Verginin genelliği ve eşitlik ilkesi
Verginin genelliği ilkesi, herkesin vergi ödemekle yükümlü olduğu ilkesini ifade eder. Vergi ödemekle yükümlü tutulan ve vergi ödeme gücü bulunan herkesin vergi ödemesi genellik ilkesinin gereğidir. Genellik ilkesinde vergi ödemek durumunda olan her kişi ya da zümrenin vergi dışında kalmaması asıldır.
Bununla birlikte genellik ilkesi herkesin mutlak vergi ödemesini gerektirmemekte, sadece vergi verebilecek durumda ve vergileme kapsamında olanların vergi dışında bırakılmamasını amaçlamaktadır. Vergi verme yeterliğinde (gücünde) bulunmayan veya vergiye bağlanan konu ile ilgisi bulunmayan kişi veya zümrelerin vergi dışında kalması genellik ilkesini zedeleyen bir unsur değildir.
Vergi yükünün vergi verebilecek durumda bulunan bütün toplum kesimlerine dengeli biçimde yaygınlaştırılması genellik ilkesi gereğidir. Vergi verme yeterliği bulunan kişi veya toplum kesimlerinin vergi dışında bırakılmaması gerektiği düşüncesinin sonucu olarak, vergilemenin özellikle belirli kişiler üzerinde veya belli bir toplum kesimi üzerinde toplanması da genellik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Vergide genellik ilkesi yasa önünde herkes eşittir prensibi ile özdeşleşmektedir. Diğer bir deyişle vergide genellik adalet duygusunun sonucudur.
Vergilemede adalet iki biçimde söz konusu edilir. Vergilendirme yönünden benzer durumda bulunan kişilerin eşit işleme tabi tutulması yatay adaleti; benzer durumda olmayan, farklı koşullar altındaki kişilere değişik işlem yapılması da dikey adaleti ifade etmektedir. Bu anlamda yatay adalet hukuk devleti olmanın, dikey adalet ise sosyal devlet olmanın ifadesini teşkil etmektedir. Dikey adalet sosyal devlet ilkesine göre yasa koyucunun tercihlerini belirler.
Vergilendirmenin genel oluşu, eşit oluşunun da ön koşuludur. Ancak vergilendirmede eşitlik prensibi daha geniş bir kavramı ifade etmektedir.
Yasa koyucu ekonomik, sosyal ve sağlık nedenleriyle, eşitlik ilkesine aykırı gözüken bir takım düzenlemeler getirebilir. Örneğin ekonomik kalkınmanın sağlanması bakımından yatırım indirimi uygulaması veya ücret geliri sahiplerine farklı istisna uygulanması gibi…Bu tür kamu yararına uygun sapmalar vergi hukukunda temelde eşitlik ilkesini bozucu düzenlemeler olmayıp, ekonomik ve sosyal düşüncelerle yapılmış, kabul edilebilir düzenlemeler olarak ifade edilmektedir.
Vergilendirmede eşitlik ilkesi bazen hukuk kuralı nedeniyle değil uygulamalardan da zedelenebilmektedir. Örneğin inceleme oranının düşük olması dolayısıyla eşitlik ilkesi incelenen mükelleflerin, büyük ölçüde inceleme kapsamı dışında kalmış mükelleflere göre –aynı durumda olmalarına karşın-daha fazla vergi ödemelerine yol açması nedeniyle bozulduğunu ifade eden görüşler de bulunmaktadır.
Verginin genelliği ilkesi, herkesin vergi ödemekle yükümlü olduğu ilkesini ifade eder. Vergi ödemekle yükümlü tutulan ve vergi ödeme gücü bulunan herkesin vergi ödemesi genellik ilkesinin gereğidir. Genellik ilkesinde vergi ödemek durumunda olan her kişi ya da zümrenin vergi dışında kalmaması asıldır.
Bununla birlikte genellik ilkesi herkesin mutlak vergi ödemesini gerektirmemekte, sadece vergi verebilecek durumda ve vergileme kapsamında olanların vergi dışında bırakılmamasını amaçlamaktadır. Vergi verme yeterliğinde (gücünde) bulunmayan veya vergiye bağlanan konu ile ilgisi bulunmayan kişi veya zümrelerin vergi dışında kalması genellik ilkesini zedeleyen bir unsur değildir.
Vergi yükünün vergi verebilecek durumda bulunan bütün toplum kesimlerine dengeli biçimde yaygınlaştırılması genellik ilkesi gereğidir. Vergi verme yeterliği bulunan kişi veya toplum kesimlerinin vergi dışında bırakılmaması gerektiği düşüncesinin sonucu olarak, vergilemenin özellikle belirli kişiler üzerinde veya belli bir toplum kesimi üzerinde toplanması da genellik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Vergide genellik ilkesi yasa önünde herkes eşittir prensibi ile özdeşleşmektedir. Diğer bir deyişle vergide genellik adalet duygusunun sonucudur.
Vergilemede adalet iki biçimde söz konusu edilir. Vergilendirme yönünden benzer durumda bulunan kişilerin eşit işleme tabi tutulması yatay adaleti; benzer durumda olmayan, farklı koşullar altındaki kişilere değişik işlem yapılması da dikey adaleti ifade etmektedir. Bu anlamda yatay adalet hukuk devleti olmanın, dikey adalet ise sosyal devlet olmanın ifadesini teşkil etmektedir. Dikey adalet sosyal devlet ilkesine göre yasa koyucunun tercihlerini belirler.
Vergilendirmenin genel oluşu, eşit oluşunun da ön koşuludur. Ancak vergilendirmede eşitlik prensibi daha geniş bir kavramı ifade etmektedir.
Yasa koyucu ekonomik, sosyal ve sağlık nedenleriyle, eşitlik ilkesine aykırı gözüken bir takım düzenlemeler getirebilir. Örneğin ekonomik kalkınmanın sağlanması bakımından yatırım indirimi uygulaması veya ücret geliri sahiplerine farklı istisna uygulanması gibi…Bu tür kamu yararına uygun sapmalar vergi hukukunda temelde eşitlik ilkesini bozucu düzenlemeler olmayıp, ekonomik ve sosyal düşüncelerle yapılmış, kabul edilebilir düzenlemeler olarak ifade edilmektedir.
Vergilendirmede eşitlik ilkesi bazen hukuk kuralı nedeniyle değil uygulamalardan da zedelenebilmektedir. Örneğin inceleme oranının düşük olması dolayısıyla eşitlik ilkesi incelenen mükelleflerin, büyük ölçüde inceleme kapsamı dışında kalmış mükelleflere göre –aynı durumda olmalarına karşın-daha fazla vergi ödemelerine yol açması nedeniyle bozulduğunu ifade eden görüşler de bulunmaktadır.