Yabani Hayvanlarda Bölgecilik

ZeyNoO

V.I.P
V.I.P
lZwXnQy.webpİnsanoğluna verilen, 'yaşadığı alana sahip olma duygusu'nun bir benzeri, hayvanlara da bahşedilmiştir. Bilhassa yaban hayvanları: "Burası benim bölgem!" şeklindeki mesajlarla yaşadıkları sahanın sınırlarını diğer hayvanlara bildirir.

Yaban hayvanları dışkılama, bitkileri ısırma, ağaç, taş ve kayalara sürtünme gibi yollarla yaşadıkları bölgenin (territorium) sınırlarına kendi kokularını bırakarak, 'alan sahiplenme davranışı' sergiler. Bu davranışlar; kuş, memeli, sürüngen ve amfibi gibi omurgalı yaban hayvanlarında daha belirgin gözlenir. Kurt (Canis lupus), yaşadığı bölgenin sınırlarını belirlemede daha çok dışkısını kullanırken; karatavuk (Turdus merula), hayatı boyunca yaşayacağı bölgeyi uçarak ve ses çıkararak etrafına bildirir.

Yaban hayvanlarına, üreme ve yavrularını koruma sürecinde kullanacağı küçük bir bölgeyi sahiplenme, buraya eşi dışında hiçbir hemcinsini ve düşmanını sokmama meyli de bahşedilmiştir. Meselâ, kaplan (Panthera tigris), yaklaşık 30600 km2 olan hayat alanının tamamını; karatavuk ise, yuvasını da içine alan yaklaşık 200 m2 büyüklüğündeki daha küçük bir sahayı 'hususi bölge' olarak kullanmaktadır.

Sahiplenme davranışına misâller
Yaban hayvanlarına bahşedilen yaşama sahasını sahiplenme davranışları; türe, cinsiyete, genetik yapıya ve üreme sezonuna göre değişmektedir. Meselâ, ispinoz (Fringilla coelebs) türünün dişileri ile yavruları, bölgelerini korumada erkeklerine nazaran daha hassastır ve gerektiğinde bu uğurda mücadele ederler (Marler, 1955). Sevk-i İlâhî neticesi sergiledikleri bu tür davranışlar, onların nesillerinin devamını sağlamaktadır. Yaşama bölgesini sahiplenme davranışları, mevsimlere göre de değişiklik arz etmektedir. Kerkenezlerde (Falco tinnunculus) üreme mevsimi dışında, sonbahar ve kış aylarında, cinsiyet ve yaştan bağımsız olarak rakiplerine karşı caydırıcı ve sert davranışlar görülmektedir (Wiklund ve Village, 1992).

Araştırmalar, hayvanların yaşlı veya genç olmasının, sergilenen sahiplenme davranışlarına çok fazla tesir etmediğini göstermiştir. Bu durum, dünyaya gelmeden önce nasıl davranmaları gerektiğinin Hâfız-ı Mutlak tarafından sevk-i İlâhî ile onlara ilhâm edildiğini ortaya koymaktadır.

Aynı türe ait fertlerin yoğunluğu, yaşama bölgelerinin emniyeti, gıda zenginliği, ayrıca insan kaynaklı ziraat ve hayvancılık gibi faktörler, bu sahiplenme davranışlarında farklılıklar meydana getirebilmektedir. Türü rahatsız edecek unsurların yoğun olması durumunda, sahiplenilen yaşama bölgesinde, âdeta devriye nöbetlerinin artırılması gibi, çok sık güvenlik kontrolleri yapılmaktadır. Buna bağlı olarak hayvanlar, bazen çıkardıkları seslerle, bazen güç veya kabiliyet gösterileri ile bazen de çeşitli tehdit unsurlarıyla yaşama bölgelerine giren hayvanlara ikazlarda bulunurlar. Kızılsırtlı semenderler (Plethodon cinereus) yaşama bölgelerini müdafaa ederken güç gösterileri yapmakta, bazen de yaşama sahalarına girenleri ısırabilmektedir (Jaeger vd., 1982).

Hormonların vazifeleri
Yaban hayvanlarının yaşama sahalarının belirlenmesinde ve bu saha içerisinde sergiledikleri davranışlarda Kudreti Sonsuz'un icraatına perde olarak, hormonlara mühim vazifeler verilmiştir. Hayvan davranışları ile seslerinin teşekkülünde, bilhassa üreme döneminde, vücutlarında salgılanan hormonlar rol oynar. Meselâ, alaca kirazkuşunun (Plectrophenax nivalis) erkek fertlerinde, üreme döneminde testesteron hormonu artırılmakta, daha sonra ise azaltılmaktadır (Romero, vd., 1998).

Yaşama bölgesinin büyüklüğüne tesir eden faktörler
Yaşama bölgesinin büyüklüğü; yaban hayvanının türüne, üreme sezonuna, cinsiyetine, rekabet edeceği fertlere ve yaşadığı sahadaki gıda miktarına bağlı olarak değişebilmektedir. Gıdanın bol olması durumunda, beslenme ihtiyaçları karşılanabileceği için, hayvana daha küçük bir bölge yetmektedir. Avrupa sincabında (Sciurus vulgaris), erkek fertler, dişi fertlere nazaran daha büyük yaşama sahasına sahiptir. Bu türün, hem erkek hem de dişi fertleri, toplam bölgelerinin yaklaşık olarak % 70'ini 'hususi saha' olarak kullanır (Wauters ve Dhondt, 1992). Sahiplenilen bölgenin büyüklüğü, hayvanın vücudu ile de doğru orantılıdır; iri vücuda sahip yaban hayvanları, nispeten daha büyük yaşama sahasına ihtiyaç duymaktadır. Küçük yaban hayvanları ise, daha küçük yaşama bölgelerini sahiplenmekte ve bu da, onların nesillerinin devamını kolaylaştırmaktadır. Eğer küçük hayvanlar, büyük hayat alanlarını sahiplenselerdi, onların bu bölgeleri korumaları oldukça güçleşecekti. Aynı zamanda, her hayvanın hayatta kalma ve çoğalma ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bir bölgeyi sahiplenmesi de, Yaratıcı'nın kâinata koyduğu umumî israfsızlık prensibine uymaktadır.

Netice
Yaban hayvanlarında yaşama ve üreme bölgelerini sahiplenme davranışları, türden türe farklı mânâ ve fonksiyonlar ihtiva eder. Sağlıklı ve güçlü fertlerin üreme sahalarının merkezi yerlerini 'mahrem bölge' olarak sahiplenmesi, doğacak fertlerin de bu sağlıklı türlerin genlerini taşımalarına ve tabiat şartlarına karşı daha dayanıklı olmalarına vesile olmaktadır. Bölge sahiplenme, neslin devamını sağlamanın yanında, dişi fertlerin bu sahalarda besin bulmasını da kolaylaştırmaktadır. Böylece anneler, yumurtalarını veya yavrularını uzun süre yalnız bırakmak mecburiyetinde kalmamaktadır. Çok basit gibi gözüken, fakat büyük hesap ve plânlamalar gerektiren bu davranışları, akıl gibi büyük bir nimetten mahrum bu hayvanlara Hayy u Kayyum ve Rezzâk olan Yaratıcı'dan başka kim ilhâm edebilir!?
 
Geri
Top