• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Yakın Çağ ve Aydınlanma Çağı Hukukçuları

Suskun

V.I.P
V.I.P

YAKIN DÖNEM AVRUPA -AMERİKAN HUKUKÇULARI

Avrupa,Asya ve Afrika'nın ilk uygarlıkları ve bu uygarlıklar içinde Hukuk müzenin anlatmak ve göstermek istediğidir. Müzede gezinirken ilk yasaları yapanlar ile onları bir şeye kaydedenlerin yani günümüze gelmesini sağlayanların ne kadar güzel bir birliktelik içinde olduklarını görmek mümkündür.
Hukukçular ile Sanatçılar , Hukuk ile sanat bu mekanlarda ve görüntülerde iç içedir.
Seçilen yabancı hukukçuların mutlaka hukuk fakültesi mezunu olması aranmamıştır.Fikirleri ile hukuk dünyasında kavramlar ve tartışmalar yaratan insanlara yer verilmiştir. Avukatlar, yargıçlar yanısıra bilim adamları, düşünürler bir aksiyonun başlatıcısı olanlar yabancı hukukçu olarak seçilmiş ve izleyicinin beğeni ve bilgisine sunulmuştur.

Saint Augustine

Hıristiyan düşüncesinin ilk önemli temsilcisi olarak kabul edilir. MS 354-400 yılları arasında yaşamıştır. Annesi bir hıristiyanken babası bir putperesttir. Kartaca, İtalya gibi ülkelerde eğitim almıştır. Çeşitli ruhi buhranlar geçirdikten sonra hıristiyan olmuştur. İrade Hürriyeti Hakkında , İtiraflar , İlahi Devlet başlıca eserleridir.
Saint Augustine ilahi devleti ideal devlet olarak görür. Düşünüre göre dünya devleti ortak bir sözleşme ile birbirine bağlanan akli varlılardan oluşmaktadır.St. Augustin’ e göre din kitaplarında anlatılan ilk günahtan sonra insanlar irade kudretini kaybetmişlerdir. İlahi kudret dışında hiçbir güç yoktur.
Saint Thomas d’Aguin:1226-1274 yılları arasında yaşamış,soylu bir aileye mensup bir kişidir. Müthiş bir hafızaya sahip olan bu düşünür,okuduklarını unutmaması ile ünlüdür.Kıbrıs Krallığına devlet idaresinde uygulanacak usuller hakkında hukuki görüş vermiştir.Descartes’i incelemiştir. Aristo felsefesi hakkında dersler almıştır. En önemli eseri Teoloji Özeti (Summa Teologica) dır. Her şeyi din açısından görmeyen, insanın irade özgürlüğüne sahip olduğunu düşünen bir kimsedir.Saint Thomas’ a göre dört türlü kanun vardır. Bunlar;
a)Ebedi Kanun:Ölümsüz kanundur. Evreni yaratanca idare eden kanuna ebedi kanun denir.
b)Tabii Kanun:İnsanın aklıyla bildirdiği , ebedi kanunun insan aklına yansıyan bir bölümüdür.
c)İnsani kanun : İnsanlar tarafından tabii kanun ilkelerinden esinlenerek açıklanan pozitif kurallardır.
d)İlahi Kanun:Tanrının vahiy yoluyla bildirdiği ve din kitaplarında yer alan ilkelerdir.
Saint Thomas’ a göre insani kanunlar, tabii kanunlara uygun olmalıdır. Devlet tabii bir kurumdur. St. Thomas monarşiyi savunur. Kiliselerin otoritesini, devletin otoritesinden üstün görür. St. Thomas’a göre mülkiyet tabii bir hak değildir. Ancak özel mülkiyeti destekler. Katolik kilisesi St. Thomas’ın mülkiyet kuramını bütünüyle desteklemektedir.


Niccolo Machiavelli

Machiavelli, hükümdar adlı yapıtında o çağdaki devlet yönetiminin başarı koşullarını incelemiştir.
1469-1527 yılları arasında yaşamıştır.Floransalı dır.Makyavel ,siyasi yazar olarak tarih sahnesine çıkmış ancak görüşleriyle hukuksal düzeni etkilemiştir. Makyavel Hıristiyan ortaçağ düşüncesine karşı çıkmıştır.Makyavel Rönesans düşünürüdür.Siyasilere propagandayı ve iki yüzlülüğü öneren düşünceleri makyevalist politika olarak daha sonra anılmaya başlamıştır. Devlette laikleşme fikrini de savunan Makyavel İtalyan hukuk yaşantısında global etkilerde bulunmuştur.
"Amaca ulaşmak için her araç meşrudur" görüşü bugün de etkisini koruyan bir makyevalist kavram olarak tarihe geçmiştir.


Dyer, Sir James

(d. 1512, Roundhili, Somerset ö. 24 Mart 1582, Great Staughton, Huntingdonshire, ingiltere), 1559dan ölümüne değin Court of Common Pleas e (Gelenek Hukuku Üst Mahkemesi) başkanlık eden yargıç. Davaların gelecekte emsal olarak kullanılabilmesini sağlamak amacıyla dava dosyası sistemini geliştirmiştir 1292'den beri uygulanan, dava sonuçlarını yıllıklara kaydetme yönteminin yerine geçen bu çalışmanın ürünü, Court of Que en's (King's) Bench (Kraliyet Yargı Kurulu) ile Court of Common Pleas'm 1513-82 arasındaki kararlarım içeren üç ciltten oluşur. Yapıtta aktarılan davaların bir bölümü Dyer'ın göreve başlamasından önceki döneme aittir. O dönemde İngiltere'de hukuku alanında kullanılan Fransız dilinde kaleme alınmış bu metinleri ilk kez 1794'te John Vaillant ingilizceye çevirdi. Dyer "sır" un vanını 1552'de aldı.


Bodin, Jean

(d. 1530, Angers ö. Haziran 1596, Laon, Fransa), Fransız siyaset felsefecisi.İlahi hak üzerine kurulu ve yalnızca doğal hukuk ile sınırlanabilen mutlak yasama erkine sahip demokratik bir monarşi içinde kral ve parlamento arasında denge kuran ideal devlet kuramı ile tanınır.

Bodin, 1546 yazında Angers'de Karmelit tarikatına kabul edildi. Üç yıl sonra eğitimini tamamlamak üzere tarikatın Paris'teki okuluna gönderildi. 1551'de bilinmeyen bir nedenle tarikata bağlılık andının geçersiz sayılmasına izin verildi ve Bodiri medeni hukuk okumak üzere Toulouse Üniversitesi'ne gitti. Toulouse'da öğrenci ve öğretmen olarak 1361'e değin kaldı. O yıl, Katolikler ile Huguenotlar (Fransız Protestanları) arasında iç savaşın başladığı sırada hukuk öğretmenliğim bırakıp avocat du roi (krallık avukatı) olarak Paris'e döndü. 1571'de kralın kardeşi Alençon dükü François'nın danışmanı oldu; yönetimde ve diplomatik hizmetlerde görevli kişilerle tanıştı. 1576'da Vermandois'dan halk temsilcisi olarak Blois'da toplanan 6tat Generaux'ya (Millet Meclisi) girdi. Bu olay krallığın gözünden düşmesine yol açtı. Huguenotlara savaş açılması yerine, görüşme yapılmasını savundu. Monarşiye zarar vereceği nedeniyle krallık arazisinden feragat edilmesine de karşı çıktı. Soylu ve ruhban sınıfın taleplerin; benimsemeyerek Tiers Etat'nm(*) hakkını savundu. 1583' te Alençon dükünün ölümü üzerine, krallık procurateur'ü (vali) olarak Laon'a çekildi. On üç yıl sonra burada vebadan öldü. Başlıca yapıtı olan Six Livres de la Republique (1576; Cumhuriyetin Altı Kitabı) 17. yüzyıl İngiliz filozofu Thomas Hobbes'u etkiledi. Bodin kitabındaki siyasal model ile, vatandaşların gereksinimlerini bilen bir yöneticiye itaat edilmesi üzerine kurulu bir medeni düzeni vurguluyordu. Katolikler ile Huguenotlar arasında, 16. yüzyıl din savaşlannda yaşanana benzer bir anarşiden kaçınmak için, hükümet kararlanna saygı gösterilmesini gerekli görüyordu. Bodin'in öbür yazıları arasında, evrensel hukuk ilkelerini belirlemeye yönelik eleştirel bir tarih incelemesi (1566) ile dinleri özünde, insan davranışlannın ardındaki etik norm olarak gören ve On Emir'e dayandırılmaları gerektiğini öne süren karşılaştırmalı bir dinler araştırması yer alır.


Coke, Sir Edward

(d. l Şubat 1552, Sam Norfolk - ö,. 3 Eylül 1634, Stoke Poges, Buckinghamshire, ingiltere), ingiliz hukukçu ve siyaset adamı. Stuartların kraliyet ayrıcalıklarına karşı gelenek hukukunun (common law) üstünlüğünü savunarak ingiliz hukuku ve anayasasının gelişimine büyük katkıda bulunmuştur... . Norwich' te ve Cambridge Ümversitesi ne bağlı Trinity College'da öğrenim gördükten son a Inner Temple'da hukuk okudu. Sde baroya kabul edildi ve kısa surede büyük ün kazandı. Norfolk papazı Edwani Dennv'nin Lord Cromvveli'a (Henry) yöneltiği ayaklanma kışkırtıcılığı suçlaması üzerme açılan iftira davası ve ingdız arazi hukuku tarihinde önemli bir yer tutan Shellev Davasi'nda avukatlık yaptı. I. Elıza-beth'în birinci bakanı Lord Burghleymn (William Cedî) yardımıyla hizmetine girdi ve hızla yüksedi. 1589 da burgh' dan Parlamento'ya seçildi. 1592 de Londra başsavcı yardımcısı (sohcitor general) ve yargı kayıtlan sorumlusu (recorder) oldu Bir yıl sonra Avam Kamarası başkanlığma getirildi. Kraliçe Elizabeth'ın politikası doğrultusunda Avam Kamarası üyeleri nin kiliseyle ilgili konuları tartışma çabasını ustalıkla önledi. 1593'te başsavcılık (attorney g****neraiship) makamınm boşalmasından sonra Essex kontunun desteğiyle e bu goreve gelmek isteyen Francis Bacon île çatışmaya başladı. 1594'te bu goreve atanınca, bazı kaynaklara göre Bacon'ın başsavcı yardımcisı olmasına engel oldu. tik kansı Bridget Paston'ın ölümünden (1598) dört ay sonra Bacon'ın da kur yaptığı Lady Elizabeth Hatton ile evlendi.
Başsavcılık döneminde tahtın ve taht ayncalıklannın savunucusu oldu. Birçok önemli ihanet davası açarak Essex ve Southampton kontları (1600-01), Sir Walter Raleigh (1603) ve 1605'te Barut Komplosu'na katılan suikastçılar hakkındaki soruşturmaları yürüttü. Bu davalar sırasında aşın sert yöntemlere başvurdu.
1606'da Court of Common Pleas (Gelenek Hukuku Üst Mahkemesi) başyargıçlığına atandı. Bu sırada Başpiskopos Richard Bancroft, gelenek hukuku mahkemelerinin kilise mahkemeleri üzerindeki denetimim kırmak için uğraşıyordu. Bu çatışma, Coke'un gelenek hukukunun üstünlüğün-den hareketle kralın herhangi bir davayı mahkemelerden geri çekme yetkisi bulunmadığını ve "kralın kişisel olarak hiçbir dava hakkında karar veremeyeceğini" öne sürerek I. James'in öfkesini üzerine çektiği Fuller Davasi'nda (1607-08) doruğuna çıktı. 1610'da kraliyet konseyi önünde kralın gelenek hukukunun hiçbir bölümünü değiştiremeyeceğim ve daha önceden suç olmayan bir davranışı bir bildirge ile suç sayamayacağım söyleyerek bir kez daha kralla karşı karşıya geldi. Aynı yıl Court of High Commission'm (Kraliyet Kilise Divanı) zina suçları için hapis cezası verme , hakkı olmadığım savundu ve James'in 1611'de kendisini bu mahkemeye atama önerisini geri çevirdi. James, dürüst ve saygıdeğer bir kişi olarak gelenek hukukunun simgesi haline gelen Coke'la baş edeyeceğini görünce. Ağustos 1613'te onu yelerle "satın almak" yoluna gitti. Tahtı gözeteceği düşüncesiyle Coke'u Court of King's Bench (Kraliyet Yargı Kurulu) başyargıçlığına ve Özel Danışma Kurulu üyeliğine atadı. İngiltere başyargıcı unvanım kullanmaya başlayan Coke, yeni görevlerinde de güçlü konumunu koruyarak, gelenek hukukunun Parlamento dışında bütün kişi ve kurumların üzerinde olduğunu savunmaya devam etti. James'in, mahkeme üzerindeki etkisini kırmak amacıyla Peacham Davasi'nda yargıçlardan tek tek görüş alma yöntemine başvurmasını protesto etti. Ama 1615'te Adalet Bakanı Ellesmere'in, Court of Chancery'mn (Uyuşmazlık Mahkemesi) başkanı olarak gelenek hukuku mahkemelerinin kararlarına karışma ve dolaylı olarak bu kararları iptal etme yetkisi olmadığı konusunda başlattığı mücadelede yenik düştü. Court of .King's Bench kararma karşı Court of Chancery'ye başvuran bazı davacıları cezalandırma girişiminde başarısızlığa uğraması ve bir saray entrikasına kurban olan Sir Thomas Overbury ile ilgili cinayet davasında yüksek yerlerdeki kişilere üstü kapalı suçlamalarda bulunması konumunu daha da sarstı. Ardından kralın din adamlanna birden çok arazi geliri bağlama yetkisinin olmadığım öne sürerek I. James ile yeni bir çatışmaya girdi. Kralın görüsünü almadan, bu yetkiye ilişkin bir davaya bakılmaması yolundaki kraliyet emrine öteki yargıçları da yanma alarak uymadı. Bunun üzerine Court of King's Bench üyeleri kralın ve kraliyet konseyinin önüne çıkanlarak emre uymalan konusunda uyarıldılar. Öteki yargıçların boyun eğmesine karşın, Coke dürüst ve adil bir yargıcın yapması gerekeni yapacağım bildirdi.
Haziran 1614'te Bacon'ın kışkırttığı Özel Danışma Kurulu, Coke ile ilgili üç ayrı suçlamada bulundu. Bunların ilki hiçbir zaman kanıtlanamayan dayanaksız bir rüşyet iddiasıydı. Öteki suçlamalar Court of Chancery'nm yetki alanına kanşması ve birden çok arazi geliri konusunda kralın emrini dinlememesiyle ilgiliydi. Davalara girmesi yasaklandı ve Reports adlı yapıtında yer alan "yanlışlıkları" düzeltmesi istendi. Ardından 14 Kasım 1616'da görevden alındı. Bunun üzerine etkili bir dost kazanma düşüncesiyle kızım Buckingham dükünün kardeşi Sir John Villiers'le evlendirmek istedi. Kansı, Bacon'ın da desteğiyle buna karşı çıktı ve henüz 14 yaşında olan kızı sakladı. Coke kızım zorla kaçırdı ve gönülsüz olmasına karşın Villiers ile evlendirdi. Bu evlilikten sonra yeniden kamu yaşamına dönerek, 1617'de Özel Danışma Kurulu'na ve Star Chamber Mahkemesi'ne girdi.

1620'de kral yandaşı görünerek Cornwall ilçesinden Parlamento'ya girdi. Ama Taşra Partisi'nin önde gelen üyeleri arasında yer aldı. Prens Charles'ın bir İspanyol prensesi ile evlendirilmesine karşı çıktı. Bacon'a karşı öne sürülen rüşvet suçlamalannda önemli rol oynadı. 1621'de Parlamento'nun hakları konusundaki konuşmalanndan dolayı dokuz ay hapis tutulduysa da, hakkında dava açılmasını sağlayacak hiçbir kanıt bulunamadı. Konusmalannda savunduğu görüşler 1628'de yayımlanan Haklar Dilekçesi'nin temelim oluşturdu. Magna Carta gibi eski örneklerden yola çıkarak kralın ayrıcalıklarım sınırlandıran bir özgürlük bildirgesi kaleme aldı ve ay m yıl emekliye ayrıldı. Ölümünden sonra bütün yazılı belgelerine hemen el kondu ve aralannda vasiyetnamesinin de bulunduğu bazı belgeler bir dahaele geçirilemedi
Davranışlarındaki bazı aşırılıklara karşın, Coke'un hukuk bilgisi eşsizdi. Ortaçağın teamüllerim ustalıkla yorumlayarak 17. yüzyıl gelenek hukukunun dayanağı haline getirdi. Reports adlı yapıtında mahkeme karartan arasında bağlantılar kurarak ve çeşitli yorumlar yaparak ingiliz hukukunun ilkelerim sistemleştirdi. Öteki yapıtlanın en ünlüsü dört ciltlik institutes of the Lawes of England'du (İngiltere Yasalarının Temelleri).
 
Hugo Grotius
1583-1645 yılları arasında yaşamış bir hukuk düşünürüdür. Başlıca eserleri Serbest Deniz, Savaş ve Barış Hukuku Hakkındadır.
Hugo Grotius’a göre bütün insanlığı kapsayan ve değişmez nitelik taşıyan bazı tabii hukuk kuralları vardır. Bunların başında “pacta sunt servanda”yani“söze bağlılık esası gelir.
Grotius’a göre hukuk doru aklın emridir. Matematik bilimi ile hukuk arasında bağlantılar da kuran Grotius, sosyal sözleşme görüşünü de ortaya koymuştur.


Thomas Hobbes
XVII y.y.’da İngiltere’de yaşamış önemli bir fikir adamıdır. Kuvvetli devlet tezini savunmuştur. De Corpore (cisimler hakkında), De Monine (İnsan Hakkında), De Cive (Devlet Hakkında) önemli eserleridir. İnsanların pozitif hukuk tarafından tanınan haklara sahip olduğunu, hukukun devletin emrinde olması gerektiğini savunmuştur.


John Locke
Önemli bir anglo-sakson hukukçudur. Devleti idare edenlerin haklarını kötüye kullanması halinde insanların ihtilal yapabileceğini savunmuştur. Locke’un ihtilal teorisi Amerika Kurtuluş Hareketinde ve Kuzey Amerika’daki İngiliz sömürgelerinin başkaldırısında etkili olmuştur.John Locke'un matematik ve fizik bilgini Isaac Newton'a el yazısıyla yazmış olduğu bir mektup.


Montesguie
Montesguieu 1689-1755 yılları arasında yaşamıştır.Aristokratik liberalizm'i savunmuştur. 1716 yılında Bordeaux Parlementosuna seçilmiştir. Yasaları incelemiştir.Kuvvetler ayrılığı görüşünü olgun hale getiren hukuk adamıdır.Montesguieu 'ya göre kuvvet kuvveti durdurmazsa ortada özgürlük kalmaz.Batı demokrasilerinin tamamı bu fikirden etkilenerek kurulmuşlardır.
"Yasaların Ruhu" , "Acem Mektupları" , "Romalıların büyüklüğü ve düşüşü hakkında görüşler" adlı eserleri bulunmaktadır.


ROUSSEAU, Jean-Jacques (1712-1778).
Fransız yazar, filozof ve siyaset kuramcısı olan Jean-Jacques Rousseau, düşünceleriyle 1789 Fransız Devrimi'nin oluşumunu etkilemiştir. Dinsel ve toplumsal görüşleri bu devrimin önderleri arasında, yaygın kabul görmüştür.
Rousseau, Cenevre'de bir Protestan ailenin oğlu olarak doğdu. Annesi doğumda öldü. Saatçi olan babası ise kısa süre sonra Rousseau'yu akrabalarının yanma bırakarak kenti terk etti. 16 yaşında Cenevre'den ayrılan Rousseau, Sardinya ve Fransa'da bulundu. Savoie'da Madame de Warens'in koruması altına girdi. Protestanlık'tan Katoliklik'e dönen Rousseau, burada bol kitap okuyarak kültürünü genişletti. Bir süre din ve müzik eğitimi gördü.
“Sosyal Sözleşme” adlı eseri en ünlü eseridir. “İnsan bir kez doğmuştur, fakat her yerde zincirler içindedir. Bu değişiklik nasıl oldu?” sorusuna yanıt aramış bir düşünürdür.
Fransız İhtilali sırasında milliyetçilik görüşleri etkili olmuştur.
Emmanuel Kant
1724-1804 yılları arasında yaşamış, hukuka ilişkin önemli fikirleri olan Felsefecidir. İdeal devlet şeklinin Cumhuriyet olduğunu savunmuştur. Kuvvetler ayrılığı fikrini de savunmuştur. “Ebedi Barış Hakkında” eseriyle dünya birliği ve barışını ortaya atmıştır.



Savigny
1779-1861 yılları arasında Almanya’da yaşamıştır. Hukukun kendi dinamiğiyle geliştiğini belirtmiştir. Roma Hukuku’nu inceleyerek, her hukuk sisteminin belirli bir sosyal ve tarihsel gelişiminin ürünün olduğunu ortaya koymuştur. “Modern Roma Hukuku Sistemi” önemli eserlerinden birisidir.


Thomas Jefferson(1743 - 1826)
Bağımsızlık savaşının önderlerinden olan Thomas Jefferson, 1801-1809 yılları arasında iki dönem devlet başkanlığı yaptı. Avukatlık ve hakimlik yaptığı dönemde din özgürlüğünün tanınması, köleliğin kaldırılması, mirasın çocuklara eşit dağıtılması, devlet okulları açılması ve ceza yasalarının yumuşatılması için mücadele etti. 4 Temmuz 1776’da ilan edilen ve tüm insanların eşit yaratıldığını savunan Bağımsızlık Bildirisi’ni yazdı.
1801’de Amerika’nın üçüncü Devlet Başkanı seçildi. Ülkesinin geleceğini tarımda gördüğü için ordu ve donanma harcamalarında kısıtlamaya gitti. Genel eğitim, din özgürlüğü gibi konulara büyük önem verdi. Yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin ayrılığına inanıyordu. Bu konuda çıkabilecek sürtüşmeyi, halk tarafından seçimle çözüleceğini savunuyordu.
Amerika'nın en büyük üç veya dört Cumhurbaşkanından biri olan Thomas Jefferson, aynı zamanda mimar, fenne vakıf bir çiftçi, muharrir, mu*inas, matematikçi, lisan mütehassısı ve Virginia Üniversitesinin kurucusuydu. Bu dikkate değer kabiliyetlerine rağmen, Amerika'lıların nazarında en büyük değeri liberal demokratik idealin timsali oluşudur.

Amerika'nın Virginia eyaletinin Shadwell şehrinde iyi bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Jefferson, atları, açık hava sporlarını, şarkı söylemeyi ve dansetmeyi sever, lakin katiyen kumar oynamaz, tütün içmez ve şahsi kavgalara girişmezdi. Kolej tahsilini tamamladıktan sonra, avukatlık yaptı; arkadan siyasî hayata atılarak evvela hakim oldu, bilahare Virginia Ayan Meclisinde ve Müttefik Müstemlekeler Meclisinde aza olarak bulundu, istiklal Beyannamesini yazan da odur.
1779 - 1781 yıllarmda Virginia Valiliğim yaptıktan sonra, 1783 te Kongreye dönerek ingiltere ile sulh muahedesini hazırlamakla vazifeli komitenin basma geçti; yerlisi olduğu eyaleti, Ohio Nehrinin kuzey batısındaki araziyi Birleşik Ame-rika'ya bırakmağa ikna etti. Oralarda esaretin lağvedilmesi yolundaki teklifi 1784 te reddedildiyse de 1787 de kabul edildi. Jefferson 1785 te Fransa Büyük Elçisi olarak Benjamin Franklin'in yerine geçti; arkadan Hariciye Vekili oldu.
Jefferson 1796 da Başkan Vekili seçildi; dört yıl sonra da Cumhur Başkanlığına getirildi. Beyaz Saraydaki iki devrelik Cumhurbaşkanlığı sırasında satın alınan Louisiana, Birleşik Amerika arazisini iki misline çıkardı. Jefferson'un gösteriş ve merasimden nefret etmesinin, Washington adabı muaşereti üzerinde büyük tesiri olmuştu.
Resimde Thomas Jefferson komitenin öteki üyeleriyle birlikte, Philadelphia'da toplanan Kıta Kongresi'ne Bağımsızlık Bildirisi'ni sunarken görülmektedir. 4 Temmuz 1776'da onaylanan bu belge, Amerikan yönetiminin temel ilkelerini kapsamaktaydı.
 
Hegel
Ünlü Alman düşünürüdür. İnsan iradesinin hürlüğünü savunmuştur. Mülkiyet, sözleşme, haksız fiil ve suç olmak üzere üç ayrı soyut hakkın olduğunu ortaya atmıştır. Devleti aile ve medeni toplumun sentezi olarak görür. “Tez, antitez, sentez”, “Diyalektik düşünce” kavramlarının önemli temsilcisidir. Hegel devleti mistik ve mutlak bir varlık olarak gördüğü için eleştirilmiştir.


Leon Duguit
Bordeaux Üniversitesi anayasa profesörüdür. Sosyolojik bir hukuk teorisi kurmaya çalışmıştır. Sosyal hayatın gözlenmesiyle hukukun dayandığı temelin saptanabileceğini belirtmiştir. Metafizik anlayışları reddetmiştir. Duguit, hukukla toplumun sosyal koşulları ve hayatı arasındaki ilişkiye dikkati çekmek suretiyle hukuk teorisine önemli katkılarda bulunmuştur.


Georg Cohn
Varoluşçu hukuk düşünürüdür. Somut duruma öncelik tanıyan bu hukuk anlayışına göre somut durum normu yaratmaktadır. Sosyal gerçeklik hukuku yaratır. Her özel durum kendi hukukunu ve çözüm yollarını yaratır tezi bu görüşün kısa bir ifadesidir.


Francis Bacon
Francis Bacon, james l döneminde çok önemli görevlerde bulunmuşsa da asıl önemli yanı bilim adamı yönüdür. Kuramdan çok gözleme dayanan bilgiye önem vermesiyle, ilk modern bilim adamı sayılmaktadır.

İngiliz filozofu, devlet adamı ve yazan (Londra 1561-ay.y. 1626) Cambridge'de Trinity Kolej'de, Londra'da Gray's İnn'de öğrenim gören Francis Bacon, avukatlık, parlamento üyeliği (1584), sarayda avukatlık (1604J, danışman avukatlık fl607), başsavcılık (1613), Lordlar Kamarası başkanlığı yapıp, Verulam baronluğuna (1618) ve Saİnt-Albans vikontluğuna (î 621) yükseltildi. Yüksek mahkemede görev aldığı davalarda rüşvet yediği ve görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle suçla-nıp, suçunu üstlendiyse de, verdiği kararlarda yansızlık ilkesinden ayrılmadığı ve adaletten sapmadığı savını inatla savundu. Kralın aracılığıyla bağışlandı; ama, devlet hizmetinden alınıp, kendini felsefeye adadı.
Novurn Organon' da (Yeni Organon, 1620), Aristoteles'in tümdengelim yöntemim" bırakarak, ilk kez bilimsel anlamıyla, "Bacon yöntemi" de denilen tümevarım yöntemim ortaya atan Bacon, deneysel bilimi, çağının skolastik kuramcılana kabul ettirememiştir.
Başlıca yapıtları: Essays or Counsels Civil and Moral (Siyaset ve Ahlak Üstüne Denemeler, 1597), Of Proficience and Advencement of Learning (Bilimin Etkenliği ile İlerlemesi Üstüne inceleme, 1605), Cogitata et Vîsa de interpretatione Naturae (Doğanın Yorumlanması Üstüne Düşünce ve Görüşler, 1607), The History of The Reign of King Henry VlI (Kral Henry \/II Dönemi Tarihi, 1622), Historia Vitat et Mortis (Ölüm ve Yaşam Tarihi, 1623), 1605-1620 yılları arasında yazdığı iki yapıtını birleştirerek oluşturduğu Instauratio Magna (Büyük Yenileme, 1623)


Howard, John
(d. 2 Eylül 1726, Hackney, Londra - 6. 20 Ocak 1790, Herson, Ukrayna, Rus Çarlığı), cezaevlerindeki koşullar ve toplum sağlığıyla ilgilenen hayırsever İngiliz reformcu.
1742'de babasının ölmesi üzerine büyük bir serveti miras alan Howard Avrupa'da pek çok yeri dolaştı. 1773'te Bedfordshire yüksek serifliğine getirildi. Görevi gereğince gittiği Bedford Cezaevi'nde gördüklerinden dehsete kapıldı. Cezaevi yöneticisi ve yardımcıları kamu görevlisi olarak ücret almak yerine, gelirlerim tutuklulann yaptıkları ödemelerden sağlıyorlardı. Bazı tutuklular mahkemede aklandıkları halde ödemelerim yapmadıkları için cezaevinde tutuluyordu. Howard 1774'te, tutukluluk hali sona eren kişilerin salıverilme ödentisinin kaldırılarak mahkemelerce serbest bırakılmasını ve yargıçların tutukluların sağlık durumunu denetlemesini öngören iki yasanın Avam Kamarasi'ndan geçmesini sağladı. Ama yıllar sonra bu yasalara "titizlikle uyulmadığından" yakınacaktı.
Howard, daha sonra İskoçya, İrlanda, Fransa, Felemenk, Almanya ve İsviçre'ye gitti. Bu gezilerinde genellikle yerel cezaevlerini dolaştı. 1779'da tecrit uygulaması, düzenli çalıştırma, dinsel eğitim gibi yollarla tutukluların yeniden kazanılması için çaba gösterecek iki ıslahevinin kurulmasını öngören bir yasanın çıkarılmasında büyük rol oynadı.


Adams, John
(d. 30 Ekim 1735, Braintrt Massachusetts ö. 4 Temmuz 1826, Quincy, Massachusetts, ABD), Amerika Birleşik Devletleri'nin ilk başkan yardımcısı (1789-97) ve ikinci başkanı (1797-1801). Bu görevlere gelmeden önce siyaset adamı ve siyaset kuramcısı olarak Amerikan bağımsızlık hareketine katkıda bulunan Adams, eyalet anayasalarının içeriği üzerinde etkili oldu. Bağımsızlık Savaşı sırasında ve savaştan hemen sonra önemli diplomatik görevlerde bulundu.
New England kültürüyle yetişen Adams Harvard'da hukuk öğrenimi gördü. Gençlik yıllarını öğretim üyeliği ve avukatlıkla geçirdi. 1764'te yaptığı evlilik ona mesleği açısından yararlı olacak önemli aile bağları sağladı. 1763'ten sonra gazetelerde birçok makalesi yayımlandı.


Jeremy Bentham
(d. 15 Şubat 1748, Londra ö. 6 Haziran 1832, Londra, ingiltere), ingiliz filozof, iktisatçı, hukuk kuramcısı, yararcılığın ilk ve başlıca savunucusu.
Gençlik dönemi. Bir avukatın oğlu olan Bentham'ın daha dört yaşındayken okumayı öğrendiği ve Latince çalışmaya başladığı söylenir. Çocukluğunun büyük bölümünü, kent dışında yaşayan iki büyükannesinin yanında ve mutluluk içinde geçirdi. Westminster Okulu'nda Yunanca ve Latince şiirleriyle ünlendi. 1760'ta Oxford Oueen's College'a girdi, 1763'te buradan mezun oldu. Lincoln's Inn'de hukuk eğitimi gördü ve High Court of Justice'in King's Bench bölümünde staj a başladı. Kararlarım büyük bir hayranlıkla dinlediği Başyargıç Lord Mansfieid'den önemli ölçüde etkilendi. Aralık 1763'te Oxford'da Sir William Biackstone'un derslerini izleme fırsatı bulduysa da, ağdalı dilinin ardındaki yanıltmacaları sezmesi zor olmadı. Zamanın, hukuk kitapları okumak yerine, kimyasal deneyler yaparak ve hukuk sorunlarının daha kuramsal yanları üzerine düşünerek geçirdi.
İngiliz düşünce tarihinde ilk kez bir felsefe okulu yaptıran bir düşünürdür. Salt kavramcı olmayıp, İngiliz Hukukunun modernleştirilmesi konusunda da fikirler atmıştır. XIX yy’da etkili olan Bentham’ın “Hükümet hakkında bir bölüm”, “Ahlak ve Yaşama ilkelerine giriş”, “Yaşama teorisi”, “Hukuk ilmi sorunlarının belirtilmesi” başlıca eserleridir.Fayda ilkesin ortaya atmıştır. Hukukun gerçek amacının toplum mutluluğu sağlamak olduğunu belirtmiştir.


William Godwin
1756-1836 yılları arasında yaşayan Godwin’in teorisi anarşizmin öncüğünü yapmıştır. Hukuk, devlet, mülkiyet kavramları , ortaya attığı “evrensel huzur ve mutluluk” ilkesiyle çelişmektedir. Akıl yasa koyucudur.



Samuel Adams
Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında etkin siyaset adamı, Massachusetts "radikaller"inin önderi. Kıta Kongresi delegelerinden (1774-81) olan Adams Bağımsızlık Bildirgesi'ni imzalayanlardandı. Daha sonra Massachusetts vali yardımcısı (1789-93) ve Massachusetts valisi (1794-97) oldu.

ABD'nin ikinci başkanı Jotin Adams'ın ikinci dereceden kuzeni olan Samuel Adams 1740'ta Harvard College'dan mezun oldu ve kısa bir süre de hukuk okudu. Gerek kişisel girisimlerinde, gerek kamu hizmetlerindeki başarısızlığına karsın Adams yerel siyasette etkin ve önemli bir rol oynadı. 1764'te İngiliz Parlamentosu, gelir sağlamak amacıyla melasa vergi koyan Şeker Yasası' nı onayladığında, Adams Parlamento'da temsil edilmeyenlerden vergi alınmasına karsı sesini ilk yükseltenlerden İngiliz yönetimine karşı Amerikan yurtseverlerinin davasını desteklemeye başladı. 1770'te, Boston Katliamı olarak bilinen olayda, beş kişiyi öldürmekle suçlanan İngiliz askerlerini savunarak çoğunun beraat etmesini sağladıysa da sonraları etkin bir biçimde bağımsızlık hareketine katıldı. İngiltere'ye başkaldıran 13 koloninin ilk yasama meclisim oluşturan Birinci ve ikinci Kıta kongrelerinde (1774-77) Massachusetts'in temsilcilerinden biri oldu. 11 Haziran 1776'da Bağımsızlık Bildirgesi'ni hazırlayacak olan komisyona seçildi. Temel olarak Thomas Jefferson tarafından yazılan bildirgeyi Kongre'de Adams savundu. Aynı dönemde yazdığı Thoughts on Government (Hükümet Üzerine Düşünceler) adlı yapıtında hükümetin çeşitli işlevlerinin birbirinden ayrılmasını savundu. Massachusetts'te devrimci hareketin yaygınlaşmasına yardım etti.


John Austin
1790-1859 yılları arasında İngiltere’de yaşamış bir hukuk adamıdır. En önemli eseri “Hukuk İlmi Konusunda Konferanslar” dır. Austin hukuk kurallarının mutlak biçimde üstün bir otoriteden çıkması gerektiğini söylerken bu kuralların emir ve yaptırım unsurlarını da taşıması gerektiğini savunmuştur.


Birney, James Gillespie
(d. 4 Şubat 1792 Danville, Kentucky - ö. 25 Kasım 18' Eagleswood, New Jersey, ABD), ABD' köleliğin kaldırılmasını savunan Liheı Parti'nin devlet başkanlığına iki kez ad gösterdiği kölelik karşıtı ünlü siyaset adamı.
Hukuk öğrenimi gördükten sonra Daville' de avukatlığa başladı. 1816'da Kentucky' de yasama meclisine seçildi. Bu görevi sırasında, kölelerin serbest bırakılması Alabama'ya getirilen kölelerin satışının engellenmesi yönünde'.yasa çıkarmakta eyalet meclisim yetkili kılan hükümlerin eyalet anayasasına eklenmesine katkıda bulundu 1837'de Amerika Kölelikle Mücadele Deı neği'nin yönetici sekreterliğine seçildi. Del nek kısa süre sonra ikiye bölündü. Gruplaı dan biri, William Lloyd Garrison gibi katı bi politika izlenmesin! savunuyordu. Seçim çalış masına ağırlık verilmesini öngören öteki gru) ise Liberal Parti'yi kurdu. Bimey, 1840 vı 1844'te Liberal Parti'den devlet başkanlığı na aday gösterildi. 1840'ta İngiltere'de Dün ya Kölecilikle Mücadele Birliği'nin başka yardımcısı oldu.
 
Feuerbach (Şövalyesi), Paul (Johann Anselm)
Paul von Feuerbach, bir oyma baskısı, 1830
Alman hukukçu. Alman ceza hukukunu yeniden düzenlemiş, özellikle yargıçların yetkilerim sınırlayan nullum crimen, nulla poena sine lege (kanunsuz, suç ve ceza olmaz) ilkesinin resmen tanınmasını sağlamıştır. Kısasa dayanan cezaya karsı çıkmış, ama "psikolojik zorlayıcı" ya da yıldırıcı bir ceza hukuku kuramı geliştirerek cezanın, suç işleyebilecekleri caydıracak ağırlıkta olmasını savunmuştur.
1805'te Bavyera Adalet Bakanlığı'na atanan Paul von Feuerbach, Bavyera Krallığı için bir ceza yasası hazırlamakla görevlendirildi. 1813'te yürürlüğe giren ve suçları kesin olarak tanımlayıp sınıflandırmasıyla tanınan bu yasa, Napoleon döneminin Fransız Ceza Yasasi'yla (1810) birlikte uzun yıllar öteki Avrupa devletlerinin ceza yasalarına örnek oldu. Feuerbach 1806'da Bavyera ceza soruşturmalarında işkencenin kaldirılmasını sağladı. Daha sonra Bamberg Temyiz Mahkemesi ikinci başkanı (1814-17) ve Ansbach Temyiz Mahkemesi başkanı (1817-33) oldu.
Feuerbach'ın Lehrbuch des gemeinen in Deutschiand gültigen peinlichen Rechts'i (1801; Almanya'da Genel Olarak Uygulanan Ceza Hukuku Ders Kitabı) Almanya' da yarım yüzyıl boyunca ülkenin bu alandaki en yetkin kaynağı olarak kaldı. Öteki yapıtlarında jüri sistemini eleştiren Feuerbach, gizliliğin adalete ters düştüğü inancıyla mahkemelerin tüm aşamalarının halka açık olmasını savundu.


Benjamin, Judah (Philip)
(d. 6 Ağustos 1811, St. Thomas, Virgin Adaları - ö. 6 Mayıs 1884, Paris), İç Savaş öncesinde ABD'de, sonrasında da ingiltere'de etkinlik göstermiş seçkin avukat. Amerika Konfede-re Devletleri hükümetinde yüksek görevler-de bulunan ve Yahudiliğini açıkça ilan etmiş ilk Yahudi senatör (IS52. 1858) olan Benja-min, 19. yüzyılın en ünlü Amerikalı Yahudi-si olarak kabul edilir.
Küçük yaşla ABD'ye giden Benjamin, 1832'de Louisiana barosuna kabul edildi. Şeker plantasyonlarından zenginleşti;
Illinois Merkez Demiryolu'nun kuruluşuna katıldı ve 1842'de Louisiana eyalet meclisi-ne seçildi. ABD Senatosu'nda kölelik yanlı-şı görüşleriyle dikkati çekti. Louisiana Birlik'ten ayrılınca, 21 Şubat 1861'de Kon-federe Devletler hükümetinin başsavcılığına getirildi. Aynı yıl arkadaşı Başkan Jefferson Davis tarafından savaş bakanlığına atandı. Kötü yönetimiyle önemli askeri yenilgilere yol açmakla suçlanınca, görevinden istifa etti. Başkan Davis kendisini bu kez de dışişleri bakanlığına atadı (7 Şubat 1862). Savaşın sonlarına doğru, kölelerin Konfederasyon ordusuna alınmaları ve askerliklerini bitirdikten sonra azat edilmeleri görüşünü ortaya atarak birçok Güneyli beyazın öfke-sini çekti.
İç Savaş'ın sonunda ingiltere'ye kaçan Benjamin, beş ay sonra gerekli oturma süresini tamamlamamasına karşın, Haziran lS66'da baroya alındı. Mesleğindeki en büyük başarısını bu ülkede kazandı, 1872'de kraliçenin danışmanları arasına gir-di. İngiltere'de yazdığı Treatise on ıhe Law of Sale of Personal Property (1868; Kişisel Mülkiyet Satışı Hukuku Üzerine inceleme), İngiltere ve ABD'de uzun yıllar bir başvuru kitabı olarak kullanıldı. Robert Douthal Mcadc'in Judah P. Benjamin, Confederale Sfatesman (Judah P. Benjamin, Konfederasyoncu Devlet Adamı) adlı yaşamöyküsü 1943'te yayımlandı.


Bakunin, Mihail Aleksandroviç
(d. 30 Mayıs 1814, Premuhine, Rusya ö. l Temmuz 1876, Bern), anarşizmin 19. yüzyıldaki başlıca kuramcılarından biri olan Rus siyaset adamı. Kari Marx ile anlaşmazlığı, Avrupa devrimci hareketinde yıllarca süren bir bölünmeye yol açmıştır. Bireyci anarşizme karşı kolektivist anarşizmi savunmuştur.1814-1876 yılları arasında yaşayan Bakunin evrim kanununu en yüksek kanun olarak görür. Devlet’i, özel mülkiyeti reddeder.


Rudolf Von Jhering
1818-1892 yılları arasında yaşamış ünlü Alman hukukçusudur. “Roma Hukukunun Ruhu”, “Hukuk İçin Savaş”, “Hukukta Gaye” adlı eserleri vardır. Hukukun adalet duygusunu ortaya çıkarmaya çalıştığını, hukukun kaynağının hukukun amacında gizli olduğunu belirtmiştir. Hakimin yasaların sözsel yorumundan çok çatışan menfaatleri dengelemek görevi olduğunu savunmuştur.


Engels, Friedrich
(d. 28 Kasım 1820, Barmen, Ren Eyaleti, Prusya -0.5 Ağustos 1895, Londra), Alman sosyalist düşünür, kuramcı ve eylem adamı. Karl Marx'la birlikte çağdaş sosyalizmin düşünsel ve siyasal temellerini atmıştır.
 
Dahn, (Julius Sophus) Felix
(d. 9 Şubat 1834, Hamburg - ö. 2 Ocak 1912, Breslau, Almanya), Germen uygarlıkları konusunda uzmanlığıyla tanınan Alman hukukçu, tarihçi, şair ve romancı.
1849-53 arasında Münih ve Berlin'de hukuk ve felsefe öğrenimi gördü. Ardından Münih, Würzburg, Königsberg ve 1895'te rektör olarak atandığı Breslau üniversitelerinde hukuk dersleri verdi. En önemli tarihsel yapıtları Die Konige der Germanen (1861-1907. 11 cilt; Germen Kralları), Die Urgeschichie der germamschen und romanischen Vöiker (1881-90, 4 cilt; Alman ve Latin Uluslarının Kökenleri), Deutsche Geschichte von der Urzeit bis 843'tür (1883-88; Başlangıcından 843'e Değin Alman Tarihi).


Hans Kelsen
Viyana okulunun kurucusudur. Devletler Genel hukuku konusundaki görüşleri önemli öncülüklerde bulunmuştur. Hukuk normlarının birleşmesinden bir çeşit hukuk piramidi meydana geldiğini ortaya koymuştur. Hukuk normunun niteliği konusunda, Kelsen’in görüşleri hukuk teorisine büyük katkılarda bulunmuştur. Çağdaş hukukta Kelsen’in hukuk sisteminin yarattığı etkinin bir benzerini başka bir hukuk teorisinde bulmak olanaklı değildir.


Karl Marx-Friedrich Engels
Marksist hukuk görüşünün yaratıcısı olan Marx ve Engels ortaya attıkları görüşlerle tarihsel süreci etkilemişlerdir. Görüşleri ile hukuk ,adalet,devlet kavramlarına tarihsel materyalizm açısından bakan bu düşünürler, diyaleytik yöntemi hukuk teorilerine uygulayarak, hukukun ve devletin üst yapı kurumları olduğunu, alt yapının (ekonomi ve üretim biçiminin) etkisiyle oluştuğunu ortaya atmışlardır. Hegel’in diyalektiğini tersine çevirmişler, hukuksal sürecin sınıf savaşlarının etkisiyle geliştiğini, tez- antitez ve sentez süreçlerinin hukuk yaşamını belirlediğini savunmuşlardır.


Bryce, James, Vikont Bryce (Dechmont)
(d. 10 Mayıs 1838, Belfast, İrlanda -ö. 22 Ocak 1922, Sidmouth, Devon, İngiltere), İngiliz politikacı, diplomat ve tarihçi. ABD'deki büyükelçiliği (1907-13) sırasında gösterdiği büyük başarıyla tanınır. ABD anayasası üzerine yazdığı The American Commonwealth (1888; Amerikan Siyasi Rejimi, 1962) adlı incelemesi klasik bir yapıt olarak kabul edilir.
Oxford'daki Trinity College'dan 1862'de mezun olan Bryce, medeni hukuk doktorasını 1870'te tamamladı. Öğrencilik yıllarında ödül alan bir çalışması, The Holy Roman Empire (1864; Kutsal Roma İmparatorluğu) adıyla kitap olarak yayımlandı. 1867'de baroya kabul edildi ve 1870-93 arasında Oxford'da medeni hukuk dersi verdi. Lord Acton'la birlikte English Historical Review' yu (1885; İngiliz Tarih Dergisi) kurdu. 1880-1907 arasında Avam Kamarası'nın Liberal bir üyesi olan Bryce, dışişleri bakam müsteşarlığı (1886), Lancester düklüğü başyargıçlığı (1892) ve ticaret bakanlığı (1894-95) yaptı. Son görevi sırasında kendi adıyla anılan ve bir eğitim bakanlığı kurulmasını öneren komisyona başkanlık etti.

Bryce, bu sıralarda. Güney Afrika Savaşı' na (1899-1902) yol açan yayılmacı İngiliz politikasına karşı sert eleştiriler yöneltmeye başladı. Bu savaşa karşı çıkmış olan Sir Henry Campbell-Bannerman Aralık 1905'te başbakan olunca. İrlanda işleriyle ilgili bakanlığa getirildi.
1870'ten başlayarak birkaç kez ABD'ye giden Bryce, Şubat 1907'de büyükelçi olarak Washington, D. C.'ye gönderildi. Amerikan halkına ve yönetimine hayranlığım dile getirdiği üç ciltlik The American Commonwealth (1888) ile ABD'de yaygın olarak tanınan Bryce'm siyasal, akademik ve edebi çevrelerde pek çok dostu vardı. Büyükelçi olarak daha çok ABD-Kanada ilişkileriyle uğraştı. Kanada genel valisi ve bakanlarıyla da görüşmeler yaparak iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine büyük, katkıda bulundu. Bu arada Birleşik Krallık ile Kanada arasındaki ilişkileri de güçlendirdi ve daha önce, Birleşik Krallık ile ABD arasında imzalanmış olan hakemlik sözleşmesin; (4 Nisan 1908) Kanada'nın da kabul etmesini sağladı.


Auguste Comte
1840 yıllarında ahlaksal, toplumsal, hatta dinsel sorunlar, Auguste Comte'un düşüncesinde, bilim felsefesinden daha ağır basmaya başladı. Ona göre. yeni bir bilim olan toplumbilim, bir ahlaka, hatta bir dine ulaştıracakta. Ahlak toplumsaldı ve göz önüne aldığı iyilik, bilimin göz önüne aldığı doğrudan daha mutlak değildi. iyilik, yakınlık içgüdüsünü, bencil içgüdülere egemen kılmak ve toplumsallığın, bireysellikten ağır basmasını sağlamaktı. Hak ve hukuk kavramı, hem yanlış, hem de ahlaka aykırıydı, çünkü mutlak bir bireysellik anlayışına dayanıyordu. Pozitivist ahlakın ilkeleri, kaynak olarak sevgi ve temel olarak düzen, amaç olarak da ilerlemeydi (ilerleme, düzenin gelişmesi demekti).
Bu ahlaka göre insanlık, en yüce gerçektir. En karmaşık bilimin araştırma konuşu olan insanlık, 1845'ten sonra günden güne, en saygıdeğer gerçek, Büyük Varlık olarak görülmeye başlanmıştır: însanlık, bir hayvanbilim türünün art arda gelen üyelerinin toplamı değildir; hayvansal olmayan, düşüncenin içgüdü üstündeki egemenliğim sağlayan bir yaşam sürmüş kişilerin oluşturduğu bir topluluktur.
BAŞLICA YAPITLARI
Cours de philosophie positive (Pozitif Felsefe Dersleri, 1830-1842);
Discours sur l'esprit positif (Pozitif Anlayış Üstüne Konuşmalar, 1844);
Le Systeme de poliuoue positive (Pozitif Siyaset Sistemi, 1851-1854);
Pozitivizmin İlmihali (Catechisme pozitiviste, 1852); Synthese subjective (Öznel Bireşim, 1856).


Darrow, Clarence (Seward)
(d. 18 Nisan 1857, Kinsman yakınları, Ohio - ö, 13 Mart 1938, Chicago, ABD), savunma avukatı olarak girdiği birçok dramatik cinayet davasıyla ABD hukuk tarihine geçen avukat. Konuşmacı, tartışmacı ve değişik konulan ele alan bir yazar olarak tanınır.


Goddard (Aldbourne), Rayner Goddard, Baron
(d. 10 Nisan 1877, Londra ö. 29 Mayıs 1971, Londra), 1946'dan 1958'e değin İngiltere başyargıcı. Genellikle sert bir yargıç olarak tanınan, ama hukuk usullerine de hep saygılı davranmış olan Goddard, II. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere'de görülen suç dalgasının denetim altına alınmasında, alt derece mahkemelerinin yargıçlarına değerli bir örnek oluşturmuştur.
Goddard, 1917-32 arasında sırasıyla Poole (Dorset), Bath ve Piymouth'da yargıçlık yaptı. 1932'de Yüksek Adalet Divanı'nın Court of King's (Queen's) Bench (Kraliyet Yargı Kurulu) yargıçlığına getirildi. 1938'de temyiz yargıçlığı (lord justice of appeal), 1944'te en üst derecede temyiz mercii işlerin; de gören Lordlar Kamarasi'nda yargısal görevler yaptı. Gene 1944'te baron olarak ömür boyu soyluluk unvanı aldı. Altmış dokuz yasında getirildiği başyargıçlık görevindeki çalışmaları özellikle dikkat çekicidir.


LENİN, Vladimir İlyiç
Lenin, Rusya'da Ekim Devrimi'nin önderi ve SSCB'nin kurucusudur.


Dünyada çok az sayıda insan, Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'ne önderlik eden Lenin kadar büyük siyasal değişimlere yol açabilmiştir. Gerçek adı Vladimir İlyiç Ulyanov'dur. ilk kez 1901'de yazdığı bir yazıda "Lenin" takma adını kullanmış ve yaşamı boyunca da bu adı taşımıştır.
Volga Irmağı kıyısındaki, sonradan onun anısına Ulyanovsk adı verilen Simbirsk'te dünyaya geldi. Babası ilkokul müfettişi, annesi ise bir doktorun kızıydı. Simbirsk'teki öğrenciliği sırasında Latince ve Yunanca öğrenen Lenin, özellikle tarih ve edebiyatla yakından ilgilendi. Okumaya olan düşkünlüğüyle, aile kütüphanesinde bulunan Rus yazarlarının kitaplarım daha küçük yaşlardayken okudu.
Çarlık Rusya'sında geniş halk kesimlerinin kendi temsilcilerim seçmek gibi en temel siyasal haklardan yoksun bırakılması; işçi ve köylüler yoksulluk içinde yaşarken, soyluların ve toprak sahiplerinin çok zengin olması, ülkede hoşnutsuzluk ve huzursuzluk yaratıyordu. Bu dönemde genellikle aydın ailelerden gelen okumuş genç insanlar, farklı yöntemlerle de olsa toplumsal yapıyı değiştirmeye yönelik siyasal örgütler kurmaya başlamışlardı.
Lenin'in ağabeyi Aleksandr da 1887'de çara suikast düzenlemeyi tasarlayan bir gizli örgüte üye olduğu gerekçesiyle yakalandı ve asıldı. Aynı yılın sonbaharında Kazan Üniversitesi'nde hukuk fakültesine giren Lenin, üç ay sonra gizli bir toplantıya katıldığı gerekçesiyle okuldan atıldı ve ancak 1890'da üniversiteyi dışarıdan bitirmesine izin verildi. Okul dışında kaldığı dönem boyunca Karl Marx ve öbür sosyalist düşünürleri okuyan Lenin komünizmi benimsedi komünizm: Marx, Rusya'da halkın kurtuluşunun ancak işçi sınıfının (proletaryanın) iktidara gelmesiyle gerçekleşebileceğine inandı.
1891'de hukuk diploması alan Lenin, yoksul köylü ve işçilerin savunmalarım üstlenerek avukatlık yaptı. 1893'te St. Petersburg'a (bugün Leningrad) taşındı ve buradaki devrimcilerle ilişki kurdu İki yıl sonra, sürgündeki Rus ve Avrupalı Marksist önderlerle tanışmak üzere kısa süren bir Avrupa yolculuğu yaptı. Geri döndüğünde siyasal etkinlikleri yüzünden tutuklanarak 15 ay hapse ve üç yıl için Sibirya'da sürgüne mahkum edildi. Sürgündeyken, St. Petersburg'da birlikte çalıştığı ve ölünceye kadar kendisiyle birlikte olan Nadejda Krupskaya ile evlendi. Bu yıllarda yazdığı Rusya'da Kapitalizmin Gelişmesi. (1899) adlı kitabında, köylü sorununu ve kapitalizmin köylüleri nasıl mülksüzleştirdiği ni ve yoksullaştırdığını inceledi. Topraklarını| yitiren yoksul köylülerin Rus işçi sınıfının yanında yer alacağım savundu.


ROOSEVELT, Franklin D. (1882-1945).
Savaş ve barış dönemlerinde ülkesine hizmet etmiş olan Franklin Delano Roosevelt, üst üste dört kez ABD başkanı seçilmiştir.
Bir toprak sahibinin oğlu olan Roosevelt, New York kentindeki Hyde Park'ta dünyaya geldi 1900-04 arasında Harvard Üniversitesinde eğitim gördü. 1905'te uzak akrabası, Başkan Theodore Roosevelt'in yeğeni olan Anna Eleanor Roosevelt ile evlendi. 1907 de New York'ta avukatlık yapmaya başladı. Theodore Roosevelt ile olan ilişkisi siyasetle ilgilenmesine yol açtı. 1910-da Demokrat Parti'den New York Eyalet Senatosuna seçildi.


MANDELA, Nelson
Nelson Mandela, ırk ayrımına karşı giriştiği eylemler yüzünden ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Güney Afrikalı Siyah önderdir. Tutukluluğu sırasında. Güney Afrika'nın halk kahramanı ve önderi durumuna gelen Mandela, bütün dünyada yürütülen insan hakları mücadelesinin de odağı olmuştur.
Mandela, Transkei'de bir kabile şefinin oğlu olarak dünyaya geldi. 1942'de Witwatersrand Üniversitesi'nin hukuk bölümünü bitirdi ve kısa sürede ırk ayrımcılığına karşı yürütülen eylemlerde etkin görevler aldı.
1944'te Siyahlar'ın siyasal partisi olan Afrika Ulusal Kongresi'ne katılan Mandela'nın eylemleri çok geçmeden Güney Afrika hükümetim rahatsız etmeye başladı. Bu yüzden 1980'lerin ortalarında dünyanın hemen her yanında Mandela'nın özgürlüğüne kavuşması için yapılan baskılar arttı. Sonunda, Afrika Ulusal Kongresi'nin ve öbür muhalefet grup-larının yasallaştırılmasının ardından, 27 yıldır hapiste olan 72 yaşındaki Mandela, 11 Şubat 1990'da serbest bırakıldı.
 
Geri
Top