WWW.ANITSAYAC.COM

  • Konuyu açan Konuyu açan dderya
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

dderya

kOkOşŞ
V.I.P
yuttuğum kelimeler diziliyor boğazıma.../mide bulantımı gebeliğe yoruyorlar..Çiğdem Sezer
sevgili arkadaşlarım.. şu anda klavyenin tuşlarına basarken içim sızlıyor...ellerim titriyor hafif hafif... kaşlarım çatık, ağlayasım var, ama üzülmekle geçmez bunlar...

bugün, kütüphanede canım sıkılmışken, dergilere bakınayım dedim. ''Hayal'' dergisinin ''kadına şiddet'' konulu nisan-mayıs-haziran 2014 sayısı ilgimi çekti, ilk sayfadan itibaren, içimden bazı şeylere lanetler yağdıra yağdıra okudum dergiyi... birçok paragrafı kitabımın arkasına not aldım, bu not aldıklarımdan pek çoğunu da az sonra yazacağım zaten.
neyse...
derginin ilk sayfalarından birindeki paragraf beni etkilemişti, işte konu başlığı olan sitenin adının verilmiş olduğu paragraf..
'''şiddetten ölen kadınlar için dijital anıt'tan haberdar mısınız? 2008 yılından bugüne kaç tane kadın... birer tuğla içinde yazılı adları.. sayaç ,işlemeye devam ediyor, sayılar birbirini kovalıyor...''
Betül Dünder

az önce baktım.. içimin bu kadar sızlayacağını tahmin etmezdim. öyle soğuk bir enerli sardı ki içimi, aklıma izlediğim-okuduğum haberler, şahid olduğum tartışmalar geldi..kadın sığınma evlerini, 'kadının yeri evidir, erkeğinin yanıdır' diyerek kapatmaya çalışan hükümet geldi aklıma... neyse... dergiden alıntıladığım birkaç paragrafla devam ediyorum...
''Türkiye'de Kadın Olmak'', evet, sorun bu. düşündükçe, yazdıkça aynı kuyuya düşüyorum. çözüm bir günlüğüne bir şeyleri yakmak, yıkmak, yok etmek olsa; yapacağım. ama öyle değil..
Bir tanrı arıyorum, bir tanrı; konuşmalarının bir yerinde: ''kadınlara eziyet etmeyin, sizi bağışlamam!..'' demiş olsun. yok, bulamıyorum. en gelişmiş dinde bile ayetler ''analık'' kavramıyla kadını yüceltirken, ''gerektiği yerde azıcık dövebilirsiniz.'' demiş...
cennetle dayağı eşitleyen toplum, kendince, kadına şiddet uygulamaya hak kazanmış. ŞİMDİ BU HAKKIN! bedelini ödüyor küçücük kızlar, gelinler...
yasalarımız 'şiddet' konusunda yetersiz olduğu gibi, cezalandırmalar da caydırıcı olmaktan uzak. üstelik son yıllarda her şeyi kanıksadık... basın-yayın organlarında cinayetleri 'korku filmi' izler gibi okuyoruz geçiyoruz...''
Arife
''bu meselenin güneyi, doğusu, batısı yok. bu, sistemin toplum üzerindeki sistemli tecavüzü. ataerkillik edemek erkek demek.
(...)
erkekliğini göstermesi kadına ve çocuğa tahakkümden geçiyor. bir de şeref meselesi var. erkeğin şerefi, kadının namusu önemli. biçilen rollerin yarattığı bu bu ciddi baskı..
erkek şerefini, kadın da namusunu korumakla yükümlü. böyle öngörülmüş. ama bir farkla; şeref yeniden kazanılan bir şey... ve erkek, diğer erkeğe veya topluma o kaybettiği şerefi tekrardan kazandığını ispatlama şansına sahip. ispatlarsa erkini korumuş olacaktır. oysa NAMUSUN AFFI YOK...''
Deniz
''ev ölüdür. ama sokak canlıdır ve herkesindir. sokakta ayakta kalmak için mücadele edersin ve gardını alarak yaşarsın. ama insan evde kendini güvende hissettiği için bir önlem alma gereği duymaz. ama ne olursa da orada olur. son dönemlerde gazetelerde, haberlerde izlediğimiz şiddet ve ensest ilişkilerin hepsi o güvenle sığındığımız evlerde oluyor. o nedenle insanın içi ve evlerin içi beni korkutur...''
Deniz
''özgüveni eksik olan bir erkek, eşine el kaldırmayacağı gibi, özgüveni olan bir kadın da zaten bu kalkan eli daha havada iken durdurabilir ve o el bir daha kalkmaz!''
Yeşim
''kadınların her konuda, çalıştıkları alan her ne ise, şiir olabilir, sanatın herhangi bir dalı olabilir, meslek yaşantıları ya da aileleri olabirlir..fark etmez, kendilerini ortaya koymaları, ve etkin olmaları gerekiyor.
oturup birilerinin devrim yapmasını ve ondan sonra gelecek güzel günleri falan beklemeyeceğiz. şimdi hangi ortamda olursak olalım düşüncemizi söyleyeceğiz, etkin olacağız, itiraz edeceğiz, müdahil olacağız. yapmamız gereken bu. bunun etkili olabilmesi için de çok çalışacağız, çok okuyacağız, tembellik etmeyeceğiz! konformizme yaslanmayacağız..''
Didem Gülçin Erdem
 
Kaç kadın ölüyor bu ülkede?
Koca dayağı, baba dayağı, namus cinayeti, nişanlı gazabı, boşanmış eşin intikamı derken, kaç kadın, en yakınlarındaki erkeklerin elinde can veriyor, kırılıyor dal gibi? Ve daha kaç kadın korkuyla, endişeyle, cehennem hayatı yaşıyor? Gidecek bir yeri, sığınacak bir kapısı olmayan kaç kadın var?

Kadın sığınma merkezleri ilk defa kurulduğunda, bu konuya alaycı bir tebessümle bakan bürokratlar oldu...
"Canım ne gerek var?" Diyenler oldu...
Hatta ve hatta, "evli kadının yeri kocasının yanıdır." Diyerek, şiddet gören kadınları geri yollamaya kalkanlar oldu. Bu tuhaf zihniyet yüzünden bazı kadın sığınma merkezleri kapatıldı. Bugün o kadar az sığınak var ki!
Eğer bir kadın, kocasından dayak yiyorsa ve baba ocağından yeterince destek görmüyorsa, ortada kalmış demektir.
Kadınlarını inciten bir ülke mi olduk biz?

Elif şafak, Firarperest
 
Geri
Top