Uykunun değişik dönemlerden oluştuğu görüşü ilk kez Loomis ve arkadaşları tarafından ortaya atılmıştır. Bu araştırmacılar uykuyu A,B,C,D,E harfleri ile adlandırdıkları 5 farklı döneme ayırmışlar, A’dan E’ye doğru gidildiğinde uykunun giderek derinleştiğini öne sürmüşlerdir.
1953 yılında Chicago’da Aserinsky ve Kleitman adlı iki araştırmacı, kendileri ve ailelerinin katılımı ile gerçekleştirdikleri araştırmalarda, hızlı göz küresi hareketlerinin varlığı ile karikatürize özel bir uyku dönemi daha keşfetmişlerdir.
KASLAR TAMAMEN GEVŞİYOR
Aynı dönemde Lyon’da Michel Jouvet uykunun bu döneminde kas gerginliğinin diğer uyku dönemlerine oranla daha da azaldığını ve bu dönemde tam bir tonus kaybı oluşarak kasların tamamen gevşediğini bildirmiştir.
Hızlı göz küresi hareketlerinin varlığının ve kas tonusu azalmasının keşfi, uyku dönemlerinin yeniden sınıflanmasını zorunlu kılmıştır.
Dement ve Kleitman bu dönemde uykudaki degişik bilinç düzeylerini aşağıdaki şekilde sınıflandırmışlardır.
Sınıflamaya göre uyku dönemlerini ayırtetmek için, uyku kayıtlarında beyin dalgalarının (elektroensefalogram, EEG), göz küresi hareketlerinin (elektrookülogram, EOG) ve kas tonusunun (elektromiyogram, EMG) birlikte kağıt üzerine yazdırılması gerekmektedir.
UYKUNUN AŞAMALARI
Sakin uyanıklık: Gözler kapalı, sakin ve hareketsiz olarak yatıldığında, beynin orta ve arka bölgelerinden, 8-12 hz. frekansında alfa dalgaları olarak adlandırılan dalgalar kaydedilir. Bu sırada göz küresi hareketleri görülmez veya göz kırpma sonucu ortaya çıkan dalgalar EOG kanallarında görülebilir. Kas tonusu uykudaki diğer dönemlere göre yüksek düzeydedir.
Non-REM uykusu (NREM): “Yavaş uyku” olarak da adlandırılan bu uyku gittikçe derinleşen 4 dönemden oluşur. 1. ve 2. döneme “yüzeysel yavaş uyku”, 3. ve 4. döneme ise “derin yavaş uyku” adı verilir.
1. faz: Uykuya dalma dönemi olarak bilinir. Bu sırada EEG’de karışık frekansta, düşük voltajlı dalgalar saptanır. Aynı anda yavaş göz küresi hareketleri EOG kanallarında izlenmeye başlanır. Yavaş göz küresi hareketleri gözlerin uykuya daldıktan sonra yavaş yavaş iki yöne hareketidir. Uykuya dalma ile birlikte kas tonusu uyanıklığa göre bir miktar azalmıştır. Uykunun bu ilk dönemi, gece içinde zaman zaman tekrar ortaya çıkarak, tüm gece uykusunun yüzde 1-4’ünü oluşturur.
2. faz: Beyin dalgalarının kaydedildiği, EEG kanallarında başlangıçta 1. fazdakine benzer düşük voltajlı, daha sonra amplitüdü giderek artan, 4-7 hz. frekansında “teta dalgaları” olarak adlandırılan temel aktivite devam ederken periyodik olarak tekrarlayan özel bazı uyku elemanları ortaya çıkar. Bunlar uykunun derinleştiğini gösteren kısa süreli, 13-14 hz. frekansında, iğ şeklinde bir aktivite olan uyku iğleri (sleep spindle) ile uykunun yüzeyelleştiğini gösteren yüksek amplitüdlü, üçlü kompleks bir dalga olan K komplekslerdir. 1. fazda görülen yavaş göz küresi hareketleri bu dönemde de devam eder. Kas gerginliği 1. faza oranla biraz daha azalmıştır. Tüm gece uykusunun yüzde 45-50’sini 2. faz uykusu oluşturur.
3. ve 4. faz: Bu dönemlerde uyku artık iyice derinleşmiştir. Komadaki hastalarda görülen dalgalara benzer şekilde 1-4 hz. frekansında delta olarak adlandırılan, yüksek voltajlı yavaş dalgalar EEG’ye hakim hale gelir. Delta adı verilen beyin dalgalarının belli bir uyku döneminin yüzde 20’si ile yüzde 50’sini oluşturması halinde 3. fazdan, bu aktivitenin uyku döneminin yüzde 50’den fazlası olması halinde ise uykunun 4. fazından bahsedilir. Kural olmamakla birlikte, yavaş göz küresi hareketleri bu dönemlerde de görülebilir. Kas gerginliği daha da azalmıştır. Gece uykuda geçen sürenin yüzde 20-25’i 3. ve 4. uyku dönemlerinden oluşur.
REM uykusu (paradoksal uyku): REM uykusu birçok özelliği ile diğer uyku dönemlerinden ayrılır. EEG’de 1. fazdakine benzer bir aktivite görülmekle beraber bazen testere dişine benzeyen dalgalar ortaya çıkabilmekte veya uyanıklıktakine yakın frekansta dalgalar temel aktiviteye eklenebilmektedir. REM dönemine adını veren asıl farklı özelliği, EOG kanallarında kaydedilen hızlı göz küresi hareketleridir. Hiçbir uyku döneminde rastlanmayan hızlı göz küresi hareketleri, tek tek veya gruplar halinde bu uyku döneminde ortaya çıkarlar. Yüzde, kol ve bacaklarda minik seyirmeler dışında, REM’de kas gerginliği tamamen kaybolmuştur. Kas tonusunun tam olarak kaybolmasına rağmen, beyin aktivitesinin 1. faz gibi, uyanıklığa yakın bir döneminkine benzemesi, REM dönemini bazı yazarların “paradoksal uyku” olarak adlandırmasının sebebidir. Rüyaların yüzde 80-90’ının REM döneminde görülmesi bu fazın rüya dönemi olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. REM dönemi gece uykusunun yüzde 20-25’ini oluşturur.
UYKU PASİF BİR SÜREÇ DEĞİLDİR.
Yukarıda özellikleri belirtilen 5 uyku dönemi gece içinde değişen süre ve aralıklarla birbirini izleyerek tekrarlamaktadır. Tabii ki bu uyku dönemlerini sınıflamada olduğu gibi, kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. 1. fazdan hemen sonraki 2. faz ile 3. fazdan veya REM’den önceki 2. faz arasında beyin aktiviteleri açısından farklılıklar vardır.
Araştırmacılara, klinik çalışmalarında kolaylık sağlaması ve belirli bir standardizasyon oluşturulması amacıyla, uyku fazları kesin kurallarla birbirinden ayırdedilmiştir. Bu kurallar ışığı altında yapılan uyku fazı sınıflamaları uykunun yapısı hakkında rakamsal değerler verse de, uykunun kalitesi ile ilgili kesin bir fikir vermesi mümkün değildir.
Son yıllardaki teknik gelişmelerin de katkısı ile uykunun yapısı hakkında daha detaylı bilgi verecek otomatik frekans ve voltaj analiz yöntemleri birçok araştırmacı grup tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
Bu yöntemlerle uykuyu oluşturan beyin dalgalarının frekansı, voltajı ve bu değerlerle ilgili birçok parametre otomatik olarak hesaplanmakta, uyku EEG’ sini oluşturan dalgaların bütünü hakkında son derece detaylı veriler elde edilebilmektedir.
Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, uyku pasif ve monoton bir süreç olmaktan çok, kendi içinde belli bir düzeni olan aktif ve değişken bir süreçtir.
1953 yılında Chicago’da Aserinsky ve Kleitman adlı iki araştırmacı, kendileri ve ailelerinin katılımı ile gerçekleştirdikleri araştırmalarda, hızlı göz küresi hareketlerinin varlığı ile karikatürize özel bir uyku dönemi daha keşfetmişlerdir.
KASLAR TAMAMEN GEVŞİYOR
Aynı dönemde Lyon’da Michel Jouvet uykunun bu döneminde kas gerginliğinin diğer uyku dönemlerine oranla daha da azaldığını ve bu dönemde tam bir tonus kaybı oluşarak kasların tamamen gevşediğini bildirmiştir.
Hızlı göz küresi hareketlerinin varlığının ve kas tonusu azalmasının keşfi, uyku dönemlerinin yeniden sınıflanmasını zorunlu kılmıştır.
Dement ve Kleitman bu dönemde uykudaki degişik bilinç düzeylerini aşağıdaki şekilde sınıflandırmışlardır.
Sınıflamaya göre uyku dönemlerini ayırtetmek için, uyku kayıtlarında beyin dalgalarının (elektroensefalogram, EEG), göz küresi hareketlerinin (elektrookülogram, EOG) ve kas tonusunun (elektromiyogram, EMG) birlikte kağıt üzerine yazdırılması gerekmektedir.
UYKUNUN AŞAMALARI
Sakin uyanıklık: Gözler kapalı, sakin ve hareketsiz olarak yatıldığında, beynin orta ve arka bölgelerinden, 8-12 hz. frekansında alfa dalgaları olarak adlandırılan dalgalar kaydedilir. Bu sırada göz küresi hareketleri görülmez veya göz kırpma sonucu ortaya çıkan dalgalar EOG kanallarında görülebilir. Kas tonusu uykudaki diğer dönemlere göre yüksek düzeydedir.
Non-REM uykusu (NREM): “Yavaş uyku” olarak da adlandırılan bu uyku gittikçe derinleşen 4 dönemden oluşur. 1. ve 2. döneme “yüzeysel yavaş uyku”, 3. ve 4. döneme ise “derin yavaş uyku” adı verilir.
1. faz: Uykuya dalma dönemi olarak bilinir. Bu sırada EEG’de karışık frekansta, düşük voltajlı dalgalar saptanır. Aynı anda yavaş göz küresi hareketleri EOG kanallarında izlenmeye başlanır. Yavaş göz küresi hareketleri gözlerin uykuya daldıktan sonra yavaş yavaş iki yöne hareketidir. Uykuya dalma ile birlikte kas tonusu uyanıklığa göre bir miktar azalmıştır. Uykunun bu ilk dönemi, gece içinde zaman zaman tekrar ortaya çıkarak, tüm gece uykusunun yüzde 1-4’ünü oluşturur.
2. faz: Beyin dalgalarının kaydedildiği, EEG kanallarında başlangıçta 1. fazdakine benzer düşük voltajlı, daha sonra amplitüdü giderek artan, 4-7 hz. frekansında “teta dalgaları” olarak adlandırılan temel aktivite devam ederken periyodik olarak tekrarlayan özel bazı uyku elemanları ortaya çıkar. Bunlar uykunun derinleştiğini gösteren kısa süreli, 13-14 hz. frekansında, iğ şeklinde bir aktivite olan uyku iğleri (sleep spindle) ile uykunun yüzeyelleştiğini gösteren yüksek amplitüdlü, üçlü kompleks bir dalga olan K komplekslerdir. 1. fazda görülen yavaş göz küresi hareketleri bu dönemde de devam eder. Kas gerginliği 1. faza oranla biraz daha azalmıştır. Tüm gece uykusunun yüzde 45-50’sini 2. faz uykusu oluşturur.
3. ve 4. faz: Bu dönemlerde uyku artık iyice derinleşmiştir. Komadaki hastalarda görülen dalgalara benzer şekilde 1-4 hz. frekansında delta olarak adlandırılan, yüksek voltajlı yavaş dalgalar EEG’ye hakim hale gelir. Delta adı verilen beyin dalgalarının belli bir uyku döneminin yüzde 20’si ile yüzde 50’sini oluşturması halinde 3. fazdan, bu aktivitenin uyku döneminin yüzde 50’den fazlası olması halinde ise uykunun 4. fazından bahsedilir. Kural olmamakla birlikte, yavaş göz küresi hareketleri bu dönemlerde de görülebilir. Kas gerginliği daha da azalmıştır. Gece uykuda geçen sürenin yüzde 20-25’i 3. ve 4. uyku dönemlerinden oluşur.
REM uykusu (paradoksal uyku): REM uykusu birçok özelliği ile diğer uyku dönemlerinden ayrılır. EEG’de 1. fazdakine benzer bir aktivite görülmekle beraber bazen testere dişine benzeyen dalgalar ortaya çıkabilmekte veya uyanıklıktakine yakın frekansta dalgalar temel aktiviteye eklenebilmektedir. REM dönemine adını veren asıl farklı özelliği, EOG kanallarında kaydedilen hızlı göz küresi hareketleridir. Hiçbir uyku döneminde rastlanmayan hızlı göz küresi hareketleri, tek tek veya gruplar halinde bu uyku döneminde ortaya çıkarlar. Yüzde, kol ve bacaklarda minik seyirmeler dışında, REM’de kas gerginliği tamamen kaybolmuştur. Kas tonusunun tam olarak kaybolmasına rağmen, beyin aktivitesinin 1. faz gibi, uyanıklığa yakın bir döneminkine benzemesi, REM dönemini bazı yazarların “paradoksal uyku” olarak adlandırmasının sebebidir. Rüyaların yüzde 80-90’ının REM döneminde görülmesi bu fazın rüya dönemi olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. REM dönemi gece uykusunun yüzde 20-25’ini oluşturur.
UYKU PASİF BİR SÜREÇ DEĞİLDİR.
Yukarıda özellikleri belirtilen 5 uyku dönemi gece içinde değişen süre ve aralıklarla birbirini izleyerek tekrarlamaktadır. Tabii ki bu uyku dönemlerini sınıflamada olduğu gibi, kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. 1. fazdan hemen sonraki 2. faz ile 3. fazdan veya REM’den önceki 2. faz arasında beyin aktiviteleri açısından farklılıklar vardır.
Araştırmacılara, klinik çalışmalarında kolaylık sağlaması ve belirli bir standardizasyon oluşturulması amacıyla, uyku fazları kesin kurallarla birbirinden ayırdedilmiştir. Bu kurallar ışığı altında yapılan uyku fazı sınıflamaları uykunun yapısı hakkında rakamsal değerler verse de, uykunun kalitesi ile ilgili kesin bir fikir vermesi mümkün değildir.
Son yıllardaki teknik gelişmelerin de katkısı ile uykunun yapısı hakkında daha detaylı bilgi verecek otomatik frekans ve voltaj analiz yöntemleri birçok araştırmacı grup tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
Bu yöntemlerle uykuyu oluşturan beyin dalgalarının frekansı, voltajı ve bu değerlerle ilgili birçok parametre otomatik olarak hesaplanmakta, uyku EEG’ sini oluşturan dalgaların bütünü hakkında son derece detaylı veriler elde edilebilmektedir.
Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, uyku pasif ve monoton bir süreç olmaktan çok, kendi içinde belli bir düzeni olan aktif ve değişken bir süreçtir.