Bu deneylerin ilkinde, yarasa tamamen karanlık bir odaya bırakılmış, aynı odanın bir ucuna ise yarasanın besini olan bir sinek yerleştirilmiştir. Bu andan itibaren odada olup bitenler, karanlıkta da görüş kabiliyeti olan kameralarla takip edilmiştir. Deneyde sinek havalanır havalanmaz yarasanın derhal harekete geçerek sineği avladığı görülmüştür. Bu deneyin sonunda yarasaların karanlıkta bile işleyen çok keskin bir algılama kabiliyeti olduğu sonucuna varılmıştır. Acaba yarasanın bu algılaması, işitme duyusundan mı, yoksa gece görüş sisteminden mi kaynaklanmaktadır?
Bu soruyu cevaplamak için ikinci bir deney daha yapılmıştır. Aynı odanın bir köşesine bir grup tırtıl bırakılarak üzerleri bir gazete sayfası ile örtülmüştür. Deneyde serbest kalan yarasa, hiç zaman kaybetmeden, yerdeki gazete sayfasını kaldırarak tırtılları yemiştir. Bu deney, yarasanın yön bulma yeteneğinin görme duyusuyla ilgili olmadığını göstermektedir.
Bilim adamları yarasalarla ilgili deneylerine devam ettiler. Yeni deney uzun bir koridorda gerçekleştirildi. Bu defa bir uca yarasa, diğer uca ise yem olarak bir grup kelebek yerleştirildi. Ancak bundan önce koridoru diklemesine kesen, birbirine paralel duvarlar yapıldı. Daha sonra da bu duvarların her birinin farklı bir noktasına da, ancak bir yarasanın geçebileceği kadar genişlikte birer delik açıldı. Ama delikler her duvarın farklı bir noktasındaydı.Yani yarasanın bu duvarları aşması için adeta "slalom" yarışı yapan kayakçılar gibi sürekli manevra yapması gerekiyordu.
Bu deneyde yarasanın zifiri karanlık olan koridorda, ilk duvara yaklaştığında doğrudan deliğe doğru hareket ederek buradan kolaylıkla geçtiği gözlemlenmiştir. Bundan sonraki her duvarda aynı şey tekrarlanmıştır. Yarasa duvara çarpmak bir yana, duvar yüzeyindeki deliği aramaya bile gerek duymamıştır. Son duvarı da rahatlıkla geçen yarasa, yakaladığı kelebeklerle karnını doyurmuştur.
Bu durum karşısında hayranlıklarını gizleyemeyen bilim adamları, yarasanın algılamasındaki hassasiyeti anlamak için son bir deney daha yapmaya karar vermişlerdir. Bu kez amaç yarasanın algı sınırlarını daha kesin bir şekilde belirlemekti. Yine uzun bir tünel hazırlanmıştır. Tünel boyunca 0.6 mm kalınlığındaki çelik teller tavandan yere inecek şekilde dağınık bir tarzda gerilmiştir. Bu defa yarasa, deneyi yapanları bir kez daha şaşırtarak, gerili tellerden hiçbirine takılmadan, tek seferde aralarından geçerek yolculuğunu başarıyla tamamlamıştır. Yarasanın bu başarısı, 0.6 mm kalınlığındaki telleri bile uzaktan algılayabildiğini göstermiştir.
Yarasanın bu muhteşem algılama yeteneği, sahip olduğu bir sonar sistemine bağlıdır. Yarasa, etrafındaki cisimleri algılamak için, yüksek titreşimli ses dalgaları yayar. İnsanlar tarafından duyulamayan bu dalgaların yankıları yarasa tarafından algılanır ve böylece hayvan, içinde bulunduğu ortamın bir tür "harita"sını çıkarır. Yarasanın havada uçan küçücük bir sineği algılaması, çıkardığı seslerin sineğe çarpıp geri dönmesiyle oluşan yankıya dayanmaktadır. (Harun Yahya, Doğadaki Tasarım)
Yarasanın sonarla yön bulması, yaydığı seslerin kendisine geri dönme süresini hesaplaması sayesinde mümkün olmaktadır. Yarasa tiz sesli çığlıklar atmakta ve kendisine gelen yankılara göre odanın şeklini tespit etmektedir. Yarasanın çığlığı oda zeminine çarpıp geri dönmekte, yarasa da bu gidip-gelme süresine göre zeminin uzaklığını anlamaktadır. Tırtıl ise, odanın zemini üzerinde 0.5 ya da 1 cm. kadar yükseklik oluşturur. Yani tırtıl yarasaya zeminin genelinden 0.5 ya da 1 cm. kadar daha yakındır. Ayrıca tırtıl çok yavaş olsa da hareket etmekte, bu da kendine çarpıp yansıyan dalgaların frekansını değiştirmektedir. Yarasa, bu ufak farkları bile algılayarak yerde bir tırtıl olduğunu anlayabilmektedir. Yarasa bu işi yaparken hareket halindedir. Yarasanın böylesine bir hesap yapabilmesi mucizevi bir davranıştır.
Fizik kurallarına göre, hareket halindeki bir cisme çarpan sesin frekansı değişir. Bu yüzden, yarasa kendisinden uzaklaşmakta olan bir sineğe doğru ses dalgaları yaydığında, dönen ses dalgaları yarasanın duyamayacağı bir aralığa düşecektir. Bu nedenle yarasanın hareketli cisimleri algılamada büyük zorluklar yaşaması gerekir.
Ancak yarasalarda durum böyle olmaz. Yarasa, bu kuralı önceden bilircesine, hareketli cisimlere doğru yolladığı ses dalgalarını ayarlamaktadır. Örneğin yarasa kendisinden uzaklaşan sineğe en yüksek frekanslı ses dalgasını yollar. Bunun nedeni ses geri döndüğünde duyamayacağı kadar düşük bir frekansa inmemesini sağlamaktır.
Yarasanın beyninde, sonar sistemini denetleyen iki farklı tipte sinir hücresi bulunmaktadır. Bunlardan biri yansıyan ultrasonu algılarken, diğeri bazı kaslara komut vererek yarasanın çığlığını oluşturmaktadır. Bu iki sinir hücresi beyinde eş güdümlü çalışmaktadır. Yarasanın çığlığı bulunduğu ortamın durumuna göre frekans değiştirir. Bu şekilde yarasanın ihtiyacına en uygun şekilde kullanılmış olur.
Yarasadaki sonar sistem son derece kompleks bir yapıdır. Sistemin çalışabilmesi için tüm ayrıntıların kusursuz bir şekilde var olması zorunludur. Bunun için, yarasanın aynı anda hem yüksek frekanslarda ses yayacak yapıya, hem bu sesleri algılayıp analiz edecek organlara, hem de hareket değişikliklerine göre frekans ayarlaması yapan sisteme sahip olması gerekir.
Bilim adamlarının uzun uğraşılar sonucu ortaya çıkarabildikleri yarasanın tüm bu özelliklerini yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Çevremizde gördüğümüz ve özelliklerini öğrendiğimiz bütün varlıklar bize Allah'ın üstün yaratışındaki mükemmelliği göstermektedir. Allah'ın kusursuz yaratışı Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)
Yarasa Sonarı Teknolojinin ilerisinde
Araştırmacılar yarasa sonarının sınırlarını keşfettiler. Yarasanın sahip olduğu sonar sisteminin, insan yapımı sonar teknolojisinden kat kat üstün olduğu ortaya çıktı.
Yarasa, saniyenin 2 milyonda biri gibi çok kısa aralıklarla, 0.3 milimetre çözünürlükte, insan kulağıyla duyulmayan sesler gönderiyor. Sonra bunları özel sistemi ile toplayarak cisimlerin yerini belirliyor ve bulunduğu yerin haritasını çıkarıyor.
Bilim adamları teknolojik sınırları aşmış olan bu özellikleriyle, yarasa sonarının şu anda gemilerde kullanılan sonar teknolojisinden kat kat ileri olduğunu ifade ediyorlar.
Bilindiği gibi sonar sistemi, denizaltıları tespit için vazgeçilmez bir yöntemdir. Bu yüzden ABD Savunma Bakanlığı, yarasa sonarındaki çalışma prensiplerini kendi sonarlarında uygulamak için harekete geçti. Ünlü Amerikan bilim dergisi Science'ın verdiği habere göre, Bakanlık bu proje için özel bir ödenek tahsis etti.
Bilimsel araştırmalar, yarasalardaki yaratılış mucizelerinin yeni örneklerini ortaya çıkarıyor. Araştırmacılar ise, yarasa sonarı ile aynı derecede bir teknolojiye ulaşmalarının imkansız olduğunu itiraf ediyorlar.
Her haliyle çok üstün bir yaratılışın delili olan yarasa sonarı, şu anki teknolojiyle taklit edilmesi imkansız gibi görünen bir sisteme sahip.
(makale harun yahya)
Bu soruyu cevaplamak için ikinci bir deney daha yapılmıştır. Aynı odanın bir köşesine bir grup tırtıl bırakılarak üzerleri bir gazete sayfası ile örtülmüştür. Deneyde serbest kalan yarasa, hiç zaman kaybetmeden, yerdeki gazete sayfasını kaldırarak tırtılları yemiştir. Bu deney, yarasanın yön bulma yeteneğinin görme duyusuyla ilgili olmadığını göstermektedir.
Bilim adamları yarasalarla ilgili deneylerine devam ettiler. Yeni deney uzun bir koridorda gerçekleştirildi. Bu defa bir uca yarasa, diğer uca ise yem olarak bir grup kelebek yerleştirildi. Ancak bundan önce koridoru diklemesine kesen, birbirine paralel duvarlar yapıldı. Daha sonra da bu duvarların her birinin farklı bir noktasına da, ancak bir yarasanın geçebileceği kadar genişlikte birer delik açıldı. Ama delikler her duvarın farklı bir noktasındaydı.Yani yarasanın bu duvarları aşması için adeta "slalom" yarışı yapan kayakçılar gibi sürekli manevra yapması gerekiyordu.
Bu deneyde yarasanın zifiri karanlık olan koridorda, ilk duvara yaklaştığında doğrudan deliğe doğru hareket ederek buradan kolaylıkla geçtiği gözlemlenmiştir. Bundan sonraki her duvarda aynı şey tekrarlanmıştır. Yarasa duvara çarpmak bir yana, duvar yüzeyindeki deliği aramaya bile gerek duymamıştır. Son duvarı da rahatlıkla geçen yarasa, yakaladığı kelebeklerle karnını doyurmuştur.
Bu durum karşısında hayranlıklarını gizleyemeyen bilim adamları, yarasanın algılamasındaki hassasiyeti anlamak için son bir deney daha yapmaya karar vermişlerdir. Bu kez amaç yarasanın algı sınırlarını daha kesin bir şekilde belirlemekti. Yine uzun bir tünel hazırlanmıştır. Tünel boyunca 0.6 mm kalınlığındaki çelik teller tavandan yere inecek şekilde dağınık bir tarzda gerilmiştir. Bu defa yarasa, deneyi yapanları bir kez daha şaşırtarak, gerili tellerden hiçbirine takılmadan, tek seferde aralarından geçerek yolculuğunu başarıyla tamamlamıştır. Yarasanın bu başarısı, 0.6 mm kalınlığındaki telleri bile uzaktan algılayabildiğini göstermiştir.
Yarasanın bu muhteşem algılama yeteneği, sahip olduğu bir sonar sistemine bağlıdır. Yarasa, etrafındaki cisimleri algılamak için, yüksek titreşimli ses dalgaları yayar. İnsanlar tarafından duyulamayan bu dalgaların yankıları yarasa tarafından algılanır ve böylece hayvan, içinde bulunduğu ortamın bir tür "harita"sını çıkarır. Yarasanın havada uçan küçücük bir sineği algılaması, çıkardığı seslerin sineğe çarpıp geri dönmesiyle oluşan yankıya dayanmaktadır. (Harun Yahya, Doğadaki Tasarım)
Yarasanın sonarla yön bulması, yaydığı seslerin kendisine geri dönme süresini hesaplaması sayesinde mümkün olmaktadır. Yarasa tiz sesli çığlıklar atmakta ve kendisine gelen yankılara göre odanın şeklini tespit etmektedir. Yarasanın çığlığı oda zeminine çarpıp geri dönmekte, yarasa da bu gidip-gelme süresine göre zeminin uzaklığını anlamaktadır. Tırtıl ise, odanın zemini üzerinde 0.5 ya da 1 cm. kadar yükseklik oluşturur. Yani tırtıl yarasaya zeminin genelinden 0.5 ya da 1 cm. kadar daha yakındır. Ayrıca tırtıl çok yavaş olsa da hareket etmekte, bu da kendine çarpıp yansıyan dalgaların frekansını değiştirmektedir. Yarasa, bu ufak farkları bile algılayarak yerde bir tırtıl olduğunu anlayabilmektedir. Yarasa bu işi yaparken hareket halindedir. Yarasanın böylesine bir hesap yapabilmesi mucizevi bir davranıştır.
Fizik kurallarına göre, hareket halindeki bir cisme çarpan sesin frekansı değişir. Bu yüzden, yarasa kendisinden uzaklaşmakta olan bir sineğe doğru ses dalgaları yaydığında, dönen ses dalgaları yarasanın duyamayacağı bir aralığa düşecektir. Bu nedenle yarasanın hareketli cisimleri algılamada büyük zorluklar yaşaması gerekir.
Ancak yarasalarda durum böyle olmaz. Yarasa, bu kuralı önceden bilircesine, hareketli cisimlere doğru yolladığı ses dalgalarını ayarlamaktadır. Örneğin yarasa kendisinden uzaklaşan sineğe en yüksek frekanslı ses dalgasını yollar. Bunun nedeni ses geri döndüğünde duyamayacağı kadar düşük bir frekansa inmemesini sağlamaktır.
Yarasanın beyninde, sonar sistemini denetleyen iki farklı tipte sinir hücresi bulunmaktadır. Bunlardan biri yansıyan ultrasonu algılarken, diğeri bazı kaslara komut vererek yarasanın çığlığını oluşturmaktadır. Bu iki sinir hücresi beyinde eş güdümlü çalışmaktadır. Yarasanın çığlığı bulunduğu ortamın durumuna göre frekans değiştirir. Bu şekilde yarasanın ihtiyacına en uygun şekilde kullanılmış olur.
Yarasadaki sonar sistem son derece kompleks bir yapıdır. Sistemin çalışabilmesi için tüm ayrıntıların kusursuz bir şekilde var olması zorunludur. Bunun için, yarasanın aynı anda hem yüksek frekanslarda ses yayacak yapıya, hem bu sesleri algılayıp analiz edecek organlara, hem de hareket değişikliklerine göre frekans ayarlaması yapan sisteme sahip olması gerekir.
Bilim adamlarının uzun uğraşılar sonucu ortaya çıkarabildikleri yarasanın tüm bu özelliklerini yaratan alemlerin Rabbi olan Allah'tır. Çevremizde gördüğümüz ve özelliklerini öğrendiğimiz bütün varlıklar bize Allah'ın üstün yaratışındaki mükemmelliği göstermektedir. Allah'ın kusursuz yaratışı Kuran'da şu şekilde bildirilmiştir:
"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)
Yarasa Sonarı Teknolojinin ilerisinde
Araştırmacılar yarasa sonarının sınırlarını keşfettiler. Yarasanın sahip olduğu sonar sisteminin, insan yapımı sonar teknolojisinden kat kat üstün olduğu ortaya çıktı.
Yarasa, saniyenin 2 milyonda biri gibi çok kısa aralıklarla, 0.3 milimetre çözünürlükte, insan kulağıyla duyulmayan sesler gönderiyor. Sonra bunları özel sistemi ile toplayarak cisimlerin yerini belirliyor ve bulunduğu yerin haritasını çıkarıyor.
Bilim adamları teknolojik sınırları aşmış olan bu özellikleriyle, yarasa sonarının şu anda gemilerde kullanılan sonar teknolojisinden kat kat ileri olduğunu ifade ediyorlar.
Bilindiği gibi sonar sistemi, denizaltıları tespit için vazgeçilmez bir yöntemdir. Bu yüzden ABD Savunma Bakanlığı, yarasa sonarındaki çalışma prensiplerini kendi sonarlarında uygulamak için harekete geçti. Ünlü Amerikan bilim dergisi Science'ın verdiği habere göre, Bakanlık bu proje için özel bir ödenek tahsis etti.
Bilimsel araştırmalar, yarasalardaki yaratılış mucizelerinin yeni örneklerini ortaya çıkarıyor. Araştırmacılar ise, yarasa sonarı ile aynı derecede bir teknolojiye ulaşmalarının imkansız olduğunu itiraf ediyorlar.
Her haliyle çok üstün bir yaratılışın delili olan yarasa sonarı, şu anki teknolojiyle taklit edilmesi imkansız gibi görünen bir sisteme sahip.
(makale harun yahya)