Uzlaşmanın konusu ve kapsamı
Vergi Usul Kanununun 376’ncı maddeden sonra gelen Ek 1’nci madde hükmüne göre idare ile mükellefler ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergiler ile bunlara ilişkin vergi zıyaı cezaları konusunda uzlaşabilirler. Buna göre tarhiyat sonrası uzlaşma yapılabilmesi için öncelikle ikmalen, re’sen veya idarece bir tarhiyatın yapılmış, cezanın kesilmiş ve bununla ilgili ihbarnamenin mükellefe tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Beyana dayanılarak yapılan tarhiyatlarda uzlaşma yapılamaz. Bununla birlikte ihtirazî kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan tarhiyatların, “...re’sen veya ikmalen yapılan tarhiyatlar aynı zamanda mükelleflerin itiraz edebilecekleri vergiler olduğuna göre, mükelleflerin itiraz hakları olan ihtirazî kayıtla verdikleri beyannameler üzerine tarh edilen vergilerin de” uzlaşma kapsamına giren vergilerden sayılması gerekmektedir.
Vergi aslından bağımsız olarak kesilen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmez. Ancak usulsüzlük cezası aynı zamanda vergi zıyaı cezasını gerektiren bir fiil dolayısıyla kesilmiş bulunduğu takdirde uzlaşmanın konusuna girmektedir. Yine 359’ncu maddeye göre kaçakçılık suçu kapsamında vergi zıyaı cezası kesilmesi durumunda, bu vergi ve cezalar ile ilgili olarak da uzlaşma talep edilememektedir.
İl özel idareleri ile belediyelerin gelirlerinde de uzlaşma söz konusu olmakla birlikte bu konudaki yetki yasa ile İçişleri Bakanlığına verilmiştir.
Uzlaşma talebinin yapılabilmesi için mükelleflerin;
1.Vergi zıyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten yada yanılma hallerinden, yani yetkili makamların kendisine yanlış izahat vermesinden veya bir hükmün uygulanmasında yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş olmasından veyahut ta bu konuda içtihadın değişmiş bulunmasından kaynaklandığını veya,
2.Tarhiyatta vergi hatası veya maddi hata bulunduğunu ya da,
3.Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının bulunduğunu,
ileri sürmeleri gerekir.
Yasa hükmü gereğince bu şartların varlığının aranması şart olmakla birlikte uygulamada, kamu alacağının bir an önce tahsilinin sağlanması, mükellefle ihtilaf yaratılmaması gerekçeleri ile genellikle bu şartların varlığı aranılmamakta, sadece uzlaşma talebinin süresi içinde yapılıp yapılmadığı ve uzlaşmanın komisyonun yetkisi içinde olup olmadığı hususları incelendikten sonra uzlaşma talepleri kabul edilmektedir.
Uzlaşmanın yapılabilmesi için uzlaşma talebinin vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir. Bu süre aynı zamanda mükellefin dava açma süresi olup, dava açma süresi geçtikten sonra yapılan uzlaşma talepleri geçersiz bulunmaktadır.
Mücbir sebep nedeniyle uzlaşmaya başvuramayan mükellef veya ceza muhatabına VUK’nun mücbir sebep halleri uygulanmamaktadır. Zira mücbir sebep halleri ancak mükelleflerin vergi ödevlerini yerine getirebilmeleri ile ilgilidir. Oysa uzlaşma, vergi ödevi olmayıp mükellef için bir hak niteliğindedir. Bu nedenle mücbir sebep nedeniyle süresinde uzlaşma talep edilemediğinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte süresinde uzlaşma için başvuran ve kendisine uzlaşma günü verilen mükelleflerin, mücbir sebep nedeniyle, belirlenen gün ve saatte uzlaşma toplantısına katılamamaları durumunda kendilerine mücbir sebep hükümleri uygulanabilmektedir. İdarenin ve yargının görüşü de bu yöndedir.
Uzlaşma talebi bizzat mükellef tarafından yapılabileceği gibi yetkili vekili veya kanuni temsilcisi tarafından da yazılı olarak elden veya posta vasıtasıyla yapılabilir.
Yasa hükmünde, uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği hallerde uzlaşmanın toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabileceğini hüküm altına almış olmakla birlikte konu ile ilgili Maliye Bakanlığınca çıkarılan Yönetmelikte, uzlaşma talebinin ihbarnamede yazılı vergi ve cezanın tamamı için yapılabileceği, kısmi uzlaşma talebinde bulunulamayacağı ifade edilmektedir.
Diğer taraftan mükellef uzlaşma görüşmelerinde bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci veya 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubunu bulundurabilir. Bu kişiler görüşmelerde görüş beyan edebilir, ancak tutanaklara imza atamazlar.
Uzlaşmanın vaki olması halinde uzlaşılan vergi ve ceza miktarları uzlaşma tutanağına geçirilir, tutanak taraflarca imzalandıktan sonra en kısa zamanda vergi dairesine gönderilir.
Uzlaşmanın temin edilememesi halinde bir daha uzlaşma talebinde bulunulamaz.
Uzlaşmanın temin edilememesi, mükellef veya vekilinin uzlaşma komisyonunun davetine icabet etmemesi veya geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması yada ihtirazî kayıtla imzalamak istemesi durumudur.
Uzlaşmanın vaki olmaması ise uzlaşma komisyonunca teklif edilen miktarın mükellefçe kabul edilmemesi, dolayısıyla uzlaşmaya varılamaması halidir. Bu durumda uzlaşma komisyonunun teklif etmiş olduğu nihai miktar tutanağa geçirilir ve tutanak yine taraflarca imzalanarak vergi dairesine iletilir. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse uzlaşma bu tarih itibariyle sağlanmış olur.
Uzlaşma komisyonlarının tutacakları tutanaklar kesin olup, gereği vergi dairesince yerine getirilir.
Mükellef veya vergi sorumlusu uzlaşılan vergi ve cezalar için herhangi bir şekilde dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz. Bu husus tarhiyat öncesi uzlaşma için de söz konusudur. Bu suretle komisyon başkan ve üyelerinin hiçbir baskı altında kalmaksızın tarafsız ve objektif kriterlere göre karar vermeleri temin edilmiş olmakla beraber vermiş oldukları kararlarda güven duygusu içinde hareket etmeleri imkânı da sağlanmış olmaktadır.
Vergi Usul Kanununun 376’ncı maddeden sonra gelen Ek 1’nci madde hükmüne göre idare ile mükellefler ikmalen, resen veya idarece tarh edilen vergiler ile bunlara ilişkin vergi zıyaı cezaları konusunda uzlaşabilirler. Buna göre tarhiyat sonrası uzlaşma yapılabilmesi için öncelikle ikmalen, re’sen veya idarece bir tarhiyatın yapılmış, cezanın kesilmiş ve bununla ilgili ihbarnamenin mükellefe tebliğ edilmiş olması gerekmektedir. Beyana dayanılarak yapılan tarhiyatlarda uzlaşma yapılamaz. Bununla birlikte ihtirazî kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan tarhiyatların, “...re’sen veya ikmalen yapılan tarhiyatlar aynı zamanda mükelleflerin itiraz edebilecekleri vergiler olduğuna göre, mükelleflerin itiraz hakları olan ihtirazî kayıtla verdikleri beyannameler üzerine tarh edilen vergilerin de” uzlaşma kapsamına giren vergilerden sayılması gerekmektedir.
Vergi aslından bağımsız olarak kesilen usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları tarhiyat sonrası uzlaşma kapsamına girmez. Ancak usulsüzlük cezası aynı zamanda vergi zıyaı cezasını gerektiren bir fiil dolayısıyla kesilmiş bulunduğu takdirde uzlaşmanın konusuna girmektedir. Yine 359’ncu maddeye göre kaçakçılık suçu kapsamında vergi zıyaı cezası kesilmesi durumunda, bu vergi ve cezalar ile ilgili olarak da uzlaşma talep edilememektedir.
İl özel idareleri ile belediyelerin gelirlerinde de uzlaşma söz konusu olmakla birlikte bu konudaki yetki yasa ile İçişleri Bakanlığına verilmiştir.
Uzlaşma talebinin yapılabilmesi için mükelleflerin;
1.Vergi zıyaına sebebiyet verilmesinin kanun hükümlerine yeterince nüfuz edememekten yada yanılma hallerinden, yani yetkili makamların kendisine yanlış izahat vermesinden veya bir hükmün uygulanmasında yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş olmasından veyahut ta bu konuda içtihadın değişmiş bulunmasından kaynaklandığını veya,
2.Tarhiyatta vergi hatası veya maddi hata bulunduğunu ya da,
3.Yargı kararları ile idarenin ihtilaf konusu olayda görüş farklılığının bulunduğunu,
ileri sürmeleri gerekir.
Yasa hükmü gereğince bu şartların varlığının aranması şart olmakla birlikte uygulamada, kamu alacağının bir an önce tahsilinin sağlanması, mükellefle ihtilaf yaratılmaması gerekçeleri ile genellikle bu şartların varlığı aranılmamakta, sadece uzlaşma talebinin süresi içinde yapılıp yapılmadığı ve uzlaşmanın komisyonun yetkisi içinde olup olmadığı hususları incelendikten sonra uzlaşma talepleri kabul edilmektedir.
Uzlaşmanın yapılabilmesi için uzlaşma talebinin vergi ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde yapılması gerekir. Bu süre aynı zamanda mükellefin dava açma süresi olup, dava açma süresi geçtikten sonra yapılan uzlaşma talepleri geçersiz bulunmaktadır.
Mücbir sebep nedeniyle uzlaşmaya başvuramayan mükellef veya ceza muhatabına VUK’nun mücbir sebep halleri uygulanmamaktadır. Zira mücbir sebep halleri ancak mükelleflerin vergi ödevlerini yerine getirebilmeleri ile ilgilidir. Oysa uzlaşma, vergi ödevi olmayıp mükellef için bir hak niteliğindedir. Bu nedenle mücbir sebep nedeniyle süresinde uzlaşma talep edilemediğinin ileri sürülmesi mümkün değildir. Bununla birlikte süresinde uzlaşma için başvuran ve kendisine uzlaşma günü verilen mükelleflerin, mücbir sebep nedeniyle, belirlenen gün ve saatte uzlaşma toplantısına katılamamaları durumunda kendilerine mücbir sebep hükümleri uygulanabilmektedir. İdarenin ve yargının görüşü de bu yöndedir.
Uzlaşma talebi bizzat mükellef tarafından yapılabileceği gibi yetkili vekili veya kanuni temsilcisi tarafından da yazılı olarak elden veya posta vasıtasıyla yapılabilir.
Yasa hükmünde, uzlaşma konusu verginin matrah farkları itibariyle bölünebildiği hallerde uzlaşmanın toplam matrah farkının bu bölümüne isabet eden vergi kısmı için de yapılabileceğini hüküm altına almış olmakla birlikte konu ile ilgili Maliye Bakanlığınca çıkarılan Yönetmelikte, uzlaşma talebinin ihbarnamede yazılı vergi ve cezanın tamamı için yapılabileceği, kısmi uzlaşma talebinde bulunulamayacağı ifade edilmektedir.
Diğer taraftan mükellef uzlaşma görüşmelerinde bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci veya 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubunu bulundurabilir. Bu kişiler görüşmelerde görüş beyan edebilir, ancak tutanaklara imza atamazlar.
Uzlaşmanın vaki olması halinde uzlaşılan vergi ve ceza miktarları uzlaşma tutanağına geçirilir, tutanak taraflarca imzalandıktan sonra en kısa zamanda vergi dairesine gönderilir.
Uzlaşmanın temin edilememesi halinde bir daha uzlaşma talebinde bulunulamaz.
Uzlaşmanın temin edilememesi, mükellef veya vekilinin uzlaşma komisyonunun davetine icabet etmemesi veya geldiği halde uzlaşma tutanağını imzalamaması yada ihtirazî kayıtla imzalamak istemesi durumudur.
Uzlaşmanın vaki olmaması ise uzlaşma komisyonunca teklif edilen miktarın mükellefçe kabul edilmemesi, dolayısıyla uzlaşmaya varılamaması halidir. Bu durumda uzlaşma komisyonunun teklif etmiş olduğu nihai miktar tutanağa geçirilir ve tutanak yine taraflarca imzalanarak vergi dairesine iletilir. Mükellef dava açma süresinin sonuna kadar teklif edilen vergi ve cezayı kabul ettiğini yazılı olarak bildirirse uzlaşma bu tarih itibariyle sağlanmış olur.
Uzlaşma komisyonlarının tutacakları tutanaklar kesin olup, gereği vergi dairesince yerine getirilir.
Mükellef veya vergi sorumlusu uzlaşılan vergi ve cezalar için herhangi bir şekilde dava açamaz ve hiçbir mercie şikayette bulunamaz. Bu husus tarhiyat öncesi uzlaşma için de söz konusudur. Bu suretle komisyon başkan ve üyelerinin hiçbir baskı altında kalmaksızın tarafsız ve objektif kriterlere göre karar vermeleri temin edilmiş olmakla beraber vermiş oldukları kararlarda güven duygusu içinde hareket etmeleri imkânı da sağlanmış olmaktadır.