özelleşmiş terimlerini kullanmayı seçebilir. Dinazor yerine brontosaurus, stegosaurus, tyrannosaurus trex gibi özelleşmiş kelimeleri kullanabilir. Bu çocuklar bu gibi sözcükleri duymak ve anlamakla kalmaz doğru içerik içerisinde de kullandıkları dilde yer verirler.

Eşzamanlı Olmayan Gelişim

Üstün yetenekli/zekâlı çocukların yaşıtlarıyla kıyaslandığında duygusal, fiziksel ya da zihinsel yaşlarının farklı zamanlarda gelişebildiği görülmektedir. Bu nedenle üstün zekâlı pek çok çocuk bu alanlarda belli performans gösteren farklı gruptaki çocuklarla arkadaşlık yapmayı tercih ederler.

Bu parlak çocuklar oyun oynamak ya da fikirlerini paylaşmak için diğer bireylere ihtiyaç gösterirler. Büyük bir grup içinde birkaç yaşıtı çocuk olsa da onları bulma ve kuvvetli ilişki kurma eğilimi gösterirler. Çocuk yaşıtı olan diğer çocuklarla problemler yaşadığında kendisinden yaşça ileri olan çocuklarla arkadaşlık etmenin daha uygun olduğuna ilişkin bir yargı geliştirebilir. 5 yaşındaki bir çocuk sokakta oyun oynamak için 9 yaşında bir çocuğu seçebilir ve bunu “Onun çok güzel fikirleri var.” şeklinde de ifade edebilir. Bu durum şüphesiz belli zorlukları da doğurur. Örneğin; yaşça kendinden daha ileri olan arkadaşı parkta oynamak isterken 5 yaşındaki çocuğun karşıdan karşıya geçmek için ailesinden izin alması gereklidir. Diğer bir oyunda, örneğin iki tekerlekli bisiklete binen 9 yaşındaki çocuk onu arkasında yalnız bırakabilir. Bununla birlikte bilgisayarı her ikisi de sevebilirler ya da 3 yaşındaki üstün zekâlı bir çocuk bu konuya daha az ilgi gösterebilir.

Bu çocuklar 10 yaşına bastıklarında yeni durum ve problemlerle karşı karşıya gelirler. Zihin yaşı olarak onlarla denk olan çocuklar karşı cinsle arkadaşlık kurmaya çalışabilir, araba kullanmak isteyebilir ya da alkollü içkiler denemek isteyebilir. Oysaki bu duruma o, ne duygusal ne de etik olarak hazır değildir. Fiziksel olarak da arkadaş grupları içinde spor faaliyetlerinde yeterince başarılı görülemeyebilirler. Zihinsel olarak üstün oldukları hâlde sosyal ve duygusal yönden bakıldığında diğerleriyle aralarında bir uçurum olabilir. Özetlemek gerekirse üstün yetenekli/zekâlı çocuklar kendilerini diğer çocuklardan daha farklı hissederler. Bu noktada da ailelerinin onları sevmesine ve anlamasına çok fazla ihtiyaç gösterirler.

Üstün yetenekli/zekâlı bireylerin çocukluk çağında en çok problem yaşadıkları dönem hangisidir?
  1. Okul öncesi dönem; çocuğun tam olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmediği bir çağdır ve çocuk kendisini tam bir “aptal” olarak da değerlendirebilir.
  2. Çocuk 10 yaş civarında; belli bir zorluk dönemi yaşar. Bunun sebebi de arkadaş baskısının çok fazla olmasıdır. Arkadaş grubunun onları kendileri gibi olmaya yönlendirme baskısı sonucu, üstün yetenekli/zekâlı çocuklar kendilerini gruba kabul ettirebilmek için yeterince başarılı göstermemeye başlayabilirler.
Bazı durumlarda aile yaşamına ilişkin problemler baş gösterebilir. Bunun nedeni ise çocuğun duygusal yaşının zekâ yaşını tutmamasıdır. Bu tür çocuklar zaman zaman aptalca ya da çocukça davranabilirler. Oysaki diğer çocukların benzer davranışları anne babaları tarafından daha iyi tolere edildiği hâlde onlara çocuk olmaya hakları yokmuş gibi davranılabilmektedir.

Bazı yetişkinler ,doğru olmayan bir biçimde, bu çocukların her şeyi “daha iyi bildikleri” kanısına sahiptir. 5 yaşında bir çocuk 4. sınıftaki bir çocuğun okuma ve problem çözme seviyesine ulaşabilir. Ancak, o hâlâ 5 yaşında bir çocuktur. Ayrıca bu tür problemlere parmak emmek gibi ya da ayakkabısını bağlıyamamak gibi motor beceri isteyen etkinliklerdeki zayıflıklar da eklenebilir.

Aileler çocuklarının göstermiş olduğu bu tür davranışlara, onların her zaman her şeyi daha iyi bildiklerine ve onların üstün olduklarına inandıkları için, duygusal yaşına uygun olmayan şekilde cezalandırmaya çalışabilirler. Bu, kesinlikle çok yanlış bir tutumdur. Bu durumda aile rahatlamalı ve çocuklarına onun yaşında olağan bir çocuğa nasıl davranıyor ise öyle davranmalıdır.

Motor Becerilerdeki Farklılıklar

Bu tür çocuklar motor becerilerde belli bir davranış keskinliğine ulaşamayabilirler ve bu alanlarda bir gecikme yaşayabilirler. Bu durum bir ikilemin ortaya çıkmasına sebep olur. Bunun nedeni, elleriyle çalışma becerisiyle, anlama ve bilgi edinme seviyesinin tüm gelişim alanlarının üstünde gelişiyor oluşudur. Örneğin; el yazısı annesinin ya da öğretmenin ondan beklediğinden çok daha kötü olabilir. Üstün yetenekli/zekâlı çocuklar genellikle el yazısını yavaş, yorucu ve olumsuz bir şekilde değerlendirirler. Çünkü zihinleri bir kalemden çok daha hızlı çalışmaktadır. Bu durumda klavyenin öğretilmesi pek çok açıdan özellikle de yaratıcı işlerin ortaya konmasında büyük önem taşımaktadır.

Bu durumda çocuklara küçük kas gruplarını geliştirmesi için çeşitli egzersizler verilmelidir. Bunların arasından oyun hamuru çamurla oynama , parmak boyası yapma, ipe boncuk dizme gibi birtakım etkinlikler gösterilebilir. Bu tür etkinliklerin bir kısmı bir süre sonra oldukça sıkıcı olabilir. Çocuğun kendini ifade edebilecek bir sanat materyaliyle baş başa özgür bırakılması atılacak en iyi adımdır. El yazısının düzelmesi ya da el yazısına farklı bir anlam katılması için bunu bir sanat formuna dönüştürmek gerekebilir. Örneğin; kaligrafi sanatının öğretilmesiyle çocuğun yaratıcılığına farklı bir boyut katılmış olur. Çocuk bir taraftan yaptığı işten zevk alırken bir taraftan da eğlenerek kendini geliştirme olanağı bulur. Ayrıca pek çok fiziksel etkinlik çocuğun küçük ve büyük motor becerilerini geliştirmesi için önemli bir fırsattır.

Genç Avukatlarla Baş Etme

Üstün yetenekli/zekâlı çocuk sahip olduğu kusursuz dil becerisini istediği birtakım şeyleri elde etmek için kullanabilir. Bununla birlikte ana baba, onun dikte ettiği birtakım kural ve yönergeleri kabul etmeme durumundadır. Aile, önemli olan noktaların farkına vararak kurallarını oluşturmalıdır, böylelikle çocuk kendini daha güvende hissedecektir. Bu çocukların üstün yetenekli/zekâlı olmaları kurallara uymamak için hiçbir zaman bir mazeret olamaz. Ancak, çocuklara çok katı kurallar konulduğunda bu durum kendini diğer çocuklara karşı hırçın davranma ve öfkelenme şeklinde yansır. Aynı durum üstün yetenekli/zekâlı çocuklar için de söz konusudur. Fakat onlar durumu bir adım ileriye taşıyarak yalan söylemeyi ve erken yaşlarda ihtiyaç duydukları şeyleri çalmayı öğrenebilirler. Bu nedenden dolayı, özellikle üstün zekâlı çocuklara her zaman adil ve saygılı davranmak çok önemlidir.

Çocukların üstün yetenekli/zekâlı olması hiçbir zaman onların ahlâksal açıdan da üstün oldukları anlamına gelmemektedir. Bundan dolayıdır ki bu çocukların diğer çocuklar gibi birtakım kurallara ihtiyaçları vardır. Fakat diğer çocuklardan farklı olmak üzere belli kuralların ya da belli davranışların sonuçlarının ne olabileceği konusunda çok daha hızlı bir kanıya varabilirler. Sonuç olarak aynı hatayı tekrarlamaktan kaçınırlar.

Bu çocukların dünya üzerinde bir işe yaramaları, fonksiyon görmeleri için dünyanın yapısını anlamaya ihtiyaçları vardır. Eğer bu çocuklar sürekli olarak aile ya da öğretmen tarafından kontrol altında bulundurulurlarsa, kaybolma ya da kafalarının karışması gibi karışık duygular içine girebilirler.

Çocuk olgunlaştıkça aile, onun gerçek kararlar aldığını gördüğünde daha fazla güven hisseder. Bazı durumlarda ise sınır belirten kurallar koymak hayati önemlidir ve bunlar kesinlikle tartışmaya açık kurallar değildir. Okuldan kaçmak, keyif veren ve alışkanlık yapan maddeler kullanmak gibi konulardaki kurallar bunlara örnektir. Ailelerin deneyim kazanması sonucunda, çocuğun sadece limitlerini zorlamak için mi yoksa farklı bir nedenden dolayı mı kuralları tartışmaya başladığının ayırımını doğru yapabilir hâle gelirler. Fakat belli bir alandaki sorumluluğunu kanıtlamak için tartışmaya girdiğinde kurallar bir miktar hafifletilip, özgürlük adına bir adım ileriye atılabilir.

Prof.Dr.Ayşegül ATAMAN
Gazi Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi
 
Geri
Top