Yaşam Kalitesi (Quality of Life)
Yaşam, bedenin temel gereksinimlerinin karşılanması ve kişinin hayatını ve yaşantısını normal bir şekilde devam ettirmesidir. Buna normal yaşam kalitesi denir.Diğer bir anlamı ise yüksek yaşam standartları diye tanımlanan (aslında öyle olmayan) temel gereksinimin üzerinde aşırı lüks ve maliyetli gereksinim tüketimi anlayışı ile bu kavram yozlaştırılmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü, "hedefleri, beklentileri, standartları, ilgileri ile bağlantılı olarak, kişilerin yaşadıkları kültür ve değer yargılarının bütünü içinde durumlarını algılama biçimi" olarak tanımlar yaşam kalitesini (quality of life). Bir diğer ifadeyle; yaşam kalitesi, kişinin içinde yaşadığı sosyokültürel ortamda kendi sağlığını öznel olarak algılayışını tanımlamaktadır. Yani bu kavram tıp teknikleri, laboratuar işlemleriyle ölçülen bir nicelik değil, sübjektif olarak yaşatılan bir niteliktir ve aslında pahalı zevklerle doğrudan bir ilişkisi yoktur. Esas amaç kişilerin kendi fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevlerinden ne ölçüde memnun olduklarının ve yaşamlarının bu yönleri ile ilgili özelliklerin varlığı veya yokluğunun ne ölçüde onları rahatsız ettiğinin saptanmasıdır. Bir örnek vermek gerekirse; merdiven inip çıkamamak bir fiziksel işlev kaybı değerlendirmesiyken, merdiven çıkamamanın kişinin yaşamının niteliği üzerine olan öznel (algılanan) etkisi yaşam kalitesi ile ilişkilidir. Merdiven çıkamayan birinin, mesela, çok acil bir hasta yakınını ziyaret edemeyişi ve bunun hastanın kaybedilmesiyle imkânsız hale gelmesi onun yaşam kalitesi üzerinde ciddi tahribat yapabilirken; merdiven çıkamayan ve bunu dinlenmek için geçici bir fırsat olarak görüp kitap okuyarak çok zamandır yapmak istediği bir arzusunu gerçekleştirmeye çalışan biri için yaşam kalitesi üzerinde olumlu katkı bile sunabilir. Bir başka örnekle, kişinin kaç saat uyuduğu değil, uykusundan memnun olup olmadığıdır yaşam kalitesini belirleyen.
Yaşam kalitesini yakalamış insan huzurlu insandır. Huzur kişinin kendisi ve çevresiyle barışık olmasını, belli bir gücü ve başarıyı da içeren, mutluluktan öte bir duygudur.
Huzurlu insan iyi tasarımlanmış bir makine gibi güçlü ve yararlı bir şekilde aktiftir. Gücü ve yararlılığı, tıpkı makineninki gibi, dengeli ve düzenli hareketten, birçok faktörün belli bir hedef için uyumlu işbirliğinden doğar. Huzurlu insan nereye gitmek ve ne yapmak istediğini bilir. Benliğinin bütün parçaları uyum içinde çalıştığından önemli işler başarır. Sorunları çözer, büyük buluşlar gerçekleştirir, yeni güzellikler yaratır. Kendi yaşamını kontrol eder; yaşamın kendisini sürüklemesine izin vermez.
Bütün bunlar yaşamda kaliteyi yakalamış bir kişinin iç dünyasından gelen özelliklerdir. İnsan iç ve dış dünyadan oluşan bir bütün olduğuna göre, kişinin huzurlu olması için dış etkenlerin de belli bir kaliteye ulaşması gerekir. Bunun için de yaşadığı ülkede bir takım asgari standartların bulunması şarttır.
Yaşam kalitesinin pek çok bileşeni vardır:
- Sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma
- Yeterli beslenme ve korunma
- Sağlıklı bir çevre
- Hak, fırsat ve cinsiyet eşitliği
- Günlük yaşama katılma
- Saygınlık
- Güvenlik
Önceki ifadede yani yaşam kalitesinin ölçülemeyeceğini söylese de, 2006 yılında World Competitiveness Yearbook araştırmada kültür, çevre kalitesi, yüksek yaşam standartları, güvenlik, konut ve alışveriş konuları baz alınarak yüksek yaşam kalitesine sahip ülkeler sıralanarak bunun ölçülebilir bir nicelik olduğu gösterilmiştir.
Diğer yapılan bir araştırmada ise; 2007 yılında Eurlife adı altında Avrupa’da yaşam koşulları ve yaşam kalitesi hakkında bir veri tabanı oluşturuldu. 25 Avrupa Birliği üyesi ülkesi ve 3 aday ülke olan Türkiye, Bulgaristan ve Romanya kapsamında geliştirilen çalışmada çeşitli konu başlıkları altında çeşitli parametreler baz alınarak yapıldı. Bu konular arasında; sağlık, çalışma, çevre, kazanç ihtiyacı, eğitim, aile, sosyal katılım, konut, ulaşım, güvenlik, rekreasyon/boş vakit, yaşam memnuniyeti, vb. vardı.