Verginin yasallığı ilkesi
Verginin yasallığı ilkesi, vergilerin ancak yasa ile konulabileceği veya kaldırılabileceği ilkesini ifade etmektedir. Yasaya dayanmayan bir verginin alınması mümkün değildir.
Verginin yasallığı ilkesi sadece vergilerin yasaya dayanılarak alınması anlamına gelmemekte, aynı zamanda vergi idaresinin de vergileme işlemlerini yasa hükümleri çerçevesinde yürütmesi anlamına gelmektedir. Vergi idaresinin vergileme işlemlerinde yasalara dayanmayan uygulamalarda bulunması halinde yasallık ilkesi zedelenmiş olur ki, bu durumda da haksız vergi alınması veya istenmesi söz konusu olur. Vergi idaresinin uygulamaları sırasında yasa hükümleri ile birlikte Anayasa Mahkemesi, Danıştay, İçtihadı Birleştirme Kararları gibi yargı organı kararlarına uygun hareket etmesi de bu ilkenin gereklerindendir.
Anayasanın 73’üncü madde üçüncü fıkrasında vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup, kanunla değiştirileceği veya kaldırılacağı hüküm altına konulmuş olmakla, yasaya dayanmayan bir vergi alınmasının mümkün olamayacağı gibi, vergilemedeki değişikliklerin de ancak yasa ile yapılabileceği ifade edilmiş olmaktadır.
Anayasanın aynı maddesinin müteakip fıkrasında muaflık, istisna ve indirimler ile oranlara ilişkin hükümlerde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş bulunmaktadır. Bu hükmün yasallık ilkesine aykırı olduğu veya yasallık ilkesinin bir istisnası şeklinde yorumlanmaması gerekir. Zira bu hükümde açıkça belirtildiği gibi, değişiklik yapabilme yetkisinin ancak yasa ile Bakanlar Kuruluna tanınması bir zorunluluk olduğu gibi, yapılabilecek değişiklikler ile ilgili alt ve üst sınırların da yasada belirlenmiş olması gerekmektedir. Yani sınırlı olarak tanınan değişiklik yetkisinin dahi, bir başka yasa ile verilen yetki çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir.
Diğer yandan söz konusu hüküm gereği Bakanlar Kurulunca, yasada yer almayan muaflık, istisna ve indirimler ile ilgili hüküm getirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak yasada hüküm altına alınmış bulunan muaflık, istisna ve muafiyetler ile ilgili olarak düzenlemeler Bakanlar Kurulunca yapılabilir. Aksi halde kaynağını yasadan almayan bir vergilendirme yada vergi dışında bırakma durumu söz konusu olur ki bu durum, verginin yasallığı ilkesine aykırı olacağı gibi Anayasanın ilgili maddesinin ruhuna da aykırılık oluşturur.
Sonuç olarak verginin yasallığı ilkesi, bir yandan idarenin vergilendirme yetkisini yasalara uygun olarak kullanmasını gerektirirken, diğer yandan Anayasa, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları, Uluslararası Vergi Anlaşmaları gibi yasaya eşit veya daha üstün kaynaklara uygun davranılmasını gerektirmektedir.
Verginin yasallığı ilkesi, vergilerin ancak yasa ile konulabileceği veya kaldırılabileceği ilkesini ifade etmektedir. Yasaya dayanmayan bir verginin alınması mümkün değildir.
Verginin yasallığı ilkesi sadece vergilerin yasaya dayanılarak alınması anlamına gelmemekte, aynı zamanda vergi idaresinin de vergileme işlemlerini yasa hükümleri çerçevesinde yürütmesi anlamına gelmektedir. Vergi idaresinin vergileme işlemlerinde yasalara dayanmayan uygulamalarda bulunması halinde yasallık ilkesi zedelenmiş olur ki, bu durumda da haksız vergi alınması veya istenmesi söz konusu olur. Vergi idaresinin uygulamaları sırasında yasa hükümleri ile birlikte Anayasa Mahkemesi, Danıştay, İçtihadı Birleştirme Kararları gibi yargı organı kararlarına uygun hareket etmesi de bu ilkenin gereklerindendir.
Anayasanın 73’üncü madde üçüncü fıkrasında vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup, kanunla değiştirileceği veya kaldırılacağı hüküm altına konulmuş olmakla, yasaya dayanmayan bir vergi alınmasının mümkün olamayacağı gibi, vergilemedeki değişikliklerin de ancak yasa ile yapılabileceği ifade edilmiş olmaktadır.
Anayasanın aynı maddesinin müteakip fıkrasında muaflık, istisna ve indirimler ile oranlara ilişkin hükümlerde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiş bulunmaktadır. Bu hükmün yasallık ilkesine aykırı olduğu veya yasallık ilkesinin bir istisnası şeklinde yorumlanmaması gerekir. Zira bu hükümde açıkça belirtildiği gibi, değişiklik yapabilme yetkisinin ancak yasa ile Bakanlar Kuruluna tanınması bir zorunluluk olduğu gibi, yapılabilecek değişiklikler ile ilgili alt ve üst sınırların da yasada belirlenmiş olması gerekmektedir. Yani sınırlı olarak tanınan değişiklik yetkisinin dahi, bir başka yasa ile verilen yetki çerçevesinde düzenlenmesi gerekmektedir.
Diğer yandan söz konusu hüküm gereği Bakanlar Kurulunca, yasada yer almayan muaflık, istisna ve indirimler ile ilgili hüküm getirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Ancak yasada hüküm altına alınmış bulunan muaflık, istisna ve muafiyetler ile ilgili olarak düzenlemeler Bakanlar Kurulunca yapılabilir. Aksi halde kaynağını yasadan almayan bir vergilendirme yada vergi dışında bırakma durumu söz konusu olur ki bu durum, verginin yasallığı ilkesine aykırı olacağı gibi Anayasanın ilgili maddesinin ruhuna da aykırılık oluşturur.
Sonuç olarak verginin yasallığı ilkesi, bir yandan idarenin vergilendirme yetkisini yasalara uygun olarak kullanmasını gerektirirken, diğer yandan Anayasa, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kararları, Uluslararası Vergi Anlaşmaları gibi yasaya eşit veya daha üstün kaynaklara uygun davranılmasını gerektirmektedir.