Vergi hukukunda yorum yapılırken dikkate alınan hususlar
Vergi yasalarında yer alan hükümler hakkında yorum yapılırken hükmün sözel (lafzî) yapısından hareket edilerek ne anlama geldiği ifade edilebildiği gibi, yasanın bütününde yer alan diğer madde hükümleri ile, yorumlanan hüküm arasında bir bağıntı kurulmak suretiyle ve söz konusu hükmün kuruluş amacı ve yeri dikkate alınarak yorumlama yoluna gidilebilmektedir. Madde hükmünde yer alan kelimelerin ifade ettiği anlamın yorumuna sözel yorum denilmektedir. Madde hükmünün konulmasındaki amaç dikkate alınırken, ekonomik ve sosyal şartlar altında maddenin ifade ettiği anlamın da göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılan yorum ise amaca yönelik yorumu ifade eder. Aynı zamanda, yasa tasarıları, gerekçeler ve meclis tutanakları taranarak yasa koyucunun amacı tespit edilmek suretiyle madde hükmünün yorumu yapılmaya çalışılır.
İdare tarafından yorumlama mekanizmasının geniş olarak kullanılmak suretiyle adeta “takdir yetkisi kullanma” durumuna getirilmemesi, yorumun “boşluk doldurma” niteliğinde kullanılmaması gerekir. Aksi halde yorumlama amacından sapılmış, madde hükümlerinin gerçek anlamlarının tespitinden uzaklaşılmış ve hükümlerin olaylara uygulanmasında hatalara uğranılmış olabilir. Medeni kanunda var olan, hâkimin boşluk doldurma yetkisi vergi hukukunda kimseye verilmemiştir. Esasen verginin kanuniliği ilkesi gereği vergi hukukunda boşluk doldurma söz konusu değildir.
Vergi yasalarında yer alan hükmün konuluşundaki amaç, devletin belirli bir ekonomik faaliyetten yada ekonomik bir varlıktan zorunlu bir pay alması biçiminde ortaya çıkmış olabilir. Bundan dolayı da vergi hukukunda yorum yapılması sürecinde ekonomik yaklaşım ilkesi de ön plana çıkmaktadır. Ekonomik yaklaşım, vergiyi doğuran olayın tespitinde ve vergisel hükümlerin yorumlanmasında ekonomik nitelik ve içeriklerin esas alınması anlamını ifade etmektedir. Verginin ekonomik faaliyetlerle çok yakından ilgili bulunması dolayısıyla vergi hukukunun yorumlanmasında da ekonomik olaylar göz önünde tutulmaktadır. Ekonomik yaklaşım vergi hukukunun temel niteliklerinden birini teşkil etmekle birlikte vergilendirmede esas olarak vergiyi doğuran olayın ispat edilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte sosyal devlet anlayışındaki gelişmeler ve vergilemenin sosyal boyutunun göz önünde bulundurulması gereği, bazen de uluslararası ilişkilerin gerektirdiği zorunluluklar vergi hukukunda yorum kriterlerini genişletmekte ekonomik kriterlerin yanında sosyal ve siyasal kriterlerin de dikkate alındığı olgusunu ortaya koymaktadır.
Vergi hukukunda yorum uygulamasının geniş çerçevede ele alınarak kullanılması, bir yandan yasa hükümlerinin keyfi bir şekilde uygulanmasına yol açabileceği gibi yasallık ilkesine de ters düşmektedir. Vergide yasallık ilkesi yorum uygulamasında genişlemeye yer vermemektedir. Vergi kanunlarının lafzen uygulanması esas alınır. Bunun sunucu olarak vergi hukuku kıyasen vergi uygulamasına da cevaz vermemektedir.
Vergi yasalarında yer alan hükümler hakkında yorum yapılırken hükmün sözel (lafzî) yapısından hareket edilerek ne anlama geldiği ifade edilebildiği gibi, yasanın bütününde yer alan diğer madde hükümleri ile, yorumlanan hüküm arasında bir bağıntı kurulmak suretiyle ve söz konusu hükmün kuruluş amacı ve yeri dikkate alınarak yorumlama yoluna gidilebilmektedir. Madde hükmünde yer alan kelimelerin ifade ettiği anlamın yorumuna sözel yorum denilmektedir. Madde hükmünün konulmasındaki amaç dikkate alınırken, ekonomik ve sosyal şartlar altında maddenin ifade ettiği anlamın da göz önünde bulundurulmak suretiyle yapılan yorum ise amaca yönelik yorumu ifade eder. Aynı zamanda, yasa tasarıları, gerekçeler ve meclis tutanakları taranarak yasa koyucunun amacı tespit edilmek suretiyle madde hükmünün yorumu yapılmaya çalışılır.
İdare tarafından yorumlama mekanizmasının geniş olarak kullanılmak suretiyle adeta “takdir yetkisi kullanma” durumuna getirilmemesi, yorumun “boşluk doldurma” niteliğinde kullanılmaması gerekir. Aksi halde yorumlama amacından sapılmış, madde hükümlerinin gerçek anlamlarının tespitinden uzaklaşılmış ve hükümlerin olaylara uygulanmasında hatalara uğranılmış olabilir. Medeni kanunda var olan, hâkimin boşluk doldurma yetkisi vergi hukukunda kimseye verilmemiştir. Esasen verginin kanuniliği ilkesi gereği vergi hukukunda boşluk doldurma söz konusu değildir.
Vergi yasalarında yer alan hükmün konuluşundaki amaç, devletin belirli bir ekonomik faaliyetten yada ekonomik bir varlıktan zorunlu bir pay alması biçiminde ortaya çıkmış olabilir. Bundan dolayı da vergi hukukunda yorum yapılması sürecinde ekonomik yaklaşım ilkesi de ön plana çıkmaktadır. Ekonomik yaklaşım, vergiyi doğuran olayın tespitinde ve vergisel hükümlerin yorumlanmasında ekonomik nitelik ve içeriklerin esas alınması anlamını ifade etmektedir. Verginin ekonomik faaliyetlerle çok yakından ilgili bulunması dolayısıyla vergi hukukunun yorumlanmasında da ekonomik olaylar göz önünde tutulmaktadır. Ekonomik yaklaşım vergi hukukunun temel niteliklerinden birini teşkil etmekle birlikte vergilendirmede esas olarak vergiyi doğuran olayın ispat edilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte sosyal devlet anlayışındaki gelişmeler ve vergilemenin sosyal boyutunun göz önünde bulundurulması gereği, bazen de uluslararası ilişkilerin gerektirdiği zorunluluklar vergi hukukunda yorum kriterlerini genişletmekte ekonomik kriterlerin yanında sosyal ve siyasal kriterlerin de dikkate alındığı olgusunu ortaya koymaktadır.
Vergi hukukunda yorum uygulamasının geniş çerçevede ele alınarak kullanılması, bir yandan yasa hükümlerinin keyfi bir şekilde uygulanmasına yol açabileceği gibi yasallık ilkesine de ters düşmektedir. Vergide yasallık ilkesi yorum uygulamasında genişlemeye yer vermemektedir. Vergi kanunlarının lafzen uygulanması esas alınır. Bunun sunucu olarak vergi hukuku kıyasen vergi uygulamasına da cevaz vermemektedir.