Varlığın Var Olup Olmadığı Problemi
Varlığın var olup olmadığı problemi eski Yunan felsefesinden beri tartışılan bir sorudur. Bu tartışmada başlıca iki anlayış karşı karşıyadır. Bunlar;
1. Varlığın var olup olmadığı problemi,
2. Varlık varsa, bunun ne olduğu problemi
Bu problemler iki karşıt düşünce akımını oluşturmuştur. Bu karşıt akımlardan ilki nihilizm, diğeri ise realizmdir.
Nihilizm Düşüncesinde Varlık Problemi
Nihil Latince hiç anlamına gelir. Nihilizm de hiççilik öğretisi olarak anlaşılır. Nihilist anlayış ilkçağda şüpheci düşünürler tarafından geliştirilmiştir. Şüpheci düşünürlerden Gorgiasa göre hiçbir şey var değildir. Var olsaydı bile bilinemezdi. Bilinse bile, başkasına bildirilemezdi.
Bilgi kuramı bakımından nihilizm, tüm bilgisel hakikatleri ve değerleri yok sayar. Bu bakımdan nihilist düşünür Nietzsche (1844-1900) dir. Ona göre nihilizm bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini düşünen mantıktır. Bu kökten inkarcı tavrı ile Nietzsche, kendini Avrupanın ilk ve en yetkin nihilisti olarak tanımlar.
İlkçağda Çin düşünürü Lao Tse (M.Ö.570- 485) Taoculuk anlayışı ile nihilizmi temsil etmiştir. Bu felsefeye göre, insan varlığı açıklayamaz. Mutlak varlık bir ilkedir, biçimi, maddesi yoktur, görünmez, işitilmez, elle tutulmaz ve belirsizdir. Değişmez, ama, bütün değişmelerin nedenidir, her şeyin kaynağı ve ereğidir. Buradan anlaşıldığı gibi, Tao varlık değil, hiçliktir.
Realizm Düşüncesinde Varlık Problemi
Realist anlayışa göre varlık insan bilincinin dışında bir gerçekliktir. Yani varlık, nesnel gerçekliği ile kabul edilmelidir. Bu realizm içinde çocuksu realizm (nahiv realizm), algılarımızın bize bildirdiği nesnelerin varlığını doğal olarak var diye kabul eder. Yine bir realist anlayış olan eleştirel (kritik) realizm ise, duyularımızın sübjektifliğini öne sürmesine karşılık, düşüncemiz ile objektif, kendi başına var olan bir varlığı kavrayabileceğimizi iddia eder. Bu anlayışlar günümüze kadar temsilciler bulmuşlardır.
Varlığın var olup olmadığı problemi eski Yunan felsefesinden beri tartışılan bir sorudur. Bu tartışmada başlıca iki anlayış karşı karşıyadır. Bunlar;
1. Varlığın var olup olmadığı problemi,
2. Varlık varsa, bunun ne olduğu problemi
Bu problemler iki karşıt düşünce akımını oluşturmuştur. Bu karşıt akımlardan ilki nihilizm, diğeri ise realizmdir.
Nihilizm Düşüncesinde Varlık Problemi
Nihil Latince hiç anlamına gelir. Nihilizm de hiççilik öğretisi olarak anlaşılır. Nihilist anlayış ilkçağda şüpheci düşünürler tarafından geliştirilmiştir. Şüpheci düşünürlerden Gorgiasa göre hiçbir şey var değildir. Var olsaydı bile bilinemezdi. Bilinse bile, başkasına bildirilemezdi.
Bilgi kuramı bakımından nihilizm, tüm bilgisel hakikatleri ve değerleri yok sayar. Bu bakımdan nihilist düşünür Nietzsche (1844-1900) dir. Ona göre nihilizm bizim bütün yüksek değerlerimizin sona erdiğini düşünen mantıktır. Bu kökten inkarcı tavrı ile Nietzsche, kendini Avrupanın ilk ve en yetkin nihilisti olarak tanımlar.
İlkçağda Çin düşünürü Lao Tse (M.Ö.570- 485) Taoculuk anlayışı ile nihilizmi temsil etmiştir. Bu felsefeye göre, insan varlığı açıklayamaz. Mutlak varlık bir ilkedir, biçimi, maddesi yoktur, görünmez, işitilmez, elle tutulmaz ve belirsizdir. Değişmez, ama, bütün değişmelerin nedenidir, her şeyin kaynağı ve ereğidir. Buradan anlaşıldığı gibi, Tao varlık değil, hiçliktir.
Realizm Düşüncesinde Varlık Problemi
Realist anlayışa göre varlık insan bilincinin dışında bir gerçekliktir. Yani varlık, nesnel gerçekliği ile kabul edilmelidir. Bu realizm içinde çocuksu realizm (nahiv realizm), algılarımızın bize bildirdiği nesnelerin varlığını doğal olarak var diye kabul eder. Yine bir realist anlayış olan eleştirel (kritik) realizm ise, duyularımızın sübjektifliğini öne sürmesine karşılık, düşüncemiz ile objektif, kendi başına var olan bir varlığı kavrayabileceğimizi iddia eder. Bu anlayışlar günümüze kadar temsilciler bulmuşlardır.