Yaş On Yedi - İpek Ongun

yilmaz27

Ne Mutlu Türküm Diyene
Site Yetkilisi
Süper Moderatör

Yaş On Yedi Konusu​

Daha çok çocuklara yönelik kitaplardan tanıdığımız İpek Ongun bu kez gençlere yönelik mükemmel bir roman ile karşımıza çıkıyor.
Yaş On Yedi kitabında genç bir kız olan Bahar’ın hayatta ayakta durma hikayesi anlatılıyor.

Bahar genç yaşta annesini kaybeder. Fakat onun içine en fazla acıtan annesinin tabutunu karşısında görmektir. Tabutun yanında duran babası Bahar’ın daha önce hiç görmediği kadar bitik haldedir. Tabut Bahar’ın gözlerinin önünde önce morga, daha sonra da defin işlemleri yapılmak için taşınır. Bu görüntü genç kızın zihninde derin bir yara oluşturur.

Ev başsağlığı dilemek için gelen insanlar ve akrabalar ile doludur. Bahar’ın hiç sevmediği şişman halası, çocukken harçlık almak için sıraya girdiği ve ondan başka herkese harçlığını oyalı mendil içinde verirken ona oyalı mendil olmadan verdiği için hiç sevmediği babaannesi de oradadırlar.

Cenaze, başsağlığı derken Bahar izinli olduğu okuluna geri döner. Onun en büyük yardımcısı ise çocukluk arkadaşı olan yakın dostu Sevgi’dir. Okulda iken zorlanan Bahar’ın yardımına her zaman Sevgi yetişmiştir. Bahar gerek kardeşi Hakan için gerekse arkadaşı için hayata daha sıkı tutunmaya karar verir. O artık genç yaşta yetişkin biridir.

Yaş On Yedi Özet​

İpek Ongun 1942 yılında Ankara'da dünyaya geldi. 1961 tarihinde Amerikan kız koleji Edebiyat bölümünden mezun olmuştur.
Yazarlık hayatına 1980 yılından itibaren başlamıştır. Yazar evli ve iki kız çocuğuna sahiptir.
Genellikle eserlerini gençlere yönelik yazmıştır. Günümüz yazarlarından olan Ipek Ongun'un dili açık ve akıcıdır.
Okuyucuyu sıkmaz. "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" adlı romanı da beğenilen kitaplarından birisidir.

Bahar, ela gözlü genç ve güzel bir kızdır. Lise son sınıf öğrencisidir. Annesini ameliyatından sonra geçirdiği ani bir beyin kanaması sonucu kaybetmiştir. Babası ve kardeşi Hakan ile yalnız kalmıştır. Bahar'ın babası bu ölümü kaldıramamış, içine kapanmıştı. Bahar'la hiç konuşmuyordu. Bahar ise bu ölüm nedeniyle birbirlerine daha fazla destek olmaları gerektiğini düşünüyordu. Babasından bu desteği göremeyince yıkılmıştı. Bahar'ın halası kardeşine yardımcı olmak amacıyla evlerine bir süreliğine yatılı misafir olarak gelmişti. Bu olay Bahar'ı iyice yıprattı. Çünkü halasıyla anlaşamıyor, sürekli tartışıyorlardı. Bahar'ın bu zor günlerinde tek destekçileri kedisi Badem ve yakın arkadaşı Sevgi idi. Bahar, Sevgi sayesinde okulun ilk gününü de kolay geçirmişti. Bahar'ın gerçekten çok anlayışlı arkadaşları vardı. Hepsi ona elinden geldiği kadar yardımcı oldular.

Bahar'ın okuldaki arkadaş grubu: Mine, Sevgi, Eşref, Volkan, Keriman Serdar ve Derya'dan oluşmaktadır.

Derya, uzun boylu zayıf ve güzelliğine düşkün bir kızdır. Bir mankenden farksızdır. Bu özellikleri onu grubun en dikkat çeken kızı haline getirir.

Sevgi: Orta boylu sınıfın çalışkan kızlarından birisidir. Aynı zamanda Bahar'ın en yakın arkadaşıdır.

Eşref ve Volkan’ı ise birbirlerinden ayrı düşünmek imkansızdır. İkili, yaptıkları muziplikleriyle grubun en eğlenceli karakterleridir.

Keriman ise biraz hayalperest bir kızdır. Çok fazla hayal kurar. Aşk romanları okur.

Serdar: Bahar'ın ilgi duyduğu, yan sınıfta ki gençtir. Yakışıklı olmasa da sempatik bir çocuktur. Serdar'ın da Bahar gibi aile sorunları vardır. Anne ve babası geçinemiyor ve her gün kavga ediyordur. Bu durum lise son sınıf öğrencisi olan Serdar'ı çok etkilemekte ve ders çalışmasına engel olmaktadır.

Serdar, yağmurlu bir günde Bahar'ı motorsikleti ile evine kadar bırakmıştı. Bu motorsiklet olayından sonra Bahar, Serdar'a karşı daha fazla ilgi duymaya başladı.

Okulda eğlence ve macera denilince akla ilk Eşref geliyordu. Yine bir gün fizik sınavının yaklaştığı gün Eşref hocadan sınav notlarını çalmayı başarmış, sınıf arkadaşlarına dağıtmıştı. Bahar bunu kabul etmeyerek almadı. Sınav günü gelip çatmıştı. Sınavdan yüz almayı bekleyen Eşref soruları görünce çok korktu. Hoca soruların çalındığını anlamıştı. Sınav sonuçları açıklandığında fizik hocası Esref'in kağıdına kocaman bir sıfır yapıp kaş göz çizmiş, altına da ava giden avlanır yazmıştı.

Bahar'ın okulda günlerinin eğlenceli geçmesine karşılık evdeki sorunları dur durak bilmiyordu. Sofrada yemek yerken halası babasına Bahar'ı şikayet etti. Bana hiç ev işlerinde yardım etmiyor. Bir işin ucundan tutmuyor gibi sözlerle Bahar'ı zor durumda bırakmıştı. Babası tarafından azar yiyen Bahar, çok üzülmüş bütün gün odasında ağlamıştı.

Bir gün bu sıkıntılardan bunalmış ve Serdar'la birlikte bir sahil kenarında çay içmişlerdi. Serdar, ailesi yüzünden ders çalışamadığını bu yüzden okuldaki sınavdan kopya çektiğini anlatmış çok utandığını dile getirmişti. Bahar ise Serdar'a destek olmuş utanılacak bir durum olmadığını anlatmıştı. Daha sonra kendi sorunlarından bahsetti. İkili o gün içinde baya bir muhabbet etti. En sonda kalktıkları sırada yanlarına bir garson gelip "heyt be şu gençlere bak dert yok tasa yok". Gibisinden laflar söyledi. Gerçekten de toplum gözünde gençlik sorunsuz geçen bir evre olarak algılanıyordu. Oysa Serdar ve Bahar sorunsuz geçmediğinin en güzel örneğiydi.

Bahar, babası ile yaşadığı sorun yüzünden artık harçlık isteyemez duruma gelmişti. Serdar'ın aklına bir fikir geldi. Bahar çalışkan bir kızsın. Küçük çocuklara matematik dersi vererek para kazanır, harçlığını çıkarırsın demişti. Bu durum Bahar'ın aklına yattı. Ders vererek para kazanmaya başladı.

Bahar, aldığı bir davet üzerine annesinin yakın arkadaşı olan Handan Hanım'ı ziyarete gitmeye karar verdi. Güzelce giyinip Handan Hanım'ın evine gitti. Handan Hanım çok anlayışlı, mütevazı bir kadındı. Bahar kendini çok rahat hissetti. Saatlerce dertleşip, konuştular. Bahar halasından ve babasının ona karşı olan mesafesinden bahsetti. Handan Hanım sakin ve kararlı bir şekilde Bahar'a akıl verdi. Handan Hanım Bahar'a, halasına karşı daha güzel davranmaya çalışması ve onu memnun etmesinin zorunda olduğunu anlattı. Yoksa başka türlü onu göndermenin çaresi olmadığını, babası için de anlayışlı davranmasını ve ona zaman vermesi gerektiğini söyledi. Bahar bütün bu kararları uygulamaya koyacaktı. Gitme saatinin geldiğini fark edince evine doğru yol aldı. Handan Hanım Bahar'a çok iyi gelmişti.

Bahar'ın arkadaşı olan Keriman Ahmet adında bir çocuğa aşıktı. Keriman'ın ailesi bu ilişkiye karşı çıkmış hatta kızlarına şiddet uygulamışlardı. Bu olaylardan sıkılan Keriman, ile Ahmet kaçma kararı almışlardı. Derya ikisini terminalde görünce Bahar'a haber vermişti. Bahar'da okulun müdür yardımcısı Nurcihan Hanım'a söyledi. Üçü beraber terminale gittiler. Tam pes edip dönecekleri sırada Nurcihan Hanım Keriman ve Ahmet'i görmüştü. İkisi ile çok anlayışlı bir şekilde konuşan Nurcihan Hanım kızları şaşırtmıştı. Keriman bu olaydan böylelikle kurtulmuş, okuluna dönmüştü.

Bahar bir gün okuldan eve gelince kedisi Badem'i göremedi. Her gün onu karşılayan kedisi evde yoktu. Saatlerce sokakta aradı. Karşılaştığı herkese kedisini görenlerin haber vermesini istedi. Eli boş bir şekilde geri döndü. Üzerinden biraz zaman geçti. Tam dört gündür Badem ortalarda yoktu. Artık iyice üzülen Bahar kendini toparlayamıyordu. Gece saat iki yakınlarında babası birden Bahar'ın odasına kucağında Badem ile girdi. Bahar yataktan nasıl kalkacağını bilemedi. Bir sevinçle kedisine sarıldı ve babasına teşekkür etti. Babası Badem'i sokakta aramak için evden çıkmış, onu bir çöp tenekesinin yanında bulmuştu. Babası o akşam Bahar'dan özür diledi. Bahar ile uzun uzun konuştular. Kızına daha yakın olması gerektiğini kendisinin de bildiğini ancak büyük bir üzüntü içerisinde olduğunu anlattı. Daha sonra Handan Hanım'ın, Bahar'ın babasını araması şeklinde babası kendini biraz daha toplamıştı. O gece evdeki bütün olayları konuştular. Bahar babasının ricası üzerine halasına biraz daha nazik davranma kararı aldı. Yaz tatiline doğru halasını evine gönderme kararı aldılar. Bahar o gece sevincinden sabahı zor etti. Babası ile arasını sonunda düzeltmişti.

Mezuniyet balosu yaklaşmadan evvel 19 Mayıs gezisi düzenlenmişti. Geziye yalnızca Keriman katılmamıştı. Bahar arkadaşlarıyla eğlenceli vakitler geçirdi. Hiç unutamayacağı dostluklar kurmuştu. Mezuniyet balosunun gelip çattığı gün ise Bahar yine Handan Hanım'dan destek almıştı. Handan Hanım Bahar'ın elbisesini diktirmiş, bütün gün yanında olmuştu. Bahar'ı babası ile birlikte balonun düzenlendiği yere götürdüler. Bahar çok şık ve zarif olmuştu. O gün hep Serdar'la dans ettiler. Dans sırasında hep konuştular. Bahar babasıyla barıştığını anlattı. Evdeki işleri yoluna koyduklarından bahsetti. Serdar ise can kulağı ile Bahar'ı dinliyor, onun adına çok mutlu olduğunu söylüyordu. Ancak kendisi sorunlarını çözememişti. Her şey aynıydı. Sorunları çözememişti ama umudu asla kaybetmemiş, bu sorunlarla yaşamayı öğrenmişti.

Sınav sonucundan sonra öğrencilerin birçoğu başarı elde etmiş iyi kötü bir yerleri kazanmışlardı. Bahar ,istediği bölüm olan Güzel Sanatlar Akademisini kazanmıştı. Serdar ise sınavda başarısız olmuş, ailesinden uzaklaşıp Ankara'ya gitmişti. Orada gelecek yılki sınavlara hazırlanmaya başladı. Ara sıra Bahar ile mektuplaşıyorlardı. Böylesi Serdar için çok daha iyi olacaktı.
 
Son düzenleme:
Yazar, bu eserinde kurgusunu gençlere yönelik tutmuş, onların sorunlarına yönelmiştir. Sorunları sabırla, umutsuzluğa kapılmadan çözüme adım adım ulaştırmış, çözülemeyen sorunlar için de bir umut ışığı doğurmayı unutmamıştır. Eserin en iyi yanlarından birisi de kitap kahramanlarının liseli gençlerden oluşmasına rağmen içeriğinde hiçbir argo kelime bulundurmamasıdır. Bu durum eseri her yaş grubu için uygun kılıyor. Eserin konusunun tüm gençlerinin dikkatini çekeceğini düşünmekle birlikte bütün gençlere şiddetle tavsiye ediyorum.
 
Geri
Top