Vergide Müteselsil sorumluluk
Kelime anlamı itibariyle zincirleme sorumluluk demek olan müteselsil sorumluluk, kavram olarak aynı borçtan birden fazla kişinin birlikte sorumlu olmasını ifade etmektedir. Müteselsil sorumluluk alacaklı açısından alacağın zincirleme olarak, borca aslî ya da ferî olarak taraf olan herkesten aynı zamanda aranılabilmesi olanağını sağlayan sorumluluk türüdür. Sorumlulardan birinin vergiyi ödemiş olması diğerlerini sorumluluktan kurtarmaktadır.
Müteselsil sorumluluk ilk olarak 3239 sayılı kanunla 1986 yılında vergi hukukumuza girmiş bulunmaktadır. Vergi Usul Kanununun 11’nci maddesine eklenen bir fıkra ile, mal alımı ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye organizasyonu veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunanların müteselsilen sorumlu olacakları hüküm altına alınmıştır.
Yasa hükmü de açık olarak müteselsil sorumluluk kavramının, birden fazla kişinin aynı borcun ödenmesi açısından vergi dairesine karşı muhatap olmalarını ifade ettiğini belirtmektedir.
Müteselsil sorumluluğu hüküm altına alan Vergi Usul Kanununun 11’nci maddesinde, herhangi bir vergiden özel olarak söz edilmemesine, sadece “mal ve hizmetler üzerinden vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar…”dan söz edilmesine karşın, sorumluluk hükmü somut anlamda katma değer vergisinde uygulama alanı bulmaktadır. Esasen müteselsil sorumluluğun, yapısı itibariyle zincirleme vergilendirilmeyi ifade eden bir vergi türü olan katma değer vergisi için getirilmiş olması tabîî bulunmaktadır. Söz konusu hüküm gereği katma değer vergisi kesintisi yaparak vergi dairesine beyan etmek zorunda bulunan kişilerin bu yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemeleri veya hiç yerine getirmemeleri durumunda, alım satıma taraf olan veya hizmetten yararlanan kişiler, verginin ödenmesinden sorumlu tutuldukları gibi, aralarında doğrudan veya hısımlık, sermaye organizasyonu, yönetime katılma, menfaat sağlama türünden ilişki bulunanların her biri de verginin ödenmesinden sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte maddede vergi türünden söz edilmemiş olması, müteselsil sorumluluk hükmünün kapsamına girebilecek diğer vergi türleri bakımından da uygulama alanı bulabilmesine engel teşkil etmemektedir.
Görüldüğü üzere özellikle katma değer vergisinde müşterek ve müteselsil sorumluluk çerçevesinin çok geniş olarak çizilmiş olması bir kısım haksız uygulamalara da yol açmakta, aynı zamanda sorumluluk zincirinin verginin ödenmesi ile ilgisi bulunmayan kişilere kadar uzamasına, gereksiz uyuşmazlıklara ve sorumluluk uygulamasında belirsizliklere yol açmaktadır.
Kanun maddesinde müteselsil sorumluluğun mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz konusu olmadığı açık olarak hüküm altına alınmış, ancak yine aynı maddede zirai ürünlerin satışına aracılık eden kişi ve kurumlar ile Ticaret Borsalarını söz konusu ürünlerin alım satımı sırasında tevkif edilecek vergilerden müteselsil sorumlu tutmaya yetkili kılınmıştır.
Kelime anlamı itibariyle zincirleme sorumluluk demek olan müteselsil sorumluluk, kavram olarak aynı borçtan birden fazla kişinin birlikte sorumlu olmasını ifade etmektedir. Müteselsil sorumluluk alacaklı açısından alacağın zincirleme olarak, borca aslî ya da ferî olarak taraf olan herkesten aynı zamanda aranılabilmesi olanağını sağlayan sorumluluk türüdür. Sorumlulardan birinin vergiyi ödemiş olması diğerlerini sorumluluktan kurtarmaktadır.
Müteselsil sorumluluk ilk olarak 3239 sayılı kanunla 1986 yılında vergi hukukumuza girmiş bulunmaktadır. Vergi Usul Kanununun 11’nci maddesine eklenen bir fıkra ile, mal alımı ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye organizasyonu veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunanların müteselsilen sorumlu olacakları hüküm altına alınmıştır.
Yasa hükmü de açık olarak müteselsil sorumluluk kavramının, birden fazla kişinin aynı borcun ödenmesi açısından vergi dairesine karşı muhatap olmalarını ifade ettiğini belirtmektedir.
Müteselsil sorumluluğu hüküm altına alan Vergi Usul Kanununun 11’nci maddesinde, herhangi bir vergiden özel olarak söz edilmemesine, sadece “mal ve hizmetler üzerinden vergi kesintisi yapmak zorunda olanlar…”dan söz edilmesine karşın, sorumluluk hükmü somut anlamda katma değer vergisinde uygulama alanı bulmaktadır. Esasen müteselsil sorumluluğun, yapısı itibariyle zincirleme vergilendirilmeyi ifade eden bir vergi türü olan katma değer vergisi için getirilmiş olması tabîî bulunmaktadır. Söz konusu hüküm gereği katma değer vergisi kesintisi yaparak vergi dairesine beyan etmek zorunda bulunan kişilerin bu yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemeleri veya hiç yerine getirmemeleri durumunda, alım satıma taraf olan veya hizmetten yararlanan kişiler, verginin ödenmesinden sorumlu tutuldukları gibi, aralarında doğrudan veya hısımlık, sermaye organizasyonu, yönetime katılma, menfaat sağlama türünden ilişki bulunanların her biri de verginin ödenmesinden sorumlu tutulmaktadır. Bununla birlikte maddede vergi türünden söz edilmemiş olması, müteselsil sorumluluk hükmünün kapsamına girebilecek diğer vergi türleri bakımından da uygulama alanı bulabilmesine engel teşkil etmemektedir.
Görüldüğü üzere özellikle katma değer vergisinde müşterek ve müteselsil sorumluluk çerçevesinin çok geniş olarak çizilmiş olması bir kısım haksız uygulamalara da yol açmakta, aynı zamanda sorumluluk zincirinin verginin ödenmesi ile ilgisi bulunmayan kişilere kadar uzamasına, gereksiz uyuşmazlıklara ve sorumluluk uygulamasında belirsizliklere yol açmaktadır.
Kanun maddesinde müteselsil sorumluluğun mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz konusu olmadığı açık olarak hüküm altına alınmış, ancak yine aynı maddede zirai ürünlerin satışına aracılık eden kişi ve kurumlar ile Ticaret Borsalarını söz konusu ürünlerin alım satımı sırasında tevkif edilecek vergilerden müteselsil sorumlu tutmaya yetkili kılınmıştır.