Vitiligonun sebepleri:
Vitiligo bazı ailelerde sıkca görülürken yani irsi iken, % 60 oranında vitiligo olanların ailelerin daha önce vitiligoya raslanmamıştır. Vitiligonun yüzde görülmesi hastaların toplumda kendilerini psikolojik olarak aşağılık duygusu hissetmelerine sebep olur. Vitiligo teorik olarak önemli sebepleri
1-) Otoimmün rahatsızlığı: Deride melanin üreten melanosit hücreleri antikorlar (immün sisteminin üretiği bir savunma mekanizması ) tarafından bakteri, virüs, ve mantar gibi yabancı madde olarak algınlanması ve bu nedenle saldırıya maruz kalmasıdır. Buna otoimmün, yani immün sisteminin anormal çalışması diyebiliriz.
2-) Melanositlerin kendi kendisini tahripetmesi
3-) UV-Işınlarının melanositleri tahripetmesi nedeniyle melanin renk maddesi üretememesi
4-) Genetik sebepler
5-) Stres nedeniyle serbest radikallerin melanositleri tahripetmesi
Vitiligo rahatsızlıkları:
Kireç gibi beyaz leke çeşitli büyüklüklerde ve vücudun çeşitli noktalarında ortaya çıkar. Lekeler lokal olarak, yani vücudun beli bir noktasında veya vücudun hemen her yerinde bulunur. Ağız, göz, diz, dirsek, ayak ve elde yuvarlak şekildedir. Beya lekeler başlangıçta milimetre büyüklüğünde büyük ve diğer bölgelerden keskin hatlarla ayrılır. Beyaz leke şayet başta ise olduğu noktadaki saçta zamanla beyazlaşır. Beyaz lekenin yayılması bazen çok yavaş olur ve bazen yıllarca uzun bir sürede büyür. Beyaz leke ile birlikte tiroit hastalıkları, kansızlık, diabet ve yuvarlak şekilde görülen saç dökülmesi gibi rahatsızlıklarda beyaz leke daha çok görülür.
Teşhis:
Doktor hastanın geçmişteki hastalıkları hakkında bilgi (anamnez) sahibi olur. Aileden Aileden başkasında beyaz leke olup olup olmadığı araştırılır. Rahatsızlığın güneş yanığından sonramı ortaya çıktığı, yanığın iyileşirken ne gibi devreler geçirdiğinin anamnezi yapılır. Beyaz lekenin nedeni konusunda bir parça deri (biopsi) alınır mikroskopla incelenir melanin üreten melanosit hücrelerinin olup olmadığı tesbitedilir. Otoümmün hastalığının olup olmadığının kann muayenesi ile anlaşılır. Otoimmün hastalığı kısaca vücudun salğıladığı antikorların melanosit hücrelerini mikrop zannederek tahripetmesidir.
Tedavi:
Beya lekelerin büyüklüğü, sayısı, nerede olduğu, hastanın yaşı gibi faktörler tedavide oldukca çok önemli rol oynarlar. Her hasta her tedavi metoduna aynı şekilde tepki göstermediğinden her hasta için farklı tedavi yöntemleri uygulamak gerekebilir.
a-) Çocuklarda görülen küçük çaplı beyaz lekelere karşı kortizonlu kremle tedavi uygulanabilir, şayet iki ay içinde bir değişiklik olmazsa tedavi bırakılmalıdır.
b-) Beta karotin (provitamin-A) beyaz leke olan noktalarda deri,nin renginden farklı bir renğin ortaya çıkmasına nedenolur, yani bu seferde kahverengimsi kırmızı lekeler oluşurki, buda hoş değildir ve tedaviyi bırakınca beli bir süre sonra beyaz lekeler yeniden ortaya çokar.
c-) Bazı uzmanlar hidrokinon (hydrochinon) içeren krmleri tavsiye etmektedirler. Bu krem uzun süre kulanıldığında deride kaşıntı, kuruma ve allerjik durumlar görülmektedir.
d-) Fotokemeoterapi veya kısaca PUVA (Photo Ultra Violet-A-Işınları ) ile tedavi % 80 oranında başarılı oluyorsada yantesirinin büyük olması nedeniyle tavsiyeedilmez. , çünkü deri deriyi tahrip ederek deri kanserine sebep olabilmektedir.
e-) Cerahi müdahale çok küçük beyaz lekenin olduğu yere vücudun başak noktalarından alınan deri transplantasyonu yapılır. Amaliyattan sonra kısa süreli PUVA tedavisinin yaplıması uygundur. Bu metodun yeni olması nedeniyle yantesiri hakkında fazlabilgiye sahip değiliz.
f-) Doğal ürünlerle tadavi: Büyük dişotu tohumun ekstrasından yapılan hap ve damalamalar beyaz lekelere bazı hastalarda iyi gelirken bazılarında etkisiz olmaktadır. Gökçek İksiri, kılıçotu preparatları, Gökçek Tonik ve ZYE bazı hastalara çok iyi gelemktedir.
Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı yaşayabilmek için çok önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim, glikoz, vb, besleyici maddenin hazırlanması, hücrelere ulaşması ve de mikroplarla mücadele eden makrofaj, T ve B- Hücreleri gibi savunma mekanizmalarının hücre aralarında dolaşması buna bağlıdır.Tabii doğru beslenirseniz tedavi sürecide o oranda kısalır. Asla peynir yememeli, çünkü asidoza ve iltihaplanmaya sebep olur.Siyah çay, kahve ve kola içilmemeli, çünkü bağırsakları kurutur ve vitamin, mineral ve aminoasitlerin alımını (absorbesini) önler.Alkol ve sigaranın zararları belli kanser, damarların yağlanması vb, artı uzun süre bira içilirse cinsel ikdidarsızlık ve hatta kısırlığa sebep olmaktadır.Sucuk salam sosis gibi et mamullerine 5-6 ay ara vermek gerekir (sade temiz et az yenilebilir) çünkü asidoza sebep olmaktadır.Bu da birçok hastalığın ana kaynağıdır.Akşam yemeği yerine yoğurt, meyve veya salata yenilebilir veya sebze çorbası içilebilir.Hayvansal besinler, patates, tahıl (beyaz pirinç), bakliyat ve hamurlu yiyecekler, özelikle de tatlılar akşam yenirse tam sindirilmez ve zamanla problemlere sebep olur.Ne kadar beyaz pirinç, patates, hamurlu yiyecekler, tatlı yiyecek ve içecekler, o kadar yağ oluşturur.Çünkü nişasta glikoza (şekere) dönüşür, şekerde yağa dönüşerek vücutta depolanır.Şeker ve antibiyotikler bağırsak mantarları çoğaltır, mantarlar ise her türlü hastalığı tetikler.Tatlı deyince akıla baklava, çikolata, dondurma vs gelir, kavun, karpuz ve üzümde tatlıdır ve bunlarda mantarı tetikler, çünkü aşırı şeker içeriler.